u K Gürbüz çocuk müsabakamız (Baş taratı 1 incide) Yalnız erkeklerden üçüncülüğü kazanan Nurhan kâğıd kalemi e- Hine almış resim yapıyor. Küçüğün yaptığı resimler, yaşından umul - mıyacak derecede güzel, Sordum: — Kaç yaşındasın? — Büyüyünce ne olacaksın? — Büyüdüğüm zaman söylerim. Kızlardan ikinciliği kazanan Selma da çok şirin bir kız. Sordu- ğum suallere akıllıca şu cevabları verdi: — Altı yaşındayım. Gelecek se- ne mektebe gideceğim. Büyüdü- ğüm zaman dişçi olacağım, — Neden dişçi olmak istiyor- sun? İnci gibi dişlerini göstererek güldü: — Annemin dişlerini yapaca - ğım. Kızlardan üçüncülüğü kazanan Neylan da çok akıllı bir kız. On beşinçi mektebe bu sene devam et- meğe başlamış. Mükemmel su- rette okumak yazmak biliyor. E- line bir Haber gazetesi almış çıtır çıtır okuyor. Erkeklerden ikinciliği kazanan Cahid çok zeki ve sevimli bir ço- cuk. Büyüdüğü zaman ne olacak- sındiye sorduğum zaman, biraz düşündü: — Mühendis ölacağım, dedi. Cahid ikinci sınıftadır ve sını- fında hesabtan birincidir. Birinciliği kazanan Cüneyt, ancak beş yaşında. Kendisine ne sorulsa cevab vermiyor. Yalnız ze- ki gözlerini çevirerek gülüyor. Dikkat ettim, gürbüz çocuklar Hüyatlarımı hep müsbet — taraftan görüyorlar. Hepsi müsbet bir iş peşinde.. Hiç biri bir zamanlar yapılan güzellik müsabakaların - daki genç kızlar gibi konuşmuyor. Hiç biri sinema artisti olmak he - vesini gütmüyor. Bugünün gürbüz çocuklarınım böyle müsbet kafalı olmalarından ne kadar iftihar duyulsa azdır. Bir ikisine sordum. Böyle gür - büz, sıhhatli olmalarının sebebini kısa cümlelerle şöyle anlattılar: — Annem bana çok iyi bakar. Ben de annemin her sözünü dinle- rim. Yemek yemem diye ağlamam. Sabahları ve akşamları yüzümü ve dişlerimi iyice yıkarım. Küçükler o kadar güzel ki mü- sabakada bulunmıyan bir kimse hangisinin birinci, hangisinin i - kinci, ve hangisinin üçüncü oldu - ğunu imkânı yok kestiremez. O kadar birbirlerine eş ve bir - birlerinden güzel.. Halbuki mü - sabakaya iştirak edenler arasın - dan bunlar da büyük müşkülâtla seçilmiş. Bir şehirde bu kadar çok güzel ve gürbüz çocuk bulun- ması, Türk kadınlığınımn bu saha- da da çok ilerlemiş “olduklarına delildir. Bugünün kadını artık çocuğunu bir Şarklı gibi de - gil, bir Garblı gibi yetiştiriyor. Sonra nazarı dikkatimi celbe- den bir nokta da küçüklerin hep- sinin zeki ve akıllı olmasıdır. Hiç birinde zekâsız ve manasız bir güzellik yok. Hepsi birbirinden zeki ve akıllı. Küçükler matbaamızda bir sa- at kadar kaldılar. Vadettiğimiz hediyelerini aldıktan sonra güle, oynıya bize veda ederek gittiler. Londra görüşmeleri (Baş tarah İ incide) Bay Flandenin hafta tatilini, şahsi İngiliz dostlarile sayfiye - de geçirmesi muhtemeldir. Bu sabahki İngiliz matbuatma göre, İngiliz bakanlarının başlı- ca maksatları, Cenevrede 1932 de yapılan anlaşmayı (canlandır ' mak) tır. Bu anlaşma, bir emni - yet rejimi içinde hukuk müsava- tının tesisi için yapılmıştır. O ta - rihtenberi, politika vaziyetinde çok inkişaflar olmuş ve Almanya nn uluslar kurumuna