büyük ekseriyet tarafından görüldü- fikri, en ziyade hissi sebeplerden do- layı tuttu C.H.P. içindeki görüşmeler (o Parti Meclisinde başladı. Meclisin ilk top- lantı günü herkes İnönünün ne diye- ceğini bekliyordu ve bazı tahminler yapılmaktaydı. İnönü konuştu. Fakat bir konuştu ki, salon, ortasına bomba düşmüş gibi oldu. C.H.P. Genel Baş- kanı bütün meseleleri, adlarını kul- lanarak açık açık söyledi ve Türkiye- nin bu dar geçitten geçişini bunların gerçekleştirilmesine bağladı. e İnönü- vergilerden bahsetti, milli gelirin da- gılışından bahsetti, toprak reformun- dan bahsetti. "Politikacı" adı altında bilinen sınıfın oy almama endişesi diye bildiği ne varsa, İnönü hepsine dokun- du. O gün Parti Meclisi, ilk karar ola- ler Parti Meclisinin üyelerinin ağızını ilk defa olarak sıkı buldular. Hatta bunlardan bir tanesi, Hürriyet Gaze- tesinin Ankara temsilcisi Cüneyt Ar- cayüreğe "Artık biz parti olduk, kar- deşim" diye övündü. Ama bu bir gün sürdü. Ertesi gün bir grup konuşmayı bir başka gazeteye uçurdu. Parti Mec- lisi gece çalışmalarına devam etti ve bu sefer partililer konuştular, İnönü dinledi. Toplantı gece yarısı dağıldı, ertesi gün öğleden sonra yeniden toplanıldı. Akşam üzeri, C.H.P. nin pek mahir sa- yılmayacak sözcüsü Ali İhsan Göğüş gazete bürolarına telefon ederek bir "hava" verdi: CHP. koalisyonu A.P. nin kurmasını istiyordu! Bu hava, Parti Meclisi temennisi olarak kaleme alındıktan sonra Pazar- tesi sabahı toplanan Müşterek Grupa götürüldü. Alaturka kurnazlık Müşterek Grupta mesele, enine bo- yuna konuşulamadı. Meclis Gru- pu Başkan Vekillerinden Rüştü Özal bunu teklif etti, fakat başarı kazana- madı. İnönü konuştu ve Parti Mecli- sinde söylediklerini kısmen tekrarla- dıysa da ne o kadar cesaretli ve acık davrandı, ne de, Parti Meclisinde be- lirmiş olan temayülü savunmamazlık etti. "Önce A.P. denesin" temayülü Genel Başkan tarafından da destek görünce Grupun büyük kısmı, saten kendisi de o temayülde olduğundan bunu alkışlarla ve heyecan o havası içinde kabul etti. Tesbit edilen karar Kulağa Küpe Kompleks i Gümüşpala demiş ki: "Oyla- rın yüzde seksenini toplaya- cağız”. Bölükbaşı da demiş ki: .H.P. süngülerin ie milleti idare ediyor". .P. ye karşı olan gazeteler ise söyle demişler: "C.H.P. milli irade- ninsopasınıyedi” Eee C.H.P de kızmış, "Haydi bakalım, okurmuyorum koalisyonu!” buyurmuş. Simdi görsünlermiş bakalım, Pala Par şası, Bölükbaşısı ,Kurabiliyor- lar mıymış hüküm C.H.P.nin Bugün SÖZCÜSÜ - nün C.H.P, nin yayın organın- da söylediği bu. Allah, Allah! BuC.H.P.ninaynı yayın or- ganında yasan dünkü sözcüsü raftarıymış!. O böyle yazıyor diye, şimdi koca İsmet Paşa İstiklal Har- bini yeniden mi yapmaya kal- kışacak t CHP. nin hükümeti kurmayı reddet- mediğini son derece açık olarak belir- tiyordu ve buna bilhassa dikkat edil* mişti. Deniliyordu ki: Biz iki defa e- limizden geleni yaptık, yaranamadık. Şimdi, gene bizden görev iin miz isteniyor. Sonra da çip, bizim süngülerin gölgesinde iki. darda kaldığ söylenecek. o Öyle yağma yok. Önce, bu efendiler kendi- leri denesinler. Bakalım hükümet vu- rabiliyorlar mı? Biz, Du tecrübe yapıl- dıktan sonra düşünürüz: C.H.P. lilerin aklında olan, ya A.P nin bu "ateşten top" a el bile sürme- yeceği, ya da Mecliste bir ekseriyet bulamayacağıydı. Deneme yapıldıktan sonra durum normale dönecek ve Mec- lis, yeni seçimlere gitmemek için mem- leketin gerçekten muhtaç bulunduğu reformları başaracak bir C.H.P. hü- kümetinin etrafında sağlamca birleşe- cekti. Böylece, normal genel seçim, yılı olan 1965'e sıhhatli şekilde varılacaktı. Fakat evdeki hesap çarşıya uymadı. CHP. liler A.P ileri tanımıyorlar ve YURTTA OLUP BİTENLER orada Bakanlık için "Allah! o Allah" diyen bir aktif grupun varlığını bil- miyorlardı. Bunların, iktidara (o gel- mekten başka hiç bir endişeleri, me- seleleri olmadığını ve her şeye razı ulunduklarını görmüyorlardı. "Kay- seriden gelen haber" de A.P. nin bir defa iktidara geçmesi ( istikametinde olunca Gümüşpala ve arkadaşları pa- çaları sıvadılar. İki partideki hesaplar aha "A.P. ye hükümeti kurma gö- revinin verilmesi haberi" A.P. tak- tisyenlerinin ağızlarının kulaklarına varmasma yol açtı. Bunlar gerçekten C.H.P. taktisyenlerinden usta olduk- ları için böyle bir tevcihin kendileri- ne getireceği faydaları hemen gördü- ler. Bu faydalar şunlardır: — A.P. ye iktidarın verilmeye- ceği havası kendiliğinden dağılacaktır. ahalli tecimlerin neticesinin Parlâmento üzerinde doğrudan doğru- ya ve kesin tetiri olması tezi resmen tescil edilecektir. 3 — A.P. bir ekseriyet bulamasa da “erken seçim" değirmenine böylelikle su sağlamış olacaktır. Zira halka dö- nüp diyecektir ki: "Gördünüz ya, memlekette ekseriyetin benden yana olduğuna kendileri de. bana görev teklif ettiklerine göre kabul ediyorlar. Ama. maalesef barut yok. Yani, Meclis teki sandalya sayıma milli iradenin gerçekleşmesini önlüyor. O halde he- men seçim yapmalı ve Meclisin için- deki siyasi temayül ile dışındaki te- mayül aynı hale getirilmeli". 4 — AP. li kütleler, İktidarın "da- ğın arkasındaki ümit" olmadığım gö- recekler ve aşkla, şevkle çalışacaklar- dır. A.P. nin bu menfaatlerini görme- yenler sadece alaturka kurnazlık pe- şindeki C.H.P. liler oldular. Buna mu- kabil CHP. nin içinde bir (başka grup "İktidarı kuracaksak, adam gibi vaziyet alalım. Yok, kurmayacaksak, bunu da kesin şekilde söyleyelim. Ama, en sonda iktidarın bize kalacağını bile bile A.P. ye bir kükümet kurma göre- vinin verilmesine yardım etmek, onla- rın ekmeğine yağ sürmekten başka bir şey değildir" görüşü etrafında bir leştiler. Ancak Grupta bir müzakere dahi açılması imkânsız olunca —Grup, Mahalli Seçim neticelerini bile kendi arasında konuşamamış, milletvekilleri içindekileri ve müşahedelerini, intiba- larıni söylemek imkânını bulamamış- tır— heyecan havası içinde "Alaturka kurnazlık kararı" çıktı. Grup kararından sonra hayret u- AKİS/9