S —- e S ON ALTINCI YIL. No: 4997 Gündelik Harb ve barış Bu betkede geçen kelimeler: Akım. sar nikbin — eyicil — hayırhah — tanrısamak — te'lih etmek — yüğrüm merhale — gerçe — realite — sömür- ge — müstemleke — oylum — hacim— eyiselik — nekahat — denge — muva. münakaşa etmek — takib etmek — erge — müdafaa ct - zene — aytışmak terkimek maksad — savgamak — mek. 1918 de arsıulusal durüm — şu idi: Yenilenler kendilerini topla- mak, yenenler kazanclarını sindir- mek için, hepsine birden sükün ve rahat lâzımdı. Harb yası tutan halk arasında harb sözünü ağıza almak imkânsızdı. Dış ve iç poli- tikada parola barış ve güvenlik sözü idi. Uluslar Sosyetesi ile yeni bir imparatorluk kurulduğuna ina- nanlar çoktu. Bütün ordular, do- nanmalar, hava kuvvetleri bu ye- ni barış imparatorluğu'nun emri altında, hak ve tüze davalarına hizmet edecekti. 1924 de, Ankara'da bile, — Artık ordu için yoktan para harcamağa ne lüzum var? Sözü işitilecek kadar akımsar ve eyicillerin çoğalmış olduğunu hep hatırlarız. Bütün terazelerde sol kefe ağır basıyor, sosyalizm — tanrısanıyor, Siyam delegesi ile fransız dış iş- ler bakanı, konferanslarda, yan- yana oturuyordu. Arsıulusal barış kurumlarının, paktlarının, karşılıklı, güvenlik andlaşmalarının, hiç birinin fay- dasız şeyler şüphe yoktur. Fakat insanlık, henüz, a- kımsarlara hax verdirecek yüğ- rümde değildi. Ulusların eşitliği blr t0017 olmaktan 'çdüğ, biF gek çe oluncaya kadar, sömürgeler, yani harb devri bitemezdi. Emperyalizm, ulusların eşitsizliği üzerine dayanır; ve çok vakit, bir ırkın eşsizliği davası şeklini alır. Bu ırk, karnını yeryüzü oylumun- da şişirmedikçe, doygunluk duy- maz; ve insanların, kendi bayra- ğı altında, kendi asığlarına hiz- met etmekten başka hakları oldu- ğunu da kabul etmez. Nufusu artan Çin'e yeni top- rak verilmek düşünülmez. Fakat, ondan toprak alanlar, nüfusları- ni Aartmakta — olduğunu — se - beb gösterirler. Çünkü — Çin henüz bu medeniyetten de - ğildir. Boş söz : çünkü Çin ne denizden, ne karadan, ne de havadan bir tehlike değildir. Ka- natsızdır. Laboratuvarsızdır. Ne bomba savurabilir, ne de gaz püs- kürebilir. 1914 savaşçısı eyiselik devrini geçirdikten sonra gerçe, her za- man olduğu gibi, hayali saçların- dan tutup bir köşeye attı. Harb yeni zamanlar Roma'sına benze- tilmek istiyen Cenevre'ye bütün azı dişleri ile sırıttı. Yenilenler verdiklerini almak, yenenler daha fazlasını almak için var hızları, var teknikleri ile, silah yarışına başladılar. Bu sırada, arsıulusal — kuvvet dengesinde yeni bir unsur başgös- terdi: Uçak! İtalyan gazeteleri ingiliz ga- zeteleriyle aytışırken söyledikle - rini okumuş — olduğunuza şüphe yoktur: — Evet, donanmanızla siz bizi olmadığına F. R. ATAY Akdenize kapayabilirsiniz. Fakat biz de kanatlarımızla Süveyşi ye- karak size hind yolunu kaparız. Uçakçılığın bugünkü ilerleyişi böyle devam edecek olursa, Av- rupa kıtasının herhangi bir ucun- dan öbür ucuna gidip, çarpışıp, aynı günde geri gelmek istiyen bi- le olmıyacaktır. Geçen gün - ingi- liz uçakları, İngiltere adasının güneyinden kalkıp aynı günde Af- rikaya gittiler ve geldiler. Bu ilerleyiş, acaba, yılda hava- ları için milyarlar harcayan dev- letlerin ister istemez başkalarını hü kümleri altında tutacağını mı gös- terir? Biz bunun tersine inanıyo- ruz: Yalnız kuru kuruya kendi havasını korumağa çalışacak de- ğgil, fakat düşman havasına gidip gelebilecek, birkaç şehir için teh- like olabilecek kadar hava kuvve- tini elde bulunduran bir devlet, güvenliğini koruyabilir demektir. Mesele, bu kuvvetin ölçüsünü bul- makta, havacılığın silah ve sürat tekniğini adım adım terkimekte, hava kuvvetlerini memleket en- düstrisi ile besleyebilmektedir. Harb ve savga sanatlarını her- kesten iyi bilen şeflerimiz, bizim için, ve bugün için, bu kuvveti 500 uçak olarak hesab etmişlerdir. Şu halde 500 uçak Türkiyenin güvenliği demektir. 500 uçakla, bu gün, yalnız herhangi bir hava kuv- veti elde etmiş olmıyacağız; Tür- kiyenin güvenliğini sağlamış ola- cağız. Başkalarına saldırmak ergesi ile yapılan kuvvet ölçüsü ile, ken- dini savgamak için yapılan kuvvet ölçüsü arasında büyük bir ayrım vardır. Biz arsrulusal sıyasada ba- rışçıyız. Ancak kendi korunma- mızı düşünüyoruz. Ölçümüz buna göredir. Habeşistandaki İtalyanlar gidiyorlar Roma, 25 (A.A) — Resmiğ: İtalya hükümeti, Habeşistanda o turan italyanlara on gün içinde habeş topraklarından çıkmaları- nı emretmiştir. HAE Londra, 25 (A.A) — — Deyli Ekspres'in Adisababadaki aytarı gazetesine şu telgrafı çekmiştir: « Adisababadaki italyan elçi - liği, Habeşistanda aturan bütün italyanlara on gün içinde habeş topraklarından çıkmalarını bil - dirmiştir. İtalyan elçiliği bir no- ta vererek habeş hükümetini, Cimma sultanlığını sınırları içi - ne almış olmakla suçlamakta ve bu hareketin — italyan asığlarını zarara — uğrattığını söyledikten sonra, Roma hükümetinin bu me- sele hakkında bütün itiraz hakla- rını muhafaza ettiğini bildirmek- tedir. Notaya şunlar ilave olun- maktadır: « İlalya hükümeti, Habeşis « tanın Cimma sultanlığını doğru - dan doğruya yönetmekte oldu - ğunu ve bu suretle bu ülke üze- rinde egemenlik kurmağa çalış - tığını öğrenmiştir.» Mısır Sudanının sınırları ya - nında bulunan Cimma sultanlığı, italyan Soamalisine epey uzaktır. ”91) U dımız, andımızdır İç Bakanımız Dün Kayseriden geldi Kayseri, 25 (A.A) — İç Baka- nt B. Şükrü Kaya dün Halkevini, müzeyi, uçak fabrikasını ve ye- ni yapılan bez fabrikasını gez - miştir. Akşam Sümer Bank bez fab . rikasının verdiği şölende bulun - muş ve bugün 7,30 treniyle An - karaya dönmüştür. *& İşlemeğe — başlıyan Kayseri kombinasını görmek üzere pazar günü Kayseriye gittiğini yazdı - ğımız İç Bakanımız B. Şükrü Ka- ya dün akşam Kayseriden Anka- raya gelmiştir. B. Zekâi Apaydın Moskova büyük elçiliğine atarırmı onaylandı B. Zekâi Apaydın Moskova büyük elçiliğine Di - yarbekir saylavı B. Zekâi Apay- dın'ın atanımı Cumur Başkanı ta- rafından onaylanmıştır. Güvenlik direktörü Dün işe başladı <ara güvenlik direktörü B. Sadrondin B. Salihin İstanbul güvenlik direktörlüğüne atanmasiyle açı - lan Ankara güvenlik direktörlü- ğüne atandığını 23 haziran tarih- li sayımızda yazdığımız B. Sad - reddin Ankaraya gelmiş ve işe , Kendisine yeni işin - de başarılar dileriz. 26, HAZİRAN 1935 ÇARŞAMBA Panama, 25 (A.A.) — Biri alman e- lan üç motörlü iki tecim uçağı Kolombiyas Hdaki Medellin uçak alanından, biri kalkaırs — ken, öteki inerken, biribiriyle çarpışmışı — lardır. 