Ekonomi bahisleri 40 saatlik hafta meselesi Buhramı yenmek ve işsizliği azalt- mak için bir ksç yıldanberi düşünülen başlıca çarelerden biri de haftalık çal:şma saatlerini 48 den 40 a iadirmek olmuş- tar. *“40 santlik Bafta,, yı ileri süren. ler şöyle düşünmektedirler: Betli bir anda bir piyasada yapıl - ması gereken belli bir iş vardır. Me- gelâ: Şu kadar metre kumaş doku » nulacak, yahut şu kadar ton çelik ve- ya kömür üretilecektir. Şimdi —biz bu belli olan işi gördürmek için her işçiye ne kadar ax iş verirsek o kadar fazla kişi kullanabiliriz. Yüz işçi çahştıran bir fabrikayr ele alalım. Haftada bunlar 48 saat çalışır- larsaf 100 x 48 <- 4800 iş sasti eder. Şimedi haftabrk iş saatlerini 48 den 40 a indirirsek 4800 iş saatini elde etmemiz için 120 işçiye :htiyacrmar olacaktır: 120 x 40 — 4800 Görütüyor ki, baftalrk iş saatleri - ni aralrımakir bu fabrikada yeniden 20 işçiye İş vermek Rabif olryor, Bi sis dem genelleştirilirse — ülkede işcizlik kendiliğinden seslmış olur. Fakat yazık ki, 40 saatlik bafta ya- natlarının dayanmakta olduklar; “belli Bir anda bir piyasada Belli bir iş var- dır.. teorisi doğru değitdir. Çünkü bu iş oylumunu doğrudan doğruya işçi - lik fiyatı sınırlandırır. Ve işçilik fi- yatı yükselirse iş oylumu da — hemen küçülür. Öte yandan iş seatlerinin azalması ve işçiliğin inmemesi Karşısında pat- tonun durumu vce olacaktır? Hikönce göze çarpan şey, patran için iş tiyatlarının yükselmiş olacağı- dir. Patron buzada iki türlü hareket edebilir- Ya bu duruma katlanır, ya- ni işçilik fiatının yükselmesine boyun eğer; yahud da işçilikteki bu yük - selişi işçisini veya makinelerini daha dyi kallanmakla katşılamaya çalışır. Şimdi bu meseleyi başka bir bakım danm inceleyelim ve iş saatlarının azal. tizsası ile birlikte ayni aisbette gün. deliklerin do ibdirildiğini tasarlaya - Jimı Böyle biz durumda işçilik fiatı yükselimiyeceğinden daha çok işçi kul- danmak imkönklı olur. Fakat bu telbir, umulduğu — gibi işsizliğe karşı erkin biz çare midir? İyi Bakılırsa bu sistem işsizliğin bütün işçilere bölünmesinden Başka bir şey değildir. Büsbütün işsiz bulunan bir kısım işçilerim işsizliği böylelikle bü- tün çalışanlara yükletiliyor. Yani ça- lışanlar güdde bir veya iki saatlik iş- derini hiç işi olmıyan — arkadaşlarını barakıyorlar. — Bu ise, işçilerden vergi almaktan başka bir şey değildir. Şu halde, 40 saatlik haftanın han- gi bakımdan bakılırsa bakılsın, şu üç sonucu doğurduğu görülür: 1 — İşçilik enerse: İşçi üzerine vergi konulmuş olur. 2 — İşçilik enmezse: — Patrondan vergi alınınış olur. Ve fiatlar yükse- lir. Dr. ORHAN CONKER 3 — Pahalılaşan işçiliğin yerini ya- vaş yavaş mekanik iş olır. İş saatlerinin indirilmesi meselesi geçenlerde yemiden arsrakısal iş kon- Fferansrada görüşülmeğe başlammnıştır Bu sefer Bu kanuyu ileti süren ve bir proje önergeleyen İrslya olmuştur. 