anında “Don Bosco” gençlik oteli. kamp süresi sonunda masraf hesap edilerek ailesine bildiriliyor. Zaten bu tür etkinliklerin toplamında kişi ba- şına 30 Mark'ı aşmamaya dikkat edi- Oruz. Altışar yataklı odalardan birini in- celiyoruz. Odada bir sürü disket, döystickler, bir Cammodore 64 ve ya- nında 1541 disket sürücü göze çarpı- yor. Benzer manzaralara diğer oda- larda da rastlamak mümkün, Odada- ki C-64, yuvasından uzak bir kamp- ta geçirdiği gecelerde sevgili bilgisa- yarından ayrılmak istemeyen bir ço- cuğun. Jens Behrmann: Aslında böyle bir şey tamamen gereksiz, ama yine de çok sık rastladığımız bir durum bu. Gerekli donanım ve yazılım tümüyle organizasyonumuz tarafından karşı- lanıyor, ama çocuklardan biri evin- den AMIĞA monitörünü buraya ka- dar getirmişti bir defasında. Neden böyle yaptıklarını bilemiyorum. Gençler çoğunlukla birbirlerini bura- da tanıyorlar. Karşılaştıklarında sor- dukları iki soru: İlk olarak “Bilgisa- yarının markası ne?”'. Pek soğukluk yaşamıyorlar, kaynaşma hemen sağ- lanıyor. Tabii biz de kamp sakinleri- nin ya da en azından oda sakinleri- nin yaklaşık aynı yaşlarda olmaları- na dikkat ediyoruz. Tüm çocuklar 11 ila 16 yaş arasında, yalnız bu hafta bir 9 yaşında bir de 17 yaşında misa- firimiz var. Daha önceki dönemler- de bir defa 8 yaşında bir misafirimiz oldu. Üst limit ise 19, 20. ama bu is- tisnai bir durumdu. Odadan bir protesto sesi geldi: “Hiç kız yok! ”. Hiç kız yok mu? Bu kamplar konusunda tecrübeli olduğu anlaşılan başka bir gençten geldi ce- vap: “Yoo, Westensee'deki kampta iki tane vardı”. Jeans Behrmann: Kızlar büyük bir istisna oluşturuyor, kamplara katılım pranları belki yüzde üç civarında. As- finda bunun mantıklı bir açıklaması yok. Belki bunun nedenleri hakkın- da birtakım varsayımlarda bulunabi- liriz: Ya kızlar farklı nedenlerden do- layı bilgisayar konusuyla pek ilgilen- miyorlar, ya da erkek sayısının çok- luğu onları katılmaktan vazgeçiriyor. Ama biz gerçekten kamplarımıza da- ha çok kızın katılmasını istiyoruz. Eğitim odasının kapısından baktı- ğgımızda, Jeans Behrmann'ın biraz evvel kampın niteliğiyle ilgili sözleri r, B ne hak verdim. Aslında burada da “önde”' durup ders anlatan biri var- dı, ama “öğrenciler” koltuklarında son derece rahattılar. Bir okul ders- hanesi havasının hüküm sürdüğünü söylemek insafsızlık olurdu. Jeans Behrmann: Aslında veliler çoğunlukla uygunsuz fikirlere sahip- ler. Bazıları, yavrularını son derece yoğun bir eğitimle bilgisayar uzmanı haline getirmemizi istiyor. Halbuki daima gözönünde bulundurulması gereken buraya gelen kızların ve oğ- lanların yaz tatilinde oldukları gerçe- ği. Burada eğitim sıkı bir disiplinin dışında verilmeye çalışılıyor. Birden fazla bilgisayar kursunu aynı anda devam edilmesini tavsiye etmiyoruz. Çünkü bu durumda çocukların tatili heba oluyor. Bir bilgisayar ve bir spor kursu burada birarada, ayrıca yeterince boş zaman da var. Bu ye- terli, hem en keyifli durum bu. Kamp dahilinde yaptığımız izleme turu sırasında rasladığımız her gen- ce kampla ilgili izlenimlerini sorduk. Giderek kafamızda netleşen fikir, ezi- ci bir çoğunluğun hayatından mem- nun olduğuydu. Bir konu dışında: Jeans Behrmann (CompuCamp yetkilisi): “Burası bir yatılı okul değil”'.