SAYIFAZ M Dül ve tarih araştırmaları — “ — Nabtlılar arab yarımsdasının kuze- — © yüni ve batı kuzeyini öle geçirdikten sonra romalılarla karşılaştılar. Onlar kendi dillerince Provencia arabika de- dükleri arab ellerine gene batıdan ve Bati küzeyinden girmişler Havranı, Yordanı almışlar Hicaz'a Petra gevre. sine ve altüst olmuş kayalar şarına ya. — ni Nabt kırallığının özeğine - girdiler. Her ne kadar bu bölge Roma ile uzlat- mış, dost olmuş, ve Palmiralıların elin- de kalmış ise de bu da ancak Kayser Auralan'ın arab Klcopatrası Zenobia'yı — yendiği çağa kadar sürebildi. Bu yol. dan Palmir'da Romanın arab ilbaylığı. na katılmış oldu. Batı güneyi habeşlerin eline geçmiz- — t Onlar oraya Doğum yılının birinci asrında yerleştiler. Bizansa dayanırlar- dı. Fakat onlar romalılar gibi iyi kargı. lanmadılar. Hıristiyanlığa — karşı olarnı — yerlilerie memlekette çok olan yahudi- Tet birleşerek Romanın düşmanı İran'a yöneldiler. Onunla anlaşmağa çalıştı- “llar. Böylece bir kısım arab elleri bir — İran ili olmuş gitmişti. — — Roma ve İran kiskançlığı; yönetim- — leri gibi yamandı. Her ikisi de tıpkı amurular ve asurlar gibi cski uluslara ve artık cılız ve çökük birer kalıntı o. dan ulusal varlıklarına — saldırıyorlar. du Yeni arab ulusu ve arab dili alanı boş bulmuştu. Günden güne artan bir Hazda genişliyor, büyüyor ve egemenlik kazanıyordu. Halbuki bu dilde şiir çok az, filozofi hemen hiç yoktu. İslamdan Öönceki arab (Kadi sa'ed bin Ahmedül Endülüsi) ağzından anlatırken (grigor- yos Ehülferec) der ki: “Arabın kendi- — ei ile övündüğü bilgi, dillerine ve di kurallarına, şiir düzmeğe ve söylev dü. zenlemeğe olan bilgileri idi. Onlar yıl. — dızların doğup batma çağlarımı da bilir- lerdi. Fakat bu bilgileri hakikatleri öğe — yenmek isteğinden değil, ancak yaşa. — yışları dolayısiyle bunları öğrenmeğe — ihtiyacları olduğundan doğmuş ve uzun deneçlerin yardımı ile ilerlemişti. Filo. x0ofiye gelince, tanrı onlara bundan kıs- — Mmet ayırmamış ve onların tabiatini böy. -— lebir şeye hazırlamamıştı. (Muhtasa. güddüvel 159). Ne olursa olsun genc arab dili sağ- lam ve gürbüz bir gene çevikliği — ile dört yana taşmış iller, ülkeler, ulus- Tar aşıyordu. Bu zorlu ve hızl: yürüyü. — Şü"Kdvin Bevan,, ın ağzından dinliye. — llm: “Doğunun - Misirdan — bahsedili. K yor - çöl bölgesinden gelmiş arablar — hâlâ bugün de yaptıkları gibi küçük kkayıklarla Nil vadisinin işlenmiş top. — aklarına girdiler. Gcekler; Nilit doğu. suntdaki yerlerin bütününe arabi der- lerdi. Gerçek o yerlerde; şurada, bura. da artık çadır altında yaşamaktan vaz- geçmiş ve toprağı işlemek için yerleş. Miş arablarla dolu köyler bulunuyor. du, Biz bu köylerden birini tanıyoruz: — Pörs. O köyde üki yerli “arab,, bir doz- ta doğum yılından 152 yıl öncenin 20 eylülünde bir mektub yazarlar. Mektub grekçedir. Ve bu iki arab onu genc ma, — kedonyalı Apolonios'a yazdırmışlardı. Mektub imza edecek kapasitede olma. — Gakları da anlaşılıyor. Apolonios adla- — tmi Myrullas ve Chalbas olarak atıyor. Birinci adın samice olması ihtimal için. — Gedir. Fakat ikincisi gerçek ki samice. — Gir. Bir yüz yıl sonra daha çok