Şa DOST Türkiye ile İngiltere arasındaki itti- fak, politika (spekülâsyon) larının hasis hesaplarından doğmamıştır. Türkiye ile İngiltere arasındaki ittifak, saman alevi gibi parlayıp sönmeğe mahküm, günlük hırslara harcanacak bir yem değildir. Bu ittifakı, iktidarı elde tutanlar tarafından, günü geçirmek endişesile gösterilmiş bir canbazlık hüneri, bir siyasi perende gibi görenler de, sade- ce kendilerini aldatırlar. Bu ittifakın sebeplerini ve mânasını şu bulanık devran deryasının sathında değil, de- s6 > Li ân rinlerinde aramalıdır; çok derinlerinde... Artık âdi sayılacak derecede çok tek- rar edilmiş olmasına rağmen, prensibi bir daha ortaya koyalım: İngiltere ile Türkiye arasındaki itti- fak, politika sahalarında sık sık bu- luşmuş iki tarihi pehlivanın bin bir müsabakada biribirlerini tarttıktan ve bir hayli boy ölçüştükten sonra biri- birlerine ısınmış ve sinmiş olmalarının neticesidir. Biz, biribirimize karşı, zekâlarımızı en şirret ve en münis derecelere in- Cn çıkararak meali Aai Ni ri n korkunç düşman ve mli pe, N olese biribirimizi bir “hayli İNGİLİ seyrettikten sonra, dost iken birçok yeni düşmanlık ve düşman iken bir çok yeni dostluk tecrübesine atılmış, nihayet dostluklarımızı biribirimize ve düşmanlıklarımızı mutlaka başkalarına hasretmek ( lüzumuna inanmışızdır. İngiliz dostlarımız!.. Türkiye ile İngiltere arasındaki itti- fakı, Türk milleti, iki millet arasında kati bir ihtiras tasfiyesi ve iki millet arasında nesillere ve asırlara devredi- lecek, ne kadar mümkünse o kadar ebedi bir bağlılık saymaktadır. Bu bağlılığın (Kamınvelt) milletlerine de bir (sempati) düğümü olduğu aşikâr ise de, Türk milleti ittifakının sevgi mihrakı üzerine Britanyalıyı oturtmuş- tur. Bu salgın ortasında, Türk mille- tinin, makul sayılabilecek derecede hodkâm bir siyasi adese kullanmak hakkını muhafaza ederek her fedakâr- lığı göze alacağı ilk ve belki de tek milletler arası umde budur. Biz, yap- tıklarımızı borç olarak yapmadık; size de yapmak imkânlarına sahip oldukla- rınızı borç olarak yüklemiyoruz. Gerçe bütün tarih boyunca ayakta duruşu- muz, asla bir tesadüf olmayıp daima ince bir hesap neticesi olmuşsa'da, dost- luğumuz, o zâafımız dır ki, bizde tartı Nizamettin Nazit Z2LERE!J ve ölçü hasisliğinden eser bırakmaz. Fakat sanırız ki, yanmak için kâfi dere- cede alev ve batmak için yeter dere- cede sebebe — e bu dünyaya yeni bir volkan yepyeni bir kıya- m her halde Bişi. olarak katılma- ı Derhal söylemeliyiz ki, Türk milleti İngiltere ile bir harp mevsimi için de- gil, bir yepyeni dünya ve bu yepyeni dünyada Ankara ile Londranın beke nebileceği bir istikrar için elele ver- miştir. Ve sevdiğimiz Britanyalıya Türk - İngiliz ittifakının canlılığını, ko- laylıkla vazgeçilebilir bir politika öl- çüsü gibi göstermek ve daha ileriye Gileeek bu fikri ona mal etmeğe kal- kışmak, İngiliz ein Bem tiksindi- recek*bir dalâlet İngiliz milleti; Türk - İngiliz ittifakı üzerinde bir münakaşanın, ülkelerinde güneş batmayan imparatorluğun düş- manlarını, İngiliz bütünlüğünde ölüm darbesi sayılacak bir rahne kadar se- vindireceğini bilmelidir. Biz, İngiliz milletinin Türk dostları, lerinde Size batmayan İmpara- luğun düşmanlarını, asla sevindir- -a biyetinde e değiliz. Telâş