YURTTA OLUP BİTENLER için gerekli 200 milyon dolarlık bir ithalât yapacak ve bu parayı Sov- yetlere, 15 yıla yayılacak eşit tak- sitlerle ve yüzde 23 faizle, mal ola- rak ödeyecektir. Talihin garip cil- vesine bakınız ki, bu anlaşma için gerekli zemini hazırlayan İnönü, o- nu imzalayıp kamuoyuna büyük bir başarı gibi -gerçekten, Türkiye için çok elverişli bir anlaşmadır- göste- ren, bir zamanlar İnönüyü Sovyet- lere yaklaştığı için suçlayan Demi- reldir! Türkiyenin iç ve dış politika- sındaki zigzagların bu "türlü (o çe- şitlilikten geldiğini söylemek şaka sayılmamalıdır. Bir babacan adam Birliğinden o Türkiyeye gelen ilk rus devlet adamı ise, o zamanlar henüz yalnızca bir Şü- ra üyesi olan Nikolay Podgornidir. Bir Sovyet oparlâmento heyetinin başında, 1965 Ocağında Türkiyeye gelen babacan Podgomi, geçen hafta Demireli, Sovyetler Birliği Devlet Başkam sıfatıyla kabul et- miş ve kendisiyle uzun uzun görü- şerek, Türkiyeye yaptığı bu ziyareti bir türlü unutamadığını söylemiştir. Podgorninin bu ziyaretini, 1965 Ma- yısında, Sovyet Dışişleri (o Bakanı Andrey Gromikonun Türkiye gezisi izlemiştir. Babacan Podgorninin ak- sine, ciddi yüzü ve ölçülü davra- nışlarıyla Gromiko, türklere biraz soğuk görünmüştür ama, kendisiyi? biraz yakından tanışan herkes, Sovyet Dışişleri Bakanındaki dev- let adamı niteliğini hemen kabul etmek zorunda kalmıştır. 1963 Haziranında Senato Başka- nı olarak oMoskovaya giden Suat Hayri Ürgüplü, 1965 Ağustosunda da Başbakan olarak bir kere daha Sovyetler Birliğini ziyaret etmiştir. Sovyetler Birliği, Türkiye Başbaka- nım, daha İnönü iktidarda iken Moskovaya çağırmıştı. Fakat bu a- rada hükümet değişmiş ve Başba- kanlık koltuğuna İnönünün yerine Ürgüplü oturunca, Moskovaya git- mek de ona kısmet olmuştur. Ür- güplünün bu ziyareti, 1966 Aralığın- da, Sovyet Başbakanı Aleksi Kossi- gin tarafından iade edilmiştir.. Ge- çen hafta önce Moskovaya, oradan da Leningrad, Kiyev ve Taşkent? uçan Demirel ise, İkinci Dünya Sa- vaşından sonra Sovyetler Birliği- ne giden ikinci Türk Başbakanıdır, Kaçınılmaz yaklaşma Güleyman Demirdin Sovyetler Birliğine yaptığı yolculuğun ke- tin sonuçları, şu satırların yazıldığı 10 şurada henüz aluımış değildir. Fa- kat Kuzeyden gelen haberlere ba- kılırsa, AA'nın şakşakçı Umum Mür- dürünün şişirmeleri bir yana bıra- kılsa bile, Demirelin ziyareti bü- yük bir dostluk havası, içinde geç- mekte, Sovyetler Birliği, Türkiye ile daha yakın bir işbirliği aradık- larını her vesile ile tekrarlamakta- dır. Birbirlerinin içişlerine karış- mama ve toprak bütünlüğüne saygı ilkelerine uyulduğu sürece de, başta, “komünizm tehlikesi"ni seçimi ka- zanmak için bir silâh gibi kullanan AP İktidarı bile bulunsa, böyle bir işbirliğinin oOTürkiyenin ulusal karlarına çok yararlı olacağından şüphe edilmemelidir. Demirdin bu gerçeği nihayet anlamış olması, İ- nönü hükümetleri tarafından te- melleri atılan dış politikanın bir milli politika olduğunu açıkça orta- ya koymamakta mıdır?. C.H.P. Kartal toplantısı Orta yaşlı bir kadın, başını kal- dırdı, CHP'nin altıoklu bayrağı- nı taşıyan binayı yanındaki çoluk çocuklu kalabalık oOgrupa göstere- rek, "— İşte, buraya gelecek. Kala- balık toplanmadan, şöyle, kenarda bir yerde oturalım" diye konuştu. Güneşli, parlak, güzel bir son- bahar günü başlamak üzereydi. Kartalın deniz kıyısında uzanan di- AKİS zi dizi gazinolarda garsonlar henüz temizlik yapıyorlar ve çay ocakla- rım ateşliyorlardı. e Kafile başkam kadın, kahveleri ve gazozları ısmar- ladı, altıoklu bayrağın sallandığı bi- nanın tâ dibindeki, daha çok erkek- lerin oturduğu, kahveye yerleşti, sabahın erken saatine rağmen bi- nanın önünde öbek öbek toplanan insanları zevkle seyretmeğe koyul- du: "— Bizimkiler... Onlar da Paşayı görmeğe gelmişler." Olay, geçtiğimiz hafta Çarşamba sabahı, Kartal CHP İlçe binasının önünde geçti. Gerçekten de, CHP Parti Meclisinin Kartalda toplana- cağım duyan Kartallılar, sabahın erken saatlerinden itibaren rıhtımı doldurmağa başlamışlardı. Bu sıra- da, kalabalıktan memnun olmadığı anlaşılan kaytan bıyıklı, efe tavırlı bir adamın, "Paşa kaçta gelecek a- caba?" diyerek etrafta dolaşan yaşlı bir kadına, alçak sesle, "— Paşa Il'den evvel gelmez. Sen işine git'teyze" dediği duyuldu. Adamın bu hareketi, orada bu- lunanların büyük tepkisiyle karşı- laştı. Parti oOMeclisi üyesi olduğu sonradan anlaşılan esmer bir genç, konuşanlara katıldı ve gülerek, "— Parti Meclisi, saat 10 dedi mi başlar. Paşa da bir tek gün ol- sun saatini kaçırmamıştır" diye ko- nuştu. İlçe binasının denize ve sokağa bakan kısımları, civar kahveler ve binanın pencereleri birden insanlar- CHP Parti Meclisinin Kartal toplantısı Depar emri 30 Eylül 1967