wef Silgg mapı İdiş TöPTMSI — 3 3-ASDUNP AlAYAPUZIISA meperles — Lreyung unana Sruog *Tpop TUOTUŞ ZIUIPJU VP LKCUNUL OD — TAfsaa 99 MATI 1912 Biurtuyo KoĞ a)g 5gg way -«e30y ĞTUTAP BUNK I)g HUPUEL )9 RUNTOY UŞUALOJEY DITDİ UYUDA TUAOĞ "DAĞAP aL9K Diyiy yEZ Sazığeğ DU 8 Uprusa Na UU ŞNU 'MP3OLHEL YEİĞUL OyUNUU TiG TI 9A WOS KİİPEYNYE ÜYÖY UENKSNP YA UD 1220 YYUYO UJAP VOK TPOULDA İtA »22 Spy a30jEy HUŞUPAMIZ yUPAN|İKİT YeytOY LAŞ yuypudar YEpuNsı> “ağıV iyE Dğep npro Geg we — "mp3oK SOrapgıları eyiğ MOPUyLAK UUYSETEY PAgTUR — “apaosiseyop vpuyzuma uyu -a4ge4ağ *10XNYOR “roLKUNAĞUN Y913 ULA Sey ga EİETETEL 199 210967 apıng xnges yed yö9E TPOPE TNTUYUUU K “£KvwEL PUPG (V — 'aPın3 01 EYUNYEY SAPGUSPANY UUJSEDEY "PL2) SO UMANU I9 YAZAMPTAY TUDILDI UO H OYPISA MENGRAS) “ŞULÜIP ZPUDSSAP #U Yutg UMEzİNLOR oraL JpWJĞ — zaplapPın 967 a10)Ey -Tazojsy vıroN TUrPUS Y — sapra<np ;s0s giresag muyuy STepyyea GüH r A opoLLey TapapuzIISE ueIN3 HUN *gSnaSa xoep Nü MN 193 vwreK epuyraK ezzo UYUNE *03 Pijof WAza UYTALTUARİ Su99 'IP sEptız HDD EIĞLNTNE IK DU aI03SV "g Oğüy “AyyP aK -ep UA zığıcouyu SuruL Ift 9p UFEIS Sprey nğ vTpmenre l vapuyıa ge üre) miyfofey “uoruğ — Iva TundıyutA — "aAJOLMAP ÇuKNgATI W yereş — pop SA *JO4nULO weXypemoşmur zepdyın vpruso PAPUTLOS 121798 NE vTppgeles dutı İ yeyur veg — gea zru aples nunZapro sum) Sey urreyuna va *W “upıs şedeş nUNŞAPLO TPAAANI UPARUPAIŞE OPRAUANİ nuMŞAPYO T “emre£ Uyun SAa K TALOŞSY Horeg — “ÜPUTĞUY VİYUKULO dUYdiNIY *day) 503 #dRrUy SIey SuURAZN unung “wpzayop pznuys ŞO3 #p Wz0Y “19)09 ALPNI IZaT Y WaJT "anango $SanuLmmA Suy Pıj TEĞe) NPg YBA V1 YU ŞFU AKTLAYĞ HİTNY UNZAM— TIPISA IYLARI NS ap Zi9mEy M Jö2K0Y a$ıp “zisunlı NT — FTESIfJOŞ dEZOZ UOLIURP Harzos üri 47NUNSNLE 4 “w0ğay dORTDA UNN Na ÇiSENÇ Yaysap *aKgeapğ MöMEY UNzN,, ajsLır ( uNMA TUPUN VA ANI YOPGİSEZ VP BUT — wK yaptzyise ng Srarurue) vprimo)y un) -NO YAyiep al0yey voJEY tuNg — “IPIRCIR YÜNUK XAT SUŞ URpUYU Yanlay ap a10)8V *1)ya3 TUZADE HDUNY ÜWYERİNİZ OKRYANR *eyjunung 3öj — dzmwıs * eeSU OYADU BOALDE YUYUŞ JUÇ — "arşra) *ep yUUrSU AUPUN © aP SUPYULZIS USAVA >MERP SYEPON u apınığaya< tü ll ayıssA NeL *Y0K MLOP dN ÖRÜ Opzluğ “ap9£ — pp unloKMAğ9 TUT Yeraduk wağ EPESTUIT KLEPOUU yuaK NEr “aPEP souz Çprujs YapoK UNUK PANGLUH — TTUIPETUE SP TISEN — *zjüypo)s) yomYa PaI «e5ç gada NISNE OU BENEK UPPURLAK Sey aç ormuyoyzas nag vgun — "“unzoLmıg3 nunğapyo vuoz yo5s ZivosTğro TyUM 3 CULMNIĞSADA dlun9 BU “Happuay wrör Hayalıyo a4ypay asığla ŞEN ATÇ OZER TTUDSAYAĞ CUNŞEUOY “MP 109 Kzaydeaso pşsa UrurureyyuĞa gea eZ “TUŞZADIAŞULADA KaĞ I)0 AALUH — 1999 UzU4aP dÜUNZAZ PUU “eyue XoĞ I) YAPIIITOS NO dlOJEY AERUNSLOLMEP YovYa SKYPOY mü ©p cuvg vapıoyzgs ÇozN3 zanğn 388 URpETURZ 3U pad9 HaPUYUAP ESYOL z YALFHOR 6 BOÖRIİYK T gaa —— — —— O — Demek kendisiyle konuştun üy le mi? — Evet. Konuştum. — Ne dedi? — Huberin fena ciheti burası. — EKabul etmiyor mu? — Kaçıyor... Gizleniyor.. Lâkin ba- ga çıkacaşız. —— Asıl ismini öğrenebildin mi? — Bayır.. Yalnız anlıyabildiğim ci- het gimdilik elde edilemiyecek gibi gö rünmesidir. — Peki sanra ne oldu? Peşini takip etmedin mi? »— Emriniz üzere takib ettim. Ken- disini ikna etmeğe çalıştım. Fakat bir denbire ürkmüş dişi bir geyik gibi a- tıyle fırlayıp gitti, — Kaçırdın demek öyle mi? Hay menhus papaz. —Hı:ıı.d.