Carere suyayoran TETVA MUTEL DERUY vrEYUĞ OpYUSA ) neAÂlusaN 15s9)92e9 HYAJAYH S€©€GI NUDOLYAS PEJnipy * uaA35 aKSSNINL *ağkmuyıseğ yasaptasd oLDİNANI UYUUE AT İ gedopgeliyur ursaysay SA weyleğ tus4 “geyey ng veyiderue — | f nZnpyo FeDaLAĞ Hzreşyemnocz ULUNYO HOS H3 APaNENAIAA ı OYLBASZ 198SIVI AF HO 4 RORİJUYK —oaeeeemeeememaez — —— — — —— . ——— Suvari atını mahmuzlıyarak — iler- ledi. Arkasından asılzadeler, bir toz bulutu bırakarak gözden — uzaklaştı- lar. Atlıların en önündeki Sezar, ken: di kendinet — Bu aşk beni yakıyor. Ah Prim- yer.. diye söyleniyordu. Gene ayni sabahdı. Romadan — iki kaal kadar mesdfede, Florunsa yolun da genç bir atlı Romaya doğru iler- liyordu. Yirmi dört yaşlarında kadar ftahmin edilebilen bu gencin elbisele - Tİ eski ve yırtıktı. Çizmelerinin de bir kaç yerinden yamalı olduğu görülü- Yyardu. Bununla beraber dik başında, &çık alnında tam mânasıyle bir mort- lik okunuyordu. Uzan boylu, — kıyrık İnce bıyıklı ve mağrur tavırlı bir de- Hkanlıydı. Genç suvari atımı okşadı: —Haydi Kapiten, tırısa geç.. Çabuk Zidelim, Belki yol üstünde karnımızı doyurabilecek ve biraz dinlenebilecek bir yere tesadüf ederiz. Beygir hemen kulaklarını dikti ve fırısa kalktı. Daha henüz on dakika geçmemiş- t. Genç suvari karşıdan — kendisine doğru iki beygirin birbirini kovalıya> Yak geldiğini gördü. Biraz sonra ön- dekinde bir kadın olduğuna uçan be- | Yaz bir etekten, arkadakinde de bir Papas bulunduğunu siyah cübbeden anladı. Aşır yaklaşmaz: — Aman, dedi. Kim olursanız olu- Buz beni kurtarınız.. — Emredersniz. Fakat kimden? , Kadım, artık iyice yaklaşan papazı Bösterdi: ” Şu adamın elinden.. — Papazın mı? K *.0 mu papaz.. Şeytanın şeytanı Yalvarırım size kendisine söyle Yin de peşimi bıraksın. Bu esnada papaz önlerine gelmiş | t. Genç suvariyi hiç görmemezliğe gelerek kadına yaklaştı: — Bakın sonra pişman olacaksınız ama İş İşten geçmiş bulunacak., dedi. Genç suvari bir hamlede papazın önüne atıldı: — Sezini kes diyorum sana papaz. Yoksa şu kılıçla konuşursun. — Vay beni, bir rahibi tehdit edi- yorsun ha? — Bir kadmı sen, nasıl tehdit ettin ise öyle. Sana buradan çekil git diyo- rüm. Yoksa seni öyle bir yere sere" rim ki bir daha ömründe kimseyi teh- dit edemezsin, Genç suvari ayni zamanda kılıcı çekmiş ve papazın üstüne yürümüş- tü. Papaz işin sarpa sardığını anlamış- tı. Başka bir şey söylemedi. Dişlerini hiddetle gıcırdatarak Romaya doğru dört nala uzaklaştı, Genç suvari bir müddet papazın uzaklaşmasını seyrettikten sonra ka- dınımn yanına döndü. O zaman on se- kiz yaşlarında kadar tahmin edilen bu kadının fevkalâde denecek bir gü" zellikte olduğunu gördü. İri siyah göz lerinde hem cüret, hem de yumuşak- hk okunuyordu. Genç kadın da suvariye doğru iler- ledi. Güzel ve insana şiddetle tesir e“ den bir sesele: — Beni ilelebed minnettar bıraktı- nız. Çok teşekkür ederim, Yalnız siz | kimsinb e ahra- Beyaz elbiseli kadın kendisine yak- | niz, dedi, beni kurlaran kahra: manı tanımak isterim. Genç suvzri hürmetle eğildi. — Şövalye dö Ragastan. — Demek bir Fransız? — Evet. Hattâ Parisli bir Fransız. Hem rica ederim sizin gibi kibar bir kadınm şerefini korkak bir papaza karşı değil, kuvvetli ve ciddi bir düş- mana karşı korusaydım kendimi bah- tiyar sayardım. Yalnız anlıyabilir miyim acaba bu papaz ne İçin.. Genç kadın delikanlının — sözünü kesti: #PZTULIYUY NUOS UNUE NTA BV — “PJEj3o4 BT YORLMPIO aP PASA “YUNALOR *Yyyag BH 'Ri8 znonğu auumisı (8ni 130p 3N SPYUS3 NĞ W “UNPEYAN UY YoA — “EPTUSS TYUYSDIDNİ d48 uru ) 'PI Epunsip aa 199 ng n y eğ *TYOS VOZMİYEL VIUOS YUPUNULL 2288 UFE O YANNIZ araKk )9 Zuşöıplrpa yan B0 “zUNdeK YITzsI)9P3) 39 YNANG hd “ŞOP EUNSLİEK 2023 UPAY'T zTUNANUNAS SUOUNS ağı 299P99P SA YNANA ap zis TP0 “ULpPUOUIĞ “JOLUYSUOIKÇ PPAY— (NW UEpuom3 — 191)81X8Yy U&Jfaog “ENpJoLHo3 uvpucuys 6233 199 yasdka duas 110p Uvpung "eup *EULEYİİ Wapıa aprey nİNpıo WrduLE | *T OPYLEYANI ELRLEŞJ STUA HoLyUaN | *9. 399 XY0£N9 WPÖY Yuyuag unungg — “üLepy — “IP “pP 37aunsmuz roKTür) rsvuyo ngg — iyarar | 4993 NİNENL Seuro a) vepuiŞemred vediyred — #purğunuzud addösğ Apamyıs | REAPP PPPUN3 Zes URSEİYN o | *1£9s — *U9L2X1LOS TPUDSLIPOLU çETumpemLLos num3npjo Gnarue) apar *U GA YpÇtA dU JEIS “doKUSUOIÇ — 30p108 Hawoy vapoun | *1598 9PYEA IĞNELZOP Saygusparg N7 NK MUBAYfAOY SEZAK TaSESA M U Y3 TUL3000))990))LOS di uizeded ziu “TEA TPYmLNp PO)Z9E N9 ücIse3EY *Tn38nwo döğat Mepe ng gn vinsctiSey uopfa UPOAUNI G SKUUNT TTURRZALIYA aydtı “Enar 2)£og TEraY daPSIPMSI APTUYASY Zötds))ğ MaZiplipgey Siyiy Sruy a9 JAB I)9g VNUUPU N9 “LoKUYSUOYK — 19P9)X98 Leyumö | BZ vunğeyay DA YĞEIYEL vARC f3og oluoysen wog epruss nag VALrNOR BORJ — Mesele şu.. Sabahleyin atla gez meğe çıkmışlım. İhtiyatsızlık edip | şehirden biraz uzaklaşmışım, Birden bire önüme bu papaz çıktı, Yanıma yaklaşarak bazı münasebetsiz | geyler söylemeğe başladı. Kaçmak istedim. Peşime düştü ve kovaladı. İşte vak'a bundan ibaret, — Kendisini tanıyor musunuz? Genç kız tereddüt etti, sonr — Evet, dedi, tanıyorum. Beni (e- lâkete sürüklemek istiyen biri.. — Neden dolayı?, — Bu papaz elinde büyük kuv vetler olan bir adamın âletidir. Biraz | evvel papazı kendinize ciddi bir düş man saymadığının söylüyordunuz, | halbuki o, bundan sonra sizin en müt hiş ve en tehlikeli bir düşmanmız 0- lacaktır. Ona tesadüf etmekten çeki- nin ve ondan kaçın. Kendinizi koru: mak için size ismini de söylüyorum: Kendisine Don Garkonyo derler, — Benim için bu kadar gösterdiği- niz endişeye teşekkür ederim. Lâkin emin olun, dünyada hiç bir şeyden korkum yoktur. — Sizden ayrılmadan bir şey daha rica edeceğim. — Emredin, — Şimdi buradan, ne tarafa gide- ceğimi anlamuga, kim olduğumu öğ- venmeğe çalışmamanızı istiyeceğim. — Bu ne merhametsizlik.. Ülünciye kadar kalbimden silemiyeceğim bir kadının kim olduğunu öğrenmeme ne- den izin vermiyorsunuz? — İsmini mümkün değil söyliye mem. Bir çok ve mühim sebeplerden