40 saatlik haftanın bütün emndüstri alanlarında Birden kabul edilemiyece- Bi geçen iki yılda yapılan çalışmala- rın boşa gitmesinden — anlaşılmıştır. Bunun için İtalya, bu sefer 40 saatlik haftanın bir kaç endüsiri kalunda ye- ritilmesi fikrini ortaya atmıştır. Fakat Böyle Bir metodun doğura. cağı zorluklar pek çoktar. - Haftada 48 saat çalışan işçiler, iş santleri 40 a imdirilen arkadaşlarından daha çok ça- bşmak istemiyeceklerdir. Sendikalar Bu Bafden yeni karışıklıklar çıkarmak içimn bebane Bulscaklardır. İtalya, sendikaları — srkı kentrolu #ltroda Bulundurduğundan, başka u - tasfar İçin 40 santlik haftamın kısmen yeritilmesinden meydana gelecek ka - rışıkfıklard'an Rorkmayabilir. nin diğer güç bir tarafı da ra dayanan krtmıdir. Çün- kü işçilerin çalışma saatleri — haftada 43 den 40 a indirilmekle bersaber gün- deliklerinin önceki gibi kalması iste- niyor. Htalyada yedi günlük iş saatleri in- dirilmiş olmakla beraber — saat başma işçiye verilen para — çoğaltalmaamıştır. Sonuç olarak bu yüzden işçinin güm . deliği en aşağı I— inmiş olayor.. Fa- kat daha —özgür ülkelerde — işçilerin Böyle Bir şeye yanaşmıyacakları belli- dir. Bunun sonucunda ise endüstriyel üretim fiatları yülselecek ve zaten çalışmaları daralmış olan endüsütir bir kat daha kötü duruma girmiş olacak- tır. Diğer taraftan patronların delege - Tori 40 saatlik hafta için konferansın yapacağı çalışmalara RatıImıyacakları. mr şimdi'den Bildirmişterdir. 40 saatlik hafta — yanatlarına göre teknik ilerleyiş nasıl ki bundan 15 yı) Önce İş saatlerinin haftada 48 e indiril. mesini — sonuçlandırmışsa — bugün de 40 a indirilmesini gerektirmektedir. Fafkat şurasını unutmamalıdır ki — bu gibi değişiklikler ancak kalkınıma anla- tında yapılabilir. Içinde bocaladığı - mız şa buhranlı devirde böyle hir İşe girişmek, bu proje ile korunmak is- tenen işçilerin bile, faydasraz karşım - dir. Muğlada ürün durumu Muğla, 22 (A.A.) — İlizmmizin Datça ilçesine iki buçuk aya yakım bir zamandır yağmur yağmamış- tır. Ürünler bundan epeyce zarar görmüştür. Ekinler biçilmiş, har- manlar dövülmeye başlanmıştır. Bademler iyidir. Yakmda toplam- maya başlanacak olan zeytin ve Hava tehlikesini bilen üyeler BB. Haydar Toğrul hususiye memuru 20, Avni Bozüyük Varidat Ekinay Bozüyük ziraat memuru 20, Mustafa Zeybek Bozüyük Varidat kâ- tibi 20, Cevdet Aral Bozüyük varidat kâtibi 20, Hasan Köseoğlu — Bozüyük varidat kâtibi 20, İzzet Bozüyük Ka- naat bakkaliyesi 50, Osman Eren Bo- züyük T. Ha, K. kâtibi 24, Halil Bo- züyük tenekeci 20, Hüsnü — Bozüyük bakkal 20, Alâaddin Bozüyük — pancar müfettişi 24, Feyzi Bozüyük — pancar fen memüru 20, H. Bedri Işık Bözü- yük Mektelbililer pazarı 24, Mehmed Kurkud — Bözüyük kunduracı 24, H. Hüseyin Aksu Bozüyük kunduracı 24, Ahmed Akgün Bozüyük terzi 20, Hü- #eyin Sovaş Bozüyük terzi 20, Ahmed Muslu Bozüyük zahite tüccarı 20, Ha- lil Bozüyük Muratdere Yerli K. M. 20, Musa Bozüyük Günyarık köyü muhtarı 20, Ali Bozüyük Aşağıarmut- tu köyü muhtarı 20, İsımail Bozüyük Kapanalar köyü muhtarı 20, Hasan Bozüyük Dellalmacık köyü —muhtarı 20, İbrahim Bozüyük — Kataağaç köyü muhtarı 20, Muştafa Bozüyük — Aksu- tekke köyü mubhtarı 20, Şaban Bozü- yük Çeşmesaz köyü muhtarr 20, Mus tafa Bozüyük Kızıltepe köyü muhtarı 20, Hamid Borüyük Akpınar köyü muhtarr 20, Mahmmud Bozüyük Alibey- düzü köyü muhtarı 20, Şaban Akçapı- nar köyü muhtarı 20, Ahmed Bozüyük Saraycık köyü muhtarr 20, İsa, Hüse yin Bozüyük Revank, Çaydere köyü mulhtarı 20, Bekir Bozüyük Kovalca köyü mubhtarı 20, Ali Bozüyük Orman- güzel köyü muhtarz 20, Mustafa Bo- tüyük Kızılcapınar köyü —mahtarı 20, Mehmed Bozüyük