> gti 25 Teşrinisani 1937 m AKŞAMDAN AKŞAMA “ Makbul kelle,, Ankarada ve İstanbulda bir çok dairelerin birer maibuat büroları var- dır: Kendilerine taallık eden bir kahsi gazetelerde görünce keserler, tasnif ederler, dosya yaparlar. Bun- lara İstinaden bir çok işler görülür. Yanlışlar tekzib edilir, doğru hissini verenler, diğer menabiden gelen ay- ni mahiyetteki vesaikle yanyana g& tirilip hüccet olarak kullanılır. Bu gayet iyi bir usuldür. Maarif Vekâletinin de elbette bu kabil bir müessesesi olacak. Fakat edebiyata ve umumiyetle kültür iş lerine taallâk eden kısımlarda niçin bü sistemden istifade edilmiyor? Edi- liyorsa neden neticelerini görmüyo- ruz? ... Bir müntehabat, bir kıraat kitabi, bir edebiyat konferansı için, merci, hemen dalma matbu kitaplır, Hak buki kitap kâfi mi? Nice kiymetli fikir ve sanat mahsulleri var ki, ga- »etelerde basılmakla kalıyor. Edebiyat hocalarınızdan birile ko- huşuyordum. Bir genç edibimizi mev: | zuu bahsettim. Ancak ismen müp- hem sürette tanıyıp umuz silkti: — Hangi eseri var?... — Makaleleri... gazetelerde çıkan Topörtajları... Hikâyeleri... «— Adam sen de.» manasında güldü; ve istihfafla dudak büktük- ten sonra, açıktan açığa dedi ki: — Gazete okuyacak vakit bulamı- yorum... Malüm ya.. Meşguliyet... — Anlıyordum! Onun nazarında, neselâ şöyle“bir tasnif vardı: Tiyat- fonun yanında bar neyse, mektebe kıyasla kıraathane one mevkideyse, kitaba nazaran da gazete o derece «Gayri ilmi, gayri edebis idi. Halbuki hakikat böyle midir? Bir takım hususi sebebler, Türk gazete- ciliğini gazete unsuru olmaması icab eden malzemenin de uğrağı haline ge- tirmiştir. Hem sık sık uğrağı... En güzlde kalem sahiplerinin, dü- şünce adamlarının, mütetebbi'lerin yazıları gazetelerde çıkar ve ekseriya bir kere basılmakla kalır. Ya müelli- finin ihmaleiliği, ya tabilerin kıymet takdir edememesi, ya piyasanın böy- le bir yazıyı ticari evsafta bulmama- Sı, bu tarz eserleri müstakbel müte- tebbi'lerin hafriyatı andıracak araş- tırmalarına kadar nisyana gömülü bırakacaktır. Meselâ dün Ahmed Emin Yal man'ın oMakbul kelleo diye bir yazısını okudum, Bir hikâye ki ömrü bir gün- lük olan bir gazele nüshasında ölüp giderse cidden yazıktır. Şirinlik, mev- zuunun hülâsasından başlıyor: ... «Tarihi araştırmalar yapıldığı esnasın- da kazılarda suhur eden kafa taslarile ha- getiri İ Bu haftı işletmek istiyenler en uzak mobille köyünden alıp. Halkevine yorlar. Korku ve hayret içinde kalan köy- lü, yerine dönünce, meseleyi soranlara şöyle irahat veriyor: — Sizin anlıyacağınız, bu şehirliler , makbul bir kelle nasıl olur diye birbirleri. adam, aşağıdaki kalabalığı anlattı: «Ey ahali, bakınız, dikkat ediniz, makbul kelle işte böyle olur.» Benim kellemi sağa çe- virdi, tarif elti. Sola çevirdi tarif etti. Herkes te makbul kelle nasi olurmuş gör- dü, anladı. '.. Köylü psikolojisinin bu tasviri, her hangi bir kuvvetli, bir milli edebiya- tın baş sahifelerini işgal edebilir; Bizde derleme Fatih - Şişli otobüs hattı Aybaşından itibaren seferlere başlanacak Fatih - Şişli otobüs