sorun yok, bilmem kaç birim meyvadan söz edebiliriz. Ama sayısal düşünceyi genelleştirmek, onu bütün evren hakkında bir bilimsel düşünceye dönüştürmek istiyorsak, o zaman nitelikleri ne olursa olsun her şeyi indirgeyebileceğimiz ni- teliksiz birimlere ihtiyacımız var demektir. ' İşte önce “atom”' kavramı, sonra da “enerji'' kavramı, tam da bu ihtiyacı karşılayan kavramlardır. Artık sayısal bilgisayarlarla, bilimsel düşünce arasında- ki ilişkiyi ifade edebiliriz. Nasıl bilimsel düşünce, evreni açıklayabilmek için, onu niteliksiz enerji birimlerine indir- giyorsa, bilgisayar da bütün bilgileri, içerikleri ne olursa olsun, bir elektrik sinyalinin varlığına ya da yokluğuna in- dirger. Bu anlamda bilgisayar, bilimsel düşüncenin bir ürü- nü olmaktan ibaret değildir; aynı zamanda bilimsel düşün- cenin maddeleşmiş, vücut kazanmış şekli olan bir maki- nadır. Ama bizim konumuz bilgisayar ve astroloji. Daha da doğrusu, bilgisayarın temelinde yatan sayısal düşünce ile astrolojinin ilişkisi. Sayısal düşüncenin yıldızların insan kişiliği ve kaderi üze- 1 a ’ e t rindeki etkisini kavrayabilmesi için, yıldızlardan kaynak- lanan ve türdeş bir enerji aracılığıyla insana iletilen bir et- kinin varlığını saptayabilmesi gerekir. Ama astroloji ya da daha doğrusu astrolojinin temelinde yatan analojik düşün- ce, yıldızların insan kişiliği ve kaderi üzerindeki etkisini böy- le düşünmez ki. Astroloji ve Analojik Düşünce Bugün çoğumuz için “benzerlik”” farkına, varılması hoş bir şey de olsa, pek öyle uzun boylu üzerinde düşündüğü- müz bir şey değildir. Ama büyüklerimizin babaanneleri- mizin falan zaman zaman ettiği bir laftır. -—.llccnmodore COMFU-HOBİ COMPU-FOBİ Birini bahtı kara bir başkasına, özellikle de ünlü birine, ne bileyim ben, Adnan Menderes'e ya da Deniz Gezmiş'e benzettiğimiz zaman, büyüklerimiz tahtaya vurup ““Allah istikbalini -ya da kaderini- benzetmesin'”' der. İşte böyle bir sözde analojik düşüncenin izlerini görmek mümkün. Analojik düşünce, biçimleri benzer olan şeylerin, bu yüz- den davranışlarının, geleceklerinin, hattâ karakter ve ka- derlerinin bile benzer olmasını bekler. Çünkü, analojik dü- şünce için benzerlik hiçbir zaman ““sadece benzerlik''ten ibaret değildir. Birbirine benzer olan şeyler arasında derin bir duygudaşlık, bir sempati vardır. Nesneler birbirlerini, birinden diğerine bir enerji aktarıldığı için değil, araların- daki sempatiden ötürü etkilerler. Sayısal düşünce için *“*enerjinin sakınımı kanunu”' neyse, analojik düşünce için de “evrensel”' sempati” de odur. Tababetten bir örnek verelim: Rönesans tabipleri cevi- zin başağrısına iyi geleceğine inanırlardı. Çünkü cevizin üze- rindeki kıvrımlar beynin üzerindekilere benzer; demek ki, cevizle beyin arasında bir sempati vardır. Beynin işleyişin- de bir kusur olduğunda, onu normal işyelişine geri çağır- mak için, onun normal biçimine benzeyen, onunla arasın- da bir sempati bulunan bir nesne (ceviz) kullanmak gere- kir. Şimdi artık'astrolojiye geri dönebiliriz: Astroloji burç- larla insan kişiliği ve kaderi arasındaki ilişkiyi yıldızların insana “yolladığı' bir etki şeklinde düşünmez. Belli bir burç altında doğan insanın, bir anlamda o burca benzediği, onunla arasında bir sempati olduğu düşünülür. Kişiliğinin o burcun özelliklerini yansıtması, hayatının o burcun de- vinimlerinden etkilenmesi bu yüzdendir. Astrolojik düşünce insanın dünyayla akrabalığını henüz yitirmemiş olduğu çağlara ait bir düşüncedir; insanların ta- biata derin bir duygudaşlık bağıyla bağlı olduğu çağlara... Bu çağlarda insanlar taşlara, otlara, çiçeklere, yıldızlara, onlar da kendi kişiliklerinin, kendi kaderlerinin izlerini gör- dükleri için bakarlardı. Bu yüzden de, merak etmek de- mek, merak edilen şeyi analiz etmek, en küçük birimleri- ne indirgemek değil, onunla hasbıhal etmek, söyleşmek de- mekti. — Oysa bizim için dünya artık bir aletler dünyasına dönü- şüyor; bize casus vermeyen, yalnızca kullanabileceğimiz bir eşyalar bütünü. Dolayısıyla giderek sevilmesi güçleşiyor dünyanın. İşte astrolojik düşünceyi anlamanın, dünyanın, tabiatın başka türlü de görülebileceğini hatırlamakla ilgili bir yararı olabilir. Bizim dünyaya bakışımız bizi güçlü kı- lıyor. Astroloji belki bir güçsüzlüğün ifadesi; ama başka bir erdeme, bizim unuttuğumuz bir erdeme sahip - dünya- ya yakın olmak, ona sevgiyle bağlanmak. Böyle bir kültü- Tü anlamak, onu ciddiye almak, belki bizi kendimiz hak- kında biraz daha alçakgönüllü olmaya yönelteceği için de önemli. SAMET KUMAŞ