1 Temmuz 1986 Tarihli Commodore Gazetesi Sayfa 32

1 Temmuz 1986 tarihli Commodore Gazetesi Sayfa 32
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

COMPU-HOBİ COMPU-TOBİ Derin Sular Yengeç Bir Su Burcudur Su, evreni oluşturan dört unsurdan, bir bakıma en tekinsizidir. Yüzyıllar boyu sudaki izlerin uçuculuğundan, hayalliliğinden dehşete düşen insanlar, suyu neredeyse hayatın faniliğinin bir simgesi olarak yorumlayagelmişlerdir. (Kimi zaman da suyun bu özelliğini reddederek, tam tersine çevirerek aş- maya çalışmışlardır korkularını. Ör- neğin İbranilerin batıni geleneklerinin gizlerini içeren Kabala'ya göre, su kozmik hafızadır: Gelmiş geçmiş bü- tün canları, varolmuş bütün biçimle- ri döl yatağında saklar. “*Bir daha do- ğurmamak üzere.” Bu yüzden suya girmek, yıkanmak, temizlenmek, her şeye yeni baştan ve tamamen yüksüz olarak başlamaya hazırlanmak anla- p ğ p> Emı'nı'm yukarıda yazdıklarım, tipik bir yengeç yakını olanları şaşırtmıştır. Çünkü yengeç insanı aslında bir su burcundan beklenmeyecek kadar kendisiyle ve dünyasıyla barışıktır. Sularla arasında olan akrabalığı bir kaygı ve umutsuzluk kaynağından ziyade derin bir uyum ve tatminin ifadesidir. Ama yengecin uyumluluğunun kaynağının kişiselden ziyade kozmik olması çevresindekiler için bir sorun yaratabilir. Çünkü kendisini iyi hissetmesinin, geçimliliğinin baş kalarıyla bir ilgisi yok gibidir. Ruha hali aniden dönüverip SİM KA p mına gelebileceği gibi, geleneksel bir hikmetin gizli yönlerinden, bir biri- kimden yararlanmak üzere geçmişe dönmek anlamına da gelebilir.) İşte su burcu insanları, suda sim- geleşen bu fanilik duyarlığını hiç unut- mazlar. Ünlü İngiliz şairi T.S. Eliot'- ın bir dizesi vardır: “Suda (ya da suy- la) ölümden kork!”' diye. Şairin suyu seçmesi boşuna değil. Çünkü suda öl- mek, mümkün ölümlerden sadece bi- ri değil, en mutlağıdır. Havanın, top- rağın, ateşin ölümünü daima bir dö- nüşüm olarak düşünüp avunmak mümkündür. Oysa suda ölmek haya- tın aslına, özsuyuna, döl yatağına, ya- Yakamozlu Bir Gece sebepsiz yere hırçınlaşabilir, içine kapanıp kendisini kendine özgü bir iç dünyaya bırakabilir. Zaten yengeç insanı tam anlamıyla eskilerin “hülyalı” tabir ettikleri türden bir insandır. Başkalarını dehşetlere salan fanilik, onu, sanki kendi kendisiyle sınırlı kalmaktan kurtaracağı, ölüm aracılığıyla da olsa dünyaya açılma olanağı sağlayacağı için içten içe sevindiriyor gibidir. Ama ölümü beklemesi gerekmez, çünkü zaten alabildiğine dünyaya açık bir biçimde yaşamaktadır. Yengeç insanı her şeyle neredeyse anında sezgisel bir yakınlık kurar. Dile ni hiç doğmamışlığa rücu etmektir. Bu yüzden su burcu insanlarının ba- kışları hep buğulu olur. Çünkü bir şe- ye baktıkları zaman sadece o şeyi gör- mezler. Baktıkları şeyin hemen ardın- da, eninde sonunda, o şeyin biçimini çözecek, sınırlarını silecek ölüm beli- rir. Farklı su burçları, hiç unutamadık- ları bu gerçekle farklı farklı biçimler- de başa çıkarlar. Örneğin balık bur- cu kendini bırakır. Fanilik duyarlığı kolaylıkla her şeyin boşunalığı duygu- suna dönüşebileceğinden, balık insa- nı aşırı çabalardan, uzun vadeli plan- lardan, disiplinden kaçınır, kendisini eğilimlerine terkeder. Akrep insanıy- sa hayatın sınırlılıklarını, aşırılıklarıy- la, taşkınlığıyla aşmayı dener. Ama konumuz yengeç insanı: O F < getiremese de (ondan boşuna bir ikizlerin dilbazlığını beklemeyin) her şeyin farkındadır. Ketum değildir, ama her zaman dile getirdiğinden, dile getirebileceğinden daha fazlasını biliyor, anlıyordur. Bu yüzden ilgi ve enerjisini kanalize etmekte güçlük çeker. Çok enerjik olduğu zaman bile bu enerjiyi bu işe dönüştürmekte güçlük çeker. Bu tür yengeçler çevrelerine hayatiyet ve bazen de telaş saçan birer odak olurlar. Ama hayatı durgun ve ışıltılı bir denizin kımıltısızlığıyla karşılayan yengeçler de az değildir. ——— — commodore aa 32

Bu sayıdan diğer sayfalar: