Sü YA PELERİNLİ ADAM “Piyes : Fakir bir pansiyon odası... Genç şair, saçları dağınık, iki büklüm, masasına eğil- miş, çalışmakta... Elinde kalem, önünde biri- birine geçmiş kâğıtlar, karışık bir kitap .. Masada yeni yakılmış bir mum... Al- üzerinde, içinden çıkıldığı gibi kalmış, allak bullak bir yatak... Yatağa “ bitişik küçük masada bir bardak tortulu su ve bir çalar saat... Eski bir konsol... Konsolun bir çekmecesi, yana kaçmış tarzda açık... Açık çekmeceden yorgun bir gömlek sarkıyor... Konsolun üstünde küflü bir ayna... Aynanın kenarında eski zaman kartpostalları... Orta yerde bir gaz sob az sobasının İsli pencersinde hafif bir alev dili... Duvarlarda, pansiyon sahibi rum kokanasının gençliğine ait resimler... Odanın tavan arasında oldu- Zu, iki küçük ve iğri pencereden belli...J (Tık tık saat sesleri - Kapı, üstüste beş kere varulür.) ŞAİR — Kimo? SES — Şair, aç me İğ Ben geldim | ŞAİR — Sen kimsin SES — Beklediğin ii ŞAİR — Ben kimseyi beklemiyorum! S — Al mumu da gel! Kapıyı aç ve yüzüme bak! (Kapıya doğru ayak sesleri - Kilit üstünde dönen anahtar.) ŞAİR — Kimsin sen? SES — Telâşa lüzum yok. Kaldır mumu yüzüme doğru! İyice baksana | ŞAİR — Simsiyah pelerininden başka bir şey görmüyorum. Ne o, başında ku- kulete mi var? Yüzün hiç belli değil. Nerede yüzün? — (Kah kah kah kah) Senin ruhun neredeyse benim de yüzüm orada. ŞA AİR — Söyle, sen kimsin, ne istiyorsun? Belli et çıbucak | SES — İzin verirsen odaya gireyim de öyle. Sana her şeyimi belli edeceğim. ŞAİR — Seni anlamadan! içeriye bıra- kamam. SES — Elin titriyor, şair! Mumu şam- dandan düşüreceksin. Zift yürekli karan- lığı düşün! ŞAİR — Kimsin diyorum sana! SES — Kim olduğumu ne yapacaksın? Sen kim olduğunu biliyorsun ya! Şair, yani meçhülün âşıkı | İdi verde geçeyim! 4 Per 4 e imi R — Beni korkutuyorsun ! SİYAH PELERİNLİ ADAM — Korku mu dedin? Ne ayıp, ne ayıp! Korkuyu genç taylarla yavru serçelere bırak! İnsan kor- kar mı hiç? Dur şu kırık iskemleye hele bir oturayım. Oh, ne rahatmış iskemlen ! Beş kat merdiven, doğrusu yordu dizleri- mi... Sen benim dizlerimin ne çektiğini bilir misin ? Dünya yaratıldı yaratılalı, ne çek- tiyse dizlerim çekti. (Bir lahza süküt, pe- şinden kah kah kah kah) Cadı çok para ver- miyorsun diye seni tavan arasına atmış. O ne cadı o! Demin mutfaktaki boş ekmek ranlığın üstüne bir karanlık cilâsı daha vurulduğunu gördü. Çünkü sigorta telini kesmiştim. Derken sen ona seslendin, mum istedin. Seni, odanda, mum yanarken ziyaret edeyim dedim. Zira Elektrik ışığı, mesafelerin rgel ve cetvelle ölçüle- ceğini zanneden ahmak bir gurur sahi- bidir. ŞAİR — Rüyada mıyım yoksa? SİYAH PELERİNLİ ADAM — Rüyada değilsin. Çünkü istersen rüyada olup olmadığını muayene edebilirsin. Beş duy- gunu, bütün bilgini, hafızanı, hatıranı, nisbet ölçülerini elekten geçirebilirsin. Hiç rüyada bunları yapabilir misin? (Kah kah kah) sen o rüyadasın ki, ismi hayattır; ve orada İnsanın, rüya görüp görmediğini muayene etmek hakkı... (Kah kah kah kah). ŞAİR — Bana acı ve kim olduğunu söyle! SİYAH PELERİNLİ ADAM — Eğer mu- aşeret kaidelerine bu kadar kıymet veri- yorsan, eğer bin ihtirasının içinde, salon adamı olmak gibi bir hevesinde varsa, takdim edeyim sana kendimi ! ŞAİR — Takdim et bana kendini | SİYAH PELERİNLİ ADAM — Ben senin