Sırrını karısile bir- Ebedi gençliğe kavuşme likte gömen adam! Amerikada birkaç kişinin ölü- mile biten bir facia oldu Mister Kromer maden köm rü) gidelisi sxkkda bir lokantanın oyunlarında birdenbire zengin ol-| taraçasında oturan karısını görü- muşdu. Sanfransisko zabitasnı| aylarca meşgul eden (Kromer hâ-| disesi) esrarengiz bir cinayetle başlamış ve bir kaç Çinlinin ölü. müyle kapanmışdır. Sanfransiskonun Çinli mahal-| lesi böyle sonsuz cinayetlere sah- ne olmuş hırsız katil yatağı bir yer dir. Mister Kromer (o Nevyorkdaki hissedarlarını aldatarak bundan bir sene evvel ortadan kaybolmuş du. Son günlerde Kromerin izi ü- zerinde şiddetli takibat yapmağa başlıyan sivil zabıta memurları Sanfransiskoyu da ihmal etmemiş! lerdi. Teşrinievvelin üçüncü günü, Sanfransiskonun Çinliler mahal. lesindeki Oafyon ocakları yani (kahvehane) lerden birinde kırk yaşlarında bir ecnebinin üç gün üç gece yakdığı sivil zabıta memur ları tarafından haber alınmışdır. Zabıta memurları iki arkadaş- dırlar. Üçüncü günü örtalık kara- rınca birer müşteri sıfatiyle Çinli.! ler mahallesine gidiyorlar ve ayni| evde diğer müşteriler gibi afyon çekmeğe başlıyorlar. Memurlar karşılıklı iki şezlon- ğa uzanmışlardı. Uzun saçlı bir Çinli ikisinin birden afyon çubuk- ları bırakıp gidiyor. Memurlar şezlötiğde #fyon çekiyormuş gibi görünerek etrafı tecessüse başlı yorlar. İşte facianın birinci perdesi bu-| rada başlıyor: Memurların yanın- daki odada bir silâh patlıyor. Zabıta memurları için ilk yapı- lacak iş, böyle bir vaziyet karşısm da, silâh sesinin geldiği yere koş- makdır. Memurlar yanındaki odaya gi- rince, birdenbire bir kaç Çinlinin birden hücumuyla karşılaşıyorlar.. Ellerindeki silâhları yere düşüyor | ve bir ses: — Eller yukarı!.. Maourlar ellerini yukarı kaldı- rıyorlar... Göze görürmiyeş bir el, yerdeki silâhları topluyor. Memur ların kollarını bağlayıp odaya ka- pıyorlar. Şimdi facianın ikinci perdesi- ne gelelim: Afyon ocağınm bir başka odasında ayakda duran Mis | ter Kromer Çinlilere talimat ver- mekdedir. “Beni yerli polislere ihbar et- memeniz için, size or bin dolar da- ha vereceğim! Haydi, şu herifleri bacaklarından sürükliyerek bodu- | | İ ruma atmız!,, Çinliler parayı almadan işe baş İ lamıyorlar, Sivil memurlarm ağız- | larmı tıkarken, kulaklarını kapa- mayı unutuyorlar. İ Sivil memurlar, bu muhavereyi uzakdan işitmişlerdir. N Mister Kromer on bin doları uzatıyor.. Ve memurlar sürüklene- rek boduruma atılıyor. Facianın üçüncü perdesi çok acıklıdır: Zengin kömür tacirinin genç ve güzel karısı Nevyorkdan Sanfiransiskoya yeni gelmişdir. Kromer artık değişik kıyafet- lerle şehrin her tarafında dolaş- mağa başlıyor.. Ve bir gece yolda İ Ve beni sever. yor. Kromer karısını hiç sevmez.. Buna karşı Madam Kromer kocası | Bunun için genç milyonerin peşini bırakmı- yor. Kromer Sanftansiskodan başka bir memlekete gitmeğe hazırlanı» nı çok sevmekdedir. yordu. Fakat, şehri terketmesi de | Çinlilein müsaadesine bağlıdır. | Çinliler Mister Kromeri kolay ko- | lay bırakırlar mı? İ Krom.er'in peşinde dolaşan Çin- | lilerden biri, ! na sokuluyor: — Karına kendini gösterme! | — Nicin?... O, benim