p *. HİNDİ yeti, Hindidir. Öyle beslenmiş, öyle süslenmiş, öyle mak- yajlardan ve tuvaletlerden geçirilmiş bir hindi ki, in- san mı, hayvan mı, yenir mi, venmez mi, sun'i mi, tabii mi belli değil... İşte ünün en mühim şahsi- Amerikadan gelen kafes icinde koskoca bir tayyareye bindirip, Ame- rika Cumhur Reisinin Türk Cumhur Reisine he- diyesi olarak İstanbula gönderiyorlar. İşte lâisizma ve demokrasyanın kaynağı! OKTAN beri bazı mecburiyetler dolayısiyle hakkını veremediğimiz bu sütunu, bu hafta, Batı dünyasına dit fikir hareketleri bakımından tek bir hâdiseye tahsis ediyoruz. Bu, Amerika Piskopos- luk Daireleri Teşkilâtının, yıllık kongresi sonunda neşrettiği müthiş bir beyannamedir. Kongrede, Ame- rika dahi işin içinde olarak, bütün dünyadaki ahlâk ve aile telâkkisi sukutunun neticeleri konuşulmuş: ve Hıristiyanlardan, aile müessesesinin kudsi mahi- yeti ve dokunulmazlığı prensiplerine sadakat ve ria- yet istenmiştir. Amerika Piskoposluk Teşkilâtı, ah- bu hindiyi, alüminyom bir & Hadiselerin Hediyenin inceliğini be- kelime: de bunun aynı... lirten sebep de şu: Hindi- Binaenaleyh iki kelime nin İnsilizcesi (Turkey - arasındaki ayniyete dik- Törkey) dir. o İngilizcede kat eden Amerikan esprisi, «Türkiye» mânasına gelen ambalâjını yaptığı kafesin üzerine «Turkey to Tur- 1 key : Türkiyeye hindi» ibaresini yazarken, keli- P meler arasındaki ayniyet bakımından lâtife edasiyle iki mefhum ihtimaline işa- ret etmiş oluyor: Ya «Tür- kiyeye Türkiye..», yahut «Hindiye hindi...» Fakat ne garip haldir ki, bövle bir kelime oyu- nu, Amerikada büyük bir espri hâdisesi teşkil edebi- liyor; ve bu, hindi, kaz ve lâk sukutu ve mânevi zaaf mevzuunda, iktisadi hu- zursuzluğun, gecim zorluklarının başlıca saiklerden biri olduğuna inanmakta ve bu halin aile müessese- sine karşı gavet büyük bir tehlike belirttiğini kay- detmektedir. Netice olarak söylenen son ve müthiş söz şudur ki, Amerika Piskoposluk Teşkilâtı, devle- tin aile işlerine karşı vaziyetini asla beğenmemekte, bu işde devlet nezdinde hiçbir müdahale ve idare hakkı kabul etmemekte ve bu dâvayı bir din ve kilise işi saymaktadır. Beyanname, mekteplerde dev- let idaresine dair birbirine aykırı binbir görüşün ha- a) insdn arası nükte, Okya: nus aşırı bir sefere ve bu sefer etrafındaki törenlere temel olabiliyor! Nasreddin Hocanın hin- di mevzuundaki gerçekten harika nüktesini herhalde bilirsiniz: raretle müdafaa edildiğini ileriye sürerek şöyle de- mektedir: «Devlet, cocuğu, şu veya bu mektebe git- mesi icin zorluyamaz; ve talebelerin fikri ve ruhi sa- halarda yetişmelerine mânia teşkil eden tahsil pro- gramlarımı cebren tatbik edemez. Hükümette böyle .bir hak ve salâhiyet tanımıyoruz!» Beyanname, bir milletin, ancak kendini teşkil eden aileler çerçeve- sindeki hüviyet ve şahsiyet sayesinde belirebilece- ğini kaydetmekte, her türlü fuhuş, başıboşluk ve bo- şanmalara şiddetle aleyhtar olduğunu teyit etmek- tedir. Beyannamede imzaları bulunan şdhsiyetler Bakmış ki, pazarda pa- pağanı yüzlerce akceye sa- tıyorlar; hemen evindeki uyuz hindivi kaptığı gibi iş ve haykırmaya Yahu, demişler; bu uyuz hindi hic bin akçe eder mi? arasında, hemen bütün Amerikava hâkim dört ru- hani de vardır: Nevyork Baspiskoposu : Kardinal (Spelman), Filâdelfiya Başpiskoposu Kardinal (Da- verti), Ditroyt Başpiskoposu Kardinal (Munöy) ve Şikago Başpiskoposu Kardinal (Strik)... İbret, ibret, ibret!.. Bu demokrasya ve ldisizma anlayışı; ve dinin aile müessesesi üzerindeki hüküm- ranlık hakkımın müdafaası karşısında ibret!!! Yoksa siz Amerikada, sol cereyanlara karşı mücadele ka- nununun yanında bir de sağcılık kanunu mu var b zannediyordunuz? ALTUNCUOĞLU 8 ii eN A ame v7 ve YO — Siz demin bir papa- gana beş yüz akce istedi- niz va? — İyi ama, o konuşur! — O konuşursa bu da düşünür! Amerikalılara, o kadar mahir oldukları sınai ma- rifet vanında bir de ruhi marifet örneği diye işte bu nükteyi öğretmelidir. E- vet, dâva konuşmakta de- LU