12 Ağustos 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

12 Ağustos 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AEŞAM Pslipilir İnekbiplari Eskişehir halkı pazarları nasıl eğlenir Hali ve vakti yerinde olanlar mesirelere, orta taha- kaya mensuh 0 olanlar nlar yazinolara hlieum ederler Eskişehir (Akşam) — Yaz mevsi- minde pazar günleri, halkın eğlen- me ve gezinti günleridir. Eskişehir, Adeta o günlerde boşalır, Hal ve vak- $i yerinde olan halk, erkenden ara- balar ve otomobillerle şehrin civa- rındaki Karacaşehir ve Nuribey de- ğirmeni mesirelerine giderler ve geç vakitlere kadar ârada kalıp ölenirler. Orta tabakaya mensup halk, şeh- rin tam ortasında bulunan Pursuk Kenarındaki güzinolara akın ederler. Bu gazinolara akın ve rağbet o kadar #azladır ki erken davranılmazsa bu- ralarda oturacak yer bulmak âdeta RR aa mam sandalla gezinil Pursuk çayında sandallarla ve ka- yıklarla yapılan gezintiler, başka bir Alem teşkil eder, Buna mukabil pazar günleri şehir- de gece hayatı sönüktür. Bunun da başlıca sebebi Pursuk kenarından istasyona kadar uzıyan yolun elek- İrikle tenvir edilmemesidir, Halbuki istasyon köprüsüne kadar Pursuk suyu yolu elektrikle tenvir edilse hiç şüphe yok ki geceleri buralarada çok rağbet edilecektir. Ümid ederiz ki Eskişehir belediyesi şehirde gece hayatını söndüren bu noksanı biran evvel telâfi eder ve bu yolu elektrikle aydınlatır. Balıkesir (Akşam) — Balıkesir merkez kazasına bağlı Balıklı köyünde ya- pılmakta bulunan beş sınıflı mektebin inşaatı bitmek üzeredir. Bütün köylü, bu kültür ocağının biran evvel bitmesi için büyük bir gayretle çalışmaktadır. Mektep, civar köylerin de ihtiyacım karşılıyacaktır. Bundan başka (Uncukırı) ve (Erğeme) köylerinde de ayni sistemde birer mektebin inşasına başlanmış- tır. Balıkesirde kültür faaliyeti öğünmeğe değer bir durumdadır, iye « Almanya arasındaki tica- vi münasebetlerinin müsald bir saf- haya girmesi, piyasada alâka uyandır- mıştır. Almanyaya ihracat yapacak ticaret evleri, hazırlıklara (o başla- mışladır. İngiltereyle olan ticaret münasebetleri gün geçtikçe artmak- tadır. İngiltereye gönderilen malların ekserisini buğday, kuşyemi, ve diğer hububat teşkil elmektedir. Son Za manlarda, İngilterede yaş meyvaları- muza karşı da talepler başlamıştır. Bir iki hafta evvel gönderilen karpuzlar İngilterede büyük rağbet görmüştür. Türkiye - Fransa arasındaki yeni ticaret anlaşmasının da tesirleri görül. mektedir. San hafta içinde Fransaya en ziyade fındık, bakla ve diğer hubu- bat gönderilmekte Hasılı, ihracat ğı bir sırada, dış inkişa? göze çarpmaktadır. Rekolteler hakkında Bu sene mercimek, ve nohud mâl» sulü geçen seneye nisbetle daha bol- dur. Yeni mahsul piyasaya gelmiştir. Balıkesir, Çanakkale civarında ye tirilen nohud nevileri, kalite itibarile diğer senelere nisbetle daha iyidir. Bu şerait altında Türkiye nehudları, İs- panya nohudları derecesinde dünya piyasalarında rağbet görecektir. Malın kalitesinde görülen evsaf üzerine, Fransadan siparişler başlamıştır. No- hud fiali 6 buçuk kuruştur. Trakyanın keten tohumu ve kuşye- mi de piyasaya gelmiş, bu mallar üze- rine muameleler başlamıştır. Nitekim yukarıda yazdığımız gibi, İngiltereye bile ihracat başlamışlar. Keten tohumlarının fiati 10 buçuk kuruşa kadar çıkmıştır. En ziyade yağ çıkaran