karımdır.. ömür tacirinin yanı- — Kadın sevgisine inanı'maz; Başını ateşe yakar.. Biz de yatak- | lık cezası görürürz. Kromerin bir metresi varmış. Loş Ancelosa gitmiş. Kromer karı sma bir mikdar para vererek San- fransiskodan uzaklaşdırmayı dü- şünüyordu. Çinliler yerli zabıtanın eline dü- şeceğini anlıyarak, bodurumdaki memurlarla anlaşıyorlar. Memur - ların maksat ve gayeleri (Kro-| mer)i yakalamakdır.. e Çinlilere söz veriyorlar: — Bizi serbest bırakınız... Sizi yerli zabıtaya ihbar etmeden çe- Kilp gideceğiz! | Cirliler, Nsvyorkdan geler sivil zabua memurlarını serbest bırakı- yorlar. ” | Memurlar derhal Madam Kro- merin bulunduğu lokantaya koşu- | yorlar. Facia burada bitiyor.. Mister Kromer uzakdan memurların ken- disini sardığını görünce rovelveri- ni çekip karısını üç kurşunla öl- dürmüşdür, Kromer yakayı ele verdiği za- man, karısını niçin vurduğunu an- latıyor: — Kömür hisse senetlerini nasıl ele geçirdiğimi ondan başka kim- sebilmezdi. Bütün dünyaya rezil olmakdansa, bu sırrın onunla be- raber mezara gitresini tercih et- dim. İşin garibi şu ki, bu sırada Çin- lilerle Kromer arasında bir göz anlaşması olmuşdu. Bir ikinci on bin dolarla Mister Kromer tekrar memurların elinden kurtulmuş ve Cinlilerin vardımıyle Sanfransis- kolan mechul bir semte kaçırıl- mışdır. HABER — Akşam Postası Gençlik, hayat ve neşe.... Şu ke- limelerde bile insanın ruhunu a - çan ne güzel ve ne tatlı bir ahenk var, Nasıl şiir gibi, billür bir su gi- bi akıyor!... Her geçen gün bize, gençliğin ne büyük bir saadet, hayat ve ne - şenin ne büyük bir servet kayna - ğr oldüğunu daha güzel anlatıyor, Gözümüzün önüne kefene bürüne- rek kollarımı bize açmış ihtiyarlık geldikçe bir kâbus görmüş gibi korkuyoruz. Bu acer hayali silkip atmak, onun hergün bize bir par - ça daha uzanan kollarından bağı- rarak kurtulmak,-kaçmak istiyo- ruz, Heyat boş yere telâş endişe içinde çırpınıyoruz. Çünkü ne yap sak eminiz ki uzanan bu kadit el- ler bizi merhametsizce (o nihayet parmaklarının içine alacak ve bir gün de toz haline getirdikten son- ra etrafa saçacak... İşte hepimizin akıbetini bekli- yen bu feci neticenin önüne geç - mek bunun bir çaresini bulmak i - çin bir çok âlimler asırlardanberi gecelerini gündüzlerine katarak, bütün ömürleri müddetince lâbo - ratuvarlarının dört duvarlarmdan başka bir şey görmeden çalışıyor- lar, çalışıyorlar. Durmadan dinlen meden çalışmakta devam ediyor - lar, Halen elde edilen neticeler ati için oldukça ümitler doğurmakta- dır. Filhakika bugün ölüme çare bulunamamış olmakla beraber ih- tiyarlık hudutlarını mümkün oldu ğu kadar geriletmek imkânı elde edilebilmiştir. Meşhur profesörler den biri şu manidar cümle ile ha- kikati bize cok açık bir lisanla an- latmaktadır: “Aramızdan pek ih - tiyar gidenler bile çok genç ölmek tedir.,, Profesörün bu sözleri ne kadar yerindedir. Doğrusunu söy- lemek lâzım gelirse hemen hemen ekserimiz vücudumuza hiç iyi bak miyoruz, kavaidi sıhhiyeye riayet nedir bilmiyoruz. Bu sebeple vü- cudumuzdaki âza çabuk yorulu- yor ve vaktinden evvel iktiyarlı- yor, Nihayet orta yaşta addedil - mekliğimiz lâzım gelen bir çağda gözlerimizi hayata yummuş olu - yoruz... l Profesör Metchni Koff vücut | mekanizmasının paslanarak faa - liyetine devam edememesini öbür beyaz hüceyrat tarafından vücu - dumuzun yavaş yavaş istilâ edil - mesine, bu hüceyratın ensatırtızm hayatiyetini öldürdüğüne atfet- Kuyruksuz tayyare yapıldığından behsederek böyle bir tayyarenin resmini koymuştuk. Şimdi kanatsı. tayyarenin tecrübeleri esnasında alınmış bir resmi basıyoruz. xbir tayyare de yapmışlardır. Bu gündüzlü N Gençlik aşıları üzerinde tecrübeler yapan iki âlim mektedir, Buna mâni olmak için profesör bir serum icadına çok ça- lışmış fakat muvaffak olamamış - tır, Maahaza profesörün bu vadi - deki çok kıymetli mesaisi yeni ye - ni araştırmalara yol açmıştır. 1889 da Brown Seguait'in tena- sül gudelerinin ihtiyarlıyan uzuv - lar üzerinde yaptığı tesir hakkın - daki keşfi tababet sahasında yeni tâç etmiştir. Filhakika bu gudele - vazifeleri (o tekessürü temin Ooetmek olmakla (be raber bunlar dahili ifrazatrda vücude getirirler. İşte bu dahili if- razatın (Hormone) hayat üzerin - de ne mühim bir rol olnadığını, ve rin asıl minin baş gösterdiğini ilk defa bu profesör bulmuştur. Demek ki bu © | gudde usaresinin ithalile vücutta İ yeni bir faaliyet başlıyacak ve ih- tiyarlık ta geriletilmiş olacaktır. Profesör Brown'un ilk defa bul- duğu bu metot üzerinde bilâhare | başka doktorlar da çalışmışlardır. Doktor Voronoff'un genelik asısı bir faaliyet devresi açılmasmı in- | bunun azalmasile ihtiyarlık a'âi- | mümkün olacak mı? Bunun için lâboratuvarlarında gecel çalışan âlimler var Daimi gençlik kabil olduğu gün belkide kadınlar içi” “Standart,, bir tip kabul edilecektir; şimdi Holiyudun bulduğu tip gibi1.. ! taya koymuştur, Bu suretle bi'l aramakla meşguldürler. Ne ! sek bir feragnti nefis nü esası işte bu keşfe istinat eder. İlk | ne âlicenap ve şerefli bir Birinci Kânun 1934 önce bu aşı hayvanlarda tecr edilmiş ve çok müsbet neticelef de edilmiştir. Bunun üzerihe W lara da tatbik edilmeğe başi tir, Neticeyi hepimiz biliyo Bugün genç bir şempanze mayi Sinci gnieleleiieni Hilye taya SN yınca bunların on on beş yaş ge” leştikleri görülmektedir. Diğer taraftan doktor Ro hal ilim akademisine 1918 devi diği bir etütte yaşlılara aşil genç kanın da ihtiyarlarda ve hareket vücude getirdiğini pat etmiştir. Genç bir boğada mızlıktan veya koçtan alınan ; Is yapılan bir serum meselâ 7 şında ihtiyar bir horoza tb dilince bu hayvanım ölmeğe ii dığı, tüylerinin parladığı, ibiği kırmızılaştığı, ve gavga ede! cek kuvvete geldiği görülmü Diğer profesörlerden biri de ii sillerden tecrit, deşelerden W” ilh.. gibi bazı şerait riayet şartile canlı vücuttan alma” ensaç parçasının gittikçe evi derek ilelebet yaşayabileceğiği i vuk kalbinin hayatiyetini on” senedenberi muhafaza (ett miştir, Her 48 saatte bir bu iki misli derecesinde hacmi mektedir. İşte bütün bunlardan ale yor ki son zamanlarda tababet leminde büyük keşiflerde b“ mus ve istikbalimiz icin wi ümitler belirmistir. Bütün “Mi sayanı hürmet bir azim ile d Iâboratuvarlarından başka bi lenceleri olmıyan bu yüks€' j adamlarına medyunuz. Biz zevk ve safamıza e derken onlar dört duvar 8 şişeleri başmda bize hayst