ancak hu - kuk müsavatı verildikten sonra dönmekteki ısrarı ile Fransız hü kümetinin tam bir emniyet siste mi kurulmadan Almanyanın ulus lar kurumuna dönmesini istemesi yüzünden bir çıkmaza girilmiş - tir. Gazetelere göre, İngilterenin noktai nazarı, bu meselelerin bi- ribirlerine bağlı olduğu, hepsinin beraber ve kabil olursa avni za - manda halli icab ettiği merkezin- dedir. Dün, Fransa parlâmentosun - da bir suale cevab veren Bay La- val, Fransa hükümetinin egoist bir niyeti olmadığını, sadece bü tün uluslar için müsavi bir emni- yet olmasını istediğ'ni bildirmiş - tir. “Times,, in Paris muhabirine göre, bu beyanat, silâhları bırak- ma sahasında, Fransız metalibi - nin asgar'sini kabul ettiği takdir- de Almanyanın Pariste hüsnü ni- yetle karşılanacağını, Alman hü - kümetine bildirmek için yapılmış- tır. Londra, =Nhnd inden bahseden Bay Laval, bunu “Fransız ve'" İn- giliz hükümetlerin'n, Avrupa po- litikası etrafında yapmak istedik- leri tabil ve şayanı arzu - teşriki mesaiden bir kısmı,, olarak tarif etmiştir. Almanya ve Şark misakı Londra, 31 (A.A) — Fransız Başbakanı ile Dışbakanının Lon - drada yapacakları konuşmalar hakkında Reuter Ajansının aldı- ğı malümata göre, Almanyanın şark misakma iştiraki lüzumunda daha şimdiden İngiltere ile Fran- sa anlaşmış bulunmaktadırlar. Fransa açıkca anlatmıştır ki, eğer Almanya ile Leh'stan bu misaka girmezlerse, Fransa Sovyet Rusya ve Çekoslovakya ile tedafüt bir ittifak yapacaktır. Halbuki böyle bir ittifakı İngiltere pek bir taraf- hı bulmaktadır. B'naenaleyh İngil terenin şark misakı lehinde ola- rak terazide bütün ağırlığıyle ba. sacağı beklenilmektedir. Keza Fransız nazırlarının Ver- say muahedes'ndeki askeri hüküm lerin bir taraflı olarak feshi aley- hinde Romada tanz'm olunan Fransız — İtalyan beyannamesi - nin tasvibi hususunda da Londra- da müsaid bir hava bulmaları çok muhtemeldir, mıyacaksın değil mi? İçinden zekâ ve akıl fışkıran gözlerini gözlerime dikti: — Daha yazmak- bilmiyorum. Biraz büyüyeyim de o zaman ya- zarım. . * » Gürbüz ve güzel çocuk — müsa- bakamıza girib de hediye alacak Bugünün küçük, yarının büyük| miniminiler önümüzdeki Perşem- ressamı Nurhana sordum: — Bize mektub yazmayı unut-| rek hediyelerini alabilirler. be günü idaremize müracaat ede- ——— ——— 'lîıııı'ıı!ıı__ En büyük (lrak - lran ihtilâfı! Tayyare Gemisi Amerika Amiralı bu emi hakkında ahat veriyor Londradaki deniz konuşmala- rma ÂAmerikan mürahhası olarak gren Amiral Standley, dünyanın en büyük, en çabuk tayyare gemi- leri olan Lexington Saragota'dan Saragota üzerinde, dikkate değer bir nutuk söylemiştir. Bu iki tayyare gemisi de, 33,000 ton büyüklüğündedir. Güvertenin üzeri tayyareler için bir iniş yeri ] olduğu gibi, yukarısında da hava- | yı kontröl âletleri ve altında han- gar, petrol istasyonu, radyo, kon- tröl daireleri ve 2500 kişi alacak daireler vardır. —Amiral, pek mühim uçuş meselelerini, deniz vasıtalar yle düzayak götürebil - mek için en uygun örnek olarak bu tayyare gemilerini ileri sür- dükten sonra, Saragota