ğ TT AŞ TÇT v — — — — y u Çalınmış çocuk peşinde Pqı_şî Hafiyesi (X:9)un harikulâde maceraları ** BU SIRADBA « SAHİLE YAKL BİRMOTÖR GERDÜ. BUNDA | ELENLE SİLİK'VARDI <« K GD v N : —““'_—mw /X0 UN BAĞLI OLDUĞU (P, 'ATINI ğ ’.'mka/ S FARALIMISIN ÖZK İTER. SANA YAR - DIıMA GELDİM. SERSERİLER YATAĞI yorum . Manfred bulunmuş bir çocuk değildir . — Yanlış anladınız.. Yani bu çocuğun size kimin tarafımdan ve - rilmiş olduğunu anlamak isterim. Çingene karısı sakin bir tavırla cevab verdi: — Hiç kimse tarafından.. — Sizi son derece zengin ede - ceğim.. Ne istiyorsanız söyleyiniz. — Teşekkür ederim Senyör.. Bu fakir eve bir parça — para girmesi büyük bir Kütuftur. İsterseniz falı- nıza da bakayım?. Yalnız sorduklarıma cevab ver- menizi isterim.. Manfredin kimden çalındığını söyleyiniz! .. — Aldanıyorsunuz - senyör... Manfred hiç kimseden çalınma - mıştır.. — Babası kimdir? Tanıyor mu- sunuz?. — Heyhat, onu nasıl tanımam .. Babası Napolili bir asılzade idi. Ragastan yüreği çarparak: — Bir Napolili mi? diye hayret- le bağırdı.... — Evet, o vakit genç ve çok gü- zeldim.Onun pek hoşuna gitmişim. Ben de onu seviyordum.. Bu kısa ;şkl:m Manfredim dünyaya gel - i. Ragastan iskemlenin üzerine yı- Bıldı.. — Demek Manfred sizin oğlu - nuz öyle mi?. — Evet senyör oğlumdur.. Ona tanımadığı babasının — ismini bir hâtıra olmak üzere taktım. Ragatsan son bir ümide kapıl - di: — Bu delikanlı, sizin kendi an - nesi olmadığınızı söyledi.. — Onun böyle — zannetmesine ben sebeb oldum.. Zavallı çocuk , o kadar zeki, o kadar kuvvetli ki muhakkak bir asılzade olduğuna kanaat kesbetti.. Ona âdi bir çin- gene karısınm oğlu olduğunu söy- lemek, kalbini kırmak demekti ... Senyör, insanmn böyle fedakârlık- ları düşünebilmesi için ana olma - sı lâzımdır. Jipsi gözlerinden akan iki dam- la yaşı sildi... Birdenbire: — Ah, meselâ Lântene onun gi- bi değildir. O da bana anne der, fakat annesi değilim.. Lântene ha- kikaten çalınmış bir çocuktur. Ba» bası bir Parisli idi, Öldü.. dedi. Ragastan, artık yeter demek is- tiyormuş gibi eliyle bir işarette bu- lundu. Büyük bir acı ve yeis duyuyor- du. Ayağa kalkarak kesesinden bir avuç altın çıkarıp çingene karısına uzattı. Jipsi dua ederek — paraları aldı. Ragastan Manfredle beraber Serseriler Yatağına dönerken çin- gene karısı da masanın bir köşesi - ne oturarak düşünmeğe başladı . — Senyör Ragastana hakikati de söyleyebilirdim.. Bir anda bir çok kimseleri mes'ud edebilirdim. Fakat sebeb olacağım — bu kadar saadetlerin bana ne faydası ola - —e ŞRIMBLİN MAKSADI DE N7 ru YAPTIM TAVEK - u ÇHEK B0 İDİ snm VEZE SENİ ALDATIR PArYEM. SERSERİLER YATAĞI caktı-. Şövalye: — “Evet, Manfred sizin oğlunuzdur.. Madam Lükres Borjiyaya yaranmak için onu ça- lan benim. Fakat Lükres şimdi öl- müştür.,, deseydim, Manfred kısa bir zaman sonra babasiyle beraber geçip gidecekti.. Fakat Lânteneyi de beraber götürmek istemiyeceği nemalüm. Heminsanlar — mes- ud veya bedbaht olmuş, bundan bana ne?. — Benim saadetim veya felâketimle alâkadar olundu mu ki? Oğlumu gözümün önünde as- tıklarmı gördüğüm — gündenberi döktüğüm göz yaşlarını kimse dü - şündü mü?. Jipsi ana başını ellerinin arası- na aldı.. , Asılan oğlunun anılışı onu tit - retmişti.. Fakat kalbinde artık bu hatıra - lar acı değil, kin uyandırıyordu .. Dişlerini sıkarak: — Lânteneyi elden kaçırdık. Bu suretle Monklardan düşündüğüm müthiş intikamı alamamak.. Hayır buna müsaade edemem.. diye söy- lendi.. Ayağa kalkarak Serseriler Yata- ğına bakan pencereye yaklaştı . Meydanın ortsındaki büyük a - teşin yanında serseri — reislerinin toplanmış olduklarını gördü.. Lântene de bunların arasında bulunuyordu.. Manfred Ragastanla beraber bi- Taz açıkta duruyordu . Çingene karısı Lânteneyi tanı - yınca titredi, Ve gözlerinden kin dolu bir ışık fışkırdı. Bununla beraber onun asıl kini Lüânteneye değildi. Bu vahşi kin, Lântenenin baba- sına, Parisin polis müdürüne, idi. Dövüş esnasında Jipsi ana açık pencerenin önünde durarak gürül- tüyü dinlemişti. O, kralın adamlariyle Monkla - rın mağlüp olacağına derin bir ka- naat besliyordu. | Serserilerin cesaret ve ustalığı - na güvenmekle beraber Lântene- tarafından — Monklarım tahkiri ve mağlübiyeti ona taliin bir cilvesi olarak muhakkak vuku bulacak bir şey gibi geliyordu. Ve serserilerin galibiyet haberi- vi aldığı zaman hiç hayret etmedi. Penceresini sükünetle kapattı ve: — Bunun böyle olacağımı ben zaten biliyordum. Allah çocukla - rımızı her zaman korusun ve bah- tiyar etsin! diye mırıldandı. Sonra aşağıya inerek rüzgâr e& tikçe uzayıp kısalan, sağa sola kıv rılan alevlerin — ışığında reislerin toplandıkları meydana doğrü yü « Bu sırada Lântene söz söylüyor- du. Jipsi kulak kabarttı: — Demin de söylediğim gibi biz bu adamı öldürürsek büyük felâ » ketlere uğrarız. Sözlerime inanmız. Bilâkiş imtiyazlarınızı çoğaltmak, menfaatlerinizi sağlamlaştırmak için bu vakadan — istifade ediniz. Kendisinden size — bundan sonra hiç bir harekette bulunma: yacağına dair söz almız. Bundan başka zannediyor musunuz ki kra!