MUSİKİ adele kuvvetine sahip değildi. Bu yüz- den aşın pedal kullanarak, büyük ses sağlama uğruna eserin vuzuhunu feda ediyordu. Journal American'ın ten- kidcisi Miles Kastendleck, görüş derin- liğinden yoksun böyle bir müşahede öne sürdü-. Oysa eserin ne şartlar al- tında çalındığını bilenler ve dinleyici tecrübesinden faydalanarak kulaktan ile zihinleri arasındaki ilintiyi buna göre âyarlıyanlar, İdil Biretin çalışın- daki üstün vasıfları görmezlikten gele- mezlerdi. İdil Biretin çalışındaki en büyük vasıf, tabiilikti. Aleladenin çok üstün- deki tekniği de bu vasıftan büyüme ol- duğu için, yenemiyeceği bir engel yok- tu. Çalman eser, Rahmaninofun ü- çüncü konsertosu gibi büyük güçlükler- le dolu bir eser olsa bile... Öte yandan bu konserto, Rahmaninof'un bütün il- pamlı eserleri gibi tabii, yaşanmış, iç- n gelme bir musikidir. Bu bakıma genç piyanist yorumladığı / bestesiyle tam bir ruh uyuşması halindeydi, Üs- telik İdil. Biret, belli ki, bestecinin ken- dinin bu konsertoyu çalışını yakın- dan incelemiş ve iyice içine sindirmiş- ti. Nitekim eseri yorumu her bakım- dan Rahmaninofun yorumuna benzi- yordu. Başka yorumlara alışmış dinle- yicilere aşırı hızlı gibi gelen tempo- lardan, cümle biçilişine, (ayrıntılara ve eserin genel yapısının icra yoluy- la kuruluşuna kadar... Tıpkı Rahmani- nof gibi İdil Biret de partisini o anda irticalen yaratıyormuş gibi çaldı. Bir orkestranının bu türlü bir çalışa uyma- sının ne kadar güç olduğu tahmin edi- lebilir. İdil Biretin çalışını genel ola- rak içgüdüler yönelttiği için, Ankara ve İstanbulda orkestraların olsun, şef- lerin olsun ona ayak uydurmakta ne türlü sıkıntı çektikleri ve bu bakıma kimi kere orkestrada ne kadar büyük "kazalar" ın husule geldiği bilinir. Genç piyanist bu kere de bu türlü bir çalış tarzı tutturmuştu. Fakat piyanis- tin beklenmedik taşkınlıklarını musi- kinin mantığında en ufak bir aksamı- ya sebebiyet vermeden sürdüren Erich Leinsdorf ile Boston Senfoni Orkest- rası, profesyonel seviyenin O zirvesine varmış olduklarını bu en uygun fır- satta bir kere daha isbat ettiler. New York Times tenkidcisi Harold Schonberg'i, bu çalışı "disiplinsiz" diye tanıtmıya götüren işte, kimi kişinin kusur diye görebileceği bu içgüdüsel va- sıflardı. Rahmaninof'un konsertosu da eninde sonunda disiplin örneği bir e- ser diye gösterilemezdi. Ama bu kon- sertoya duygusal yoğunluğunu, ve iç- tenliğini işte biraz da bu dış disiplin- sizliği veriyordu. Öyleyse çalışın da ay- nı özelliği yansıtması gerekirdi. İdil Biret nitekim bunu sağladı. Çalışı her- nekadar Rahmaninofun çalışının sağ- ladığı örneğe uygunduysa da, kupkuru bir kopya değildi. Tersine, kendi haya- AKİS/30 tını, kendi yaşanmışlığını, kendi ulaş- tırıcılığını taşıyan bir çalıştı. Bu kon- sertosnun bugün en ünlü yorumcu- ları olarak Van Cliburn ile Byron Ja- nis'i gösterebiliriz. İdil Biretin çalışı, çıkış noktası olarak en uygun örneği, bestecinin kendi yorumunu, Seçmiş ol- ması bakımından, Janis'inkine de, Cil- burn'ünkine de tercih edilirdi. Herald Tribune övüyor çi coşkun alkışlar ve "bravolar" izledi. Genç türk piyanisti defalar- ca sahneye çağrıldı. Salondan çıkar- ken çevreye kulak verenler hep övgü sözleri duyuyorlardı. İdil Biretin din- leyici başarısına eriştiği aşikârdı. Ne var ki ertesi gün tenkidciler bu başarıyı teslim etmekte lardı. Gerçi hepsi İdil Biretin büyük kaabiliyetinin farkındaydılar ve bunu belirtmekten geri kalmıyorlardı ama, New York Times. World Telegram and Sun ve Journal American, genç piya- nistin genel seviyesi üzerindeki övücü sözler yanında, bu konsertoyla başa çıkacak kuvvetten yoksun olduğunu ö- ne sürüyorlardı. Bununla birlikte New York Herald Tribune'ün tesirli tenkidcisi Alan Ricah İdil Biret için her bakıma en parlak övgü sözlerini kullanıyordu. — Rich'in yazısının İdil Biretle | ilgili bölümleri şöyledir: "Akşamın solisti, 22 yaşındaki türk piyanisti İdil Biret, Londra ve Paris- ten buraya yığınla yetki belgesiyle bir- likte geldi. Bunda şaşılacak bir yan yok. Çelimsiz görünüşlü ve tuhaf bir güzelliğe sahip bir gençkiz olan Bn Biret, hem olgun, hem de heyecan u- yandırıcı bir musikişinas. Bu mevsim burada ilk olarak çalan piyanistlerin birçoğu (gibi, musikişinaslığının her cephesini iyice yansıtmıyan bir eser seçmiş. Fakat Rahmaninof un Üçüncü Konsertosunda yaptıkları, Avrupada ona hayran olanların bilgiye (okonuş- tuklarım doğruladı. İdil Biret anlayış ve mizaç ZE rek. Fakat duyulabilenler harikuladey- di. Tekniği kusursuz, ritme ve cümle biçilişine olan hakimiyeti en üstün musikişinaslığın delillerini taşıyor. U- -alım ki gene gelsin buraya ve nele- re muktedir olduğunun başka örnek- lerini versin."