23 HAZİRAN 1935 PAZAR Noblens, 22 (A.A.) — Eski sübaylar kurumu başkanı General Fon Oltman'ın Kaysere bir bağlılık mektubu gönderm.iş olmasını Hitlerci gençler birliği protesto etmişlir. ON ALTINCI YIL. No: 4994 Adımız, andımızdır iler yerde 5 kuruş Gündelik General Kondilis B.Edenin Paris YUGOSLAVYADA SIYASAL DURUM İRAN'DA F.R. ATAY Yeni kelimeler: Etki Tesir — Barımak — Muhafaza etmek — Kay- tak — Mürteci — Başadlık « Hâkim lik (domination) — Artamak — Sur- vivre — Erke — Mevkü “iktıdar — Bağınazlık ** Taaesub. — Son aldığımız haberlere göre İran'da şapka giyilmiştir; Poliga- mi ve muta nikâhı kaldırılmıştır; din esvabları hakkında kayıtlar konmuştur; Dili, yabancı etkiler - den arıtmak için bir komisyon kurulmuştur. Bütün bu değişimlerin değeri ne olduğunu en çok biz — anlarız. Bütün bunlar, bir yandan, ulus birliğini, benliğini ve özlüğünü barıyarak, öbür yandan, kurtarıcı kültür ve medeniyet kadrosu içine irmek içindir. Türkiye gibi, İran'da da fes veya kalpak yerine şapka giymek, başlık değil, baş değiştirmek demektir. Türkiye gi- bi, İran'da da, halkı vicdan özgen- liğine kavuşturmak, onu gerici | ve kaytak unsurların baskı ve ba- şadlığı altından kurtarmak — de - mektir. Bu hareketler yapılabilmek için, sıyasal ve ekonomik erkinlik, ve Rıza Şehinşah gibi bir önder lâzımdır. Kaldı ki İran'a sıyasa ve ekonomi erkinliği kazandıran ge- ne odur Geçen asrın başından beri ne görüyoruz? Çağdaş medeniyetin kültürü ve tekniği, bu kültür ve tekniğe uymıyan eski medeniyet - lerden artayanları köleleştirip sö- mürmektedir. Batı medeniyet ve kültüründen olan hiç bir sömürge yoktur. Taş tunca, hamut, buhar ve elektiriğe karşı kendini savgaya - maz. Kafaca, teknikçe ve bütün sıyasa ve ekonomi cihazlarında, içinde bulund. kları çağdan geri kalanların sonları ne olabileceği - ni, başkalarını bir tarafa bıraka - İım, osmanlı ve Kaçar hanedanları zamanında Türkiye ve İran bize pek iyi öğretebilir. İranda atılan ileri adımlara, batı devletlerinin sömürmekte ol. duğu memleketlerde izin verilmez. Çünkü batı medeniyetinden ol - mak demek, dil, kültür, sıyasa ve ekonomi özlük ve özgenliğini ka- zanmak, yani kurtulmak, sömür- gelikten çıkmak demektir. Öyle memleketlerde — erkeler, ancak, gerici — vekaytak unsurları tu- tarlar; halkın din bağınazlığı da- “ marına basarlar; onları, yavaş ya- waş, bir daha kalkınamıyacak gi - bi, tüketirler. Böyle memleketle - rin erkinlik ve eşitlik haklarından bahsolunan yerlerde: “— Onlar bizden, medeniyetimizden değil - dir!,, derler. Atatürk'ün İran sınırlarına ka- dar genişlettiği batı medeniyeti sınırını, Rıza Şehinşah Asya orta- larına kadar sürüyor. Henüz iste- diklerini yapabilecek olan ve eski, yeni medeniyet ve kültür kav - gası içinde yuvarlanıp ezilen memleketlerin önderleri için tu - “tulacak yol, kurtuluş yolu budur. Dünya buhranını devam etti - ren büyük sebeblerden biri, dün - ya ulusları arasındaki ük ay - rımlardır. Ulusların eşitliği dava- sını ileri gitmekten alıkoyan baş- hca önge budur. Dünya - ulusları arasındaki medeniyet ve düzey ayrımlarını kaldırmağa, halk yı - gınlarını medenileştirmeğe ve iler- letmeğe çalışan önderler, yalnız kendi memleketlerini — kurtarmış aolmıyacaklar, arsıulusal barış ve « düzene de hizmet edeceklerdir. Uluslar sosyetesinin satgınları kırallık istiyor Atina, 22 (A.A.) — Başbakan yardımcısı General Kondilis Ava- la ajansına verdiği diyevini bura - daki gazetelere aşağıdaki şekilde izah etmişliri General Kondilis “— Kendi