ıhıhgııı Çünkü a- tımla peşi stra kendisini ettim. Fakat önümüze genç bir haydut çık- tı. Kılremı çekip üzerime yürüdü. Kuş ta bu esnada uçtu gltt. — Hay cehennemin dibine gidesin. Peki bu haydut nerede? Yoksa onu da mı gözden kaçırdım korkak herif? — Hayır Monsinyor. Uzaktan mü- temadiyen takip ettim. Şimdi, bu an- da, kendisi yirmi dakika ileride Furş denen han lokantasında yemek yiyor. Bu sözler üzerine Papanın oğlu Sezar, atını mahmuzladı: — Haydi bakalım yola! Yıldırım gibi dört nala gitmekte olan kafile biraz sonra papazın tarif ettiği han lokantasının önüne vardı. Şövalye dö Ragastan lokantanım bah- çe gibl yerinde oturmuş yemek yiyor- du, Papaz uzaktan kendisini Sezara gösterdi: — İşte o adam. Sonra da kendi kendisine söylen- di: — Fransız eehennemi boyladı. Ragastan bir sürü atlının geldiği- ni görünce üdetl veçhile kendilerini sekimladı. Sonra tekrar yemeğini ye” meğe koyuldu. Fakat kaşla göz arası kafilenin içinde papazı gürmüş tanı- mıştı. Bunun için ihtiyatla biraz eve vel geyşettiği kılıç kayışmı düzeltti. Atlılar iyice yaklaştıkları zaman genç Şövalye Papanın oğlu Sezarı da tanıdı. ve: — Bezar Borjiya cenapları da bu- Tada. Aldanmıyorsam tesadüf mü> kemmel. Benim için hayırlı olacak sanırım. Bu esnada atlılar Şövalyenin önün- de durdular. Sezar Borjya alaylı bir sesle asılzadelerden birine döndü: — Şu saray bahçesinde yemek - yi> yen asılzade ile boy ölçüşebilir misin Astore? Ragastan biranda kendisiyle alay edildiğini anladı: — Zannedersem belâya çatacağız!'.. 'Talih iyi çıkmadı. Sözlerini aklmdan geçirdi. Sezarın Astore diye hitap ettiği asılzade bir kaç adım ilerledi. Dev gibi iri yarı, kalm enseli, kan çanağı gibi kıpkırmızı gözlü olan bu adam Romada kahraman katil sanıyle anır lırdı. Şimdiye kadur on beş kişiyle düello etmiş, ve on beşini de yere ser- mişti, Astare Fransızı ylılıııdııı aşağıya bir süzdü: — Süsü ve kıyafeti pek yerinde 0- lan bü delikanlıya — hizmetçilerimin çizmelerini tamir eden eskicinin adre- şini vermek isterdim. Belki tamir et- tirmek için bir de terzi tarif etmek fena olmaz. Bütün sinyorlar kahkahalarla gü- lüyorlardı. Kahraman katil bu sefer Şüvalyeye kitap etti: — Hey delikanlı. Sana bir iylik yapmak istiyorum, Genç Şövaltyo bu hitap üzerine a- yağa kalktı ve kendisine doğru iler- lediz — Ne gibi iylikte bulunacaksınız? opunsoygor VEUOMAZ, (DAHLOR SOLYMI) DIPLOR D09LIM7 ,_—-x». aZ n KürI K “.umirğ'üiâüî; â’qvm—:ıw ÇMrrisei —-İ— PRİMVER Roma! Medeniyetin eski payıtahtı olan bu şehir, büyük bir keder içinde uyuyordu. Gizli ve derin bir korku, herkesin iliklerine kadar İşlemişti. Roma susu yor, Roma yalvarıyor, Roma boğulu- yordu. Büyük hatip Çiçeron'un ateşli nu- tuklar söylediği Forüm meydanmda şimdi bir takrm korkunç sesler duyu- luyordu. Bir zamanlar hürriyot için Graklis. Terin çarpıştığı yerlerde, şimdi, Rod- rik Borjiya istihdadmı şahlandım- yordu, Rodrik Börjiya © asrın çehirler gehiri Romayı İdare eden üç müthiş galısiyetin biriydi. Ötekilerden biri, kendisinden daha gaddar ve zalim olan oğlu, diğeri ken disinden daha hilekâr ve haris olan krzıydı. Oğluna Sezar, ve kızına Lükres a- dr veriliyordu. . « * 1501 senesi Mayısındayız. Roma- nm Vatikan Sarayı civarında Sent — Anj şatosunun kapısı önünde büyük bir kalabalık var. Halk bir tarafa bi rikmiş, elli altmış genç atlı asılzade- ye hüyret ve merakla bakıyordu. Şatonun kapısı birdenbire açıldı. Herkes şapkasını çıkararak — sustu. Kapıdan baştan ayağa kadar siyah kadifelere bürünmüş esmer çehreli bir adam, gayet dinç ve çevik bir nta binmiş olduğu halde göründü. Halk, gayet alçak bir sesle: — Papanın oğlu.. Sinyor — Serar Borjyia.. Sözlerini mırıldandı