Çokal eld. “ BENAN (HAMMAL) — Allah sırrını takdis etsin — “Birgün bir vesileyle karşısına yırtıcı Bir canavar çıkardılar, bir arslan... Arslan onun yanına kedi gibi sokulup ellerini yaladı. Sor- ular : i lan senin ellerini yalar- ken gönlüne ne geldi? Dedi edi : ş — O dakikada, din âlimi geçi- nen bazı ağızları düşündüm; O ağızlar ki yırtıcı cannvarların ağzı onların yanında masumdur. #*4 Mekke'de, bir yerde oturmuş- tu. Yanında güzel bir delikanlı... Bir adam peydahlanıp gencin önü- ne bir kese para koydu. Genç, pa- rayı veren adama: — Benim, dedi, bu paraya ih- tiyacım yok. — Ziyanı yok, all.. miskinlere dağıtırsın!.. enç, parayı kabul etti ve hemen hepsini dağıttı. Bu manza- rayı gören şeyh, akşam üzeri aynı gencin bir başkasından yardım is- tediğini gördü ve ona sordu : — Niçin o paradan kendine ayırmadın. Ve şu cevabı aldı : — Akşama kadar yaşayacağımı bilmiyordum. enan, derin düşünceler içinde delikanlının yanından ayrıldı. delik Fakirlere, Sözü: — Gönlünün tâ içinden Alla- ha güven, emirlerine bağlan ve ona öyle yapış ki, elinden iki Gi- han, bu ve o dünya, boşalıp gitsin... İSHAK (İBRAHİMOĞLU) — Allah sırrını takdis etsin — Tek başına bir dağda oturuyor. du. Karşısına bir yolcu çıktı; yo- lunu kaybetmiş, günlerce yolları birbirine düğümlemiş ve bir türlü çözememiş bir yolcu... eyh, ona hitap etti: , — Yolcu, yolları çözemez ol- dun galiba? çağ — Evet... — Otuz yıldır ki bu dağ ba- şındayım, ilk defa karşıma insan yüzü çıkıyor. Haydi sana yol gös- tereyim; al şu asâyı, o sana rehber- lik eder. Ve ilâve etti: Tah 1 a EN Hazreti Ömer'in Ebu Musa- üleş'ari'ye gönderdiği nâmeden : «Kaza, adaletin icrası, muh- kem bir farzdır; -ve herkesçe uyulacak bir Sünnettir. . Senin karşında, meclisinde ve adalet huzurunda birbirine müsavi ol- mayacak hiç kimse bulunmasın... Zayıflar, adaletten ümitsizliğe düşmesin; kuvvetliler, senden, ta- raflılık ummasın... İddia eden, isbat etmeğe mecburdur. İnkâr eden yemine dâvet olunur. Sulh, caiz ve makbuldür. Elverir ki haram olan bir şeyi helâl göste- ren, yahut bir helâlı haram kılan bir sulh olmasın... Bu şartlar al- tında, hükümleri her Zaman in- ceden inceye ele almak ve daima hakka dönmekte serbest bulun- mak güzeldir. Kitap ve Sünnette bulamadığın noktalar üzerinde, idrâk ve vicdanına başvur!.. Bir- birine benzeyen ve uyan şeylere dikkat et!.. Ve aralarında bir kıyas yapl.. Bir kimse, delil gös- termek isterse ona zaman ve imkân bağışla!.. Verilen zaman içinde beklediğin delilleri geti- rirse hakkını ver; yoksa dâvası- nı düşür!.. Her Müslüman, adal t ehliyetinin bütününe maliktir. Tek, yalan yere şahitlikten, ve- sayet ve veraset işlerinde suliis- timalden ve buna benzer işlerden mahküm olmuş bulunmasın»... * Böyleyken??? İslâm hukuku, hakkın tâ kendisiyken??? Selim akıl, bütün zaman boyunca ne- reye başvurmuşsa şu hakikatler- den başka bir şey bulamamış, ve nereye başvursa bulamaya- cakken??? Adıdeğmez — Haydi, düş yollara, yürü! Buradan ötesini yolcu anlatıyor: — Bir müddet gittim. Ne kadar zaman ve nereye doğru; . bilmiyo- 13 rum. Bir de baktım ki, Antakya'ya gelmişim. Şeyhin verdiği asâyı, abdest almak için bir köşeye bı- raktım. Abdest aldıktan sonra ne görsem iyi?,. Asânın yerinde yel- ler esiyor. Antakyalılara meseleyi anlattım. Gülümsediler ve dediler: «Sana bu asâyı veren mutlaka İs- haktır; onu görmek az adama na- sip oldu.» Farkına varamadığım bu mazhariyet karşısında kederimden ölecek kadar üzüldüm. BENAN (ABDULLAHOĞLU) — Allah sırrını takdis etsin — Sözü: N — O sofinin ki, gönlü rızk ga- miyle düğümlüdür, bütün feyz ve hakıkat örtülüdür kendisine... ŞEYBAN (ALİOĞLU) — Allah sırrını takdis etsin — Bağlılarından biri, kendisinden, tecrit yoliyle, her âlâka ve bera- berlikten soyunmak yoliyle Hacce gitmek için izin istedi ve şu cevâ- bı aldı: — Evvelâ gönlünü tecrit et; yanlışlıktan ve gafletlerden... Nef- sini tecrit et, hevadan ve heves- lerden... Dilini tecrit et; boşboğaz- lıktan ve mânasızlıklardan... Sonra... EBÜLHASAN (MÜZEYYENOĞLU) — Allah sırrını takdis etsin — Allaha yol, göklerdeki yıl- diz sayısından fazladır; bende o yollardan binni arıyorum, ama bulamıyorum. Tefsirci ; — Sanmayın ki bu sözü söy- leyen, o yolu bulamayandır.Bu sö- zün sahibi, vücudda, yâni Hakta batıp boğulmuş olanlardan biri... Onlar ne kadar çok su içseler ve boğulsalar, o kadar çok suya ve boğulmaya doymazlar, fazlasını is- terler. f , Tefsirci : — Altın, çoğaldığı yerde aziz- dir. Seni en çok isteyen, en çok görendir. m5 iie