Z&“XYIĞ—I'N) ULUS KIZI No.26 - Buada Hatanın zarar görece » &i bir şey yoktu 'ki.. Yarın ateşsiz Üülkeye yeni bir Yağma ordusu daha yollayacak, Rtne kırbaçlar şaklayacak, miz - parlayacak ve mal — yüklü Yvanlar akın akın Hazar Hanın ı!ıııne gelecek!.. lazar Han gene — düşünmiye h'ilıııııglı Gene — Ateş Tanrının tlevlerine dalmış, ölümü hatırla - Tuş ve bir gün, yerine bir oğul br- tmadan ölmenin acılarını duy - Mağa başlamıştı.. Bu acıyı sevmiyordu. . Silkindi.... Demmkı işe dönmek istedi.. lıııy ı ateşi yuııuğını ilk o- İkrak kim haber vermişti?. Kalı.hılıgu doğru bağırdı : — Sosur!.. Pala bıyıklı, uzun burunlü, ge - Tiş omuzlu ve tıknaz — bir adam, Yan; başındakileri ite kaka ortaya Reldi., Üstü başı kan içinde - idi... B.’ eğdi ve selâmladı., Hazar Han ona baktı; — Sen günün en büyük kahra - Tünmsın !.. Sen Sorguçiden de ön- *& mükâfat görmeliydin! Söyle, ne Miyorsun?. Sosur susuyordu.. — Söyle,.. En güzel dokumalar, &N iyi kürkler, en hızlı giden atlar “tülkemin en büyük evi senin ol- BIRL.. Sosur karşılık vermiyordu. dakları oynüyor , fakat ne TÜylediği ınlqılnırywılıı.. Han sordu: — Sen evli misin?. çeij S FHayır Ulu riakanım:.. t — Bu yıl ateşsiz ülkeden iki kız #etirsinler.. Onlardan biri benim, de senin olacak!.. İl.. ne büyük cömertlikti., Hazar © gece sahiden coşmuştu.. 'un gözleri parladı: z Benim istediğim kız burada- Dedi.. l-ı.... Han ayağa kalktı, gülüm- e SGYİC. Onu bu akşam sana » İsterse sarayımdaki - H— biri olsun!.. ğ %'0— başını yeniden kaldırdı .. lerini Hazar Hana çevirdi... —.* hıkı.lınndın kuvvet ve ce - alıyordu.. Sesi. mağrurdu ... Bı:ı"’ değil, hakkını istiyor gi- ,; Ben Tugayın — kızını istiyo- Onu ilk gördüğüm anda sev- —'“iı,_ H"ıı Hi e! İizeli lan — hiç düşünmeden, :::' kuşkudan — uzak bir hare- elini kaldırdı: * Veri O, llknıeuın hakkındır... | Yörum ve şatafatlı bir düğün ı.lııııı buyuruyorum.. "'mıı."u. diğer kadınların ara Yorgun ve bitkin yatar, ı::." haberi yetiştirdiler. "'h 1 kız, boş gözlerle boş baktı. Ne söylendiğini anla- yordu bile.. —ir' z îevallı Ulcay!.. îu.._l.nul:qııı ülkenin yoksul 'hk—. her gün — daha çox du, %Hr hava ile abanıyon M ağırlığın ıllmn T:::: Hanm” kalesi _ı_'ı önl açtığı izlerde ölenleri : mların bıraktıkları boşlut! HABER — kkş.nr Postası g ı Tarihi lqk veı yetmiyormuş gibi, her yer yeni - den yağma ediliyordu. Hanın adamları ellerinde sığır| kuyruğundan kamçılarla — bucak bucak dolaşıyorlardı. En küçük bir karşılık verenlerin başları bal. ta ile uçuruluyordu. Halkın nesi varsa toplanıp gö- türülüyordu. Binlerce at ve öküz, bu zavallı- ların en son varlıklarını da kale- ye doğru taşıyor, gene binlerce DENJ TARFHNDE n büyük yolculuk Turkçeye çeviren: ÂAhmed Ekrem ö No. 13 aç uılda bütün dünyayı dolaşan ilk gemi Ispanııaqa donmuşt Magellan ırtık gayesini elde etmişti. İspanyanın — iddialarını her iki Okyanosta ve bir kıta ü- zerinde tesis etmiş, şarkın zen - gin kapılarını açmıştı. Her türlu daha bitkin ve'zava! ,ı önünce — zorlukları yenerek muvaffakı yetten muvaffakıyete koşması o- nu fazlaca gururlandırmıştı. Şim- di de hiristiyanlık damarları ka- barmış, buralarını hiristiyan yap mağı kurmuştu. Cebuda bu dü şüncesini gerçekleştirmekte hiç bir zorluk görmeyince misyoner - Hğini daha ziyade — genişletmeğe koyun, keçi ve sair - —hayvan bu yağmacı kervanın ardından sü rükleniyordu. Ateşsiz ülke artık ölmüş gibiy- di. Artık yüzlerce yıl geçse, gene bir kaç gün önce bulunduğu ha!