Yüsükçepni köyü muhtarı 20, Adem Bozüyük Sürürabat iköyü muhtarı 20, Tbrahim Bozüyük Bozalan köyü muhtarı 20, Ali Bozüyük Çerkesçepai böyü muhtarı 20, Mehmed Bozüyük Karabıyır köyü muhtarı 20, Ali Bozüyük Yukartarmutlır köyü muh- tart 20, İsmail Bozüyük Kandilli köyü muhtarı 20, Kerim oğla Kâzım Ankara Hacıdoğan Hanardı sokak No. 55 100, İstanbul Anadalu Sigarta Şizketi 500 Hacı Abdullah Sadi oğlu İsviçre ateli sahibi (bir defalık yüz lira vermiş her yıl 20 liza vermeği yükenmiştir), İbra- him Welek ve biraderi Ankara Ana- fartalar caddesi kuru kahveci (bir de- falık) 250, Mühendis Cemal Ankara Yenişehir Gülistan sokak — Na. 7 300, Adanada üye olanlar Adana, 22 (A.A.) — Hava teh- Hikesini bilen üye yazımı şehri- mizde ve ilçelerimizde durmadan devam ediyor. Her gün bu işle uğraşan komisyon devamlı top- ları üye yazmaktadır. Bozüyük M. Bakkalcı memuru 20, Sadık ;Bîb ı)ııgraıf)za L La Turguie Kemaliste Basın Genel Direktörlüğü tarafın- dan iki ayda bir fransızca ,ingilizce ve alkmanca olarak çıkarılan bu güzel ve değerli derginin nisan tarihli — altıncı sayısı çıkmıştır. Bu sayıda Burban Belge'nin “Diyorlar ki, adlı bir yazı- siyle Ankara Orman - Çiftliği, İsmet İnönü Kız Enstitüsü, Türkiye'de hay- van yetiştirme konuları Üzerinde etüd- ler, Ahmed Haşim'in en güzel fıkrala- rından üçü, Güzel Sanâtlar Akademisi öğtetmenlerinden Bay İsmail Hakkı"- nra sanat ve endüstri başlıklı — yazısı ve bütün bu mevzuları canlı bir balde güsteren gerok seçiliş ve gerek basılış bakımından güzel sesimler — vardır. Hele 18 asır başlangıcında — üsküdarlı Ahmed tarafından yapılmış — olan bir kitab kapağı süslemesini gösteren yenkli ve yaldızlı ilâve, türk basımcı- lığının teknikte ne kadar ileri gitmiş olduğunu anlattığı için göğüslerimizi Memleketimirin eşsiz güzellik ve devrimlerini bütün dünyaya tanıtmak için basrlan bu eser, gayesine en uy- gun şekilde hazırlanmakta ve çıkmak- tadır. Şimdiye kadar memleketimizde bu derecede temiz ve tükel bir dergi- nin çıkmamış olduğunu söylermek de- geti hakkımda yeter bir fikir vermek olur. Bugünün İçtimni Mezhebleri Müstecaboğlu Esad Adil'in eşeri- dir. Sosyal doktrinlerden “liberalizm, sosyalizm, katolisizm, — sosyal — Herle- me,, hakkında etüdlerin bir araya top- lanmasından meydana gelen bu kitab “İlim ve hayat serisi,nin dördüncü eseri olarak Balıkesir Savaş Kitabevi tarafından çıkarılmıştır, Poliklinik Tstanbul'da ayda bir çıkarılan trb dergisi “Poliklinik,in mayıs tarihli 23 Üncü sayısı Üçüncü bölge hekimler odacr birinci tıbbiğ ve sıhhiğ kitablar sergisine ayırmıştır. Bu sayıda dok- torlarımızdan Süreyye Kadri, İhsan Sami, Süheyla Ünver, Namık Kâşif, Osman Şevki Uludağ, Ahmed Asım Onur, Hafız Cemat, Halil Üyas'ın ya- zıları vardır. Tanesi 10, yıllağı 120 ku- ruştur. Ekonomik Bilgiler İstanbul'da Hilmi Kitabevi tara- fından çıkarılmağa başlarımış olan Bil- gi Kitabhanesinin ilk eşeri olan “Eko- momik bilgiler, Ziya Emiroğlu tara- fındam yazılmıştır. Bir forma, tanaei 7.5 kuruştur. Arkitekt Tstanbul'da ayda bir çıkan bu olgun mimarlık dergisinin 1935 yılı beşinci sayrsı çıkmıştır. Bu sayıda küçük ev projeleri hakkında izahlı birçok plâu ve resimler ve cv eşya ve dekorları hakkında güzel resimler vardır. Ertik dergilerimizin hiç