Ni * İ“R RÖPORTAJLAR HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR endi kendime ilk sual şu: — Üstadın köşküne nasıl girebile- eğim; beni lütfen kabul etmesini nasıl temin edeceğim ? Tam bir inziva hayatı yaşayan teaddit telefonlarımız cevapsız kalmış, bir kere de kapısı açılmamıştı. 'uttuğunu koparan takımdan olmak istedi- ğim için, tam bir muvaffak olma niyetile yola ım, Kış ortasında yeşillikler Heybelinin manzarası, bir no yor. Burada, çamların koyu ve nefti sıklığı arasında, beyaz bir köşk... Her tarafı ufuklara kadar ayak altında tutan bu köşkte, üstat, hizmetçisile yapyalnız oturuyor Kendi kendime bir sürü (maskot) cümleleri kullanarak, üstünde (H. R Gürpınar) yazan beyaz kartonun yanındaki si- g” düğmeye bastım. Ne bir ses, ne bir ha- üstada mü- içinde yükselen tada, şahaneleşi- kelime ve ie Gü basıyorum... Zil ilk defa duğum bir tansel Sliyor Bir kız, demir kapının üst kısmını açıyor. — Üstadı görmek etyarn Kız, mahzun bir tavırla — Maalesef, diyor, kimseyi kabul etmez! duy- patronuma, böyle bir vaziyetle karşılaşmak endişesile demiştim ki : — Ya Hüseyin Rahmi ? bey beni kabul et- — Necip Fazıl veya onun mümessili diye haber gönderirsin | Bu sözler kulağıma e olduğu için, kapı- daki kıza: — ti Fazıl, deyiniz! dim. un bir tereddüt vakfesinden sonra, kız- cağı razı a içeri gitti. bahçenin Yerde, ipek acem halıları, koyuya yakın yeşil oda takımı, ayni renkte perdeler... Solda bir çini soba, duvarda sanatkârane tablolar... tada ceviz bir masa, sağda gümüş takım- > zarflayan camlı bir dolap, karşısında bir . Her şey büyük bir zevkle seçilmiş ve e öm Hizmetçi, a simsiyah peçeleyen pancur- ları açıyor. Bol ışık... Biraz sonra, kapı açılıyor : İşte üstat!.. Elini öpüyorum, kendimi tanıtiyorum. Sap- dığım basit , hileye ehemmiyet vermez görüne- Emin olun ki, bir sürü mecmu rüyorum. Memleketimizdeki bütün "ke saree, mz rağm ileri . Senelerce el'ami sönen girdi Blmele sıyrılabilmiş... Bu çok mühim!.. Nejat MUHSİNOĞLU Ve kolunu uzatıp yumruğunu göstererek ilâve ediyor : — Bütün ms karşı dimdik ve bü- .. Necip Fazıl'ın yazdığı yazılar, ne güç r... İşin bu muvaffakıyet tarafını Bl omyaram, Buluşlarile, görüşlerile bu kadar güç yazıları, bu kadar bol yazabil- mek... İşte en büyük hayretim!.. Rahatsız bulunmama ve doktorların zihnen meşgul ol- külmiyen bir meemi mayı menetmelerine rağmen her tarafını büyük bir zevkle simi müstağni kalamadığım yegâne mecmuâ — Meşgalenizi Ke teşkil ediyor; üstadım? — Şimdiki halde istirahat... Bunun kep bir kelime ile ifadesi şu: Zihin serseriliği yapıyorum. — Yeni eserleriniz, romanlarınız, " hikâyele- mürek- riniz ? — (Dünyanın Mihveri) isimli bir roman ha- zırladım. biraz eğridir. Bunu düzeltmeye uğraşanlara verilecek Dk basittir Nasıl TE sana veya Ayasofyanın kubbe- sini bir karınca bir hamlede düzeltemezse, n #mihveri, malüm ya, siz de bir şey yapamazsınız, — İstikbale ait. (proje) leriniz ? — İlâhi Muhs'noğlu, bundan sonra da (proje) olur mu? Mamafi sana bütün nikbinliklerimi kaybettir — Şahsi âdetleriniz ?.. Üstat, ia cevap veriyor aşındayken annem ölmüşi babam bir si söyliyeyim; 349) 3S başka bir kadınla evlenince beni İstanbulda teyzemin yanına getirdiler. Evde 10 - 12 kişi vardı. Yere bir “yaygı yayarlar; üzerine yük- cut... Bende bilmukabele davet yapınca, ev- dekilere bu mecburiyeti kabul ettirdim. Keza yer ye Üzerinde, imkân yok, uyunmaz, değil mi — Fk içki kullanır mısınız ? — İçki içmem. Sigaraya gelince, 25 sene içtim, Bir gün doktorlar ya canını, ya sigarayı deyip dayattılar. O zaman bıraktım. Fakat çok müşkül oldu. Bırakacağıma dair evdekilere söz vermiştim. Bir gün çalışma odamda otu- rürken gayet nefis (Reji) tütünlerini masamda gördüm. Usulca kapıyı kilitleyerek bir tanesini yaktım. Henüz bir nefes çekmiştim ki, içimde bir ses çalkandı : «Kapı kilitlenince evdekiler aldandı. Ya kendin ?» Derhal sigarayı tablaya bastırdım. O gün bugün, aşağı yukarı 30 sene- dir içmiyorum. — Yazı yazma tarzınız ? için ekli; Tabit şimdi ihtiyarladık. Mamafi Ke eskisi kadar, yine bayılırım. — Gençliğinize ait kim bilir ne güzel hatı- ralarınız vardır. Bir ikisini lâtfeder misiniz ? Alnı kırışıyor, gözleri çok uzaklara dalıyor ve mırıldanıyor : 5 lik bir sandaleının, bana,750 - 55 s evvel söylediği bir söz vardır ki, hâlâ İlel : O zaman Aksarayda lesinin önüne gelmiştik ki, iskeleye yanaşmak üzere olan bir vapurla karşılaştık. Öyle fena bir vaziyette kalmıştık ki, iskele ile vapur arasında ezilebilirdik. Sandalcı gayet soğuk kanlı ve o nisbette mahir bir manevra ile bu tehlikeyi atlattı, Bu muhakkak ölümden kur- tulur kurtulmaz, işte o sandalcı bugün dahi unutmadığım şu sözleri söyledi : Sen ne yaman Saffet Nezihiyi ve beni yazı yazmaktan bir müddet yasak etmiş; ve Ahmet Rasimi Maarif, Saffet Nezihiyi Hariciye, beni de Nafia retlerine biner kuru neza- kadar hepsi ermeni... Birkaç man bana zıt gittiler. Sonraları b başladık. Bir gün müdür Keğork «Rahmi bey, gücenme, sana bir şey söylüyese, (Sayfayı çeviriniz) 15.