-| de dönmesi umulmuyordu. Herkeste yaman bir ölüm ses- sizliği, bir ümitsizlik, bir ölgün - lük vardı. Tugayın ölümünden | kalkışmış, fakat Maktanda şid - sonra her şeyin bittiğine inan-| detli bir mukavemete maruz kai mışlardı. mıştı. * Burasını savaşla ele geçirmeği kurdu. Bütün zabitlerinin muha lefetine rağmen Cebu kralını da maiyetine alarak oraya doğru yola çıktı. Arkasından yerlilerden bin sa- vaşçı da geliyordu. 1521 yılımın nisan senunda ya pılan bu lüzumsuz savaş, Magel- lanın — hayatına mal oldu. Ünce bir zırhlı okla yaralandığı halde meydanı terketmedi, en son nele sine kadar vuruştu ve nihayet der- mansız bir halde yere düşünce, Yerliler üstüne — çullanarak onu mızrak ve hançerlerle delik de ş#ik ettiler. Filo, kapağı Cebu ada sıha atimca “baş kumandanın ce sedini istedi.. Fakat Maktan su! tanı bunu vermedi. * * . * Magellanın yerine iki kuman - dan tayin edildi. Barbosa ile Joao Serrao . Bir kaç gün içinde ikisi de Cebu yalılarında — şimd. düşmar. vaziyeti almış olan kra! | tarafımdan öldürüldü. Filo Sevilleden yolculuğa çı - karken 275 kişi idi, — şimdi 115 kişi kalmışlardı. Su yapmakta ı»_l lan Konçepsyon gemisi terkedil - di. Diğer iki gemi Karvalhonun kumandasında cenuba doğru yel- ken açtı. Borneo sahillerinden geçerek 1521 ikinci teşrininde Molukkas takım adalarından Tidor adasına vardılar. İstikşaf heyeti gayesini — elde Ulcay, ateşsiz ülkenin bu yok- sulluğunu, günlerce geçtikten sonra ilk olarak kalenin mazgal- larma çıktığı zaman gördü. Uzakta, sisler altında, yeşil bir çam ormanmın dibinde — duran mağarasına baktı. Orada geçen acı günler, tatlı ümitler ve arzu- lar, ve en sonra bu korkunç neti- ce, gözlerinin önünden geçli. Damarlarında bir buz fırtına - sının estiğini, varlığının en ince yerlerinde hayatın can çekiştiği - ni, yaşamak arzu ve gücünün sönmek Üzere olduğunu hisset - tir — Her'şey bittilir Ben nedei yaşıyorum?.. SeFU B ; Eğer Hazar Hanın onu Sasura vermeyi adadığı — gece ve ondan sonraki günler pek baygın olma-| saydı, şimdi babasının ölümüne ve ateşsiz ülkenin yoksulluğuna sebep olan bir adamın koynunı girmiş İ:ulmııı:ıktı. O, bunu da bilmiyordu. Görünüşte, — eskisinden daha kötü bir halde değildi. — Sarayın temiz bir köşesinde, kendi yaşın- da bir kaç kız, bir kaç genç ve yaşlı kadınla beraber yaşıyordu Bunlar Hazar Handan ve onun, yanındaki canavar yürekli erkek- lerden daha iyi yürekli idiler. Ulcayı avutmuşlardı. Ona iyi bakmışlardı. Geniş ve demirden I kafeslerin ardında yanan ateşe karşı oturuyor, dışarıda ovaya ve eski hatıraların üstüne karanlık