26 Haziran 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12

26 Haziran 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Çok faydalı yeni bir keşif | Sisde vapur kazalarının önüne geçiliyor! Baerlin, 26 (A.A.) — Havas ay » | tarından: Berlin fizik bilginlerinin görün- mez bir ışık keşfettikleri söyleni - yor. Bu şuvağın(şua) esası hertz dalgalarının istenilen yönete gön - derilmesindedir. Dalga uzunluğu 10 santimetre- dir, Bu şuvağın “mahrek çizgisin - den başka bir yerde zaptı müm- kün olmıyacaktır. Parazitlerin, feding — denilen dalga düşüklüğünün, yağmur ve sisin bu şuvağ üzerinde hiç bir et- kisi almıyacaktır. Deniz fenerlerinde ışık yerine bu hertz şuvağları kullanılacak ve ayni zamanda bunlar gözle gö - rülmiyecektir. Bir vapur bu ©" vağ içinden geçince vapur içinde- ki haparlör — kaptana bulunduğu gölgeyi bildirmiş olacaktır. Ber - Tinde yapılan deneçlerin iyi sonuç lar verdiği bildirilmektedir. Bü telgraftan anlaşıldığına gö - re Berlin fizikçilerinin buldukla - rı şey, elektrik dalgalarını bir pro- jektör şeklinde muayyen bir isti - kamete çevitebilmek, ve havada müttehidülmerkez küreler halin - Takas işlerinde' Yolsuzluk yolsuzluk üstüne ! Ankara, 25 — İstanbulda tet - kik vetahkikatı devam — etmekte olan takas suiistimali işinde kıy - | met meselesinden başka miktar ü- zerinde de yolsuzluk olduğu anla- şılmış olduğundan bu mesele üze- rinde meşgul olmak üzere yeni bir tahkik heyeti teşkil olunmuştur. Heyet tahkikatına başlamış ve ecnebi memleketlere sevkedilen malların miktarları hakkında ma- hallt konsolosluklardan malümat istenmiştir. —— Nüfus işleri direktörlüğü Ankara, 24 — Nüfus işleri ge- nel direktörlüğüne İzmir hukuk işleri direktörü Ali Fuat tayin e- : dilmiştir. Si Temmuzda Kilyösa otobüs işliyecek Taksimle Kilyos arasında oto- büs işletmek için belediyeden i- zin istenmişti. Belediye buna izin vermiştir. Temmuz başından iti. baren otobüs işlemeğe başlıyacak- tır. 20/ Hkteşrini / 1935 Pazar Günü memleketin — her tarafında genel nüfus sayımı yapılacaktır. 1 — Nüfus sayımıma esas — olmak : üzere belediyelerce bütün — binalara numara konulmaktadır. 2 — Numarasız binalarda oturan - $ lar hükümete haber vermeğe mectur: t numarasız |i olduğu halde haber vermiyenlerle bu (£ # gönderisini aldınız mı? durlar. Oturduğu bina numaraları bozan ve silen ve kaldı - ranlar için para cezası vardır. Başbakanlık Statistik umum müdürlüğü Ve ga FN geç TÜ G g HOLT UA g ngiliz - Alman deniz de dağılmasının önüne mektedir. Bittabi bu şekilde toplanmış o - lan elektrik kuvvetleri dağılarak şiddetlerini kaybetmiyeceklerin - den tesir kuvvetleri fevkalâde ar - tacak, ve yağmur gibi, fırtına gibi hava hâdiseleri bunun kuvvetini bozamıyacaklar, ve parazit filân yapamıyacaklardır. Ayni zamanda gözle görünmi - miyen bu elektrik projektörü an - cak kendi mihveri — istikametinde tesir yaptığına göre açık denizler- de deniz feneri vazifesini de mü - kemmel surette görebilecektir. Bu görünmiyen — elektrik şualı projektörler, vapura konacak bir âlete pek uzaklardan bile tesir e- debilecekler, ve vapur kolaylıkla bulunduğu mevkii tayin edebile - cektir. Şimdiki deniz — fenerlerindeki projektörler, hem mahdud mesa - feye kadar gidebilmekte, hem de sis oldu