ikinci adam olmakla yetinmek zorun- da kaldı. Butler'in Macmillan'la mü- nasebetlerinin pek iyi olmadığı bilin- mektedir. Bu bakımdan Macmilla'in Kraliçeye kendi yari için film Bakanı Lord Hailsham'i tavsiye edeceği söy- lenecektedir. Başbakan yapıldığı tak- dirde asalet imtiyazından vazgeçmek zorunda kalacak olan Hailsham, özel- likle, nükleer denemeleri yasaklayan Moskova Andlaşmasına varan üç'ü gö- rüşmeler sırasında parlak bir müza- kereci olarak belirmişti. Fakat Muha- fazakâr Parti içinde ne Butler'i, ne de Hailsham'i desteklemeye (o yetecek bir çoğunluk kurulamamaktadır. o Bunun üzerine bazıları, ortalama çözüm ola- rak Lord Home'un, bazıları da Maliye Bakam o Reginald Maudling'in adım ileri sürüyorlar. Şu satırların yazıldığı sırada İngilterenin yeni Başbakanının bu dört adaydan hangisi olacağı he- nüz belli değildir. Batı Almanya Kapanan bir devir daha Geride bıraktığımız hafta içinde bir yandan İngilterede Macmillan İş- başından ayrılmak istediğini bildirir- ken, diğer yandan Batı Almanyada da 14 yıldır Başbakanlık koltuğunda otu- ran emektar denauer Cumhurbaş- kanına istifasını veriyordu. Bilindiği gibi, Adenauer Batı Al- manyada hemen İkinci Dünya Savaşı sonrasında iktidara gelmiş, o «aman- dan buyana yapılan bütün seçimlerde en çok oy toplayan parti olan Hristi- yan Demokrat Partisinin lideri olarak değişmez (o başkanlığım (o yürütmüştü. Fakat uzun bir süredir artık çok ihti- yarladığı söyleniyor, partisi içinde ve dışında kendisine karşı devamlı ten- kitler yöneltiliyordu. o Partisi içinde Adenauer'e cephe alanların (başında ünlü İktisat Bakanı Ludwig Erhard geliyordu. Partisi dışında yaşlı Baş- bakana yapılan tenkitlerin öncülüğü- nü yapanlar ise, özellikle, Hür De- mokratlardı. Hür Demokratlar geçen seçimlerden sonra koalisyona katılmak için Adenauer'in başbakanlıktan ay- rılmasını şart koşmuşlar, fakat savun- ma ve Dışişleri bakanlarının değişme- sini sağlamakla (Oyetinmek zorunda kalmışlardı. Fakat gene o zaman ko- pardıkları bir tâvize göre, Adenauer, seksendordüncü yaş gününde Başba- kanlığı bırakacaktı. İşte Adenauer şimdi bu sözünü tu- tuyor, tam seksendört yaşına baslığı gün Cumhurbaşkanına latifasını veri- yordu. Eğilmeyen yaşlı ağaç GG. partisi içinde, gerek dışında Adenauer'e yöneltilen tenkitlesin Ludwig Erhard Yerini buldu başında, yaşlı Başbakanın çok kati bir politika izlemekte olması geliyor- du. Savaştan bitik çıktıktan kısa bir süre sonra eski iktisadi gücünü yem- en kazanmış olmasına rağmen, Ba- tı Almanya, bu katı politika yüzünden dış alanda fazla bir başarı sağlayama- mıştı. Gerçi Batı Almanya Adenauer idaresi sırasında önce Batı devletleri arasına, sonra NATO'ya katılmıştı a- mli mesele olan iki Alman- ari birleştirilmesi meselesi olduğu DÜNYADA OLUP BİTENLER gibi ortada duruyordu Adenauer'i bu bakımdan tenkit e- denlere göre, Almanyanın birleşmesine giden yol, iki Almanyanın var olduğu- nu hiç değilse görünürde kabul etmek- le başlıyordu. Bu gerçek bir kere ka- bul edildikten sonra birleşme çareleri araştırılabilirdi. Meselâ, Doğu Alman- ya ile daha sıkı iktisadi ve kültürel bağlar kurmak, komünist rejim altın- da kalan alınanlara yardım elim uzat- mak, Doğu Almanyanın iktisadi kal- kınmasını sağlayıp ondan sonra eşit kozlarla anlaşma masası başına otur- mak bu çarelerin en önce akla gelen- leriydi. Adenauer'in en fazla tenkit edilen davranışlarından biri de, Avrupa Bir- liği konusundaki tutumuydu. Adena- uer İkinci Dünya Savaşı sonu Alman- yasının Fransa ile yakın bağlar kur- masını savunmuş, Fransız-Alman ya- kınlaşmasını dış politikasının temelta- şı yapmıştı. Oysa De Gaulle'ün son yıllarda izlediği politika, özellikle İn- giltereyi Avrupa dışı tutmaya çalış- ması, Batı devletlerinin çoğunluğu ta- rafından hoş görülmüyordu. Almanya Fransanın dümen suyundan gittiği sü- ece de De Gaulle'ün üzerine düşen yıldırımları kendine de çekecekti. Son- ra bilhassa Erhart, Avrupanın gelece- gğim De Gaulle'ün "Devletler Avrupa- sı" nda değil içine önce İngiltereyi sonra da Amerika Birleşik Devletlerini alacak geniş bir federasyonda görü- yordu. Erhart'ın bu görüşlerim bir türlü kabule yanaşmamakla beraber, Adenauer, Hristiyan Demokrat Parti- sinin ısrarı üzerine, bugün yerini ona bırakmak durumunda kalmıştır. Adenacur devrinin kapanıp onun yerine Erhart çağının açılmasıyla hem Almanyada, hem de Avrupada önemli yem gelişmeler olacağına şüphe yok- tur. Gerçi Erhart, şu satırların yazıl- dığı sırada kabinesini kurmak için güç- lük çekmektedir ama, bu güçlüklerin koalisyon partilerine verilecek bazı u- fak tavizlerle giderileceğine şüphe e- dilmemelidir. Erhart, alman politika- sını Fransanın dümen izinden kurta- rarak daha geniş bir Avrupa kurulma- sına çalışacak, bunun için de ameri- kan ve ingiliz diplomasisiyle daha ya- kından işbirliği yapacaktır. Bundan başka Erharfin Sovyetler Birliği kar- şısında da daha yumuşak bir politika izleyeceği, (Adenauer gibi Ruslardan gelen her teklifi şüpheyle karşılarna- yıp, mümkün mertebe anlaşma imkân- ları arayacağı da şüphesizdir. (o Belki iki Almanyanın birleşmesine giden yol da. böyle bir yumuşamadan geçmek- tedir.