uzak- *a batıda “Masarın,, Fayoum'da arabca i- ksonuşulduğunu işitiyoruz. Histoire des — Tagides 132.. Başka yerlerde de tıpkı böyle olu- gpordu. Suriyede, Filistinde ne anzan O kalmıştı ne eti.. Hele anzanlar çok çe. — Gin ve çok erkin idiler. Erkinliğe can /“yerirlerdi. Şimdiki çocukları olan ana. 2c veya anaz oymağı bugün bile bu öz- — geliği göstermektedir. Onların eriyip ortadan çekilmesi şaşılacak şeylerden- B Arab ellerinde Suamer izleri , Başı bundan önceki sayılarımızdadır. * Arab dilinin doğduğu sıralarda H.R. TANKUT dir, Anzanlar da türk kökünden bitiş. ken bir dil kullanırlardı. Bunlar önem. li bir durum sahibi idiler. “Babil impazatorluğunun — sonunda asurun tantısı Marduk Nabonide — gö- ründü. Ve arabaları toplamasın: ve Ha. ran tapınağının yapılması — için tuğla dökmesini emretti. Korkak karal tan. fıya dedi ki: Ey Marduk! senin bana yapılmasını buyurduğun tapınağın çev- resi Medlerin elindedir. Medler ise çok kuvvetlidir. Fakat Marduk — ona ccvab verdi ve dedi ki: Üçüncü yıl gelince tanrılar Syrus'u Medlere karşı çıkara- caklar, Biliyor musun? Anşan kıralı Syrus'i. Şu Medlerin kölesini ve onun küçük ordusunu.. (Denis saurat. Histo. ire des religions 93). Şimdi Haran'ın karşısında yazlayan enezelerin bu tanınmış dedeleri de o za. mandan tatlaşmışlar ve yıldırım — hızı ile arablaşmışlardı. Arab dilinin bukadar hızlı genişle- yip yayılmasındaki gizi şu yolda açığa vurabiliriz. Yarımada ve onun kuzeyindeki yer- ler Roma ve İran arasında paylaşıldı. Ç1 zaman etki uluslar salgıncıların üz. güsü altında eziliyordu. Ne romalıların ne iranlıların dokunmadığı hattâ yalrm verdiği ulusal varlık yalnız arab varlı- ği idi. Aramığlar kiliselerine çekilmişler- di, eski ulusların hepsi ezici bir etki altında ve sinir kemiren bir bun ve Bgöynü içinde idi, Zaten dil ortadan kalkmıştı. Eski büyük günleri andıran atalar kalığı yalnız büğü —yalvarmala. rtından ve tılısımlı sayılan söylevkir- den ibaretti. Keki kültürün ateşlediği tükel kafalar artık maske takmak z0. runda idiler. Bir zamanlar yahudilerin yaptıkları gibi onlar da biraz şiir, ve fakat büyük ölçüde kahramanlıklar ya- kabilen arab diline sığındılar. Sanı a- sırlarca arab elini dolduran Antar beni Abs masalı ve onun gerçekten yüksek ve Üstün dili onların ağzından dökül- müş ve kaleminden Üremiştir. Çünkü Antar sümerce bir addır. Antar ay ışı. ğr ve ay tutulması anlamımı — verirdi. Bizim Antalya ile Antakya'nın adların- da da o kök vardır. Birincinin sümerce söylenmesi de antaki yani ay ışığının #öylenmesi Anta-lu yani ay ışığının a. damı, ikincisinin söylenmesi de antaki yani ay ışığının yeri demekti. İlgili ol. duğu oymağa absi yani sümerce absu diyorlardı. Yaradılışın hız unsuru tatlı su anlamına gelen bu ab-su ile tuzlu bu demek olan ti.yem ma'dan ilerde bahse- deceğim, Antar'ın sevgilisi Abla idi Bu adıp ©e kadar türkçe olduğu söylenmeğe bi- le değimez, Kardeşi Şeybub idi. Antar masallarında bu Şeybub'un önemli ye. ti vardır. Kendisi ufak boylu, yüzü kıl- Bız, gizli şeyleri sezer ve ortaya çıka. tır bir büyücü olarak sinaylanır, aynı zamanda bir baksı olduğu için kardeşi- ni kötü