servisi için 12 araba tahsis edilmiştir. Bu hat, sy ba- şından itibaren açılacaktır. Dün de İz- mirden daha altı araba gelmiş ve mua” yene edilmek üzere belediye fen heye- tine sevkedilmişlerdir. Aksaray için de bir servis daha ihdas edilmesi hakkın- da belediyeye müracaat edilmiştir. Ta- lipler, Aksaray ile Harbiye, Maçka ve- ya Şişli arasında servislerin tanzim edilmesini belediyenin takdirine bırak- mışlardır. Beşiktaşla Beyand (arasında bir hat daha tesis edilmesi hakkında be- lediyeye yeni bir müracaat yapılmıştır. mesafe için on üç kuruş istemişlerdir. Ancak Beşiktaşla Beyazıd arasındaki bu yeni hat için Beşiktaş ve civarı hal- kı otobüslerin Beşiktaş - Karaköy tram- vay hattını değil, Taksim ile irtibat te- min etmek üzere Gümüşsuyu, Ayas- paşa, Taksm, Tarlabaşı caddesile Ka- Taköye inmesini istemişlerdir. Halkın bu dileği de ayrıca tedkik edilmekte- dir. Üç kişi düşerek yaralandı Sultanahmedde oluran (o Ahmed, tramvay caddesinde ani olarak karşı- laştığı tramvaydan kaçmak isterken birdenbire düşmüş ve başından ghem- miyetli surette yemalanmışlır, Fatihte oturan Lütfü isminde biri atla dolaşmakta iken muvazenesini kaybederek düşmüş ve bacağı kırıl- | mıştır, | Kabataşta Amerikan tütün depo- sunda çalışan Hasan isminde bir genç; dün bir aralık tütün işlerinde kulla” vılan asansöre bineceği sırada düş- müş ve bir bacağı topuğundan ezil- miştir. Hasan Amerikan hastanesine kaldırılmıştır. DM ba Hava soğudu Dünden beri sert bir karayel esiyor | Birkaç gündenberi hava mülâyim gi- derken dün birdenbire değişmiş, soğu- muştur. Öğleye doğru karayelden sert bir rüzgâr esmeğe başlamıştır. Bunun tesirile termometre 8 dereceye kadar düşmüştür. Anadolunun ekser yerlerinde soğuk- Jar başlamıştır. Orta Anadoluda termo- metre sıfıra kadar inmiştir. Şarki Ana- doluda sıfırdan aşağı 7-8 dereceyi gös- termektedir. Rüzgârın bugün şimalden esmesi ve havanın kapalı olması muh- temeldir, Karadenizde şiddetli bir fırtına hü- küm sürmektedir. Birçok vapurlar li- manlara sığınmıştır. nama ve tasnif sistemsizliği yüzünden ölü- yer, gidiyor. Maarif Vekâleti nezdinde gazete leri, kıymetlerin ölmemesi kültüre zarar vererek oyanlışlarn tashih edilmesi maksadile tedkik edecek bir büro tesis edilirse bundan pek iyi ne tceler elde edilir. sanırım. ŞEHİR HABERLERİ Haklı şikâyetler Fakir çocukların izzeti nefsi ve hayır müesseseleri Vakit vakit bazı gazetelerde bil- mem hangi mektep veya kasaba- nn, kimsesiz! ve muhtaç! çocuk- larının bilmem hangi hayır cemi- yeti tarafından giydirililiği veya karımlarının doyurulduğu haklın- da yazılar görülüyor ve altlarına da o bahtsız yavrucukların yeni el- Diseleriyle ve yahut önlerine konu- lar birkaç lokma yemeği yedikle- Ti bir sırada çıkartılmış fotoğraf- ları basılıyor. Mesele esas itibariyle çok iyi ve bu cemiyetlerin bu yola hasrettik- leri mesaileri takdirlere, şükranla- ra şayandır. Buna diyecek yok. Fa- kat bence, günden güne çoğalma- sı temenniye lâyık olan bu gibi müteşebbisierin gayrelleri maksu- dun husulünden öteye geçmeme- Hidir, Bu tarzdaki