19 Ekim 1963 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 8

YURTTA OLUP BİTENLER çamur sürmesi devri açılmıştır ki toz- koparan fırtına içinde gözgözü gör- memektedir. Havanın yaratılmasında Basının rolü de inkâr edilecek gibi de- ğildir ve bir takım gazetelerin bir ta- kım menfaatlere bazen bilerek, bazen bilmeyerek âlet olduklarım görmek ü- züntü vermektedir. Zira millet yavaş yavaş anlamaktadır ki hedef sadece, yolsuzluk yapılmasına karşı çıkmak de- ğildir ve bu istikametteki bazı gayretle- rin altında başka şeyler de yatmakta- dır Aslında, tıpkı meşhur o yürüyüşler gibi bunu da bir açık sistemin icabı saymak ve sabırla, ona alışmaya çalış- mak lâzımdır. Ancak kapalı rejimler- dedir ki bu çeşit havalar estirilmez ve Bekata büyük yolsuzluklar o perdenin arka- sında çevrilir. Yeni furya, ötekiler na- sıl dejenere Olmuşsa öyle iflâs edecek, kendi kendisini İtibardan düşürecek- tir. Ama bu neticeyi almanın bir esaslı tartı vardır: Gerçek yolsuzlukları en amansız şekilde takip etmek, sorumlu- larını adalet önünde o cezalandırmak, buna mukabil suni iddiaların karşısın- da cesaretle, kesin vaziyet almasını bil- mek ve şerefler, haysiyetlerle birlikte, devlet mekanizmasının sekteye ouğra- ması ihtimalini ortadan kaldırmak! Bi- rincisi yolsuzlukları asgari hadde in- direcek, ikincisi bir aşağılık demagoji- nin çanına ot tıkayacaktır. Millet, ortaya atılan iddia ve itham- lardaki mübalağa, politika hesabı Ve karanlık niyet payım her gün biraz daha fazla hissetmekte, "Yok, devenin AKİS/8 İçişleri Bakanlığı Geçmişe başı!" sözü daha sık dudakların ucuna gelmektedir. Bu, yeni furyanın da bir esaslı tehlike doğurmaksızın vatan sat- hından gelip geçeceğinin en inandırıcı delilini teşkil etmektedir. Bütün o çe- şit kampanyanın, bulaştırmak istediği kimselerin, şahsiyetleri itibariyle en spektaküleri ve en fazla istismar edi- leni olan meşhur Lokomotif Hikâyesin- den kala kala nenin kaldığını görmek milletteki yeni temayüle hak verdiren en esaslı unsur olmuştur. Bu, bazı okların dönüp atam vur- ması kanununun bir yeni tezahürü- ür Hükümet Melek gibi bir adam! mazi derler B- haftanın ortasında, Koalisyon ka- natları karşılarında melek kadar uysal bir Başbakan, her arzularına pe- ki diyen bir İsmet İnönü buldular. İ- nönü,kendi görüşünce en mükemmel İçişleri Bakanı olacak adamı seçmişti: Orhan Öztrak. Babası da —Faik Özt- rak— bir eski İçişleri Bakanı olan Orhan Öztrak, Tekel Bakanı olarak Kabinenin mükemmel imtihan ver- miş bir kaç eski Bakanından — İlhami Sancar, Bülent Ecevit, İlyas Seçkin, Hükümet içindeki görevi İtibariyle Tur han Feyzioğlu, Hasan Dinçer, A. Ke- mal Yörük, Raif Aybar, P. K. Gökay tipi...— biriydi. Hem hükümet etme hem siyaset yapma sanatında başarı göstermişti. Umumi efkâr ve Meclis, İşinden memnundu, tutumundan mem nundu. Bilinen şartlar altında göre- vinden ayrılan —yahut alman— Hıfzı Oğuz Bekatadan sonra İçişleri Bakan- lığı koltuğuna oturması hem o koltu- ğu dolduracaktı, hem de C.H.P. lileri edecek, bir takım partiiçi sı- zıltıları, dırıltıları, huzursuzluk ve e- zilme şikâyetlerini önleyecekti. İnönü Sah günü adayını iki ortağı- nın başları, Ekrem Alican ile Hasan Dinçere bildirdi. Onlara danışmaya, Koalisyon Protokolü gereğince omec- burdu. Gerçi protokol bir mutabakatı şart koşmuyordu. Ama danışmada bir koltuğunda, Azizoğlu kürsüde mutabakat kokusunun (bulunduğuna şüphe yoktur. Alican ve Dinçer ertesi sabah görüşlerim söylemeyi kabul etti- ler. Çarşamba günü de Orhan Öztra- kın İçişleri Bakanlığını (o "Partizanlık yapabilir" gibi hayli komik bir mucip sebebe dayayarak reddettiler. Başba- kan "Peki" dedi. Madem ki istemiyor- lardı, emir büyük yerden geliyordu! Ne yapalım, Başbakan da bir başka aday arayacaktı. Mehmet Hazer ve Arif Hikmet Onat üzerinde durdu, son- ra bunlardan ikincisinin O Bakanlığı- nı, ortaklarından istirham etti. Fakat Alican gene kabul buyurmada. Alican bul.. Birşey arzular da, o yerine ge- tirilmez mi? İsmet Paşa bir yeni aday aramağa koyuldu Adam değil, melek- tir bu İsmet Paşa! Tabii İnönünün bu uysallığı, ken-