pe 00966 ÜÇÜNCÜ TAHLİL Yanlışlıklar kumkumâ mahut örnek cümlenin tayyareler, askerler gibi... Türkçede cemi isimli rinden bir kaçı: Birçok, pek çok, müt& addit, yığın yığın, bölü bölük, sıra sıra, dizi dizi, çeşit çeşit vesaire vesaire... Cemi ismini takip eden fail, ister cemat, ister ne- bat, ister insan fail olsun, asla cemedilmez. Birçök insan, pek çok hayvan, müteaddit gazete, bölük bölük asker, yığın yığın buğday, sıra sıra yalı, dizi dizi karga, çeşit çeşit kıyafet... doğrusu budur. Hâdiseyi, kaideler bir ğimi» «Niye güceneceğim, söyleyin !» dedim. Keğork bey bana: “Sen iyenl,, demez mi ?.. Ami her nekadar babam İstanbullu ise de bası: Aydınlı özbeöz Anadolulu... Müessis ve sahibi : Nesip Fazıl KISAKÜREK e U. Neşriyat Müdürü: Nejat MUHSİNOĞLU o Cağaloğlu, Acımusluk sokağı No, 15 Telefon : 21722 e İbrahim Horoz Basımevi Bir senelik abone : 12 Lira Altı aylık EN » Üç aylık bey 9 » Taşra Bâyilerimize cmuamızın umumi bayii, İstanbulda, Ankara caddesinde Cağaloğlu yokuşunda Esat Ekincigil'dir. Taşra bâyilerimiz için, her türlü hesap mereli, 17 nci say ımızdan itibaren, Esat Ekinelgil, talep ve şikâyet mercii de (Büyük Doğu) dur. ürk değilsin! kat- an etmeyin, eylemeyin, tarafa, zevk yoliyle kav- ramak pek basit... Türk- çenin mimari dehası, nasıl sayı sıfatlarını takip eden kelimelerin cemedilmesine mâni ise, sayı sıfatlarından hiçbir farkı olmayan cemi — Bizde bir ahlâk var mı — Biz de m ahlâk ohun ba- Oo muhakkak ki Annemin isimlerine de aynı muame- lenin tatbikini oâmirdir. Nasıl, 8 liralar, 12 elbiseler, 24 mebuslar diyemiyorsak, öylece, birçok liralar, çeşit çeşit elbiseler, müteaddit mebuslar diyemeyiz. /. gençliğimin ve mefkâre buhranı ve mefkâre buhranı, olacağına derslerine çalış!,, di de “ 60000 AVRUPA MUKADDERA- TININ YEDİ MUAMMASI eçen harp sonrasında şiirleriyle ve piyesleriyle oldukça mühim bir şöhret yapan (Jül Romen) in “Av- rupa mukadderatının yedi muamması, adlı eseri, Lüt- fü Ay tarafından dilimize çevrilmiş ve Nebioğlu Ya- yın Evi tarafından neşre- dilmiştir. (Jül Romen), bu eserini Fransanın yıkılışından son- ra gittiği Amerikada yaz- mıştır. Eserde ikinci dünya har- bine takaddüm eden gün- lerde sulhu kurtarmak için muharririn ve sulh sever devlet adamlarının gösterdikleri gayretler ve teşebbüsler, (arşiv) daire- lerinin tozları arasında çü- rümekten kurtarılarak usta bir kalemle dünya efkârı- nın idraki önüne konul- maktadır. Zr ilk zamanlarında ailemle ihtilâf Ahmet Mithat efendi nasıl şöh- babasına, gelince, o da Safranbolulu... İnanır görünerek sustu, Aradan bir müddet geçti. “Bir gün odadaki arkadaşlarla Büyükdereye bir gezinti yaptık. Büyükderenin meşhur büyük “çayırında bentlere doğru yürürken hemen “Olun kenarına çok yüksek şekilde istiflenmiş “Çok ekin kümelerine rastgeldik, Ben hemen: fena, dedim, Allah muhafaza etsin, bir sigera atılsa bir hamlede koca mahvolacak!,, Bu Keğork bey hemen atıldı: “Rahmi bey! Sizin Türk olduğunuza şimdi inandım! Çünkü her