mu tamamiyle kapanarak vapurlara yol göstermektedir. Bu şuaa sis filân tesir etmiye - ceğinden vapurlar her havada e - min olarak sefer edebilecekler, ve bir çok kazaların önü almabilecek- tir. I geçebil- | anlaşması üzerine Fransızlar donanmalarını arttırıyor Paris, 25 — İngiliz — Alman deniz anlaşması dolayıstile deniz encümeninde Fransız deniz baka- nr, Pietrinin izahatından sonra şu noktada bütün encümen — üyeleri ittifak etmişlerdir: “Versay muahedesinin — yenisi hazırlanmadıkça, Fransa özgür - lüğünü (serbestliğini) muhafaza etmelidir. Emniyeti korumak için bilhassa Atlantik ve Akdeniz — filolarmı kuvvetlendirmelidir.,, Her gün öz Türkçe beş kelime 40 1ncı Liste 1 — Mahmi — Korunuk l Tahtı himadeye olan — Korun- ği cak ÖRNEKLER: 1 — Kimsenin © korunuğu olmak istemem, 2 — Bü. $i N yük Britanya — koruncaklarını sa-(j $ yar mısınız? $ 2 — Mahzur — Çekinek : ; ÖRNEK : Bu işi yapmakta ne gi. ! bi çekinekler görüyorsunuz? H — S- Menşe—1— Çıkağ,2 — Kö- İ ken. 4 — Musahhih — Düzeltiç ÖRNEK : Bir gazetede ağız so. ! ravlardan biri de düzeltiçlerin üs- $ tündedir. ÖRNEKLER: 1 — Bu malın cı. © kağı neresidir?, 2 — Bu aylenin kökeni hakkında ne biliyorsunuz? $ — Havale — Gönderi ÖRNEK: Bankanın 300 liralık Z Not: Gazetamize gönderilecek # yazılarda bu kelimelerin Osmanlı. İf caları kullanılmamasını rica ede. İ İ Ti ll_—ı-ıı—_ııı::ı:ı HABER — Akşam Poslası Sabah Gazeteleril ne diyorlar? KURUN — BI. Asun Us, dün yağan | şağmurlardan kuraklığın önüne geç- miş olmasından dolayı büyük bir se - vinçle bahsettikten sonra diyor ki: Bu yıl içinde, — yetişecek buğday mahsulile ödememiz şartile Avrupa Febrikalarının bayındırlık bakanlığı - Ha vermesi teklif edilen lllzumlu eşya şayct bu yağmur yağmasaydı alına - mıyacaktı. Yazık ki, ülkemizin sulama araç - ları — olmadığından bu imkânlardan #aydalanabilmemiz ancak havaların ve bulutların — iyiliğine bağlı kalı- yor. TAN — F. R. ATAY İrandaki ilerilik hareketlerinden şapka giyil - mesinden, Poligami ve Muta — nikdhı kaldırılmasından, din esvapları hak » kında konulan kayıtlardan, dili, ya - Banct etkilerden arıtmak için kurulan komisyondan bahseden yazısında di- yor ki: İranda atılan ileri — adımlara, batı devletlerinin. sömürmekte — olduğu memleketlerde izin verilmez. Çünkü batı medeniyetinden olmak demek, dül, kültür, siyasa ve ökono - mi özlük ve özenliğini — kazanmak, yani kurtulmak sömürgelikten - çık - mak demektir. Öyle memleketlerde er kekler, unsurları tutarlar... Halkın din boğ - mazlığı damarına basarlar; — onları yavaş yavaş, bir daha kalkınamıya - cak gibi, tüketirler. Böyle memleket- Terin erginlik — ve efitlik kahraman- Tarından bahsolunan — yerlerde: — Onlar bizden, medeniyetimizden değildir!,, derler. Atatürkün İran sınırlarına kadar genişlettiği — batı medeniyeti sınırı - nı, Rıza Şehinşah Asya — ortalarına kadar sürüyor. ZAMAN — Zaman imzalı başyazı, tayyarecilikten bahsetmektedir. Bun- da deniyor kiz Tayyare yalnız bir müdafaa silâhı değildir. Avrupa gazetelerinden Bi - rinde Parlse günde 65 tayyarenin gi- | dip geldiğini gördük, Bizde maalesef bir tek bile sivil tayyarenin — gidip geldiği yoktur. TFayyarecilik dünğanın bugünkü gi- dişinde yalnız — bir askeri müdafan vasıtası değildir, her şeyden evvel