dolayı saklamağa mecburum. Yalnız size lâkabımı söyliyebilirim. Bana ba- | zı kereler Primver derler, Güzel suvari bunu söyler göylemez atını mahmuzladı. Genç delikanlıyı selâmladıktan sonra dört nala kalka- rak gözden kayboldu. Delikanlı uzun müddet arkasından baktı. Sonra kendi kendine: | mi sandmyyeromi yröğ vöpmiğ “OTTDİPY VLUDULAYUI| BAUUK uNJOL HSĞ HUpPeRULAOY A YPLNIĞ ÇITEY| “ummp >Hajng epeAjeyı yöppoylm unz ) — ZUNKIOLIIYLENUOY BAELYLİY Kİ TEpey dü apfıty un3npyo TIsUvA J VEYEŞ — “MENYOP PN IIĞUYO — a BUğurULTU NS wSog ULZN))A YHUN) — “uyu ga vopmTİ230P3 HPYE) yuyrağIP unu “DIŞIY GUN )9 YAKN g Saniyo3 Süyprumi ŞEYEJ *YOK Yüt ) *oj yetiyng Şötazıy H9 OPzrumALYEYK — ZUTPPAZ uy5yu EL8LfEYT TUYJEYEĞ TSA İEADI NAZOP dUT -H9)205 TYpuağağ yod yusg “uSENU)Y “si Jepuy un3npjo E gejny Siyey 9P 299DW12) XOS 708 W28 HEYikLYUY — izeu açım umpy nznun3npjo LAKJOR Tezog YEYESNYE ef Uning vepzau A$NdNP KOURUUYUN MüKJO “GUNUK3 YÜYÜŞ TUNUOLLUT) F günsıolur) u2pasdu yudg “zur — “up) unuo p tinroiijg nznungnpro wıpy — gunss0£)po du) 33 a<jp ToLuysucun vapsu vu *"1OLUŞSUOYU UEYSLİEY P aLJE 191 Tpuyuusı — siptejseg ağauryas RANZ108 14 <B228 ÜLUUZ LOPYINNİ BUK Uyudd0) .<y YGUyo SiyOYUK a30X HeYâLpeyA Y "gönüYUL YUPRTDDOYYOPO OPU)N -s1 YOS UapalyesOĞ 3W Na *JETAR UdA -8 YArTYALI ada YIAANY EP URJO LUYfEZ 9A JUPPE3 sopuy ou 39)) TP VKN OĞT dezağ uaddA Hd gı “deynpanp deyaol -U)8 “njaLnp s98 3)g SĞIP TUNan — taapnag ni PANPRYORİYE dWNIEN UYUALIRAOĞ U9 dA JO)ğYOİ TULLEYİNİENR YELYULPANLUOY MeaPPii Hi9ppPi Sepipayye vepulr sepe — deny )9 SURAZN dö)zos Ng np ayo UUpKOMI BAYJOLUN OLALIOZOS "UpsjaX Vs20KIP3 SAA BURSUPOLU g YA a 5 — Primver, Vrimver, dedi. Ne ka- dar güzel isim. Fakat şüphe yok ki | kendisi kadar değil. Lükin bunl. düşünmekte ne müâna var?. Nasıl olsa mt sonra beni unutacık değil Hem de benim gibi Romada bü- yük bir Sinyorun hizmetine girmek bir | için giden, bir serseri bundan ne Ü mid edebilir? Haydi Kapiten sen ge- ne tırısa kalk.. Biran evvel temayo varalım, RAĞGASTAN Sezar Borjiya ve yanında bulunan asılzadeler Floransa yolu üzerinde iki saatten beri ilerliyorlardı. Papa: nin oğlu Sezar, kırları uzun uzun göz den geçiriyor ve meçhul bir şahsa karşı küfürler savuruyordu. Birden bire: — İşte geliyor. diye haykırdı. Ve atını uzaktan kendilerine doğru yol alan bir suvariye çevirdi. — Sen misin Garkoniyo. — Evet Monsinyor — Ne haber bakalım? — Hem iyi, hem fena — Anlamadım. — Şimdi izah ederim efendim. Dos- tum Makyavel dün buna, sabır, bü- yükler.için en büyük fazilettir. diyor- du. — Geveze adam, sen benim kırba- ermdan korkmuyor musun? Ne saç- malıyorsun? Sorduğum şeye cevap ver, Kızı gürdün mü? — Gördüm Monsinyor. Borjiyanın benzi attı: — Ya? Gördün öyle mi? — Evet. Hattâ kendisiyle konuş- tum bile, — Aferin Garkoniyo. Bu hizmetine mukabil bubama söyliyeceğim “Sent— Mari — Minör,, Manastırının temet- tuunu sana verdireceğim. — Alicenaplığınıza — müteşekkirim monsinyor.