hangi bir mevzuda Türkün aklına evvelâ ateş, tabanca, kurşun gelir!,, ne dersiniz ? Üstat hafif hafif tebessüm ediyo — Zihniyet meselesi, bilmem ei bilmem eğri... — Üstadım, en büyük ıstırap ve neşeleriniz? — En büyük ıstıraplarım sevdiklerimin ölü mile tecelli etmiştir. Neşelerim ise, adi gün- lerde, Sarıyere, e Ri eg gi ittiğimiz zamanlar ve Çam ok severim z Buraya gk kaldım. Gidemi- yı | görüyorsunuz? Yarınki öle hakkındaki fikirleriniz — Fennin ilerlemesi, icat'ar ve yeni terak- kiler 70 sene evvelki dünyayı tanınmıyacak hale getirdi. Fakat zannederim, bu harbin so- devletler ve yanında kuzu küçüklüğünde ufacık devletler bu'undukça, yarin ki dünya, yine bir harp dünyası olacaktır. SİLA Zi Lİ ul el ad te iki gün mili Kanlıca vakası, Çeşme tıkça be katliamı, ondan evvelki Beykoz cinayeti... Bun. lar hemen akla geliverenler... Ahlâksızlar Dek çoğaldı. Kıskançlık cinayetleri... Bu vaka- lar okadar kılişeleşti ki, bir adam bir kadını metres tutuyor, bir müddet onun Aş güzelliğinden istifade ediyor. Ondan avga... Vuruyor tekmeyi... Daha sonra, gün- lerden bir gün, yolda .— ideler “Haydi eve dön,, diyor, kadın müyor. o Tabanca, ak... Akşamına “ pe yazıyor,, avazele- rile müvezziler, e bu rai sebepleri nedir ? — Bi Bi emen hemen bir tek müessire irca ediliverir. Dinin verdiği (mora!) eksikliği... (Moral) öyle bir esasa dayanmalı ki, o esas yıkılıverince, apışıp kalınmamalı! Ve hattâ bu esas yıkı'acak, kaybedilecek bir şey olma- malı... Nitekim bizde din gevşeyince, dine isti- nat eden (moral) de tabiatile mahvoldu. “ ürüne Tiz yolan Haiieki öy ve —E0 sotaleti kil Eskiden Trinesdi şöhretler yüzü geçmezmiş ve bunlar bir odaya sığabilir ve toplanab'lirlerm'ş. Şimdi binlerce var. (Emil Zola), bir apartımanın en üst ka- tında tek bir odacıkta otu ur, taşradaki aile- s'nin arada sirada gönderdiği zeytin yağına ekmek banarak, ancak karnını doyurabilirmiş. Ve hattâ kendine bir ok yapmı: bilirmiş. Maliki o'duğu tek kat elbiseyi, oda- sina girer girmez çıkarır ve çiplak dolaşırmış, sebep de elbisenin eskimemesiymiş... Ben de 0 i dak a Yale e 0 ül Mn kü ret?,. Pekâlâ parada kazanıyor!,, der, ayak direrdim. Mamafi hâlâ bu telâkki değişebil- miş değildir. Bir an süküt... Üstadı mn kaygısile m Üstat, devam ediyor Size roman ve romancı imada esas- larını yazdığım bir makaleyi vereyim, okuyun ! romancımız, kütüphanesinden çıkardığı bir makaleyi bana verdi. Ben okur- ken o da dinlenmiş oldu. Makalenin metuine dair bir şey yazmıyacağım. Çünkü, Ustat, gerek 4 - 5 nüsha devam etmek üzere bil hikâyesini ve ge bu makaleyi (BÜYÜK DOGU) ya lâtfetmeleri hususundaki ricama : e9oraliyi lâttetmesini rica ettim. O totoğraf! verirken — Aİ dedi, “25 yıl evve:ki resmi,, diye yazın |.. “gi — Affedersiniz son bir sual daha sormak | istiyorum, Halk Partisi mükâlatının Halide Edibe verilmesi hakkında ne düşünüyorsunuz ? Üstat, bu defa i j —M Diyor ve muhterem elini a zâmanının geldiğini işaret etmiş oluyo: i Nejat MUHSİNOĞLÜ ,