hesabıma, genel oyun kuvvetli bir çoğunlukla kıral- lıktan yana çıkmasını dilerim. Çünkü cumurluk yurda nomal bir sıyasa hayatı — sağlayamamıştır. Eğer kırallık bunu sağlarsa Yu - nanistan'ı kurtaracaktır.,, ... Atina, 22 (A.A.) — Havas A- jansının özel aytarı bildiriyor: General Kondilis Kırallıktan yana olan diyevinden daha önce Bay Çaldaris'e haber vermediğini bunun için diyevdeki fikirlerin kendi şahsiğ düşüncesi olduğunu bildirmiştir. Cumuriyetçi çevenler, şimdiye kadar cumuriyetçi olan Generalin bu hareketinden dola- yı hayrete düşmüşlerdir. Her gün beş kelime Ulus baştanbaşa kılavyuz kelimeleri ile çıkıyot. Türki- yede çıkan gazete ve dergile- re her gün verilen 5 er keli- melik listeleri de yazıyoruz. Bulisteyi basan gazete ar- tık bu kelimelerin osmanlı- calarını kullanmıyacaktır. OTUZ DOKUZUNCU LİSTE L — Hitab etmek — Aytamak Hitab — Ayta Hatib — Aytaç Örnekler: 1 - Güzel bir ayta, sırasında bir orduluk iş gö- rür. 2 - Bir sözmenle bir aytacı çoğun biribirinden ayırd et- miyoruz. 2. — Muhatab — Aytıç Örnek: Bu mezelede siz be- nim aytıcım olamazsınız. 3. — Menfaatperest — Asığcıl Örnek: Memleket işlerinde asığcıl olmayınız, özgeçi (Fe- ragat) gösteriniz. 4. — Hissi kablelvuku — Önsezi Örnek: Bu felâketi, bir ön- sezi ile, çoktan bekliyordum. 5. — Facia — Acın Örnek: Yugoslavya Marsil- ya acınını unutamaz. Not: Gazetemize gönderilecek yazılarda bu kelimelerin osmanlı caları kullanılmamasını rica ede riz. önliyemediğinden — bahsedenlere bir fransız fikir adamı şu cevabı veriyordu: “Bu sosyete, batı me - deniyeti uluslarının sosyetesidir.., değetleri Paris, 22 (A.A.) — B, Eden - le dün öğleden sonraki konuşma - sından sonra gazetecileri kabul eden B. Laval bunlara demiştir ki: “— Konuşmalarımızda tam bir içtemlik vardı. B. Eden ingiliz-al- man deniz uzlaşmasındaki son giliz durumunun içyüzünü anlat - tı. Ben de kendisine, Fransa'nın bu meseledeki çekincelerini bil - dirdim. Avrupa durumunun Fran- sa ile İngiltere arasında sıkı bir elbirliği gerektirdiğini kabul et - mekte uyuştuk..,, Görüşmeler bugün de devam edecektir. B. Eden, ihtimal ki bu sabah Londra'dan yeni - öğrenek alacak ve bunları, yemekte, B. Laval'e bildirecektir. B. Eden öğleden sonra deniz bakanı B. Pietri ile görüşecektir. Haber verildiğine göre İngiltere hemen bir hava lokarnosunun ya- pılmasını istemekte, Fransa ise, güvenliğe ilişik olan bütün mese - lelerin birden kotarılmasını göze- ten 3 şubat tarihli bildiriğin pren- siplerine tam olarak bağlı kal . maktadır. Bundan ötürüdür ki, B. Eden, hükümetinden yeni öğrenek - is - Lemiştir. Paris'teki ingiliz çeven « leri, B. Eden'in, ancak Roma'ya  geldikten sonra, B. Laval'e kesin bir cevap verebileceğini sa- nıyorlar. Dün, italyan - habeş meselesi görüşülmemiştir. Bu mesele, B, Eden'in B. Musolini ile görüşece- ği meselelerin başlıcasıdır. Konuşmalar - bitti Paris, 22 (A.A.) — Fransız —- ingiliz konuşmaları bugün saat 15 te bitmiştir. B. Eden Roma'dan dönüşünde B. Laval ile yeniden görüşecektir. B. Eden'e bu sabah Londra'dan gelen talimat; konuş- maların sonu hakkında umud ve - rici gibi gözüküyor. Ancak Fran- sa'nın ortaya attığı meselelerin çok önemli olması dolayısiyle İn - giltere hükümeti kesin kararımı kabine toplantısından sonra vere- cektir. B. Laval ne diyor? B. Laval bugün B. Eden'le yap- tığı konuşmalar sonunda şu di - yevde bulunmuştur: “ — Bugünkü arsmlusal duru. mun ortaya koyduğu Avrupa me- selelerini gözden geçirdik ve iki hükümet arasındaki beraber çalış ma işine 