Bir şefin yönettiği bir orkestrayı düşünelim. Şef değneğiyle birlikte or- kestranın başında olsun olmasın, mü- zik parçasının kendine özgü bir tem- posu zaten vardır. Müzisyenler onu bu tempoya göre icra ederler. Eğer şef değneğini daha hızlı sallarsa, or- kestra da parçayı daha hızlı çalar. Bilgisayarda da böyle bir “şef” vardır. Bu devre “tempo verici”” ola- * rak adlandırılabilir. Tempo verici, di- ğer sistem birimlerine düzenli aralık- larla hatlar üzerinden bir elektrik sin- yali gönderir. AMIGA'daki ““tempo değneği” saniyede yaklaşık 14 milyon kez vurur. Teknik olarak ifade edil- diğinde: Bilgisayar 14,32 MHz hızla çalışmaktadır. Bir bilgisayarın çalış- ma hızı frekansın değiştirilmesiyle ar- tırılabilir ya da azaltılabilir. Ama bu tempo istendiği kadar artırılamaz. Örneğin AMIGA'nın tüm kısımları, yalnızca bu frekans belirli bir ölçü- yü aşmadığı sürece sorunsuz ve tam olarak çalışabilir. Bir bilgisayarın genel verimini be- lirleyen tek şey, hizı değildir. Örne- ğin AMIGA, milyonlarca satılmış olan önceli Commodore 64'le aynı hızla çalıştırılsa bile, yaptığı bir çok iş sırasında ondan daha hızlıdır. Commodore 64'ün merkezi işlem bi- rimi (efsanevi 6502) her çalışma adı- mında en fazla 8 Bit (1 Byte) işleye- bilen 8 Bitlik bir çiptir. Tek bir Byte'- la ise ancak 256 farklı değer sunula- bilir (örneğin O'dan 255'e kadarki sa- yılar). Daha büyük sayılar kullanmak gerektiğinde, bunlar birden fazla adımda işlenmek zorundadır. Bu ne- denle 8 Bitlik bir çip, aynı hızdaki bir 16 Bitlik çiple aynı işi yapmak için ona oranla iki kat (32 Bitliğe oranla dört kat) zaman harcayacaktır. Bazı işlemler sırasında hız farkları daha da artmaktadır. Örneğin çarpma, harca- nan zamanın çarpılan sayıların bü- yüklüğü ile karesel olarak arttığı bir işlemdir. Bu nedenle 8 Bitlik bir iş- lemci, 16'şar Bitlik iki sayının çarpıl- ması sırasında 8'er Bitlik iki sayıyı çarparken harcadığının dört katı za- man harcayacaktır. İki 16'şar Bitlik sayıyı tekbir adımda çarpabilen 16 Bitlik bir işlemci de tabii ki bu du- .rumda dört kat hızlı olacaktır. AMIGA”'nın merkezi işlem birimi (MC 68000) 16 Bitlik bir işlemcidir. Bu düzey günümüzde hem profesyo- nel alanda hem de ev bilgisayarları alanında en çok kabul gören verim düzeyidir. IBM uyumlu PC XT/AT”'- ler, eski Apple Macintosh modelleri ve Atari ST'de de çoğunlukla 16 Bit- lik CPU'lar vardır. En gelişkin (ve ta- 20 bif pahalı) kişisel bilgisayarlar ise ar- tık 32-Bit-CPU'larla çalışıyorlar. AMIGA serisinin amiral gemisi A 2000 için de üzerinde 32 Bit işlemci bulunan hızlandırıcı kartlar (Motoro- la 68020) üretildi. Aslında 8-, 16- ya da 32 Bit işlemci adlandırmaları her- kes için aynı anlamı taşımıyor. Uz- manlar da belirli bir işlemcinin 8-, 16- ya da 32 Bitlik işlemci olup olmadığı konusunda her zaman uyuşmuyorlar. Bunun nedeni, işlemci çipinin farklı kısımlarının farklı büyüklükteki ve- rileri işleyebilmeleri. AMIGA 500'de çalışan 68000 işlemcisi, kendi içinde 32 Bit büyüklüğünde sicillere sahip- ken, bellekten veriler 16'şar Bitlik porsiyonlar halinde alır. Ayrıca tek bir çalışma adımında en fazla 16 Bit”- ten oluşan verileri işleyebilir. 