SİNEMA beri tiyatronun kötü illerini taşıyan sinemamızın yeni bir tiyatro döne- mine girmesi beklenebilir. Sinema kültürünü yayma Televizyonun sinema kültürünü yayma konusundaki büyük im- kânlarından yararlanılması da yine böyle, "iki tarafı keskin kılıç” gi- bidir. Sinemanın eski ve yeni, belli» başlı eserlerinden o yapılacak isa- betli seçmeler, bu eserlerin başa- rıyla tanıtılması düzenli bir şekil de yürütüldüğü vakit, sinema sa- natının ve kültürünün geniş kütle- lere en kestirme yoldan ulaştırıl- ması, sinema Seyircisinin seviyesi nin yükseltilmesi büyük ölçüde ko- 20 laylaşacak ve bu durum, giderek si- nemamızda da hayırlı sonuçlar do- guracaktır. Ama bunun aksi de o- abilir:. o Televizyon programlarını doldurmak için gelişigüzel (o yapıl- mış seçimlerle osinema sanatı ve kültürünün geniş kütlelere ulaştı- rılması değil, o seyircinin zevkinin büsbütün körleştirilmesi e müm- kündür. Burada da yine bütün so- rumluluk, televizyonculara odüşe- cektir. Sansürün sonu Hiç şüphe yok ki, televizyonun yerleşmesi, sinema sansürü me- selesini yeniden günün konus pacak ve bu alanda beklenmedik AKİS gelişmelere yol açacaktır. Nitekim televizyon, daha yurdumuza girme- den, "değişmez" sinema sansürü düzenimizde ilk gediği açmış ve nin himayesi" nde siyle, osansür tüzüğünün dışında kaldıkları kararını vermişti. Ne var ki bu, övünülür ve güvenilir bir ka- rar olmaktan uzaktır. Çünkü bu ka- rar, gerçekte, yurdumuza gelen te- levizyon filmcilerine, yurdu dışarı- da tanıtırlar umuduyla verilmiş bir imtiyazdan başka bir şey değildir. ünkü bu karar, sansür tüzüğünün hükümleri zorlanarak alınmış, bu hükümlere aykırı bir karardır. Ni- hayet, her vakit vazgeçilebilecek bir idari karardır. Nitekim yurdumuz- da televizyon yerleşip yayıldığı va- kit, yerli televizyoncular da işe ka- rışınca, yabancılara tanınmış bu imtiyazın geri alınıp o alınmıyaca- ğını kimse temin edemez. Hele TRT - İktidar ilişkileri gözönüne a- lınınca... Ne var ki, bir başka olay, sinema sansürünü, e ei boşuna ve gülünç bir çaba haline getirebilecek ve bu da televizyon sayesinde olacaktır. Bu, televizyon yayınlarının, o haberleşme peykleri yardımıyla, bir ülkeden öbürüne rahatça aktarılması olayıdır. Bir- kaç peyki şimdiden yörüngeye o- turtulan ve denemeleri o başarıyla sonuçlanan haberleşme peykleri şe- bekesi tamamlandığında, televizyon yayınları, aşağı - yukarı, radyo ya- yınları kadar serbestlikle izlenebi- lecektir. Gerçekleşmesi fazla uzun sürmiyecek olan bu durumda, yıl- lanmış sinema sansür tüzüğü, bunu uygulayanların elinde bomboş ve gülünç bir metin olarak İalacektim olduğu gerekçe- Televizyonla birlikle ortaya çı- kacak bir başka mesele de telif hakları alanında olacaktır. Özellik- le, televizyon için o hazırlanmamış filmlerin televizyonda (o gösterilme- sinden doğacak meseleler, televiz- yoncuları, sinemacıları ve hukukçu- ları epey uğraştıracaktır. Televizyonun sinemamız üzerin- deki etkileri konusunda ileri sürü- len bütün bu görüşler tahmin dere- cesini aşmasa da, hiç olmazsa, bir nokta çok kesindir: Televizyon, za- ten, çözülmemiş bir sürü meselesi olan sinemamıza, altından kolay kolay kalkamıyacağı yeni bir sürü mesele daha getirecektir. 30 Eylül 1967