bir temeddün ve terakki eseridir. CÜMHURİYET — Alâettin Cemil, “Belediyeler imar heyeti ile şehirci - lik esasları kuruluyor,, başlıklı ma - kalede bir kaç hafta önce hükümet tarafından teklif ve Kamutayca ka - bul olunan şehirciliğe dair kanunun öneminden (ehemmiyetinden) bah - setmektedir. Aldettin Cemil, böyle bir kanuna o- lan ihtiyacı anlattıktan — sonra, bu kararı alan İsmet İnönü hükümetini “Türk ulusunun vahatı ve ilerisi adı- na,, alkışlamaktadır. Tuz perakende kaça satılacak ? Tuz fiyatı on heş Hazirandan sonra depo ve anbarlarda toptaa üç kuruşa indirildiği halde pera kende olarak 6—7 kuruşa tuz sa- tanlar görülmüştür. Belediye ©- konomi Direktörlüğü tuz fiyatlar. üzerinde esaslı itelen — (tetkik) yapmaktadır. Bu tetkikler sonun: da tuzun perakende kaç kuruşa satılabileceği tesbit olunacak, &- zami fiyat ilân edilecektir. Eyüp fera memurluğundan: Mahbus olup paraya çevrilmesi mukarrer bulunan sandalya, masa #| ve saire 29 - 6 . 935 tarihine mü - sadif Cumartesi günü saat 13 den £| 15 kadar Balat Köprübaşında açık arttırma suretiyle paraya çevrile - | ceğinden isteyenlerin — yüzde 2,5 i| tellâliye müşteriye ait olmak üze- re mezkür gün ve saatte yerinde hazır bulunmaları ilân olunur. HABER Istanbulun en çok & Hakiki akşam gazetesidir ilânlarını HABER'e verenler kâr ederler. — 1985 26 HAZİRÂAN Metresinin para hırsı yüzünden Cüzama yakalanan haydut!.. Romanyada miskinler nastahanesi nin kasasını nasıl Bükreşten yazılıyor: Amerikan polisinin makineli tüfekleriyle karşılaşan, yahut düş- man bir çetenin tüfek namlulariy- le yüz yüze gelen hiçbir haydut jandarmaların eline düşen hiçbir Korsikalı eşkiya, meşhur Roman- yalı haydut Teodor Katanyunun zengin bir vurgun ümidile geçen- lerde uğradığı belâ kadar korkuç ve ürkünç bir vaziyete düşmemiş- ti. Tiçilesti adı, Romanyalı kulak- lar için gerçekten ürkütücü bir ancak, — gerici ve kaylak İsözdür. Burası Romanya hükümeti nin bir müddettenberi cüzamları toplamakta olduğu kamptır. Ro - manyada bu en müthiş hastalığa “beyaz ölüm,, denmektedir. Tunanın Delta bölgesi, sayısız, adalar, bataklıklar ve ırmak kanal larile geçilmez bir yerdir. ve bu | korkunç hastalığın salgm bir hal- de buyruk saldığı bir mıntakadır. Burada balıkcılarla — aileleri oturmaktadır. Bunların sağlık dü zenlerine aldırmaksızın, sürdükle- ri pek iptidat hayat, medeniyet merkezlerinden uzak olmaları, çok | eskidenberi cüzam hastalığını ken di aralarında salgım bir halde ya- şatmış ve üretmiştir. Daha az za- man evvel 500 nüfusluk bütün bir köyün bu salğınla bulaşmış ol - duğu havadisleri bütün dünyayı heyecana düşürmüştü. Bu duruma çare bulmak istiyen Romanya hükümeti, köyü karan- tina altımna alarak bütün dünyadan tecrit etmiş ve Tiçilesti de bir cü- zamlılar kampı kurdurmuştu. Bu hastalar çok sıkı bir nezaret altında bulundurulmakta ve husu- si müsaade ve ayni zamanda fev- kalâde tedbirler alınmadıkça bu - raya kimse girememektedir. Ci - var köylüler kendi işleri için yol - culuğa mecbur olunca, cüzamlı - lar hastahanesi civarından geçme- mek maksadiyle, çok dolaşık yol - lardan giderler.. Bu “Yaşayan ölüler,, kampına 11 Haziran günü — öğleden sonra hiç beklenmiyen dört kişi — ziyaretçi gelmiştir. Bunlar at üstünde gel - miş ve