şüphesiz en güzeli ve eksiksizi olan Arkitekt'i bütün a- kurlarımıza tavsiye ederiz. Müzik ve Sanat Hareketleri Bu değerli tanat ve kültür dergi- sinin 10 uncu sayısı Kösemihaloğlu Mahmud Ragıb, 5. Erin, Jak Delkoze, Fikri Çiçekoğlu, M. Şakir Ulkütaşır, Cezmi Erinç, Vahit Lütfi, Necdet Atak, Ahmed Eşref, Nuri Çelik, E. Borrel, Ahmed Eşref'in birçok müzik konuları Üzerinde yazıları ve birçok baberler, ertik bahisleri vardır. Tavsiye ederiz. Yeni Adam 77 inci sayısında; İsmail Hakkı (En büyük devlet sryasası), Bertran d Cami yel ler), Adil Badur (Dante), Heykelci Zühtü (Söyledikleri), İsmail Hakkı (Biz uçakçılık terbiyesi organizasyo- nu), Vahdet Gültekin (Edebiyatta kol- Yektifçilik) Zahir Sıdkı (Et; hikâye), Kanok (Bir köy demircisi) — vazıları vardır. Tavsiye ederiz. Kimyager 'Türk kâmyagerler birliği tarafın- dan üş ayda bir çıkarılar: Kimyager dergisi dokuzuncu sayısını çok önemli bir meseleye ayırmıştır: Havadan ve gazdan korunma, Fy Bu sayıda gazlar ve korunma çare- Teri hakkında birçok betkeler vardır ve bu mesele her bakımdan ele alınarak incelenmiştir. Bu sayıdaki bahisler arasında şun- ları sayalım: (Geleceğin modern sa- vaşı), (Gazların tarihçesi), (Zehirli | harb maddeleri), (Gazlara karşı - ko- runma). Tavsiye ederiz. Beşeri Bilginin Prensibleri Kültür Bakanlığı Ulusal Talim ve Terbiye Heyeti üyelerinden Bay Safı — fet Engin'in büyük ingiliz filozofa — George Berkeley'den türkçeye çevirdi — Bi (Beşeri bilginin prensipleri) adir — bu değerli eser Devlet Matbaası tara- fından basılmıştır. ğ Büyük Türk devriminin dayandı- Bi kuvvet idealizmdir. Bu eser de lde. alirmin en şaşaalı fclsefesini yapan ve insanlığı küçülten maddeciliğe ea büyük darbeyi vuran bir eserdir. Her- kesin anlayacağı şekilde konuşma tar- — zında yazılmış ve güzel bir üslüb ile — türkçeye çevrilmiştir. Devlet matbaasında satılan bu 262 sayıfalık eserin değeri (65) kuruştur. — Okuyucularımıza tavsiye ederiz. İ çok iyi : Adana, 22 (A.A.) — Üç dört miştir, Bugünlerde iyi bir yağmur bekleniyor. İstenilen yağmur dü- — şerse bu yıl ovamızın pamuk ürü- — nü çok bereketli olacaktır. ULUSŞ'un romanı . L . San Michele'nin kitabı Türkçeye çeviren: Nasuli BAYDAR Yazanı Aksel MUNT Piçburglu milyonerin Grandotelden al- dığı halr temizletilip yoksullar yurdunun salonuna yayıldığı zaman bile kıskanma- dr. Bu sörlerin bütün bu kalabalığa nasıl yi- yecek ve giyecek sağlıyabildikleri benim i- çin bir sır olmuştur. Bunların otelden otele dolaşıp en küçük kırmtıyı bile toplayarnı es- ki arabaları o zamanki Romayı görmeğe gelenlerin alışkım oldukları bir göreydi. “Yoksulların küçük kız kardeşleri,, inden dar, ellerinde keşkülleri ile sadaka kutula- rı, ikişer ikişer, bütün Romayı gezerlerdi. Bunlardan ikisi, yatı saatinde, bekleme oda- sının bir kösesinde ayakta dururlardı. Eski hastalarımdan çoğu onları, şüphesiz, hatır- larlar. Bütün sârler gihi, onlar da pek keyfli ve çocuklar kadar kaygısız idiler, Fırsat bulup da öteki beriki ile biraz konuşsalar sevinir. lerdi. İkisi de genç ve güzeldiler. Onların başı olan sör, ihtiyar ve çirkin sörle- rin, yoksullara para toplamak işinde yarar- mışt. Onun bana gizlice öğrettiği bu sırrı ben de başka bir gizli düşünce ile karşılamış ve genç ve güzel bir hasta