rın olsun, gazeteci (oMontgomery'nin olsun ve bunların yanı sıra rejisör Robert Wise'ın olsun, amaçlan bir- dir. Amerikan adalet sistemini eleştir- mek ve uygulanan ölüm cezalarının yersizliğini, bu dünyanın medeniyet düzeni içinde bunun çirkinliğini or- taya koymak çabası, filmin başından sonuna kadar sürdürülmektedir. Bu çeşit olaylarda suçlu olması gereken toplum, tereyağından kil çeker gibi kendini temize havale etmekte ve suç, ferdin omuzlarına yıkılmaktadır. Bar- bara Graham olayı, bunun en elle tu- tulur örneğidir. Bırakınız toplumu, toplum adına hareketle görevli savcı, suf kendini kamu önünde başarıya u- laşmış göstermek için bir kadını tür- lü tuzaklarla ölüme . tereddütsüzce gönderebilmektedir. Basın, bütünüyle tiraj peşindedir ve ön yargılarla okur avına çıkmaktadır. Barbara Graham, gerçekten suçta mudur, değil midir? Bunu filmin so- nuna kadar ne senaryocuları ve ne de Robert Wise, seyircilerine kesinlikte belli etmemektedirler. Ama aradaki so- ru işaretini de kolaycacık sayıvermek- tedirler. Bir yerden sonra işi karan- ık, bir tülün ardına sokup Barbara Graham'dan yana çıkmakta ve seyir- cilerini Ode ardları sıra götürmekte- dirler, Genç kadın, ahlâk zabıtasının eli- ne düşmekte, fuhuş suçundan hapisa- neye girmekte ve bir süre yatmaktadır. Çıkışında kendisine bir hayat hazırla- nıp topluma yeni baştan kazandırıl- ma çabasını gösterecek herhangi bir ilgi ite karşılaşmadığından yine hayatına dönmekte ve başına yeni ye- ni işler gelmektedir. Sinir harbi Genç kadın, hapisten çıktıktan son- ra, ilk yakın ve sıcak ilgiyi bir bar garsonundan görüyor. Sahte çek süreceği sırada, sivil polisi (tanıyan garson, genç kadını uyarıyor ve böy- lece iki insan arasında bir ilişki ku- ruluyor. Bu ilişki, giderek evlenme ve bir çocuk yapma ile sonuçlanacak ve Barbara Graham, bir yıllık kısa bir dönemde mutlu olabilecektir. Çevre değiştirmeyen ve bu gücü kendisinde toplumda ve karşısında- kinde bulamayan Barbara Graham için, ayni katın insanı ne kadar süreli bir mutluluk sağlayabilecektir? Bir yılın sonunda iki insan arasında bek- lenen çatışmalar başlıyor. Çocuk, bağ- layıcı değil, tam terdi, çözücü bir rol oynuyor. Çok alt kattan gelme erkek, içinde yaşadığı katın ve çevrenin ge- reklerini yerine getiriyor: Çalışmayı AKİS, 6 KASIM 1964 sevmiyor, içki içiyor ve uyuşturucu madde kullanıyor. Barbara Graham, kendisinden beklenmeyen bir savaşçı- lıkla direniyor. Mutluluk, kısa süreli hayatında rastladığı, fakat tadına bir türlü doyamadığı bir duygudur. Bu- nun için ne fedakârlık lazımsa yap- maktan kaçınmıyor. Bu oluş, karşı- sındaki erkeği sömürgeciliğe götürü- yor. Durmaksızın a ya baskı yapıyor ve onu sömü Tr. OBundan sonrasında kadınlık Barbara'- yı direnmekten alakoyuyor ve isyan ettiriyor. Kocasıyla çatışıyorlar ve ay- rılıyorlar. Yalnız kalan genç kadın için ya- pacağı tek şey, bildiği ve elinden gel- diği işe dönmektir. Barbarada ona yapıyor. Karanlık insanların arasına yanaşıyor. Bunun öncesinde ise, kü- çük dolandırıcılıklara başvuruyor, sah- te ve kaışılıksız çek sürüyor. Polisçe bu suçlardan da mimli olduğu için korkuyor ve sığınacak yer olarak eski arkadaşlarını buluyor. Küçük soygun