Muhasebesi gil, düşünmekte... Fakat konuşma olmadan düşü- nüp düşünmediğimizi nasıl belli edeceğiz? Hindinin hali düşündüğünü göster- mez mi? Düşünmiyen hin- di, ancak Amerikadan ge- len süslü püslüsüdür. Böy- lece, İngilizcede Türkiye ile hindi mânasına gelen müşterek kelimenin do- gurduğu nükteyi, düşün- meden konuşan hindi ile konuşamayıp da düşünen hindinin mücerret mef- humları arasında bir lâti- fe telâkki edebiliriz. X MUHBİR İsmi muhbir diye anılan ve öylece kalacağı anlaşı- lan Reşat Aydınlının inti- har ettiği, etmediği; teşrii masuniyetinin kaldırılaca- ğı, kaldirılamıyacağı hak- kında birçok şey dinledik. Fakat kimse, böyle haki- katsiz bir ihbara, bir ân icin olsa bile kıymet vermiş bulunmasından ve böylece bir terör tecrübe- sine girişmeyi hoş bir de- neme telâkki etmesinden dolayı hükümete sual sor- mayı hatırlamamaktadır. Her neyse; esasından ma- lâm masumiyetleri böyle- ce ve en şanlı mikyasta tecelli eden Sadık Aldo- ğan, Osman Bölükbaşı ve Fuat Arna'yı tâ can ve gö- nülden selâmlarken, muh- biri, şeref temizleme mev- zuunda bir tabanca mam- lusiyle yapayalnız kalmış bedbaht insanlara benzet- mekten eza duyduğumuzu kaydederiz. * KONGRE C.H.P.nin Ankara mer- kez ilçe kongresi toplanı- yor; ve bu kongrede he- men hemen bütün Bakan- larla Başbakan ve Parti- nin bütün ileri gelenleri nazır bulunuyor. Başbaka- nın ilçe kongresindeki söz- lerinden birkac satır: «— Siyasi partiler muh- telif hedefler ve türlü ga- yeler etrafında toplanır. Bizim içinde bulunmakla şeref duyduğumuz Halk Partisi bu memleketin en tehlikeli bir ânında mem- leketin varlığını ve istik- balini korumak gayesiyle ve yalnız bu mübeccel ve ulvi hedef için toplanmış olan temiz vatandaşların mefküreleri üzerinde ku- rulmuş mukaddes bir var- lıktır.» , Bundan sonra Başba- kan, zümre menfaatleri üzerine kurulan partilerin kısa zamanda yaşamak im- kânını kaybettiklerini söy- lemiş ve devam etmiştir: «— Her yerde olduğu gibi bizde de memleketi ufak bir darbe ile yıkıla- cak bir hale getirmek için büyük gayretlerle çalış- maktadırlar. Buna karşı son derece müteyakkız ol- mamız icap eder. Bu tehlikeler bize cep- heden gelmiyor. Bu propa- gandalar değişik simalar altında yapılmaktadır. Hükümet gereken kanu- ni tedbirleri Meclisten al- mıştır. İcap ettiği zaman bu kanunları azimle tatbik etmekte tereddüt etmiye- cektir.» Acaba Başbakan, dışarı- dan gelen propagandalar üslübiyle söylediği bu söz- lerle, komünistleri mi kas- tediyor? Herhalde kasdini biraz belli etse fena olmaz. Bu sözleri başkası söylese «sui zannı mucip neşriyat» maddesinden Savcılık ha- rekete geçerdi. Başbakanın «mukaddes varlık» tabiriyle ifadelen- dirdiği Halk Partisine ge- lince... Affedersiniz, ko- nuşamıyacağız! Konuş, C. H. P. konuş: «— Sizi biz yarattık, yoktan var ettik! Millet demek C.H.P. demektir! Zümre menfaati üzerine kurulmamış tek parti bi- ziz! OÖbürleri yaşayamaz! Biz parti değil, Türkiye- yiz, Türklüğüz!» Ve sen ey tarih, C.H.P.- nin bu sesini, Reşat Ay- dınlı'nın sesini alan plâğın arka tarafına kaydet! İstikbalin dosyaları, tık- lum tıklım, yalınız bu ses- le dolacaktır. Be. DİRAPOLİTİKA Üçüncü Dünya Harbi OVYET teşkilâtında (Polit Büro) nun ne de- mek olduğunu bilir misiniz? Tek cümleyle şu: Sovyet idare dimağının merkezi... Bir insan uzviyetinde, teşhis, tesbit, karar ve irade merke- ziyle dimağ ne demekse (Polit Büro) da o de- mektir. Ve (Polit Büro) nun âzası o kadar emin ve imtiyazlı tiplerdir ki, bugüne kadar içlerin- den hicbiri oradan ecelleri gelmeden ayrılma- mıştır. İşte ilk defadır ki, bu fikri Engizisyon heyeti- ne bağlı bir zat, dünyadan ayrılmadığı halde ora- dan ayrılmaktadır: (Stalin) in akrabasından (Ka- ganoviç)... Bu adam, komünist Rusva tarihinde (Polit Büro) dan azledilmiş ilk Sovyet recülüdür. İşin, alelüsul bizim diyarın hiçbir siyasi 'mu- harririne görünmiyecek olan inceliği şuradadır: (Polit Büro) vine ilk defa olarak fikri bir ihtilâl ve ihtilâc havasına düşmüs ve iki büyük tez ara- sında iki cepheye ayrılmış bulunmaktadır. Cep- helerden biri demokrasva ve liberalizma dünya» sına karşı itidal ve anlaşma siyasetine, öbürü de tamamiyle infiratçı ve kozları paylaşmak isteyici bir silâhlı ihtilâf zihniyetine bağlıdır. Kimsenin henüz bilmediği bir incelik olarak, ikinci zümre, yani işi silâh ve harble halletmek istiyenler galip gelmişler ve bunun bir isareti olarak da (Kaga- noviç) fikir Engizisyonundan azledilmiştir. Diğer taraftan, Sovyet Rusyanın artık harbe doğru sürüklendiğine tam bir işaret olarak, Po- lonya ve Rumanyvada Harbiye Nazırlığı ve Başku- mandanlığa birer Rus Mareşalının getirilmesi, Bulgaristana da bir general gönderilmesine ka- rar verilmesi, kıvmet ve ehemmiyet plânının mer- kez noktasını teşkil edivor. Sovvet dimağ merke- zindeki son sarsıntı ve kararla yakından ilgili olan bu hareket, en kısa zamanda Polonya, Ru- manya ve Bulgaristanın Sovyetler Birliğine ilhak edileceğinin ve en kısa zamanda Üçüncü Dünya Harbi sahnesinde perdelerin ardına kadar açıla- cağının şaşmaz delilidir, Hikâvesini o kadar din- lediğimiz Ücüncü Dünya Harbi tefrikasina baş- lanmak üzere bulunulduğu kanaatindeyiz. Numan A, BİNATLI 121