bakıcıya hastala- rımın kolayca boyun iğdiklerini ve asık yüzlü bir hasta bakıcıım hiç bir vakit iyi bir hasta bakıcr sayılamıyacağını söylemiş- tim. Genel yaşayış hakkıında bilgileri derin olmayan bu sözler insan tabiatini pek iyi bilirlerdi. Şöylece bir bakmakla kutularına kimin para atacağını ve kimin nı seziverirlerdi. Bana dediklerine bakılırsa gençler ihtiyarlardan çok veriyor, çocuklar isc -ne yazık! - yanlarındaki büyükler izin verirlerse, erkekler kadımlardan ve yayalar da arabada gezenlerden çok veriyorlardı. En cömert olanlar ingilizlerdi, onlardan sonra da ruslar geliyordu. Fransız gezmen yok gibi idi. Almanlarla amerikalılar para- larından ayrılmakta çok durüksuyorlardı. Yüksek sımftan italyanlar bunlardan da kötü idiler. Yoksul italyanların cömertliği üzerinde denecek bir şey yoktu. Hangi memleket halkından olurlarsa olsunlar al- teslerle papaslar en kötü müşterilerdi. E- mirleri altında bulüunan yüz elli kadar erke- ği yönetmek kolaydı, geri kalan yüz elli ih- tiyar kadın ise, durmaksızın çekişiyor, kav- ga ediyorlardı. Yoksullar yordumun iki ta- rafı arasında sıksık sevda hâdiseleri çıkıyor ve o zaman sörlerin, bu işlerdeki dar bilgi- Terini kullanarak, bu iç yangınlarını söndür- meleri gerekiyordu. Yurdun nazlısı Mösyö Alfons adında, ömrünüzde ilk görmüş olacağınız kadar u- fak tefek bir fransızdı ki altmış yataklı bü- yük koğuşun bir köşesinde, bir çift mavi perdenin ardında yaşardı. Öteki yataklardan hiç birinin böyle pers desi yakken Mösyö Alfonsa bu üstünlüğün verilmesi yurdun en eskisi olmasındandı. Kendisi yetmiş beş yaşında olduğunu söy- ler, sörler seksenini geçkin olduğunu samır- lardı. Ben, damarlarıma bakarak, en az dok- sanmda olduğunu bildirdim. O, birkaç yıl önce, elinde bir çanta, sırtında yırtık pırtık bir redingot, başında da silindir şapka oldu- Zu halde - bilinmez nereden - çıka gelmişti. Bütün günlerini, öteki arkadaşlarından ay- rı, mavi perdelerin arkasında geçirir, yalnız pazar günleri, elinde silindir şapkası, küçü- cük bacaklarımım üzerinde zıplaya zıplaya kiliseye giderdi. Perdelerin ardında bütün gün ne yapardı? Bunu kimse bilmezdi. Sör- lerin anlattıklarma göre, çorba çanağını, yahut kahvesini götürdükleri zaman — onu, hep, yatağının üzerine bağdaş kurmuş, eski z ma 5 Tefrika: 1044 lıkdarı görülmediğimi bana çöktan —arilet- küğrt t çantasındaki kâğıt parçalarını karış yahut silindir şapkasını temizler görürler miş, Mösyö Alfons, kendisini görmeğe g lere karşı pek kurnazca hareket ederdi. gittiğiniz vakit ilk yapacağınız şey yanda li:lkmnyımwuku.Obmiıiünco'y gıtlarını çantasına sokar ve ince sesi ile ce vap verirdi. “Giriniz.,, ve sonra, özür diler gibi jest yaparak sizi yanma, tüne oturmağa çağırırdı. Kendisini — sıksık gidip görüşü hoşlanırdı. Birkaç vakit pek dost oln kâr etmedi. Bütün anladığım onun f olduğu idi; Parisli olduğunu ileri sürce: Bir kelime italyanca konuşmuyordu ve ma hakkında da hiç bir bildiği yoktu. Piyer kilisesine bile gelince; gitmiyecc, ve istediği yere gidebilecek halde ise de ne hiç bir tarafa kımıldanmıyacağını sava yorlardı. Erkeklerin çıkış günü olan p şembe günleri bile yurdda kalmazmın h kikiğ sebebi ise, durmadan fırçalacmn eski redingotu ile silindir şapkasının iyice (Sonu var)