olaylarında Barbara erketelik, kur- ban düşürücü ve plânın kadın yürütü- cüsü oluyor. Fakat eski Barbara ile yeni Barbara arasında bir küçük fark vardır: Barbara artık sorumluluk duy- gusu taşımaktadır ve anadır. Bu yüz- den büyük işlere girmekten kaçınıyor. Ama çetenin bir soygun sırasında iş- lediği bir cinayet olayına önce adı, sonra kendi karışıyor ve giderek cina- yet suçu Barbara'nın üzerine yıkılı- yor. Barbara bunu duruşması sırasın- da ne savcıya ve ne de Jüriye ispat- lamak imkânına sahiptir. Evinde kü- çük çocuğuyla kaldığı bir sırada iş- lenen cinayeti kabullenmiyor, redde- diyor. Çete ise, İsrarla cinayetin Bar- bara tarafından işlendiğini ileri sü- rüyor. Başlangıçta işi pek ciddiye al- mayan Barbara, sonra sonra durumun korkunçluğu karşısında çaresizliğe dü- şüyor. Yapılmamış ve yapmadığı bir şeyi itirafa zorlayan polise ve savcı- ya direniyor. Buna karşılık da savcı ve polis küçük oyunlara başvuruyor- lar. Barbara'yı jüri önünde suçlu gös- termek için Barbara'nın çaresizliğin- SİNEMA den yararlanıyorlar, araya sahte kişi- ler sokuyorlar. Sisteme göre, seçimle işbasına getirilen savcı, yeni seçim- lerde kamu oyuna zaferlerle çıkmak zorunda olduğu için, her çareyi "mu- bah" sayıyor. Mafcyavelci bir davranı- şın sonunda Barbara, göz göre göre suçlandırılıyor ve etki altındaki jüri, oyunun farkına varmayarak, "suçlu" kararıyla Barbara'yı ölüme itiyor. Neden sonra.. J üriyi etkileyen yalnızca polisin ve savcının tiksinti verici küçük oyun ları değildir. Basın da tiraj kaygısıy- la Barbara'yı kahraman, fakat suçlu kılıyor. Öylesine bir başköşeye oturtu- luyor ki Barbara gazetelerin - dolay - sıyla toplumun- sevimli, fakat gerçek kaatili oluyor. Wise bütün bu gelişmeleri, hiç ka- rışmıyor intiba verdirerek sabırla ve bir gazeteci çalışkanlığıyla izliyor. "I Want To Live- Yaşamak İstiyorum" un bundan sonrası, Barbara Graham'- ın ölümü bekleyişi ve ölüme gidişi ila ölümü arasında eşit bölümlere ayrıl- mıştır. Hatasını geç de olsa görüp. Barbara Graham'ın suçsuzluğunu an- layan gazeteci Ed Montgomery, bu defa da kurtulması uğrunda elinden geleni yapmağa çalışıyor ama, çabası boşuna gidecektir. Kanun ve toplum, Barbara'yı daha önceki çalışmalarıy- la mahküm etmiştir bile. Barbara Graham bir süre de kur- tuluş umudunu yaşıyor. Adalet siste- mi, suçluyu ölüme mahküm ekmekte- dir ama, hemen öldürmemektedir. Bir takım kurtuluş umudu getirerek ka- pılan açık bırakmıştır. Gazeteci, bi- linçsizce bu kapılan tek tek aralayıp kurtuluş umudunu arıyor ve arada Barbara Graham'ın çekmekte oldu- gu işkenceyi artırdıkça artırıyor. Sonunda genç kadın ölüme gidi- yor. Seyirci sinir krizlerinin eşiğine geldi gelecektir. Filme karşı çıkıyor. Filme karşı çıkması demek filmin bil- dirisine karşı çıkmak değildir; tam tersi, ondan yana olmak demektir. Nitekim "I want To Live - Yaşamak İstiyorum" un eleştiricisi. Wise'in ba- şarılı sinemasıyla birleşerek seyircide istenen tepkiyi yaratıyor. Böylece Wi- se, filmografyasnın en başarılı ve en namuslu filmini vermiş (oluyor ki, Hollywood ölçüleri içinde bu, hem prodüktörü Walter wanger ve hem rejisörü Robert Wise için küçümsen- memesi gereken bir basarıdır. 33