hastahanenin kapısı önünde yere atlamışlardır. Kapıcı, önlerine geçmek isteyin- ce, içlerinde elebaşı olduğu anla - şılan adam, tabancasını çıkardığı gibi: — Yol ver!. . Diye gürlemiş ve arkasındaki a - damlarla birlikte avluya girmiş - tir. Hastâlar hemen koşuşarak ya - bancıların çevresini sarmışlardır . Elebaşı dediğimiz adam hastala - rı silâhiyle dağıtmağa uğraşmış . muvaffak olamayınca elleriyle bunları iterek kendine bir yol aç- mış ve yanındakilerle birlikte mü- dürün odasına girmiştir. Tabancesiyle direktörü tehdid ederken, - arkadaşları da kasaya saldırarak otuz bin leyden ibaret olan mevcut parayı — almışlardır; bizim paramızla aşağı yukarı yüz altmış lira kadar bir şey!.. soydu ? Soygunculuk işi böyiece bittik - ten sonra, herifler elde — tabanca gerisin geriye çekilip avluya var - mışlardır. Dışarıda hiç bir şeyden korkmayan bu müthiş ordu ile ge- me karşılaşmışlardır. Korkunç su- ratlar sırıtıyor, parmaksız eller kendilerine doğru — uzanıyordu .. Soygunculuğu görmek için bütün kamp avluya toplanmıştı. Haydutlar yeniden uğraşarak, cabalayarak kendilerine bir yol açabilmişler, ve atlarının — şırtına atladıkları gibi srvışıp gitmişler - dir. Vilâyetin bütün telefon ve tel - grafları işlemeğe başlamış, her ta- rafa, en küçük jandarma karakol- larına bile haberler salmış ve » hastahane müdürünün tariflerin » den haydudun Teodor Katanyo - dan başkası olmadığı anlaşılmış - tır. Bütün bu hareketler — sadece bir haydudu yakalamak için değil, daha ziyade cüzam hastalığını ba - şıboş brrakmamak için yapılmış - tır. Aradan iki gün bile geçmeden Teodar bir ormanın kenarında ölü bulunmuştur. Şakağından geçen — bir kurşun kafaşını darmadağın etmiş bulu » nuyordu. Yapılan tahkikatta “haydudun Babadağ köyünde Voiniça Musa- tesko adlı bir metresi — olduğunu meydana çıkarmıştır. Kadın jan- darmalara verdiği ifadede: — Ah.. Bütün kabahat bende ! Onun böyle bir delilik yapacağını bilmiyordum ki: Gelecek cumar - tesi kurulacak panayırda takmak üzere bana bir çift zincirli uzun küpe satın alması için onu sıkıştı -« rıp duruyordum. Parası olmadığı- nı ve jandarmaların bu yakınlar: da çok sıkı olduklarından — para bulamıyacağını söylüyordu. Ben gene kanmıyor israr ediyordum .. Nihayet israrlarıma dayanamadı para bulmak üzere çıkıp gitti. Ak- şam dönünce, önüme bir avuç do - lusu para attr ve bunları nereden aşırmış olduğunu söyledi.. Az kal- sın bayılıyordum.. Paralara bak » madım bile.. Kendisine hemen çı- kıp gitmesini bir daha — bana so0 - kulmamasmı söyledim.. Çıkıp git- ti.. İşte bütün bildiklerim bundan ibarettir. Demiştir. Fakat, bu ifadenin doğruluğun- dan şüphe edilmektedir. Haydu - du, kendisine cüzam — aşıladığı için, sevgilisinin öldürdüğü sanılı- yor. Romanyanın kaç zamandır. üç vilâyeti kasıp kavurmakta olan bu haydudun ölüsünü gömmeğe kim- se cesaret edememiş, üstüne gaz dökülerek cesedi yakılmıştır, An » cak yanındaki üç kişinin hüviyet « leri henüz tesbit edilememiştir. Teodor daima ayni — şahıslarla çalışmaz, her seferinde — yanıma başka kimseler alırdı. İşte bunun için üç kişi bir türlü — bulunama * maktadır. Bütün ahali cüzam kor- kusiyle bu üç kişiyi aramakta, jan- darmalara yardım etmektedir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: