ğı garantiyi eski Hava Kuvvetleri Ko mutanı emekli Orgeneral Tekin Arı- burunun şahsında bulmuştur. Ancak, kaynayan AP kazanında mü cadele böylece bir "görüş anlaşmazlı- $ı" şeklinde ortaya çıkmakla bera- ber, derinde yatan asıl mesele, bir re aksiyon partisi olarak kurulan AP'- nin, bu, Türkiyenin en büyük iki par- tisinden birinin, gerçek * bir baştan mahrum oluşudur. Turist Genel Başkan adayı Gerek eski DP'lilerin, gerekse Bilgiç ekipinin üzerinde birleştikleri tek isim, bir süre önce hakkında savcılık tarafından takibata geçilmesi üzerine selâmeti İsviçreye kaçmakta bulan Prof. Ali Fuat Başgildir. Başgil şim- di bir göl kıyısında, kırmızı fransız şarabını (yudumlayarak, (Avrupanın tadını çıkarmakta ve Ankaraya bol bol selâm yağdırmaktadır. Profesörün bütün mektuplarında hemen hemen aynı soru yer almaktadır: Başkanlığa adaylığımı (o koyayım mı? Orada bunun için hava müsait mi?" Mektuplardaki sorular aynı olmak- la beraber, verilen cevaplar hiç de birbirine benzememektedir. Zira eski DP'liler, Başgilin şahsında, ötedenibe- ri aranan "beyin"i bulduklarına inan maktadırlar ve bu sebepte destan gibi mektuplar kaleme alarak, ca etmektedirler. "bir aklıevvelle iki çocuğa diyerek bahsettiği biri - ve herhalde çocuk olmıyanı - Tahsin Demiray, Profesörü, Genel Başkanlığa adaylığını o koyması için kandırmak üzere geçen hafta İsviç- reye gönderilmiştir. Profsörün, uydum" üç arkadaşından Profesörün Türkiyeden aldığı bir takım mektuplarda ise havanın pek iyi olmadığından, tevkif edilebileceğinden bahsedilmektedir ki, bu mektuplar çok defa. Bilgiç ekipine omensup parla- menterler tarafından kaleme alınmak da kalmaktadır ama, artık iyiden i- yiye alıştığı okoltuğuna yönelen bir büyük tehlikeyi savuşturmak için el altından ne mümkünse yapmaktadır. Böylece iki ayrı kuvvet, gayretlerini gi henüz meçhuldür. Gerçi, haftanın başlarında AP Genel Merkezinde ku- laktan kulağa fısıldanan bir habere göre Profesör, Ankaraya, Genel Baş kanlık için adaylığını koymıyacağını kesin olarak bildirmiştir ama, bunun AKİS, 6 KASIM 1964 Saadettin Bilgiç Ganyan ne derece doğru olduğu belli değil- dir. Zira Başgilin dışında üç Gene Başkan adayı daha mevcuttur ve bun lar birbirlerini (o zayıflatmak, o rakip kampların morallerini kırmak için or taya en olmadık söylentileri atmak- tadırlar. Tekin Arıburun Sürpriz YURTTA OLUP BİTENLER Horoza çok olan köy gaşgil Genel Başkanlığa adaylığını koymadığı takdirde, 27 Kasımda yapılacak AP Büyük Kongresinin en büyük mücadelesi Saadettin Bilgiç ile Süleyman Demirel veya Tekin Arı- burun arasında olacaktır. Gerçi Arı- burun adaylığını açıklamasına karşı- lık, Demirel henüz böyle bir açıkla- mada bulunmuş değildir ama, Demi- reli destekleyen ekip kuvvet- lidir ve meselâ haftanın başında AP Kayseri teşkilâtının mensupları De- mireli (o destekliyeceklerini ve 20 il teşkilâtının kendilerinin yanında duğunu açıklamışlardır. Bu ekip dilik Bilgiç dışındaki kuvvetlerin rey sayısını Oo hesaplamakla (o meşguldür. Eğer Mehmet Turgut ve Mustafa Gül cügilin yönetitği Demirelciler Genel Merkeze karşı olanları kendi etraf- larında toplıyabilecekleri kanaatine varırlarsa, bu mecmuanın satışa su- nulduğu gün, Demirelin adaylığının açıklanması ihtimali zayıf değildir, E- şasen AP'deki Genel Başkanlık mü- cadelesi, Başgilin dışında, o aylardan beri Bilgiç - Demirel mihveri etrafın da yapılmaktadır. Gümüşpalanın ölümünü müteakip ayrılmaz kader arkadaşları (olarak lanse edilen bu iki Ispartalı hemşeh rinin arası ilk defa bundan bir süre önce Samsun Kongresinde açılmış- tı. Bu kongrede bazı üyelerin salonda bir mason mecmuasını dağıtmaları ve içinde resim olmayan bir çerçeveyi göstererek, "Bakın, altında Süleyman Bey yazıyor. Bu, Süleyman Demireldir. Bir mason parti başkanı olursa, din iman elden gider" diyerek menfi pro paganda yapmaları, Demirel ve ta- raftarlarını bir anda Bilgiçin aleyhi- ne çevirmeye kâfi geldi. Önceleri Ge nel Başkan Vekili olması yolunda ken disine yapılan teklifleri kabul etmi- yen Demirel, bu olaydan sonra açıkça. Büyük Kongrede adaylığım koyaca- gından bahsetmeye başladı. Oysa Bil- giç yeni koltuğundan bir hayli hoş- lanıyordu ve yerini Demirele bırak- mağa hiç de niyetli değildi. Böylece, önce iki yakın arkadaş arasında baş- gösteren anlaşmazlık, kısa bir süre sonra bir klik mücadelesi halini aldı ve her geçen gün biraz daha kızışa- rak bugüne kadar geldi. Bu arada parti yöneticileri bir par çalanmayı önlemek üzere, iki tarafın arasını bulmaya çalışıyorlar, gerek Bilgice, gerekse (Süleyman Demirele bu mücadeleden vazgeçmesini fısıldı- 13