fabrikalar, keten tohu- munu satın almaktadırlar, İhracat maddelerimizin vaziyeti Buğday — Dünya buğday mahsu- Tünün noksanlığı yüzünden Türkiyc- nin diğer senelere nisbetle daha ziya- de ihracat yapacağından bahsedilmiş- ti. Henüz geniş mikyasta ihracat baş- lamış değildir. Her seneki müşterileri- mizden İsviçreden talepler devam et- mektedir, Belçika, ve Hollandadan yeniden si- palrişler başlamışlır. Arpa ve çavdar — Bu sene buğday kadar arpa ve çavdarlarımıza karşı da talepler artmaktadır. Türkiye çavdar- ları merkezi Avrupada büyük rağ- bet görmektedir. Halbuki bu sene çav- (AKŞAM) ın edebi romani 'Tefrika No, 13 Mehtep arkadaşları Cevvale artık kendini tutamadı. Bir kahkaba attı: — Müthiş fikirler, fevkalâde doğru- su, — Yanlış mı? — Yanlış ve yahut doğru diye ayır- madım, yalnız biraz Amerikanvari bul- — Haktan. Geçen gün bir arkada- gm Fransız gazetelerinde görmüş. Bana da anlattı. Amerikan usulü iz- ivaçlar artık Avrupaya da sirayet et- miş. Hattâ bundan bahsederken bizim İransızca servis şefi buna dair vakti- le okuduğu bir romandahı bahsetti, Amerikalı milyonerler evlenecek kızları için ayırdıkları serveti top ye- kün damadlarının ellerine vermezler- miş. Milyonları bankaya koyarlar, se- nelik muayyen bir iradı kızlarile da- madlarına ayırırlarmış. Kızlarını pâ- rası için alanlara karşı bu ihtiyat ted- birmiş. Damad şayet kızdan bıkar, ayrılırsa kızın milyonları gene banka» da. Bankada milyonları olan kizın da talipleri kapıda!.. Tabii bunun aksi de oluyor, Zengin erkekler, ihtiyar milyonerler parala- Bürhan Cahid ———— rından ziyade paralarının şöhreti ile geçiniyorlar. Meşhur bir zengin iste- diği kızla, kadınla eğleniyor. Kızlar ve kadınlar bu servete kavuşabilmek ümidile milyonerin etrafında pervane oluyorlar. Fakat o parasının havası ile avladığı kadınlarla istediği gibi gö- nül eğlendiriyor. Her şeyde olduğu gi- bi bu işte de sermaye zevke, aşka, Sa- adete hâkim oluyor. Kadınlar için böy- le bir zenginin kalbile beraber kasası- na da hâkim olmak bir şans. İşte Amerika ve Avrupada genç kız- lar hep böyle tesadüflerin önlerine çıkaratağı büyük ikramiye uğurunda mahvolup gidiyorlar. Cevvalenin dudakları iradesiz hare- ket etti: — Zavalhlar! Süheylâ bütün zâafına mağlüb ol- muştu, Artık kalbi konuşuyordu. Göz- bebekleri irileşip kaşları keskin şekil- ler çizerek anlatıyordu: — Annelerimiz herhalde bizden me- sudmuşlar. Tesadüfün kapılarına ge- tirdiği hayat arkadaşına takılıp git- mişler, Kendilerini bulan saadeti kâfi görmüşler, Bizim dar ve tahammül | edilmez gibi gördüğümüz ai içinde gururlarını yalnız erkeklerine feda ederek yaşamışlar. Fakat biz. Bu sözler Cevvaleyi şahlandıracak fikirlerdi. O dünkü kadının, esir cari- ye ve odalıktan farkı olmıyan gurur- suz kadının bedbaht bir mahlük oldu- ğuna inanmıştı. Hattâ bugünün ha- yatında bile kadının henüz tam mâ- ması ile hürriyetine, benliğine sahip olmadığını iddia ediyordu. Süheylânın annelerinin saadetine imrenişi onun bu en hassas damarını yay gibi germişti. Acı bir sesle lâkırdısını kesti: — Ya onların çektiklerini düşün- müyorsun. dedi. Annelerimizin efen- dilerine bol yumurta veren bir kümes mahlüku olduklarını, kendi zevklerini değil, erkeklerinin zaman zaman şah- lanan ihtiraslarını yatıştıran, üstelik onların dışarıda başka kadınlarla ma- ceralar