'AŞK 'ED ; Ç en alımlısı Esma' sabahle Yin uudaklarında bir gül'le uyan - &ç dudakları arasında kanlı - bir ı“ı duruyordu; yastığında bir han St vardı. İ Her sabah erdumda uyandığı f“h. çıplak kollarını yavaş yavaş A' Ya doğru gerer, bileziklerini ğ ır,, yumuk ellerinin tersile :_']Hîni uğuşturur; altın küpele - h gecenin en ışıklı yıldızları gibi Üüflerinin siyahlığında parlardı, bi Fakat, çöl kızlarının en güzeli y"'ll alımlısı Esma, bu sabah ne Börindi; ne bileziklerini - şıkırdat- inedeyumuk ellerinin tersile lerini oğdu. Bembeyaz dişleri- M dudaklarına batırdı; parmakla- birer gümüş iğne gibi saçları | “Bumna sokarken: —Esma, dedi, bileziklerinin t 1 için, dudaklarının hakkı i - j memelerınin hakkı için, yastı- Na koyulan bu hançerle kalbini parça eder vse, namusunu, '—l' ni Murat kabilesinin o kahpe v. €ğine gene vermez. , Esmayı, Beni Murat kabilesin- Vh biy erkek istiyordu. » Bu, be'ki yakışıklı bir erkekti. Üöni zamanda, çok bahadır oldu - B da söyleniyordu. Geçen gün, *i bir köle ile Esmaya gönder - yi Gi >ir mektupta diyordu ki: HÜ — Babanm bütün isteklerine kar- gsl) Vberim kazım olmaktan çekini - #| “sun. Fakat, benim kılıç — gibi — ikin bakışlı kölelerim, kasırga —.İım.. var. Bir sabah, dudakla- ,“da bir gül ve yastığında bir han © uyanırsan, o gün nerde olur- ——.:L nereye saklanırsan saklan; A - * gökyüzüne bir melek gibi uç; (| e kumlar altma fakirler gibi Bi fakat, o gün kılıç gibi keskin ) *sli kölelerim, seni kasırga at- üstüne vuracak, —ve ey %knlınnın en muhteşemi— ken 'ı_lıll:bîlernin hazineleri içinde iksın.,, ğ ı'u'in, Beni Murat kabilesinin Nî— bu gülden başka bu hançe- gönderiyor, yastıklarma kl'yduı'u)'oı'du. e *ıı, hâlâ inatçı bir deve gibi k edecek olursa, böyle bir qe onu göğsünden mi vura- 9 H—îıı * Yahut, Beni Murat kabi- —.h .On.bıhıdrr erkeği, kaçırıl- b L.ı:'l' korkaklık sayan bir kadı- ğ kll $ı, yolladığı bu hançerle, S',: kendisini korumaya mr ça - 'kb;d“' Fakat, ne olursa olsun, | Y,_.:ıkîı gidecek değildi. Zira, el Melikinin sarayında “met- '©r söyliyerek hayatımı —ka- Hair “Murakkaş,, 1 seviyor - | < fj' j #Yaz çadır sabahın tan aydın- N"., hiğı içindeydi. Kapıdan dış İ ':my. gecenin büyük - sükü- bir ,, endini kurtaramamışt; çöl, .—. &;:Hl Uuyanacağa benzemiyar- '©e, bir ayna kadar parlak 0- T k"'ı"hıhk' perdesi aralanmış Arasından, Esmanın yataj atu, b yatağına &“_,:hı bir el gibi yavaş yavaş hu KaLI Yatakta herşeyi / didikle- ?N. Tıştırmak istiyordu Esma, N—_ Yaklarının ucuna basa basa * Yerler ayaklarını öptüler. Beni Murat kabilesinin Esmayı al- mak istiyen en kuvvetli erkeğinin, bir kıtlık zamanında babasına yardım et- tiğini söylerler. Esma, bu dakikaları baştan aşağı hatırlıyordu: Erzakla- rin çadıra yığıldığının daha erlesi sa- bah, çadırda su bitmişti. Omuzların- da testi çıplak ayaklarını beyaz kum- lara yudum yudum öpdürerek su al- makdan geliyordu:. Birdenbire Beni Murat kabilesinin erkeğini karşısında buldu: İ — Güzellerin güzeli Esma; diye konuşuyordu; çöl kızlarının en güze- Ha Babanla uyuşmakdan geliyorum ; Ona verdiğim erzaklara karşılık seni aldım, Daha altınlar wereceğim sana; kulaklarına küpeler tokacağım; — kol- Tarıma bilezikler geçtreceğim ; sana ca- riyeler tutacağımı; Pana göyle benden daha ne istiyebilirsin?... Adamın gözleri, oyukları içinde bir cehennemtaşı gibi parlıyordu. Esma yavaş yavaş yanma sokuldu. Gözleri- ni bu kızıl taşm içine dikti: — Ben, dedi, anlıyor musun? Seni bir köpek olarak bile kullanmam. — Hazinelerimi ayaklarına dökece- #im? Seni altın mahfelerin #zerinde gezdireceğim; sana atlarımı, sana kıs- raklarımı vereceğim. — Sen onları uşaklarına ver; üst - leri parça