ruhlardan esirgerdi. Şeybub arab kuralınca “ismi tasğir,, olduğu için aslı ve kökü şib olmak gerektir. Şib ise sümerlilerin bu vasıftaki baksılarının adıdır. Eski ulusların uluları, büyük fikir ve filozofi adamlarını; arab dili ile kitablar yazmağa da başladılar, Ec. ki filozofinin yer yer okullarını açtı- lar. Busri eski Şam'daki — tapınağında Muhammed Yalavaç'a İbrahim dinini öğ. rettiği söylenen “Rahib Buhayra,, on- lardan biridir. Arab dili bu fikir ve kalem kahra- manlarının doldasında geniş olduğu ka- dar tükel bir dil olmak yolunu tutmuş. tu. Gassan ve Hire kıralları ise onun iki koluna girerek yürümesi ve tükel- liğin doruğuna çıkması için çok değer. li yardımlar ettiler. Onların devri şair kıralların İmruülkays, Zuheyı ve Le- bidin söylediği ışaklı ve çiçekli devir. dir. ROMANYA'DA: Küçük anlaşma ekonomik konseyi işini bitirdi Bükreş, 25 (A.A.) — Küçük anlaş- ma ekonomik konseyi işini bitirmiştir. Çıkarılan bildirğde, konseyin önce üç devlet arasında tecim değişi meselc. sini incelediği bildirilmektedir. Konsey küçük anlaşmanın üç memleket ara- sında türlü ekonomik kınav alanların- daki çalışma beraberliği programının yeritilmesi ile uğarşmıştır. Konsey, ©o zamanlar raporundan bilge alarak demiryolu ilgileri alanın- da elbirliği, Tuna üzerindeki üç gemi işletme kurumu arasında elbirliği, güm- rük resimlerinin nomal bir halc geti- rilmesi ve birleştirilmesi, — istatistikle- rin birleştirilmesi ve okutma, tarım propagandası, turizm ve diğer işler hak> kında kararlar vermiştir. Ekonomik konsey Balkan anlaşmı- sı devletleriyle küçük anlaşma devlet- leri arasında bir posta birliği gerçek- Teştirmek ergesiyle tedbir almıştır. Konsey bundan başka iki anlaşma ülkelerinde ekonomi sergileri açılması meselesini de gözden geçirmiştir. Gelecek toplantı 4 birinci teşrin 935 te Belgrad'ta yapılacaktır. B. Titülesko Parise gitti Bükreş, 25 (A.A.) — B. Titülesko dün akşam Parisc gitmiştir. Altın getirenlere prim veriliyor Bükreş, 25 (A.A.) — Hükümetin ye. ni bir kararnamesi, ulusal bankaya her kâlo altın için bir prim ödemek yetkisi- ni vermektedir. 30.000 lJeylik olan bu prim, kilo başına 111.000 ley olmak ©. zere saptanan resmiğ değerden ayrı o- larak verilecektir. Bundan başka ban- ka, bir kilo gümüş başına, dünya piya- sasındaki değerinin yüzde 27 si nisbe. tinde bir prim verecetir. Değerli ma- denlerle primlerin karşılığı Romanya parası ile ödenecektir. Tecim konuşmaları Bükreş, 25 (A.A.) — Geçen hafta Romanya ile tecmi işlerinde ilgili dev. Tetlerin oruntakları ile ilk konuşmalar yapılmıştır. Bu konuşmalar, eldeki and- laşmaların yeni dış tecimi rejimine uy- durulması için yapılmaktadır. Romanyanın dış tecimi Bükreş, 25 (A.A.) — Romanyanın dış tecimi, 1935 yılmın ilk beş ayı için de Romanyadan yana 1226 milyon ley- kik bir fazlalık göstermektedir. FRANSA'DA Sol partilerinin toplantısı Paris, 25 (A.A.) — Radikâl sosya- listler, sosyalist ve komünistlerin çağ. rısı üzerine bugün sollar”kurulu toplan- tısına gitmişlerdir. Radikal sosyalistlerin bu toplantıya seçtikleri oruntaklar şunlardır: Daladye, Kot, Arşembo, Senat, Du- kos, Jan Zey ve Küyü, Toplantıda