üzerinde, demiştir ki: | aslar “Hava istasyonunu, büyük ve küçük toplarla korumalıyız. Ge- mimiz üzerinde tayyareler ve top- larla deniz muharebeleri yapabil- mek için müh'mmat vardır, Hele bir düşününüz. Bu büyüklükte bir hava istasyonu karada kurmak is- terseniz, ne kadar büyük yere ve ne kadar binaya ihtiyacınız ola- caktır. Ve bu istasyonda çalışabil- mek için ne kadar adam ve vası- talar lâzımdır. Bununla beraber, icap edince, bu tayyare istasyonu- nu Nevyorktan Sanfransiskoya nakletmenin imkânı yoktur...,, İngiliz gazeteleri bu sözlere işaretle, hndîlerin n en büyük ıı»hiı 'yukıımeıü ı#u»om SAD En büyük İngiliz tayyare gemi- si Eagle'dir. 22,600 tondur. SULAR (Baştarafı | inci de) mıştır. İhtiyat tedbirler alınmak üzere val', belediye reisi, ve polis müdürünün nezareti altında bir çok evles ve mahalleler boşaltıl- mıştır. Suların daha fazla yükselme - sinden korkuluyor. Edirne, 30 (A.A.) — Bugün saat 16 da tekrar yükselmeğe baş- lıyan sular son dakikada — yükse- Tiş istidadını kaybetmiş ve biraz duru gibi olmuştur. Karaağaç ile Edirne arasındaki münakalât dur- durulmuştur. Evvelki akşamkin- den 44 santim noksan — olan son baskın gene eski mahalleleri isti- V4 etmiştir. Her ihtimale karşı ted- birler almmıştır. at oLİJTE a Kaza ile ölüm Pangaltıda oturan amele Arif, Kandillide telefon binasının sa « çaklarını yaparken 9 metre yük - seklikten düşerek ağır surette ya ralanmış, ve kaldırıldığı Zeyneb Kâmil hastanesinde ölmüştür. Esrar çıktı Dün Araba iskelesinde Tufa : nm kahvesinde yapılan araştır - malarda Ekremin — üzerinde- bir miktar esrar çıktığından yılmlı.ı mıştır. HÂBER | Istanbulda en çok satılan gazetedir. — İlânlarını » “HA. BER,, e verenler kâr ederler. ISTANBUL bir tedbir almalıydı. Iki devletin murah- hasları Romada ko- nuşmuıya başladılar Irak ve İran hükümetleri bun- dan bir müddet evvel aralarında- ki'hudud ihtilâflarının kat'1 bir sürette halledilmesi için Milletler Cemiyetine müracaat- etmişlerdi. Milletler Cemiyeti bu işin iki dev« let arasında doğrudan doğruya halledilmesini tavsiye etmiş — ve hakem olmak üzere İtalyan mu- rahhası Baron Aloiziyi tayin — et- mişti. Baron Alo'zi ayni zamanda Sar ve Habeşistan işlerile de uğ - raştığından konuşmaların Roma - da yapılmasmı istemiş, İranla I - rak murahhasları da bu teklifi ka- bul ederek Romaya gitmişlerdi. Dün gelen ilk telgraf konuşma- ların artık başlamış olduğunu gös teriyor, Roma, 30 (A.A) — İran ve İrak Dışbakanları bugün Ş'gi sarayın- da müzakerelere başlamışlardır. Meselenin raportörlüğüne uluslar kurumu meclisince tayin edilmiş olan Bay Aloizi de bu müzakere- lerde hazır bulunmuştur. Vaktiyle Şattülarabta çizilmiş olan Türk — İran hududu gerek İran gerek Osmanlı imparatorlu- ği tarafından mucibi memnuniyet görülmemişti. Osmanlı İmparator huğu sukut edip de Irak hükümeti teşekkül edince, hudud olarak Şat tülârabın sol sahilini - istem'ştir. Halbuki bu taleb nehir hududla.