teşhirin, himaye edilmek istenilen yavrular - için doğrudan doğruya hiçbir faydası yoktur, bilâkis âcizlerinin ve biça- reliklerinin yüzlerine vurulmasına ve bu yoldaki himayeden müslüğ- ni diğer arkadaşlarından ayrı, düş- kün ve zelil bir mevkide yaşadık- larının başlarına kakılmasına ve binaenaleyh korunulmasına pek ziyade dikkat edilmesi lâzengelen masumane gururlarının ve izzeti nefislerinin rencide edilmesine se- bep oluyor gibi geliyor bana, Bu şekil teşhirden maksat, ha- yer sahiplerini teşvik ise bu cihet, isim ve resim tasrih ve irae edil- meksizin umumi bir surette hattr- latmakla da elde edilebilir zanne- diyorum. İl Emekli hâkimlerden: A. D. İki hırsız yakalandı Çalınan eşya satıldıkları yerlerden geri alındı Zabıta; Fatih, Samatya civarında muhtelif hırsızlıklar yapan Mehmed isminde bir sabıkalıyı yakalamışlar. Mehmed, istiçvabında, bu semtlerde soyduğu evleri birer birer söylemiş ve çaldığı eşyayi nerelere o sattığını da anlatmıştır. Eşya, satıldıkları yerler- de müsadere olunarak sahiplerine ve- rilmiştir. Bundan başka Hüssam isminde bir . Rast- mektedir. Otomobil plâkalarının de- giştirilmesine başlanıyor Taksi ve hususi otomobil plâkaları- nın değiştirilmesine Karar verildiğini yazmıştık. Belediye tarafından yap- tırılan plâkalar bitmiştir. Önümüzde- ki ay içinde değişlirilmeğe başlana- caktır. Resmi otomobillere İ R, hususi otomobillere de İ H. markası konacak vebu markaların yanlarında otomobi- Min numarası bulunacaktır. Trenler vapurla , nakledilecek Feribot işletilmesi için yeniden tedkiklere başlandı - Sirkeci ile Haydarpaşa arasında trenleri nakil için vapur işletilmesi hakkında yakında bir heyet tedkikler yapacaktır. İstanbul tarafındaki is- kele için Ahırkapı fenerile Şirketi Hayriyenin Sirkecideki araba vapu- ru İskelesi arasında münasib bir nok- ta seçilecektir. Feribotun Heydarpaşadaki iskelesi Haydarpaşa rıhtımının Kadıköy cihe- tinde olacaktır. Cizre hattının açılmasile feribot seferlerinin ihdası bir kat daha ehem- miyet kesbedecektir. Bu sayede Hin- distandan nakleğilecek ticaret eşya- ları kara yolile memeketimizden ge- çecektir. Feribot seferleri ihdasının dahilen de mühim rolü olacak, Anadolunun ihtiyaçları da bu sayede daha süratle temin edilebilecektir. Adliye Vekâleti tarafından Avrupaya 3 talebe gönderiliyor Bu sene Adliye Vekületi hesgbına hu- kuk tahsil etmek üzere Avrupaya gön- | derilecek talebe arasında imtihan açıl- | mış ve evrak tedkik edilmek üzere An- karâya gönderilmişti. İmtihan evrakı vekâlette tedkik edil- miş ve üç talebenin imtihanda mu- vaffak oldukları anlaşılmıştır. Kaza- nanlar Amil Artus, Abdullah ve Ek- rem adlarında üç talebedir. Bunlar bir- kaç güne kadar İsviçreye giderek hu- kuk tahsil edeceklerdir. Iş yerleri Beyanname vermiyenler hakkında takibata başlanacak İş kanununun tatbikine başlanalı beş buçuk ay oluyor. Buna rağmen birçok müesseselerin henüz beyanna- me vermedikleri görülmüştür. Hal-- buki beyannameler için önce verilmiş olan mühlet bundan dört ay kadar ey- vel bitmiştir. Bu sebeple hâlâ beyan- name vermiyenler kanundan kaçmış addedilmektedirler, İş dalresi üçüncü bölge Amirliği müfettişleri, teftişler neticesinde mey- dana çıkardıkları bu gibi müessese leri âmirlerine raporla bildirmişler. dir. Âmirlik bu müesseselerin vaziyet bepler gösteremiyenler kanundan kaç- mış olmak suçile müddelumumliliğe verileceklerdir. Diğer taraftan kanuna tabi bazı müsseseler de işçilerle yapacakları mukavele örneklerini yanlış tânzim etmişler, bunu sezen işçiler de şikâ- yete başlamışlardır. Halbuki bu mu- kavelelerin İş dalresi mıntaka âmirli- Zince tedkik ve tasdik! zaruridir. Bu itibarla müesseseler e mukavelelerini tasdik ettirmedikçe işçilere tatbik ». Dalma Amerikadan çıkardı, fak Sahife ? Sırası geldikçe: İstanbul kaç para eder? Rakamlar, onların dilinden anla mıyanlar için hiç te sevimli değildirler, Bununla beraber bazı kimselerde önü- ne geçilmez bir rakam muhabbeti vardır. Hüdiseler gösteriyor ki rakam sevenlerin adedi gün geçtikçe çoğalı- yor, Zira, evvelce ağır başlı bir riyaziye ilmi doğurmuş olan rakamlar son 80- nelerde insanlar gibi hafifleşmek lü- zumunu hissettiler ve istatistik namı altında dünyanın bütün işlerine bu- runlarımı sokuverdiler! Bugün hemen tekmil ciddi işlerin altında bir istatistik yatmakla beraber gülünçlüklerin çoğu da istatistiklere dayanmaktadır. Tuttukları cetveller- le akla hayale gelmiyecek şeylerin ya- rısını daha şimdiden hesaplıyan ve bu gidişle diğer yarısını da hesaplıya- caklarından asla şüphe edilmiyen Amerikalıların bu hususta sarfettik- leri gayret bilhassa zikre şayandır. Bize gelince, memleketimizde ciddt işler hakkındaki istatistiklerimizi he- nüz ikmal edemediğimiz için garible- rini, tuhaflarını yapmağa vaktimiz olmuyor, Fakat şehrimizde oturan bir mütehassıs İstanbula bunlardan nadir bir nümüne hediye etmiş bulu- nuyor: : Bir gazetede okudum. Şehrimizin imar işleri üzerinde fikir yoran mü- hendis profesör B. Wagner oturmuş, İstanbulun bugünkü halile kaç para edeceğini hesaplamış! Muhterem pro- fesörün vardığı neticeye göre İstanbul şehri, tarihi âbideler haric olmak üze- re, bugünkü halile 675 ilâ 700 milyon Türk lirasi kıymetinde imiş, Bu mik- tar İstanbul nüfusuna taksim edilir. se insan başına 950 lira düşüyormuş. B. Wagner İstanbulu imar etmek için sarfedilmesi lâzımgelen parayı bulmak gayesile yaptığı bu istatistiğe Berlin şehrinin fiatini de ilâve ediyor. Orada insan başına 3200 Türk lirası isabet ediyormuş, yani Berlinin satılık finti İstanbuldan 3,5 defa fazla imiş. Bir şehrin imarı düşünülürken böy- Je bir istatistiğin belki de faydası var- dır. Fakat netice insana ne kadar ga- rib geliyor! İstanbulun değil, memle- ketimizin bir karış toprağının bizim için dünyalar değen kıymetini düşü- nilnüz, sonra da bu yüksek hissin iş- tatistik ilminin elindeki haline bakı- niz! Profesör Wagnerin vücude getirdi. ği bu istatistik bana geçenlerde bir Amerikalı doktorun yaptığı bir ista- tistiği hatırlattı: O da insan: vücudünün kaç para sa flatlerine göre hesaplamış ve bir in- sanın, Zannedersem, dört, beş lira BA Belli.