abanırken, o, kızıl parıltilı Tzv . etmişti. Bu gaye Kristof K'olomb rak alevlere bakarak ısmıyor,| YE Vasko da Gamaya engin de - buridan'derin bir ' tat d“yu"'_l nizlere doğru yelken açtırmış o- cj lan gaye idi. Bu zengin adalar çok kurumlu (Devamı var) — bir kralm buyruğu altında idi. Pasifik adalarında denize ağ atma işi güzel san'atlar rasına girmiştir.. ı » Burma yapraklarından potte bu kız pazara sebze götürür, Se. pelin ağaı yoktur. yaprak açılarak içi boşaltılır ve - | cek eşya kalmayınca tayfalar ce - Guam yerlileri, adayı keşfetmiş olan — Magellanın — yıldönümünü kutluluyorlar Guam'lı bir pazaror kız yapılmış se - Mrl bir| Ortalarında defa kullanıldıktan sonra atılır.. Trinidad gemisine davet edildi - ği zaman, salona girerken başını eğmemesi için üst güverte kesile- rek ortadan kaldırılmıştı. Avru - palılara bir çok hediyeler yağdı - rıldı. Bunların arasmda bulunan bir cins kuşları — Pigafetta şö)'lel tarif ediyor: “Bunlar ardıç kuşları büyüklü- günde, kafaları minicik, gagaları uzun, bacakları incecik, kalem sapları gibi. Kanatları yok, kanat yerine rengârenk uzun tüyleri var. Bu kuşlar ancak rüzgâr olun - ca uçar, Yerliler bunlara “İlâhi kuş,, adını veriyor.,, İşte bu yazrlar bir Avnıpılmınl cennet kuşunu ilk tarifidir. Gemilere bol bol karanfil geti- rildi. İlk karanfil yükü alınırken salov ateşile selâm verildi. Çün - kü seyahatin gayesini — karanfil teşkil ediyordu. Gemilerde değiş tokuş edile - ketlerini, gömleklerini vererek ka ranfil aldılar. Burada ihtiyar Tri- nidad gmisi de bütün — tamirlere rağmen yola çıkamıyacağını an - lattı. Bunun üzerine geri — kalan Viktorya ile 47 kişi yola çıktılar. Bu küçücük gemi, müthiş fırtına - larda, aksi rüzgârlarda dağılma- dan yürüdü ve nihayet Ümit bur- nunu aştıktan sonra — haziran a- yında hattı üstüvayı geçti. Yeşilburun adalarında kapta - nm bütün öğütlerine rağmen ge vezelik eden ve nereden gelmek - te olduklarını söyliyen bir gemici yüzündn az kaldı başları belâya giriyordu. Çünkü Portekizliler onları esir etmeğe kalkıştılar. Viktorya gemisi karaya çık - mış, tayfaları bırakarak hemen demir almak suretile yakasını kur tarabildi. Şimdi gemide yerli ve Avrupalı ancak 18 kişi kalmış - &. 8 eylül 1522 de Viktorya ge - misi aç, susuz, üstleri başları li - me lime, yorgun ve bitkin 18 ge- mici ile Seville limanma döndü. Üç senede bütün dünyayı çep çev re dolaşan ilk gemi olarak adı ta- rihe geçti. Bu gemi muayyen bir nokta . dan yola çıkmış, güneşi takip e - derek hep garba doğru — gitmek suretile nihayet yola çıktığı ayni noktaya geri gelmişti. Geminin geriye dönüşünde Ma- gellanın karısı yoktu. Çünkü öl . müştü. Oğlu da ölmüştü, kendi de uçsuz bucaksız Okyanosun ta nınmamış bir adacığında can ver- mişti. Fakat ismi bir daha silin- memek üzere tarihe hâkkedilmiş bulunuyordu. SON J. R. Hildebrand'ın yazısın- dan türkçeye çeviren: Ahmet Ekrem SİLER ADASI Hakiki bir roman dır, fakat bir roman değildir. Yarın bu slltıınlhrdn başlıyacak, birkaç gün sürecektir.