3 şubat tarihli Londra bil diriğini temâl tutarak verilecek şekli inceledik ve gördük ki, Lon- dra'da görüşülen bütün meselelc ri ve yalnız iki memleketi deği! fakat öteki Avrupa devletlerini de ilgilendiren bütün işleri kotarma': için pratik araçlar bulmak lâzım dir.,, B. Laval, her iki hükümetin de kollektif güvenlik sıyasasına bağ- h: bulunduklarını tekrar etmiştir. (Sonu 2 inci sayıfada) —ai PrensPol B.Maçekle görüştü - Bir ulusal merkez kabinesi mi kurulacak ? Belgrad, 22 (A.A.) — Kıral - lık naibi Prens Pol, öğleden sonra Hırvat ayrışıkların önderi B. Ve lademir Maçek'i kabul ederek, bir buçuk saat görüşmüştür. Anasal kanunun hükümleri geri bırakıldığı 5. 1. 29 tarihindenberi, B. Maçek devlete karşı - tehlikeli kınavda bulunduğundan ötürü devleti koruma hakyerinin karşı sıma çıkmak üzere ancak iki defa Belgrad'a gelmiş olduğundan bu görüşme pek önemli sayılıyor. B. Maçek'in naible görüşmesi yalnız hırvat - köylü partisi için de- ğil fakat kenı n başkanı bu - lunduğu birleşik ayrış partileri - çin de bir başarıdır. B. Maçek havas aytarına de miştir ki: “— Ben, hırvatların şefi olarak değil, fakat birleşik ayrış partileri- nin bir oruntağı sıfatiyle düşün düklerimi söyledim.,, B. Maçek, Sü ve Deniz bakan General Jivkoviç'i de gördükten sonra, gazetecilere şu diyevde bulunmuştur: “— Genel düsünce şudur ki, yeni kabine, ya Yevtiç kabinesin- de finans bakanı olan B. Stayano- viç'in başkanlığı altında, eski par Gayri mübadillerin işle - rini kolaylaştırmak için İstanbul'da ve öteki ilbaylık - larda gayri mübadiller'n hakları - ni karşılamak üzere satılması lâ- zım gelen yunanlı mallarının satış işlerini son zamanlara kadar ta - rrm bankası yapıyordu. Son za - manlarda bu malların mülkiyet kayıdlarını bulmak ve böylece sa- ni daha kolaylaştırmak için ün yunanlı mallarının işlerile uğraşmak Üzere finans bakanlığı İstanbulda “gayri mübadiller ko- misyonu,, adiyle bir komisyon kur- muş ve gayri mübadillerin işlerini bu komisyona vermeği kararlaş - tırmıştır. Finans Bakanlığı komisyonun kuruluşünü — İstanbul - ilbaylığıma bildirmekle beraber devralman malların çabuk satışa çıkarılması suretiyle gayri mübadillere para dağıtılmasının mümkün olduğu ka dar çabuk yapılabilmesinin sağ - lanmasını da istemiştir. BUĞÜN 3 cü sayıfamızda okuyunuz Gaz tehlikesi nedir ve buna karşı nasıl ko - runmalıdır? I tilerle birlikte iş görecek bir ulu - sal merkez kabinesi, yahud ki Ge- neral Jivkoviç'in başkanlığı altın- da nötür bir kabine olacaktır. ki, buna karşı da hırvatların bir iti -« razları yoktur. Kabine nasıl olursa olsun, ay- rış partilerinin istedikleri, sosyal özgenlikle güvenliğin yeniden ku- rulması ve belki de yeniden özgür ve gizli saylav seçimleri yapılma- sıdır.,, İzmit kadınları bir uçak alacaklar İzmit, 22 (A.A.) — Şehrimiz- de hava tehlikesini bilen üye yazmaya başlanmıştır. Bugüne kadar 63 üye her yıl 1760 lira ver« meği yükenmişlerdir. — Veritler bundan ayrıdır. Bir yandan da ilimiz kadınla rı bir uçak âlmaya karar vermiş ler ve bu uğurda çalışmaya baş : lamışlardır. — 102 ölü Vittenberg, 22 (A.A.) — Res- miğ bildiriğe göre, Raynstof ba - rut fabrikasmın yıkıntıları altın - dan yeniden 68 ölü çıkarılmıştır. 34 işçi de kaybolduğuna gör: ' 1- lerin yarı resmiğ sayısı 102 yi Lal. muştur. Yaralılar da sayılmak şar- tiyle kazaya uğrıyanlar 743 kişi - dir. Halk arasında söylendiğine göre ölüler 102 olmayıp 150 dir. B. Hitler, hasta yurduna gide- rek yaralıları görmüştür. ;ğfığuzi_n ve un, hem de ciğ