geçirmelerine de boyun büken zavallılar olduklarını unutuyorsun değil mi? Süheylâ telâşsız, heyecansız hafif | bir dudak büküşile cevap verdi; — Senin ve benim, acı, derd ve mah- rumiyet gibi gördüğümüz bu hakikat- ler onlara o kadar tabii geliyormuş ki, hiç bir kadın çocuk doğurmayı bizim gibi bir fedakârlık, kocasının kundu- ralarını çekmeyi bir izzeti nefis mese- lesi telâkki etmiyormuş. Böyle olunca, da geri kalan sakin hayatında mesud Haftalık piyasa Piyasa ve ihracat maddelerinin vaziyeti. Sanayiimiz için mah için mahreçler bulunamaz mı tanbula mal İ tanbula mal göndermektedirler. Fiat 42 buçuk kuruştur. Fiatlerin daha zi- yade artacağını ümid edenler çok- tur. Şimdilik İngiltere ve Fransayg ihracat yapılmaktadır. Henüz Alman- ya piyasası fındıklarımıza karşi pek Açık değildir. Bunun da sebebi, Tür- kiye - Almanya arasındaki ticaret an» laşmasının henüz devam etmesidir. $ Tütün — Çekoslovakya rejisinia eksperleri yakında İzmir piyasasına giderek bu seneki mübayaat hakkında tedkikler yapacağından bahsedilmek- tedir. Diğer laraftan Fransa tülün monopolu direktörünün de yakında Türkiyeye geleceği söylenmektedir. Bütün bu haberler, bu sene tütün Sa- taşlarının pek hararetli bir surette başlıyacağına delâlet etmektedir. De- polarda mevsim ikibarile pek iş yok- tur. Tiftik ve yapağı — Dokuma fabri- kaları yapağı Üzerine iş yapmaktadır- lar. Tiftik satışlarındaki canlılık de- vam elmektedir. Yalnız evvelki gün, borsada 9382 kilo tiftik satılmıştır. Sovyet Rusya ticaret mümessiNliği piyasayla! alâkadar olmaktadır. Fakat henüz büyük siparişlere girişmemiş- tin Afyon — Uyuşturucu maddeler in- hisarı, her tarafta mal almaktadır. kil mevsimde fiat daha ucuzdu. Evvelce de izah ettiğimiz gibi, bunun sebebi İnhisar idaresinin biraz geç mal alma- sından ileri gelmekteydi. Hangi sanayi maddeleri ihrac edilebilir? Türkiye ihracat maddelerinin ek- serisini, işlenmemiş ham maddeler teşkil etmektedir. Türkiyede kurülan yeni endüstri ihracaf yapacak bir ka- biliyeti haiz midir? Son zamanlarda Iraka, İrana doku- ma maddeleri ihraç edilmektedir. Bil- hassa, Sümer bank fabrikalarının pa- muklu bezleri, Iraka sevkedilmekte- dir. Bu mallar Irakta da büyük rağ- bet görmüştür. Irak ile aramızda ta- kas üzerine bir anlaşma yapılacaktır. Hariciye ve İktisad Vekillerimizin son Bağdad seyahatinde, bu anlaşmanın esas hatları çizilmiştir. Bu anlaşmaya göre, Türkiye, Iraktan petrol alacak yerine pamuklu bez verecektir. Bu suretle sanayi maddelerimizi Şark memleketlerile takas yollarile ihraç etmek imkânları hasıl olmakta- dır. Fakat sanayi maddeleri üzerine daha fazla ihracat yapmak için neler yapmalı? Bunu bir fsbrikatörümüz şu suretle izah ediyor: — İhracata istinad etmiyen sana- olmamaları için ne sebep olabilir. Kıs- kançlık, rekabet meselesi onlar için olduğu kadar bizim için de yok mu. Bugünün hayatındaki kadınlar bu davada dünkülerden daha az mı talihli, Genç kız hatırına yeni bir havadis gelmiş gibi gözleri parlıyarak devam etti: — Bak, sana taptaze bir vaka anla- tayım. Köşedeki apartımana taşınan hanımı gördün mü? Cevvale başımı salladı: — Hayır. — Herhalde bir gün tesadüf edecek- sin. Görürsen dikkatli bak. Cevvale ehemmiyet vermediğini an- latır bir hareketle dudak büktü. Sü- heylâ bunu farketmiş görünerek: — İnsanda şans olursa