parça dökülüyor; uyuz a - dam. " Sana saraylar yaptıracağım Es- ma!l. — İstemivorum! Bir köpek olarak bile istemiyorum: anlamıyor musun; keçi sakallı bunak. — Fakat.. Seni kaçırırim Esma... Esma, kulaklarında her vakit, Beni Murat kabilesi erkeğinin bu son — teh- didini duyuyordu. Fakat, yastıklarına koydurduğu bu hançerle kalbini par - ça parça eder de, namusunu seymedi- ği bir erkeğe gene vermezdi. e Ve şökşmmemnbakiğ SAT ALİLIR! içinde, atlarının en hnlmuğ%- ga gibi atlad; kendisini bekliyen felâ- kete hiç aldırış etmeden, yarım sn?t ilerdeki bir nehire yıkanmak — için gitti. Vücudu otlar arasından — fışkırmış bir söğüt gibi ince gözüküyordu. Gür saçları beline kadar uzundu. Koyu si- yah gözlerinin tatlı bir sıcaklıkla kır - pılan ipek kirpikleri yaradılıştan sür- meliydi; ve bu gözler çok yaramaz - dılar. Bir hurma ağacı altına, vücudunu gsaran şeyleri attı; başının hareketile saçlarını dalgalandırırken, vücudunu, akan sulara bıraktı. Ve herşeyi unut- tu. Fakat kısa bir yıkanmadan sonra soyunduğu ağaç altına tekrar geldiği vakit, ne giyeceklerini, bulabildi; ne de hançerini.. Birdenbire, nereden fır- Tadığı belli almıyan iki köle, çekirge gibi sıçradılar; büyük bir harmaniyi çıplak vücuduna geçirirlerken, onu kasırga atların üstüne vurdular; ka - natlandılar. Yemen Melikinin sarayında, her ay başının birinci günü yapılan büyük dinşenliğinde, Es - manın sevgilisi şair Mürakkaş, Sul tan için yazdığı bir yazıyı okuma - ya başlamıstı. Çölde bir geceyi anlatan - satır - lar, çok canlı olmasına rağmen, ke limeler dudak!arırda bir dua gibi kısılıyor; gözleri bir *ürlü isim ve- remediğ! bir donuklukla ıslaklaşı- yor, sesi gittikçe titr'yordu, Dost - ları, Sultanı sinirlen Jiren bu hal ile bir tosaftan üzürtü içindeyken, Mürakkaşın son zamanlarda eski kuvvetini gösteremediğini — söyli- yen düşmanları sürekli bir sevinç icindeydiler. Sultan hançerinin gümüş ve altın kakmalı kabzasına ellerini henüz götürmüştü ki, gür bir ses, büyük EN KADIN F. Matania Yazı: de, en yüksek bir perdeyle açıldı: — Yabancı — memleketlerden Sultana bir haberci geliyor. Çöl kızlarının en güzel ve en dilberi Esma, bu sabah çadırında ölü ola- rak bulunmuş.. Birdenbire Mürakkaş'a döndü- ler. Sapsarı kesilmişti. Fakat, biz biliyoruz ki, Esma, çadırında ölü bulunmuş - değildir. Bu haber, babası tarafından uy - durulmuştu; sadece, maceranın, bir ölüm haberile nihayete ermesi- ni istiyordu: — Mürakkaş, iyi, diyordu. Fa- kat, Beni Murat kabilesinin erke - ği, çölün en bahadır ve en zengin erkeğidir. Kızım onu istemiyor; haksız!, Bir kıtlık zamanında bizi açlıktan kurtardığmı unutuyor. Bu yardımın altında nasıl kâalabili- rim; kızımı ister sitemez ona ver- meğe mecburum. Ertesi günü, Mürakkaşın — yo- la çıktığmı duyar duymaz, der- hal bir Teke kesti; kemiklerini top rağa gömdü; üstüne taşlar yığdı: — Kızım!.. dedi; zavallı bura- da yatıyor!. O gündenberi, yukarı “badiye,, lerin bir köşesindeki bu mezar ba- şından Mürakakşın senelerce ay - rılmadığını - söyliyenler — vardır. Rüzgâr bile orasını dümdüz etmiş ti. Yalnız, sıcak memleketlerin bir ağacı, mezarın üstünde, en ayrıl - mıyan ve en sadık bir köle gibi du ruyor; Mürakkaş bu gölgenin altı- na vakit vakit gelerek, Esmanın dudaklarmı, bileziklerini, yerlerin öptüğü çıplak beyaz ayaklarını ve ölümü düşünüyordu. B r gün, gene mezarın ba - şında, nihayetsiz ölüm dü- KENAN HULÜSI çocuğun sesi, bu hayal günlerinin ortasında, en büyük bir hakikat gibi kulaklarına çarptı: Küçük bir kemik parçası için kavga ediyor- dular. Bu kemik, bir Teke'nin ke- miği idi; halbuki, başucunda ağ - ladığı mezardan çıkarılmıştı. Kü- şükler, mezarın hikâyesini