- rını nehrin ortasından geçen - hat olarak tesbit eden hukuku düvele muhaliftir. (Büş tarafı | incide) Hyenln dedünya — ile muvasalâsı kesi gündün e tanbul postahanesi medeni dünya- dan ne bir mektup, ne bir gazcte alabilmiştir. Her gün beyhude ye- re posta idaresinin bir tedbir ala - rak Avrupa postasını getirebilece- ğini ümid edenler o gün de gene postanın gelmediğini görmekte - dirler. Avrupa treninin gelmemesine rağmen aktarma suretiyle yolcu - ların gelebilmesi, — ayni şekliden istifade edilerek postanın da ge- tirilebileceğini, pekâlâ meydana koymaktadır. —Eğer bu tedbirler alınmamışsa şimdiye kadar . el'ân Avrupa postasının — gelmemesini bu işin iyi idare edilememiş olma- sında aramak lâzım geleceği ka - naatindeyiz.. İstanbul postahanesi sınırda o - lup bitenlerden bihaber belki bu akşam, belki yarın diyerek Avru - pa postasının gelmesini beklemek- tedir. Bu sabah,, İstanbul postahane - sinden Avrupa postasma dair ha- ber istedik, aldığımız cevab şu ol- du: '— Belki bu akşam... ,, Bize kalırsa posta umumi mü - dürlüğü daha ilk günde yolcular - la beraber postayı getirtebilecek “Yeni çıkan Ğ | tedarik edilebilir. Ankarada - Ingiltere ile ] zakere durdü ih; Ingiltereye verilei |— müsaadeler geri # alınacak? ajans- bildiriyor: “Yeni Türk — İngiliz mutf kat ticaret mukavelesinin akdi” susunda yaprlmakta olan müZ reler inkıtaa uğramıştır. Türk kümeti, bazı İngiliz bilhassa yünlü — ve pıııü yaptığı kontejan tavizatını || h.ıltın itibaren geri almak ” mat istemiştir. Müzakerelerin yakmda 16 baş'ayacağı ümid edilmektedi” . Çukolatacılar (Baş tarafı 1 incitt” Fakat bundan on beş gün Maliye Vekâleti varidat müdt” t ğünden İstanbul varidat müdü” | güne gelen bir emirde on ikinci maddesinin yanlış " edildiği, çukolâta ve bisküld” JEU den bundan sonra muamele V&" si alınması icabettiği gibi dört' nedir verilmemiş olan muaf' | /vergilerinin de derhal tahakki ettirilerek tahsil olunması bilet miştir. Ğ Bu emir bütün çukolâtaci* bisküi yapanlara bildirilmit * senelik defterlerinin uıkndı' IS lanmıştır. İşte on Hımlı y İyetin Ankâraya git budur. ş Heyet son verilen emrin olduğunu, kendilerinden döf | nelik muamele vergisi alındığ' ”. dirde müesseselerinin kap ğını bildirmeye gitmişlerdir. Çukolâtacılardan biri düf muharririmize demiştir ki! j b — Dört senelik muamele V| si birdenbire istendi. Bu. bef 4| essese başma 50, 70, 100 bit H tutmaktadır. *8) Dört sene evvel kanun çFT kanunun op ikinci maddesin?” . zim de İstifade edebi j söyledik. Madde sarih old? , dan kanunun bu maddsin? tifade ettik. Muamele vermediğimizi hesab ederek f Ç| | lâtalara zam yapmadık. 37 | se dört senelik vergi isteniyo” / ğ müşterilerden almadık ki, b raları verelim. Bundan ui madde sarihtir. Ankaraya f | heyetin dilekleri Maliye V' tindeki tetkik bürosunca te* dilecektir. Dileklerimizin r dileceğini ümid ediyoruz. — | kitap'?| Muvaffak Beyin “Yeni ”| | tebin ders vıııulmudıl '| adlı kitabı Devlet Mat! rafından basılmıştır. M kuruştur. Satıldığı yer M [' kütüphanesidir. VAKİT $? nun, Türkiyenin her t # bulunan bayileri - vasıtasi” » ” ga L e B E D ÜR İ BE VA ŞiğEELE T A