her tesadüf ona bir nimet olur. Bu hanımeyli imiş. Hattâ bir de çocuğu var. Kocası çok vaktini seyahatte geçiriyor. Vakti, hali de yerinde.. fakat şimdi bir zen- gin adamla münasebeti varmış. ben bu adamı da bir iki kere gördüm. Za- ten otomobili akşam sabah apartıma- nin kapısında duruyor. Yaşlı bir adam. Fakat zengin bir adammış. Apartıma- ni bu adam tutmuş, radyolar, firigi- dâlreler, kürkler, pırlantalar biribirini takib ediyormuş. Adamın boyunca gelinlik kızları olduğunu söylüyorlar, Ne çıkar, şimdi bu kadına bağlanmış, gözü dünyayı görmüyormuş. Kadını da görsen hiç te ahım, şahım bir şey 12 Ağustos 1937 KADIN KÖŞESİ Yünlü dantelden kostüm Siyah yünlü dantelden kostüm. Eteği düzdür. Bluzunun içi beya? krep saten Kaplıdır. Yakasından ve bluzun etrafından beyaz krep saten görülmektedir. EEE EEE EEE ERE EEE EEE Eeee) Burdurun Kurna köyünde elektrik Burdur (Akşam) — Burdur - An- talya şosesi üzerinde ve Burdura beş kilometre mesafede bulunan Kuma köyündeki değirmen sahiplerinden Hasan ağanın teşebbüsile 110 voltluk kontinü cereyanlı bir tesisat vücude getirilmiştir. 25 er mum kudretinde bir lâmba için her köylü ayda otuzar kuruş vermek suretile bütün köy elek- triğe kavuşmuştur. Gene bu köylülerin kendi teşebbüs- lerile kârgir bir okul binası yapılmak- tadır. Okul kurağı önümüzdeki ders yılına yetiştirilecektir. Bina üç der- saneli olarak yapılmakta ise de ileri“ de yatı okulu haline getirilmesi im- kânları da düşünülmüştür. imassenrsssaaanssasasasasasssranaesasaassssn s0 yün yaşaması pek güçtür. Yaşayabilir, fakat bir memleketin müstehliklerini tazyik suretile... Hiç bir sanayi mem- leketi, kendi iç pazarı için kurulma" mıştır. Sanaylin gayesi, dış pazarlara kadar nüfuz etmektir. Türkiyede ku- rülan yeni endüstri, ilk zamanlarda, yalınız kendi iç pazarı için, çalışıyordu. Çünkü teessüs devresindeydi. Şimdi bu devreyi yavaş yavaş geçiriyoruz. Artık teessüs eden bu sanayii yaşat» mak için, dış pazarlarda mahreçler ramalıyız. — H.A, değil. Boy bos fikarası. Fakat şeytan mı şeytan. Adamın aklını çelmiş bir kere... Bir dediği Iki olmuyormuş. Fa- kat buna şans demezsin de ne dersin? Arkadaşının cevap vermediğini gö- Ten Sübeylâ devam etti: — Ötede ayın on dördü gibi genç kızlar şurada burada bir iş bulmak için çabalar, sabahtan akşama kadaf makine başında ömürlerinin en taz$ baharını çürütür, bir çift çorap almak için öğle yemeklerinde üzüm ekmek gevelerken beride çoluk çocuk sahibi olmuş kocalı kadınlar otomobilli âşık» lar bulup gönül eğlendiriyorlar. Na- sıl oluyor, ne yapıp ta böyle erkekleri zaptediyorlar, akıl ermiyor ki! Başk erkeklerin adım taşıyan kadınlar da- ha kıymetli oluyor galiba. Herhald$ bu erkekler de gençlikleri pek heye cansız geçen insarılar olacak.. Gözleri hayata sonradan açılanları avlamak kolaydır. Hele tecrübeli bir kadın içini bunları deli divane etmek güç olmis . yacak!.. Zavallı kızlar.. her şeyde kalb- lerinin sesini dinledikleri için daima aldanırlar. Bir romanda okumuştur, - akıllı kadın erkeği kalbinden deği midesinden yakalıyan kadındır, der“ lermiş. Böyle yaşını başını almış, Ç0* Yuk çocuk sahibi olmuş erkekler, eve lerinde bulmadıkları rahatı başka kö* dınlardan gördüler mi kırk yıllık yü“ valarından kaçmak için bahane arar“ Tarmış. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: