AKİS mesi için olduğunu ve gayet milli- yetçi bir üslüp taşıdığını söylediler. Heyetteki Berber Nuha gelince, o da, abulabut rus kadınlarına kar- şı Bayan Demirelin Saçlarını "her dem taze" -tutarak, meharetini ve misyonunu bir kere daha ispat etti, Fakat bu mesele kendisini iyice te- dirgin etmeye başlamış olmalı ki, üleyman Demirel, türk basınında bu konuda yayınlanan yazıların tel- sizle kendisine ulaştırılmasını iste- di. Bir iddiaya göre de, aynı sebep- ten Dışişleri oOBakanı İhsan Sâbri Çağlayangille arası iyice açıldı. Sov- yet haber alma servisleri, telsizler- den zaptettikleri "berber... berber" sinyallerini, muhtemelen, şifre filân sanmış olacaklar ki, hiç bozuntuya vermediler ve konunun üzerine git- mediler. Başbakan Demirel bu arada, yi- ne "mücamele gereği", Leninin Kı- zıl Meydandaki mezarını da ziya- ret etti ve saygı duruşunda bulun- du. Bu sırada heyetteki gazetecile- rin, "haydi, siz müzeleri gezin" di- ye heyetten uzaklaştırılmaları, il- ginç fıkraların anlatılmasına ve te- bessümlere yol açtı. Fakat ardından Taşkente giden aynı Demirel, Sc- merkantta Timurlengin türbesinde dua etmek suretiyle, Leninin meza- rını "mücamele icabı" ziyaret etti- ğini dosta - düşmana anlatmak is- tedi. A.A'nın, "gezi daha ikinci gü- nünde meyvalarını vermeğe baş- ladı" şeklinde tanıttığı görüşmeler- de, Moskovadan gelen haberlere göre, daha ziyade iki ülke arasın- daki ekonomik ilişkiler, bu arada Kıbrıs, Ortadoğu ve Vietnam so- runları üzerinde duruldu. Bu ko- nularda olumlu sonuçlar alındığı, haberlerden anlaşılmaktadır. Tabii, bu "olumluluk" şimdilik sadece lâftadır ve uygulamanın ne şekilde olacağı ilerde görülecektir, Gru- pundaki bir avuç fanatik milliyetçi ve ümmetçinin baskısı yüzünden, Türkiye ile Sovyetler arasındaki kültür anlaşmasını yıllardır yürür- lüğe koyamayan Demirelin, varılan anlaşmalar karşısında "mücamele" gösterisine bile cesaret edemeyece- ğini söylemek, aşırı bir iddia olma- sa gerektin Bir berber, bir berbere.. Eğer bir insanın akılsız dostlar yüzünden ne gülünç durumlara düşebileceğini gözlerinizle görmek isterseniz, AP elinde yeni- den partizanlığın ve yavanlığın sem- 30 Eylül 1967 İhsan Sabri Çağlayangil Nuh mu, Peygamber mi? bolü haline gelen Anadolu Ajansı- nın, Bayan Demirelin cici berberi Nuh Akgünün yanısıra Sovyetler Birliğine gidon Umum Müdürü Atil- lâ Onukun oradan yolladığı şu ha- berleri dikkatle okuyunuz: "..Sovyetler (Birliği (o Bakanlar Kurulu Başkanı Aleksi Kossigin ta- rafından Demirel şerefine Kremlin Sarayında verilen muhteşem ziya- fet, bir bakıma, Sovyetler Birliği- nin Başbakan Demirelin seyahati- ne verdiği önemin bir başka teza- hürünü teşkil etmiştir. 'U' harfi şeklindeki maşanın etrafında, Baş- bakan Kossigin, misafiri Demireli sağ tarafına, Bayan Demireli de karşısına almak suretiyle oturarak ağırlamıştır." Bu işten biraz anlayan herke- sin, bu yerleşmenin basit bir proto- kol kuralı olduğunu ezbere bilme- sine rağmen Onuk, - herhalde ilk defa bir ziyafete katılıyor olmalı ki. Kossiginin, sağ yanına Demirel yerine bir başkasını, örneğin Tevet- oğlunu almamasını büyük bir itibar belirtisi saymak garipliğini göster- mekten kurtulamamıştır. Bu kadar- la kalsa, yine iyi. AA'nın başı Onuk, bu ziyafette Demirele sunulan ye- mekleri de, bunlar sanki ilk defa Başbakan Demirci için hazırlanı- YURTTA OLUP BİTENLER yormuş gibi, büyük bir hayranlıkla unlamakta; fakat bu arada, el- hamdülillâh sapına kadar müslü- man olan Süleyman Demirelin ru- votkan, kırmızı ve beyaz şarap, şampanya gibi içkileri afiyetle içti- ğini yazarak, müslüman Başbakanın Türkiyedeki yeşilaycılığının bir gös- termelikten ibaret olduğunu, bilip istemeden, herkeslere anlatıvermek- tedir. Hele Süleyman oDemirelin Rusyadaki şöhretini anlatışı, mizah yazarlarına bir yıl yetecek malzeme niteliğindedir. AA'nın başı Onukun sözleri oku- nunca, Süleyman Demirelin neden, tıpkı Bayan Demirel gibi, yanında bir berber taşımadığı kendiliğinden ortaya çıkıvermektedir. Akılı düşman - akılsız dost Anadolu Ajansı Umum Müdürü, Demirel adının, Sovyetler Birli- ğinde, en az, sovyet ileri gelenleri- nin adlan kadar tanındığını söyle. mekle Başbakanına iyilik mi, kötü- lük mü yapmaktadır, burası belli değildir. O Demirel ki, seçimler sı- rasında CHP'yi halkın gözünde kü- çük düşürebilmek için İnönünün Bayan Gromiko ile birlikte çekil- miş resimlerini "İşte, görüyorsunuz ya, bunlar zaten komünist dostları- dır" gibilerden dağıtanlarla birlik olmuş, "Ortanın Solu, Moskova yo- lu" gibi cıvıklıklardan medet um- muştur. Böyle bir adamın şimdi Sovyetlerle "can- ciğer kuzu sarma- sı" olması, Kremlinde rus votka- sından şampanyaya kadar Allah ne verdiyse içmesi, Leninin mezarına çiçek koyması Türkiyede duyulun- ca, acaba silâhlar geri tepmiyecek midir? Ama, merak edilmesin, O- nuk onun da çaresini bulmuştur. Bütün bu -aslında pek olağan- iş- ler yapılırken o çekilen fotoğraflar Türkiyeye gönderilmeyince, bugün yazılanları yarın inkâr etmek o ka- dar zor mudur? Nitekim şu günlerde AP'li bası- nın yaptığı da, dün yazdıklarını bugün bilmezlikten gelmekten baş- ka birşey değildir. Sanki bir za- manlar İnönüyü, Türkiyeyi Rusya- nın uydusu yapmakla suçlayanlar onlar değildir. Hattâ daha ileri gi- denler, türk dış politikasına bu ye- ni ve gerçekçi verenlerin AP'li yöneticiler Ö yenler bile vardır ve bunların ba- şında da Süleyman Demirel gel- inektedir. Demirel bu konudaki en güzel cevabı, gene İnönüden almış- tır. CHP lideri, geçen hafta kendi"