ona an- latmakta gecikmediler: Esma, Be- ni Murat kabilesinin en kuvvetli erkeği dedikleri bir adamlaydı. Mürakkaşın hayatın: anlatmak için Arap gazellerinde yazılan hi- kâyeleri okuyac-k olursanız, erte- si günü, Beni Murat kabilesine doğru yola çıktığını görürsünüz. Ey derviş.. Nereden gelip nereye gidiyorsun... Mürakkaş cevap verdi: »— Çöl kızlarının en güzeli ve en , dilberi Esmanın — peşin- deyim. Koyunlarının hakkı için söyle.. Beni Murat kabilesi daha çok mu uzaktır buraya.. — Esmayı ben tanırım derviş. Bu koyunlar kocasınındır. Ben de onların çobanıyım. Ne istiyorsun Esmadan. Onun erkeği Beni Mu - rat kabilesinin en kuvvetli ve ba - hadır erkeğidir. Eğer karısının peşinde dolaştığını duyacak olur - sa, kılıç gibi keskin bakışlı kölele- rini arkana salar, seni çöl üstünde bırakmaz. Söyvle bana.. Ne istiyor- sun Esmadan?. — Esmadan bir şey istediğim yok çoban.Yalnız senden küçük bir şey istiyorum. Parmaklarımdaki şu yüzüğü, bu gece döndüğün za- man, dinin hakkı için ona ver, de ki.. Çoban birdenbire kesti: —Sen de iyi söylüyorsun, fakat, bunların hiç birisini yapa - mam. Yalnız, buraya az sonra ko- yunların sütlerini almak için bir şüncelerile kendi kendini unuttu - | cariye ge'ecrektir. İstersen onunla İ kubbelerin akis verici kemerlerin- | ğu bir dakikaydı. Birdenbire iki | gönderebilirim. Tarihi Hikâye Çohan, cariyenin getirdiği süt kabı içine yüzüğü göstermeden bı- raktı. Ve geceliyin, çöl kızlarının en güzeli ve en dilberi Esma, sütü içerken dudaklarma sert bir şeyin dokunduğunu duydu. Bir yüzük. Mürakkaşın yüzüğü.. Yemen Melikinin sarayımda Sul tana methiyeler söyliyen Mürak - kaş'ın.. AÂşıkı Mürakkaşın. Fakat, kabın içine bunu kim koymuştu. Cariye mi? İnkâr ediyordu. Şu halde bir kere de çobana sormak lâzımdı. O, her şeyi söyledi. Mürakkaş bir mağara içinde ölmek üzereydi; ne hurma yiyor, ne de su içiyordu. Çöl kızlarının en güzeli bir kıs- rak üstüne atlamıştı. Mürakkaş'ı ayni kısrağın üstüne vuracak, ve kılıç bakışlı kölelerin kendisini kaçırdıkları gibi, ikisi de beraber Yemen Melikinin sarayma kaça - caktılar. Sultan kuvvetli ve cesur bir hükümete sahipti. Beni Murat kabilesinin onunla cenge tutuşa - cağını aklına getirmezdi bile... , Esma, Mürakkaştân “başka” 'hiç bir şey düşünmüyordu. Geceleri, Melikin bahçesinde kolkola geze- cekleri zaman gelmişti; Melikin bahçesinde kırmızı güller yoksa, Esma, Mürakkaşa dudaklarının gülünü uzatacak; yanaklarımı öp- türecek, ölünciye kadar yan yana yaşayacaklardı. Esma, yemin edi- yordu ki bütün bunlar olacaktı; ve, bir sabah vekti, kölelerine ken- disini çıplak gösterecek kadar - tanmaz olan bir adama, namusunu bir kere daha vermiyecekti. Mağaranın içine girerken, da- marlarında heyecanlı bir - sevinç duyuyordu. Fakat, karanlık bir iki saniye içinde gözlerinden sıyrıldı- ğı vakit, sıcaklığını duyduğu kan birdenbire buzlaşmıştı. Mürakkaş ölü yatıyordu. Çöl kızlarının en güzeli ve en dilberi Esma, dudakları ve çok sevdiği vücudu üstüne ettiği — ye- mini bir kere daha bozdu. Ve ken- disini Beni Murat kabtlesinin en kuvvetli, en kabraman, fakat en kahpe erkeğine bir kere daha ver- di., Fakat her gece, diş!erinin be - yaz hançerile onun vücudunda ya- ralar açtı; ve Mürakkaş hatırına geldiği zaman, dişlerinin beyaz hançerile dudaklarının gülünü ka- nattı. Kimbilir, belki de Allah, çöl kız İarının en güzeli ve en dilberi Es- meaya, kendisinin yarattığı güzel bir vücut üstüne yemin ettiği için böyle yaptı; onun güzel vücudunu, Beni Murat kabilesinin en kuvvet- İi, en bahadır, fakat en kahpe er - keğine bir kere daha ve ebedi ola- rak verdi. Kimbilir, belki de Allah böyle istedi. Ve Allah böyle yaptı. ! V