68000'in Sinclair OL'de kullanılan özel bir ver- siyonu (68000) ise, bellekten verileri 8'er Bitlik porsiyonlar halinde alır, ama 16'şar Bitlik porsiyonlar halin- de işler. Peki bu işlemcide ölçü ola- rak hangisini temel alabiliriz? Uz- manlar, işlemcide aritmetik işlemle- ri yürüten devrenin kapasitesinin kri- ter olarak alınması üzerinde anlaşma- ya varmış durumdalar. Bu devre bil- gisayarın verimini çok etkiliyor. Böy- lece AMIGA”'nın Motorola 68000”- inin gerçek bir 16 Bit işlemci olduğu söylenebilir. İKİNCİL BELLEK ORTAMLARI Buraya kadar bilgisayarın yapısı- ni biraz tanımış olduk. Ama bu par- çalar bir bilgisayar sisteminin tümü- nü oluşturmaya yetmiyor. Kural ola- rak, ana bellek, çalışma sırasında ya- rarlanılan tüm verileri almaya yet- mez. Uzun metinler ve veri bankala- rı 1 MByte'lık ana belleği çok çabuk doldurur ve taşırır. Bu nedenle büyük * miktarlarda verinin saklanabilmesi çin ““dış”” ya da “ikincil” olarak ad- landırılan bellek ortamları kullanılır. Mikro bilgisayarlarda bu görevi dis- ket sürücüler ya da hard diskler ya- par. İkincil belleklerdeki verilere eri- im, mekanik yönetim nedeniyle ana bellektekilere erişem oranla daha uzun süre alır. Diskette ya da hard disketi veriler, iz (Track) olarak ad- landırılan içiçe dairelere bölünmüş, dönen levhalara yerleşir (Resim 3). Bu izler de kendi içlerinde sektörlere bölünmüştür. Hareketli okuma/yaz- ma kafası daima bir izin tam üzerin- de bulunur ve bu izleri verileri oku- yabilir ya da değiştirebilir. Fakat ka- fa, bu iz içinde merkez çevresinde ha- reket etmez, aksine istenen sektörün kendi altında “geçmesini” bekici. Manyetik levhanın çok yüksek dönüş hızı nedeniyle, bu erişim pek uzun sürmez. Farklı izleri okuyabilmek ya da bunlarda değişiklik yapabilmek için, okuma/yazma kafası merkeze doğru ya da dış kenara doğru bir hat üzerinde hareket edebilir. Bu işlem de belirli bir zamana malolur, ama ge- lişkin disket sürücü ve hard disk mo- delleri kullanıcının aradığı verilere çok çabuk erişmesini sağlayacak şe- kilde oldukça hızlıdır. Manyetik levhaların en ucuz türü, diskettir. Disket, çok ince, esnek ve mıknatıslanabilen bir maddeyle kaplı bir plastik levhadır. Oldukça hassas olan dış yüzeyinin kir ve hasarlardan korunabilmesi için, koruyucu bir kı- lıfla kaplanmıştır. Bilgisayar alanında engellenemeye- cek bir biçimde hüküm sürmekte olan minyatürleşme eğilimi, disketler için , de geçerlidir. İlk disketler ele zor ge- len 8 inç (yaklaşık 20 cm.) çapında es- nek levhalardı. Kısa süre sonra kişi- sel bilgisayarlarda kullanılmak üze- re daha küçük, 514 inç (yaklaşık 13 cm.) çapında disketler üretildi. Bun- lar başlangıçta önceleriyle aynı, kısa süre sonra ise daha büyük bellek ka- pasitelerine sahip oldular. Bugün 5'4 inçlik disketlerin çoğunda yaklaşık 360 KByte veri saklanabiliyor. Hat- ta çok pahalı olan bazı disketlerde bu