şu meseleler incelene. cektir: 1 — Azat sırasında hükümetin kı- navını kontrol edecek bir sollar sürel kurulunun kurulması, 2 — Süre içinde sıyasal hâdiselerin gidişine göre parlâmentonun toplantı- ya çağırılması ihtimali, 3 — Sıyasal kurumların, hele . A- teş haç - an son tpolantıları hakkında incelemeler, Radikal sosyalist grupu üyesi bu meseleler hakkında izahlar verecekler. dir. Tecim görüşüleri durdu. Paris, 25 (A.A.) — Berlindeki fran- sız - alman tecim görüşleri bir çıkmaza - saplanmıştır. Fransız salkuru Parise dönmüştür. g Yugaoslavyada « . * Yeni kabinenin ») e- bildiriği Belgrad, 25 (A.A) — Basşbakan B. Stoyadinoviç Avala ajansma şu diyevde bulunmuştu! « — Herkesin bildiği iç sıyasa hâdiselerinden çıkan hükümet buh Fanı, naib prens Pol tarafından tür- |lü sıyasal kümeler arasında yapılan geniş danışmalardan sonra çok şü - kür sona ermiştir. Anlaşma ve laşma esası altında yeni bir bükü - met kuruyorum ki bu hükümet, yal- | nız eski hükümeti tutan grupları de- ğil aymı zamanda şimdiye kadar hi- kümetten uzak kalmis olan grupla- rı da kapsamaktadır. — Memleketin yapteı küvvetlerinin uzlaşması yo - lunda gittikce daha fazla iş yapmak isteğinde bulunan hükümet otorite- si bu sürette genişlemektedir. Bu - nun için yeni kabine bir iş kabine - sidir. Ve herkesin elbirliğine gü - venmektedir. Dış sıyasanın, geçen halta hâdi- | seleri sebebiyle hiç bir vakit bahse konu olmadığı tabiğdir. Yugoslav yanın dış sıyasası, çok şilkür iç &ı yasanın - gidişine — bağlı değildir Memleket büyük asığlarını kendile- rine yüksek kaygu edinmiş -olanlar bu asığları iç sryasa gidişinin üs - tünde tutmaktadırlar.» Bundan sonra — B. Stoyadinoviç, Yugoslavyanın — dost ve bağlaşları, Küçük Anlaşma ve Balkan Anlaş - ması ile olan sıkı elbirliği sıyasası na ve kendisini büyük batı bağlaşı Fransaya bağlıyan eski dostluk &ı - yasasına bayrı olmakta devam ed-- zeğini kaydetmiş ve sözlerini şu su- retle bitirmiştir: « — En iyi arsıulusal anlayış o- lan Avrupa ekonomisinin kalkınma- sı ve hele bütün uluslar için bu ka- dar Jazım olan barışm küvvetlendi. rilmesi icin en faydalı bir tarada sü- rel bir elbirliği — kaygusu ile bütün diğer devletlerle — olan ilgilerimizin içtemliğini genişletmek yolunda hiç bir şeyi savsamryacağız.» Yeni başbakan kimdir Belgrad, 25 ÇA-A) — Yeni yügos - lav başbakanı B. Stoyadinoviç 23 tem- muz 1888 de Çaçak'da doğmuş öğreni- mini Belgrad üniversitesinde yapmış, Fransa ve İngilterede sıyasal ekonomi kurlarını terkimiştir. 1914 de Paşiç ka- binesine finans bakanı olarak girmiş 1922 de kısa bir ara ile, 1926 ya ka - dar bu bakanlıkta kalmıştır. — Dinarı kurtarmış, durluğunu sağlamış ve «di- narın kurtarıcısıe — adını kazanmıştır. Yugoslavyanın — ekonomik ve finansal bayatı hakkında bir çok eser ve bet- keler yazmış ve 1920 de Belgrad üni -« versitesine Hinansal bilgiler profesörü olmuştur. Eski radikal partisinden ve bu partinin yörütüm komitesi üyele - rinden idi. Birkaç defa saylav ve son ikincikânunda sena üyesi seçilmiştir. Yevtiç hükümetinin finans bakanı sıfatiyle bir çok finansal tedbirler al - muştır. Bu arada — bayındırlık işleri