14 kişi ölmüştür. : Her yerde 5 kurun Ajanslar konferansı dağılırken B. Benes bir Şölen verdi Çekoslovakya Dış Bakanı diyor ki: "Ajansların ver diği haberler kamoyun ve tarihin kökleridir..,, Prag, 25 (A.A) — Bağlaşık ajanslar konferansı işlerini biti - rerek dağılmıştır. Çekoslovakya dış bakanı B. Benes, delegeler için bir öğle şö- leni vermiş ve şölen sonundaki diyevinde şunları söylemiştir: « — Haber alıp verme ajans- ların, devlet adamlarının işlerini pek çok kolaylaştırmaktadırlar. Bağlaşık ajanslar — ise arsıulusal yaklaşmalara ve barışiın korun « :ııını pek çok yardım etmişler- lır. Devletler arasındaki iyi bağ - lar üzerinde etkileri görülen yan lış haberler vermek hiç dağru de- gildir. Fakat soravlarını bilmekte olan bağlaşık ajanslar, ödevleri- ni çok iyi yapmışlardır. ve yap - maktadırlar. Çekoslovak cumuriyetinin, ba- rıştan, sükündan — ve dünyanın materiel ilerlemesi için işbirliğin- den başka bir hedefi yoktur. A - Jansların bu hedeflere hizmetleri ni candan ve gönülden beğen - mekte olan çekoslovak kamoyu ve hükümeti, Avrupa ve dünya geleceğinin — belirmekte olduğu bir zamanda, ajanslar yedinci konferansının - Çekoslovakya'da toplanmasından dolayı büyük bir kıvanç duymaktadır. Arsrulusal alanda hak prensi- pinin yener olması ve kaotik dur- suzluk yerine zorlu tedbirlerini tam olarak yökeden — bir düzen konması için çalışmaktayız. Bu - günkü bütün güçlüklere karşı ben, !urııı inanıyorum. Çünkü bu iş iyi istekli devlet adamlarının e - Tinde bulunmaktadır. » Konferans başkanı B. Mey - not, B. Benese verdiği — cevabta hem Çekoslovakya cumuriyetine ve hem de B. Benese karşı kon - B. Benes feransın saygılarını — bildirmiş, hükümetlerin, bakanların ve dewn let adamlarının, ajanslarn B. Benes tarafından anlatılan ödev« lerini sonuna kadar kolaylaştır « makta olduklarını söylemiş ve de miştir ki: « — Devlet adamları ile a « janslar arasındaki işbirliği iste « nir ve bu, lüzumlu — bir şeydir. Çünkü ajansların verdiği haber ler kamoyun ve tarihin kökleri « dir.» Son olarak B. Meynot, alkış- lar arasında, B. Benesin dedikle- rini onaylayarak ajansların en büyük hedeflerinin barışa hiz « met etmek olduğunu ve bundan sonra da böyle olacağını söyle « miş ve çalışmalarının meyvala « rını barış içinde görmeğe hakkı olan çalışkan Çekoslovakya için 'i : mutluluk ve başarılar dileyerek 2 sözünü bitirmiştir. Dış Bakanlığında yeni atanmalar olan liste Cumur Başkanlığınca onaylanmıştır. Bu listeye göre: Berut başkonsolosu Basri Rr- za, Berlin konsolosu Fuad, Lon - dra baş sekreteri Muzaffer, Ber lin baş sekreteri Bedri, Peşte el- çiliği sekreterlerinden Hasan Ce- vad, Tokyo — maslahatgüzarlığı sekreteri Hasib Osman, Varşova elçiliği sekreteri Salih, — Tebriz kançıları Nahid, Paris konsolos - luğu kançıları Haydar, derecele. riyle merkeze getirtilmektedirlen, Berut baş konsolosluğuna Bem lin elçiliği yönetgeri Feridun Ce mal, Berlin elçiliği yönetgerliği « söhlük içiliği yö i Celâl Osman, Roma elçiliği ğine merkezden Zeki Hakkı, Bes Tin konsolosluğuna merkezden A« HK Rıza, Londra elçiliği baş sek « reterliğine merkezden Faik Hü- ' seyin, Viyana elçiliği sekreterle- (Sonu 5 inci sayıfada) çe