Parçalanan bloklar atılı idareciler arasında olup bitan nen parçalanma 1963 yılı içinde de giderilememiş, aksine biraz daha Ço- galmıştır. De Gaulle'ün işbaşına gel- diği günden bu yana izlediği Atlai- tik ve Avrupa politikası, 1963 yılı so- na ererken, Batı birliğini her zaman- kinden daha fazla tehlikeye düşürm!ş görünüyordu. Gerçekten, De Gau'le 1963 içinde Ortak Pazarın kapılarını Male kesin bir Şekilde kapatmış, TO'da ortak bir vurucu kuwvet ini yolundaki ogayretlere sır Çevirerek Fransanın A.B.D, den baı- gımsız bir atom devleti olması yolun- daki çalışmalara hız vermiştir. De Gaulle'ün Batı dünyası içindeki cu bölücü çalışmalarını, yalnız Batı Almanya Başbakanı Ade- nauer destekliyordu. Onun yerini alan Erhard, şimdi daha çok A.B.D. ne te İngiltereye dönük bir politika peşin- dedir. Diğer yandan Ortak Pazarın di- ğer üyeleri de İngilterenin dışarda kalmasına fazla istekli görünmüyor- lar. Böyle olunca Batılı devletlerle Fransa arasındaki görüş ayrılıklarının önümüzdeki yıl içinde daha da çoğal- ması beklenebilir. 1963 yılı içinde yalnız Batı bloku içinde değil, komünist blok içinde “ie önemli ayrılmalar olduğu görülüyor. Uzun yıllar için için gelişen Çin-Sov- yet anlaşmazlığı, 1963 yılında açıkça suyun üstüne çıkmış, Pekin ve Mos- kovalı idareciler birbirlerine artık ge- ri alınması mümkün olmayan ağır yüklenmeler yapmışlardır. Bu yazıda iki komünist devlet arasında çıkan anlaşmazlığın nedenleri Ove gelişme- si üzerinde duracak değiliz, yalnız .şu kadarını söyliyelim ki, Çinle Sovyat- ler Birliği arasındaki çekişme bugün, herşeyden çok, komünist blokun lider- ler Birliğinin çoğunluğu hâlâ ekono- mik gerilik içinde bulunan diğer ko- münist ülkelerin meselelerini anlamak tan uzak olduğunu ileri sürerek, Pe- kin hükümeti dünya komünist hare- ketlerinin liderliğini yüklenmeye ça- lışmaktadır. Bunun için de, en kolay ve elverişli oaraç olarak, savaşçıbk bayrağına sarılmıştır. Ekonomik ba- kımdan zaten geri olan Cinin bir diin- ya savaşı çıktığı takdirde, rahatca harcayabileceği birkac yüz milyon in- sandan başka kaybedecek (hiçbirşevi yoktur. Üstelik, Batılı devletlerin e- konomik yapılarını kaybetmemek ic'n bir atom savaşına girişmekten kaçın- Conrad Adenauer Kendi gitti ismi Kaldı yadiyir dıklarını bildiği için de, bütün Asya- da korkusuzca tahriklere, sınır teöa- vüzlerine (o kalkışabilmektedir. e Oysa ,Sovyetler Birliği eriştiği ekonomik dü- seyi kaybetmemek için hiç mi hiç sa- vaş taraflısı görünmüyor. Sovyetler Birliği ile Kızıl Çin ara- «ında çıkan bu açik anlaşmazlığın ETT TP ATİK İPLLİR A BAŞ,. DİŞ, NEZLE: ve Romatizma “ağrılarında Nr ele e AİT TR | (AKİS — 726) “DUNYADA OLUP BİTENLER dünya politikası bakımından önemli |“ sonuçları olacağına şüphe edilemez. Hemen burnunun dibinde bulunan 600 milyonluk koca Çinin gün g&:5- tikçe daha uyuşmaz bir tutum takın- dığını gören Sovyetler Birliği, arala- rındaki ideoloji anlaşmazlığı ne olu;- sa olsun, ister istemez Batılılara yak- laşmak zorunluğunu duymaktadır, Siyahlar uyanıyor 963 yılının önemli özelliklerinden bi- ri de, Birleşik Amerika zencilerinin beyazlarla eşit haklar başladıkları açık mücadeledir. Bütün amerikan vatandaşlarının kanun kar şısında renk, din ve ırk ayrılığı oi- maksızın eşit bulunduklarını söyleyen madde gerçi bir asırı aşkın bir süredir Amerikan anayasasında yazılı duii- yor ama bu ilkeyi günlük hayata uy- gulamak, zencilere obeyazlarla ayni hastahanede doğup, ayni çocuk ban- çesinde büyümek, ayni okulda ökü- mak, ayni iş yerinde çalışıp ayni si- nemada eğlenmek, ayni loktıntada ye- mek yiyip ayni taşıt araçlarını kül- lanmak imkânını kadar mümkün olamamıştır. Dallas suikastine kurban gittiği sırada Baş- kan Kennedy bu imkânları hazırlıya- a mi kanunu Kongreden geçirme» u. Bu durum, bütün diyede, Kennedy'w atılan kurşun- ların zenci haklarına tahammülü Ooi- mayan güneyli Pm tarafından atıldığı konusunda ciddi: şüpheler 'u- yandırmıştır. Diğer yandan sulkast- le ilgili soruşturmanın bir türlü doğ- ru dürüst bir sonuca (bağlanamamış| olması da, bu şüpheleri adam aktı çoğaltmaktadır 1963 yılı içinde az gelişmiş Ülkels- rin durumuna gelince, Orta Doğuda Nasırcılarla Baas Partisi arasında başlayan esin bir sonuca ba; 1963 içinde de sürüp gitmiştir. (Yeni kazandıkları bağım- sızlığı perçinlemeye çalışan (Afrisa ülkeleri bir yandan ekonomik duru'mn- larını çağdaş düzene uydurmaya gay- ret ederken, diğer yandan da bir Af- rika birliği kurmak için adımlar âü- yorlar. Fakat Ekim ayında çıkan Fas- Cezayir sınır savaşmasının da göster- diği gibi, sömürgeci devletler (o tara- fından hiçbir coğrafi, ya da etnik :i- keye uyulmadan çizilen sınırlar bu birliğin önüne dikilen en büyük güç- lüklerin başında geliyor. Bundan bâ;- ka, Afrika halkı henüz aşiret hayatın- dan millet kavramına yükselebilmiş değildir. Bu durum da özlenilen bir- liğe kavuşmayı geciktirmektedir. AKİS/21 EEE edinmek için | tanımak şimdiye