RAD Y O İdare Program derdi A vkara, İstanbul ve İzmir Radyola- rının pek yakında yeni program yayınlamak üzere hazırlık yaptıkları geçen hafta sonunda anlaşıldı. Eğer geçen hafta sonunda Ankara Radyo- sunda Ankara, İstanbul ve İzmir Rad- yoları idarecilerinin toplandıkları gö- rülmeseydI, bilhassa Ankara Radyosu- nun geçen kış ve yaz olduğu gibi uyu- maya devam edeceği sanılacaktı. Geçen kışın başında da radyolar büyük vaadler, parlak sözler ve gös- terişli basın toplantılarıiİle 4 Kasım- da kış program devresine girmişlerdi. Bilhassa İstanbul gazetelerine verilen bilgiye göre, başta Ankara Radyosu olmak üzere, bütün radyolar uzun bir zamandan beri kış programlarım ha- zırlıyorlar ve dinleyicinin bütün ihti- inceledikleri (o için herkesi gidiyorlardı. Meselâ Ankara Radyosunun geçen kış programlarım 1962 yılının Kasım avı başlarında (o inceleyenler, o gazeteler- de okuduklarının hakikaten doğru ol- duğunu sandılar. oOAnkara Radyosu, kendi imkânlarına göre sayısı olduk- ça kabarık kış programları o hazırla- mıştı ve bu programlardan çoğunun da faydalı şeyler olduğu anlaşılıyor- du. Fakat Radyoyu bütün kış takip e- denler, işin hiç de öyle olmadığını gör- düler. Aslında, Ankara Radyosu gereken tedbirleri almadan, para durumunu gözetmeden ve personel sayısını attır- madan sırf gösteriş olsun diye bir ta- kım programlar hazırlamaya kalkmış ve bu programları üç-dört ay da yü- rütebilmişti. Fakat bu üç-dört aylık sürenin sonuna kadar dayanan prog- ramlarda da kalite diye bir şey kal- mamıştı. oBazı programlar ya yavaş yavaş ortadan silinmişler, ya da el de- giştirerek şekilleri bozulmuştu Bu da göstermektedir ki program devresin- den önce ban imkânlar sağlamak, son- ra da detaylı bir program plânlaması yapmak gerekmektedir. Sonra, geçen kış Ankara Radyosunun büyük bir a- vantajı da vardı. 1962 kışından önce- ki yaz, Radyo Müdürü Mahmut öngö- ren programları mümkün olduğu ka- dar sadeleştirme, hafifleştirme yoluna gitmiş, kuvveti bilhassa ciddi ve öğ- retici programlara vermişti. Bu şekil- de Radyonun, programlardan önce, yerine getirilmesi gereken işleri ele a- lınacaktı. AKİS/28 Hastalık hastası yine aynı yaz, Radyo, yaptığı hata- ları açıklamaya ve dinleyicisinden özür dilemeye başladı. Tabii bu de- mek değildi ki koskoca Ankara Rad- yosu hatalarım bu şekilde affettirece- ğini sansın! Gaye sadece, yapılan ha- taların Radyo idaresinin de farkında olduğunu ve bunları ortadan kaldır- maya çalışıldığını belirtmek ve ilk de- fa mi önem vererek özür di- leme Aslında o yaz, Radyo, "Yirminci Yüzyıl", açık oturumlar ve Atatürkün nutkundan başka Önemli ve kaliteli program yayınlamadı. Zaten yayınlı- yamazdı da... Radyo Müdürü bum:n çok iyi farkında olduğu için, hiç özen- tiye kaçmadan Oo gerçeği açıklamayı, ama bir taraftan da programları et- kileyen aksaklıkları (oortadan kaldır- mayı düşünüyordu. Fakat Müdür Mahmut Öngören en büyük yanlışlığı yaparak, Amerikan Hükümetinin bir davetini kabul etti ve Radyodan yaz sonunda ayrıldı. Ne yazık ki hiç kim- se Radyoda programlardan önce ak- saklıkların ve plânlamanın önemi ol- duğunu düşünemedi. Radyo, yukarda açıklanan gaye uğruna takındığı sa- delikten 4 Kasım 1962'de birdenbire sıyrıldı ve büyük iddialarla ileri atıldı. Zaten hataları açıklamak ve özür di- lemek de bir gelenek haline geldiği ve badirelerin böylece atlatıldığı sanıldığı için Radyoda herkesin içi rahattı! Bu şekilde zaman o geçtikçe (Radyonun program bakımından kalitesi düştü ve başlangıçta verilen sözler hep boşuna çıktı. Kim okur, kim dinler ! mafih, Radyonun bu hale gelmesi- in sebepleri arasında yalnız düşün cesizlik ve Radyo program plânlama- sının eksikliği yoktur. Geçen kışın ba- şından itibaren Ankara Radyosunda klikler de başladı. Hem işlerin hesap- lanmaması, hem de şahsi kayguların yavaş yavaş ön plâna çıkması ve ge- cen , “parasızlık, elemansızlık" gibi şikâyetlerle daha bir sürü prog- ramın kaldırılması Ankara Radyosu- nu bugünkü haline getirdi. RK ramların yayınlanacağı (o açıklanacak ve dinleyicinin ihtiyaçları gözönünde tutulduğu ileri sürülerek (obir takım programların hazırlandığı bildirilecek- tir! Bu yıl, Atatürk yılı olarak UNESCO tarafından ilân edilmiştir. Gerçi Türki- yenin hiç bir yerinde bu konu ile il- gili bir faaliyet başlamamıştır. ' Ama Devlet tarafından işletilen (o Türkiye Radyolarının Atatürk yılı olan 1963 ün sonuna doğru dahi berekete geçip geç- meyeceği belli değildir. Bu, ayıp de- gil midir? İnsan bu kadar kayıtsız ka- labilir mi? Gönül ister ki, önümüzde- ki kış devresinde yalnız Ankara Rad- yosu değil, bütün Türkiye Radyoları geçmişteki hatalarını hafifletecek şe- kilde başarılı programlar yayınlasın- lar.