İ“ RÖPORTAJLAR “SES,, TİYATROSUNDA DB" zamanlar «Ses»i beyaz perdeye | intikal ettirip hayâl gösterilen Fransız tiyatrosunda, «Ses Tiyatrosu» Bir operet sahnesi isimli teşekkül, eps perdesini açtı. «Hava - Cıva» ve «Gönülden Gö- nüle» isimli iki e sonra Cemal ve Ekrem Reşit kardeşlerin «Lüküs Hayat» 1... Bir operette rol aldığını hayretle gördüğüm değerli sanatkâr Avni Dilligil, ayni zamanda bu teşekkülün «zorba» odeğil, «zorlu» rejisörü... «Lüküs Hayat» ın provaları yapılırken, ona, uzaktan bakıyorum. Çırpınıyor, didiniyor, en ufak (mimik) leri” bile bizzat yaparak gösteriyor: Hummalı bir faaliyet. Giden gelen, sakallı bıyıklı, tuva- letli, mayolu, cepkenli bir kalabalık... Fakat bütün bu kadar kişiden tek «çıt» çıkmıyor. Dışarıdaki kahkaha tufanının gürültüsünü de (kulis) yu- tuyor. Dışarıda «Gönülden Gönüle» opereti oynanmakta... Önünde, upuzun, enli mavi kurde- leye bağlanmış bir gözlük, göğsünde önlük, tam bir Ermeni gazinocu eda- sile kırıta kırıta sahneden (kulis) e giren ve yakın istikbalin mühim bir sanatkârını vadeden Tevhit Bilge ile; Gazinonun müşterisi, sahte mihrace, lisan ve tavrı içinde sahnede hakiki bir Kürt- olan Muzaffer Hepgüler yanıma geliyorlar. Tevhit, dışarıda hâlâ dinmiyen al- kışları işaret ederek nefes nefese : mek karnemde olmasa, yi- yecek yemekde bulamasam gam, ka- Nejat MUHSİNOĞLU savet çekmem, diyor, illâki şu alkış, her şeyim o — Sahneye âşık mısın ?. — Hem'de nasıl! 4 sene evvel ilk sahneye çıkışımdan sonra birçok defa mecburiyetler neticesi ondan ayrı düştüğüm zamanlar, bana, içimde kanayan bir yara var gibi gelirdi. — Atıldığın sahne hayatından baş- ka bir işle meşgulmusun ? Malüm ya, bizim memlekette sanatkâr ?.. Tevhitle Muzaffer ikisi birden atı- lıyorlar : r, hatta memuriyetimizi bile terkettik. Burada tam bir ahenk için- Avni bir provada de, zan güvenle bakarak çalışı- oru Bekirda «O Adam» piyesindeki rolünü yazmakla meşgul olan Avni söze karışıyor : — İnanırmısın, 64 kişilik kadroda yalnız 25 kişi para alıyor. Geri kalan . bir kuruş bile para almıyor ve sanat aşkına, hemde ölesiye çalışıyorlar. Renan Fosfor, elinde kocaman ka- lemi, yanımıza geliyor. ( Operet) in dedikodu kıralı : — Müsaadenizle, diyor, sizi defte- rime kaydedeyim ! 7- Geç kaldınız, sizi ben daha ev- vel kaydettim. Yalnız bazı noktalar eksik, onlarıda siz söyleyin, olsun bitsin. O eksikleri anlamış gibi: — 27 yaşındayım, 934 tenberi sah- nedeyim, Üsküdar ve Eminönü Halk- evlerinde, Raşit Rıza tiyatrosunda çalıştım. Ondan sonra da buraya gir- dim. Bekârım, edebiyat faküitesi son sınıfındayım. İşte künyem | Her vatandaş Renan Fosfor gibi 3ol S4 olsa, bizde nüfus sayımı bir iki saat- lik mesele olurdu. Mükemmel'doğrusu ! Avni Dilligil köşesinde doğrularak : — Edebiyat Fakültesi son -sınıfın- dan bir arkadaş daha var; Muzaffer Esin... Bihassa (Kompozisyon) larda çok muvaffak oluyor. Geçen gün ti- yatroda bir buhran geçirdi ve gitti. Arkamdan bir ses, Avni'nin sö- zünü kesiyor : — Ve o gece sabaha kadar uyku uyuyamadım. Ertesi sabah koşa koşa tiyatroya geldim. Sahneden ayrılmanın imkânsızlığını, ağlıyarak Avni beye anlattım. Ve görüyorsunuz, yine sah- nedeyim! Hem bu sefer kararım, ölünceye kadar... Rolleri biten bir gurup daha yanıma geliyor. Baki Baz, Saadet Sevenler, Refet, salâhattin.. Maşaallah kırkına merdiven daya- mış, evli ve birde yavrusu Olan, (Opret)in «afili» dondurmacısı Baki Baz, tiyatroda epey eskilerden... Kome- ei 2 muvaffak olmasına rağmen dra- ayılıyor. iye) nin de istikbalinden çok şeyler umduğu ve içinde sanat aşkının ateşi yandığı her halinden hemen belli olan Saadet Sevenler, ilk 'defa (Gönülden Gönüle) opereti ile sahne hayatına baş'amış bulunuyor. İstanbul Konservatuvarından mezun olup Almanya ve Finlândiyada kon- serler veren İhsan Balkır, başında sorguç, göğsünde nişanlar, sahneye girmek üzere. Bana dönüyor s Tevhit Bilge — lik defa bir (operet) te, burada rol aldım. Mamafi sahne değil mi ? İnsan içine bir defa düşmiye görsün; sonra kurtulamıyor. (Sayfayı çeviriniz / 15