etmeyiniz; Türkiyenin konuşacağı zaman gelecek- tir ve arızi müdahaleciler, mânasız şi- kâyetlerindeki hatadan utanacaklardır, | NİÇİN, NİÇİN NİÇİN 227 peşi zn nun gayeleri, namütenahi kollara ayrılır ve ettiği için. Yalan da olsa, başka milletlerin hayat ve tekevvün hak- ve riayet sözü, sadece (Anglo-Sakson) ların ağzına inhisar Bir ide olocya değil, ormanda kaplanın mutlak hâkimiyet yü tek bir kolda birl Mukaddes e lez yeni dünyanın eşiğinde, en ileri ve üstün şartlar yn kendi zaman ve mekânına topyekün hâkim kılmak mefkâre: u mefkürenin ana edeli bir iç tekevvün ve bir iç po- litika dâvasıdır. Bu ana hedef derecesinde mühim bir başka hedefi de, bu iç seline milletlerarası münasebetinde, dış politika manivelâsında, kendisini kolaylıkla meydana getirecek, kabul ve tasdik ettirecek, teesüs ve temerküzünü sağlamlaştı- racak büyük ve üstün siyaset çatısını kurmaktır. üyük Doğu) nun gözünde, bir kamusluk, siyasi, . tarihi, iktisadi, harsi, ilmi, fenni, içtimai, ruhi mucip sebepler manzumesine bağlı olarak, dış politika bakımından Türk vata- nınin selâmet çatısı, İngiliz siyasetine İstinat ettirilmek zorundadır. âva, içeride birşey olmaktır; fakat biz içeride her ne olmak istersek, buna dışardan imkân verecek, hiç değilse en az engel teşkil edecek dış ya münasebetini, iç tekevvün dâyamız kadar Bu aptalca bir his, öküzce bir. sevgi, sersemce bir hayranlık, alçakca bir menfaat hırsı olmak yerine, aptalların, öküzlerin, sersemlerin ve alçakların asla anlıyamıyacığı koskoca bir mef- küre icabıdır. Niçin İngiliz politikasına bağlanmak; nil niçin, ve mi??? Batı dünyası, artık bütün tezatlarını t asfiye yoluna gir- diği; bundan böyl lıkla büyük devletli ve nezaket günlerinde ileriye atılmayı seven (Büvük Doğu) — erikler i iolüde: kozu day Sa ii e ki eler aramdaki iki taraf matbuatının (gaf) üstüne (gaf) yaptığı bugünlerde, lere yer kalmadiğı için 11! bu ideolocya hakikatini heykelleştirmeyi borç bilir. Ne-Fe-Ka Min hakkını sistemleştirici bir nefsanilik pisikolocyası olan naziz- manın galebesi halinde, Türk milletine, okur yazarları kesil- Se sonra Haymana ovasını ene vazifesi düşeceği rs Türk milletinin, Doğu m de, Batının bütün metlerini Doğunun şahsiyetinde seen; yepyeni bir hülviyetle il epiimeni, ancak mi, > me vermek neticesinde usulü mümkün bir dâva olduğ ne in ve çileler. silk LERİN merkezinde oturan bir millet zi bakımından, İngilizlerle ancak müte- kabil ve ebedi bir ahenk, iş ve görüş Deil karşılığında te- kevvün binamızı karablieceğimiz için nglo - Sakson) lar, mihaxala, söyle veya böyle, bugün veya ban akat mutlaka beş kiadbe kiyametiıden dünya hakimiy, etine hak lem da üstün: cemiyet olarak çıkacağı için. Ve sid bütün bir tarihi tekevvün mecburiyet ve mesuliyeti taşıyan aziz Türk milleti, mutlaka en üstün haklara namzetliğini ilân edeceği; ve bu dâvada ister madde, ister ruh bakımından en hafif engele ancak (Anglo - Sakson) hakimiyeti takdirinde e edeceği; sk — takdirin dışında her tecelli, bizce mutlai m demek o ti bunlar bakimdan, İogiliz politikasını, dış siyaset çatımızın ana direği yi rcu, bizce, vatan zarfımızın n ii Gi idde at şia kendi dereces sinde azizleştirdiği, kurtarıcı bir mefküre o hâdisenin, devlet ve bedahet anlarında değil, dacret 4 Mi vi