bir baba dostunum. — Ben babamı tanıyamadım bile. SİYAH PELERİNLİ ADAM — O'da beni görse tanıyamazdı ŞAİR — Nasıl baba dostluğu bu böyle ? SİYAH PELERİNLİ ADAM — Bu çok eski bir baba dostluğu. Babana, büyük babana, onun da babasına, gitgide sonun- cu babana kadar varan bir dostluk. Daha doğrusu, onunla başlayan bir dostluk. ŞAİR — Hiç bir şey SES — Fakir odana beni bal ettiğin için teşekkür ederim. (Küt diye kapanan kapı.) AİR — Yere basmıyor gibi yürüyorsun. nin içi boş sanki. Sesin, gülüşün de bir tuhaf senin. Cehennemden gelen bir ıslığa benziyor. Sakın cin olmıyasın sen? SİYAH PELERİNLİ ADAM — Ben cin değilim. Cinler benim uşaklarım... Peleri- nimiğonlar ütüler, x BÜYÜK DOĞU, bundan sonra, her biri bir kaç sayı devam edecek, fevkalâde alâ- kalı küçük piyes tefrikaları verecektir. İlk defa olarak tının en büyük şöhreti) diye taktim ettiğimiz birinindir. Bir kaç nüsha sonra, piyes niha- yetlenir nihayetlenmez, onun kim olduğunu öğrenecek ; fakat belki de daha ilk satır- lardan anlayacaksınız. J 30 Yazan: P — Eeeeece? SİYAH PELERİNLİ ADAM — İşte ben senin en büyük babana güya secde emri verildiği zaman, güya bu emri dinlemiyen biricik melekmişim güya. Sana böyle öğ- retmediler mi ? ŞAİR — Şeytan 11! SİYAH PELERİNLİ ADAM — Şeytan!!! Şerrinden Allaha sığındıkları taşlanmış Şeytan!!! ŞAİR — İnandım senin Şeytan olduğuna. Zaten sen, dünyamızda mevcut olmiyan bir şeye benziyordun. SİYAH PELERİNLİ ADAM — (Kah kah kah kah) Hem mevcut olmamak, hem de benzemek. (Kah kah kah) sizin mevcutlar hakkındaki fikriniz işte bu! Hem bir şeye yok der, hem de onu başka bir şeye ben- zetirsiniz. (Kah kah kah kah) Halbuki Al- lahı hiç bir şeye benzetemediğiniz halde ona var diyorsunu ŞAİR — Mel'un siyah pelerinli adam! Ruhumun düzenini bozmaya geldin, anlı- orum. Şunu bil ki, içimdeki kâlnat mima- risinde tek taşın yerini bile değiştiremi- yeceksin. SİYAH PELERİNLİ ADAM — Ellerime bak! İşte uzatıyorum yüzüne doğru! El- lerimi görüyor musun R — Görüyorum! Ne İstiyorsun ? SİYAH PELERİNLİ ADAM — Neye ben- ziyor ellerim? ŞAİR — Ömrümde eşini görmediğim bir çift kadın eline SİYAH PELERİNLİ ADAM — Güzel mi onlar ? Söyle ! AİR — Güzel mi, bilmiyorum amma, korkunç ! Korkunç denecek kadar güzel | Yürüme üzerime doğru! Olduğun yerden onuş SİYAH PELERİNLİ ADAM — İşte senin içindeki kâinat mimarisini kuran eller! Şimdi onu geriye istersem vermiyecek misin? Aldanman için kalbine soktuğum yalanı bana karşı müdafaa mı edeceksin? (Kah kah kah) Hatırıma ne geldi, biliyor musun? Sahibinden aldığı et parçasını sahibine bile iade etmiyen köpek ŞAİR — Ben senden hiçbir şey almadım. Her şeyimi sana karşı koruyorum. SİYAH PELERİNLİ ADAM — Ruhunuz- da, iyi ve güzel diye bir tarafa ayırdığı» nız duyguların da sahibi beni ŞAİR — İnanmam sana! Sen insan: Wir doğruluğa teşvik etsende daha ik iğriliklere sürmek içindir. Sen o dolan- -dırıcısın ki, bin liralık bir vurgun kaldır- mak için, bir liralık borcunu iade edersin. SİYAH PELERİNLİ ADAM — Akılsız şair, seni softalar avlamış. Mum ışığına karşı elindeki elmayı çevirip dünyanın döndüğünü ispat eden köy mektebi mu- allimi çocukları nasıl avlarsa, öyle avla- mış. Fikirsiz şair, seni boğazına kadar altına boğmıya gelmiş birini, cebindeki mevhum kuruşa âşık farzediyorsun ! (Devam #diyor/