A ye © HAKİKA'T, hari MARİFET Yürü, tez bir Tanrı dostu ara! Böyle yaptın mı, Tanrı senin dostun olur. Ağyardan halvet etmek gerek; yardan değil. Kürk, kışın işe yarar, baharda değil. Akıl, başka bir akılla birleşt mi, nur artar, yol mey- dana çıkar. Fakat nefs, bir başka nefsle sevinir, gülerse, karan- lık çoğalır, yol gizlenir. Zira mümin, müminin aynası olunca, yüzü buğulan- madan kurtulur. Topraktan aşağı mısın ki? Toprak bile sevgiliyi bu- lunca, bir bahar yüzünden, yüz binlerce çiçeğe kavuştu. O yaş ağaç, sevgiliyle buluşunca hoş bir hava yü- zünden, baştan ayağa açıldı, donandı. Fakat kışın, aykırı bir dost görünce, başını, yüzünü yorganın altına çekti. Bilgiyle uyumak, uyanıklıktır. Vay bilgisizle oturan uyanık kişiye ! Kargalar kış mevsimi otağlarını kurdular mı, büller gizlenir ve susarlar. ; Çünkü gül bahçesi olmayınca bülbül süküt eder. Güneşin kayboluşu, uyanıklığı öldürür. Ey güneş! Sen, yeraltını aydınlatmak üzere bu gül bahçesini terkediyorsun. bül- Fakat marifet güneşi bir yerden bir yere gitmez, o güneş batmaz. Onun tanyeri akıl ve candan başka bir yer değildir. Hele işi, gücü; gündüz olsun, gece olsun, âlemi ay- dınlatmak olan o, cihanın kemal güneşi, hiç kaybolmaz. skender'sen, gün doğusuna gel! Ondan sonra nereye gidersen nurlusun, kuvvetlisin! Senin yarasa duygun batıya doğru koşmakta, inciler saçan duygun da, doğuya doğru akmakta. Ey atlı! Nefs duygusu yolu, eşeklerin yoludur. Ey eşeklere karışan, utan! Bu beş duygudan başka, beş duygu daha vardır. O duygular kızıl altın gibidir, öbürleri bakır gibi... Tanıyışta, anlayışta mahareti olanlar, o pazarda nasıl olur da bakır duyguyu altın duygu gibi alırlar? Bedenlerin duygusu, zulmet gıdası yemekte; can duy- gusuysa bir güneşten çerezlenmekte... Ey duygularını derleyip toplıyarak gayp âlemine götüren! Musâ gibi elini koynundan çıkar! Ey sıfatları marifet güneşi olan! Bu âlemin güneşi, bir sıfatla mukayyettir. Halbuki sen, kâh güneş olursun, kâh deniz... Kâh Kafdağı kesilirsin, kâh Anka... Fakat kakikatta sen, ne bu olursun, ne o! Ey vehim- lerden uzak, ey ileriden ileri olan! Ruh; ilimle, akılla dosttur. Ruhun Arapçayla, Türk- çeyle ne işi var? Ey nakşı, sureti olmıyan! Bunca nakışlar, bunca su- retlerle, sana hem müşebbih hayran olmuştur, hem mu- vahhit! Hayvan duygusu padişahı görseydi, öküzle eşek de Tanrı'yı görürdü. MEVLÂNA - (Mesnevi) - Velet İZBUDAK 10 * SOLON'DAN Kg HİKMETLER <S. “ “Evet, bütün kötülüğü biliyorum! En eski Yunan ilinin çökmekte olduğunu görüyorum! Yüreğim derinden derine sızlıyor.,, ... “Zenginler! Siz; bütün iyi şeylerden, bıkıncaya ka- dar tatmış olan siz, taşkın yüreğinizi yatıştırın! Ölçüsüz düşüncelerinize, dileklerinize sınırlar çekin! Çünkü biz her şeye (evet!) demiyeceğiz! Sizin her dilediğiniz olmıyacak!,, vik “Halka, yetecek kadar hak verdim; Ölçüyü ne dar tuttum, ne de geniş... Gücü ellerinde tutanlara, zenginlik- lerile göz kamaştıranlara, (yakışığından çok, hiçbir şey almayın!) dedim. Her iki yanıda sağlam kalkanla ko- rudum. Haksız olârak, hiçbirine ötekini ezdirmedim.,, “Halk, başıboş bırakılamaz. Gemi çok kısılmazsa, yol göstericilerinin ardından güçlükle gelir. Çünkü büyük refaha kavuşanlar, onu kaldıracak kadar hikmetli değil- lerse, tokluk yüzünden şaşırırlar.,, ? *. “Verdiğim sözleri, Tanrının yardımile yerine getirdim. Boş, mânasız birşey de yapmadım. Beni ne (Tiran) lar gibi' sertlik, zorlukla iş görmek; ne de yurt toprağında efendi ile uşağa aynı payı vermiş olmak sevindirir.,, #ek “Halkı her ne için topladımsa, acaba bunlardan hangisi yerine gelmeden oturup dinlendim? Zamanın hâ- kimlik kürsüsü önünde, ulu Tanrı, iyi yürekli kara toprak şahidim olacaktır. Halkın vücuduna saplanmış sayısız borç taşlarını, birer birer söküp çıkardım. Halk eskiden köleydi, şimdi hür oldu. Attika dilini unutmuşlardı. Yurtta, insana yakışmaz kölelik boyunduruğu altında inleyenleri, ağaların zorba- lıkları altında tirtir titreyenleri, hürriyete ulaştırdım. Fakat zoru hakla birleştirerek, bunları kuvvetle yaptım; ve nasıl söz verdimse, öyle başardım. İyi ve kötü her yurttaş için, doğru bir adalet temin eden kanunlar koy- dum. Kötü düşünceli, mal hırslı biri, benim yerime üven- direyi elime almış olsaydı, halkı elinden kaçırırdı. Biribi- rine düşman sınıflardan, birinin istediğini, öbürünün dü- şündüğünü yapmış olsaydım, Atina neler kaybederdil,, #* “Halka, açıkça, sert bir söz söylemek gerekse, bu, şimdi ellerine geçen şeyleri rüyalarında bile görmedikleri olur. Bana verilen salâhiyet bir başkasına verilseydi, o, hem halkın dizginlerini zaptedemez; hem de sütü çalkalayıp kaymağını kendisine ayırmadan, durup dinlenmezdi. Ben- se, döğüşen düşman dizilerinin arasında, bir sınır taşı gibi dikildim, kaldım!,, ç *.» “Ben bir takımınızdan daha derin görüşlü, bir takı- mınızdan da daha pek yürekliyim!,, #ek “Ben, evvelâ, (Pizistratos)un, hâkimiyet makamını ele geçirmeğe çalıştığını anlamayanlardan daha derin görüş- lüyüm; sonra da bunu bildiği halde susanlardan daha pek yürekli...,, , ATİNALILARIN DEVLETİ - Aristo - M. K. Yu