için iki milyar dinarlık bir kredi sağ - lamış, 134 milyona yükselen kısa ödel- li kredilerin ödenmesine karar vermiş, emlak vergisini yüzde yirmi indirmiş ve bir çok resimleri kaldırarak üküm - Milerin ve hele köylünün yükünü önem- li gurette bafifletmiştir. B. Stoyadinoviçin kınavı kendisine bütün çevenlerde büyük bir şöhret ve sevgi sağlamıştır. Kendisi ekonomik, finansal, sosyal ve ulusal kalkınmalar alanında yapıcı çalışma için bütün şart ları haiz sayılmaktadır. B. Edenin görüşmeleri Roma, 25 (A.A) — Eden — Su « viç teknik görüşmesi — yapılmamıştır. Bay Eden saat 17 de Bay Musoliniyi görecektir. Bay Edenin yanında Ha « beşletan işleri uzmanı olan özel urzman Bay Tompson olacağı için Habeşistan meselesinin de görüşüleceği anlaşıl - maktadır. Bay Edenin, ilk görüşme « den sonra Londradan istediği cevabı bektediği sanılmaktadır. ... Roma, 25 (ALA) — B. Eden, Öğle- ye kadar ingilir büyük elçiliğinde kal. dıktan sonra — dış işler yönetgeri B. Suviç ile birlikte çıkmış ve öğle yeme- ğini de beraber yemiştir. B. Eden bugün B. Musolini ile ikin ci defa olarak görüşmüştür. L Roma, 25 (AA) — Bay Rdenin Habeşistan — hakkmda bir önerge ile geldiği yalanlanmaktadır. B. Musolini B. Eden şere- fine bir yemek verdi Roma, 25 (A ..) — Bay Musolini Lord Edenin şerefine bir yemek ver. miştir. Bu şölende İngiltere Büyük ek çisi ile Lord eden'in yanindakiler, sö. nato başkanı, baron — Aloizi ve ingiliz büyük elçiliği ile dış bakanlığın yük. sek işyarları hazır bulunmuşlardır. İngiliz gazeteleri ne diyorlar? Londra, 28 (ALAY — Deyli Telgrat gazetesi yazıyor: « İtalya ile İngiltere bütün Avrupa konuları üÜzerinde, fransız politikasına tygun bir politika gütmektedirler. Öte taraftan, ingiliz — alman and » laşması İtalyayı aşırı bir şekilde üz » memiştir. Habeş mesclesi ile ilgili dev- letlerin uyuşması imkânını verecek bit kotarma — yolunun bulunduğunu san - mak yanlış olur. İtalya, Büyük Britame yanın fikitlerine ve önergelerine bü » yük bir önem vermek ister gibi görlün. mektedir. Bununla beraber babeş me- selesi hakkında italyan görüşü İngil - tere tarafından ileri sürülecek herhane gi bir plânın çok fazla dışında kal- maktadır. Öte taraftan, Deyli Heratd gazetesi, İngilterenin Tsana gölü bendine ilişik bırakığın bir kısım ekonomik asığların nr İtalyaya bırakma — suretiyle anlaşı mazlığ: gidermeğe hazır bulunduğunu yazmaktadır, Sudan'ın beslev meselesi bugün ar- tık sağlanmış — olduğundan — İngiltere, kuzey Habeşistanının ingiliz etgerliği altında bulunması amacını güden eski savından vazgeçebilecektir. İtalya'nın harcadığı paralar Roma, 25 (A.A) — Doğu Afrikası için, 1934 — 35 finans yılınım ilk on bir ayı içinde 845 milyon liret harcana mıştır. Bir uçak kazası Londra, 25 (A.A.) — Vis Amiral Burnetti, Leicester kontluğu içinde bir uçak kazasına uğramış, yüzünden ve ellerinden ağır surette yaralanmıştır. Vis Amiral, genel savaşta Fransa ve Filistinde filolara kumanda etmiş; 1923 ten 1927 ye kadar hava bakanlı- gında önemli orunlarda bulunmuş, 1927 de merkez uçak okulu — komutanlığına atanmış, 1931 de ikinci hava kurmayı komutanı ve 1932 de Irak komutanı ole «&