bir ustalık göze çarpmaktaydı. o Res- nais, İkinci filmi "Marlenbad" için se- naryocu olarak edebiyatın Yeni Dal- gacısı (Alain - Robbe Grillet'yi seç- mişti. "Marienbad", değişik gibi gö- rünen, fakat aslında birleşik yanları olan iki sanatçıyı, sinema ile edebi- yatın Yeni Dalgasını birleştirmişti. Ne var ki sonuç, Resnais için başarılı, la- kat Orillet için başarısız oldu. "Muriel, Ya da Bir Dönüşün Vak- tl"nde Resnais, senaryocu ve konuş- ma yazarı olarak bu defa Jean Cay- rolu denemektedir. e Hikâyeye göre, filmin kadın kahramanı Helene (Delphine Seyrig) hayatının bilteviye- leştiğihl hissedince, kırk yaşına yax- laşmanm verdiği (o tedirginlik içinde, onaltı yaş sıralarında odelice sevdiği erkeği - evlenecekken Oo savaş yüzün- den evlenemediği - Alphonae (Jean- Plerre Kerten )'u görmek ister. Otu- rup adama bir mektup yazar. Alphojı- se Zayıf, güçsüz bir adamdır. Sevildiği halde, durmadan başkalarının hoşu- na gitmek peşindedir. Üstelik yalan- cıdır da. İdare etmeye bayılır. Bütün meslekleri denemiş, fakat meslek ola- rak kendi hakkında en iyi fikir ve- reni kabullenmiştir. Helene'in çağrı- sına karşı koyamaz. Ama Helene'e gi- derken beraberinde oyirmi yaşındaki genç bir artist olan metresi Françoise (Nita Klein) ile gider. Hglene onları evinde misafir eder. Dul oluşu ve möble satışı ile uğraş- ması Helene'i Smoke (Claude Sain- val) adında ve bina yıkma işleri ya- pan bir adamın dostu yapmıştır. H6- lene'in yanında ayrıca Cezayirden ye- ni dönmüş olan ve orada işkence ile eziyet çekmiş Muriel adlı bir kızın anısı ile yaşıyan üvey oğlu Bemani (J.-B. Thlerree) da vardır. Kişilerin hiç biri ne İstediklerini tam bir kesin- likle bilmemektedirler. oSona doğru, Alphonse, kendisini ayrılmakla tehdit eden Françoise dan bütün bağlarını koparır ve geçmiş günlerin unutul- maz sevgilisi Helene'in yanına yerle- Hikâye, Alphonse ile Hâlene geç- miş günlerin bağlan ile yaşadıkları yeyeni günlerin beklenmedik bir an- da ortaya çıkan çatışmaları ve çev- relerindeki İnsanların ya birleştirme- deki, ya da ayırmadaki çabalan üze- rine kurulmuştur. Geçmiş ile şimdiki zaman bağlarını, (o Resnais, ilk filmi "Hiroşima"da da incelemiş, aradaki duygusal bağlantıyı elle tutulur bir oranda vermişti (o İşleniş ve kuruluş bakımından "Muriel, Ya da Bir Dü- nüsün Vakti", zemektedir. Yeni Kuşak ile Orta Kuşak festivalde Fransa, Louis Maile ve Alain Resnals'nin dışında yeni bir sinemacı, Robert Enrico ve filmi "La Belle Vie- Güzel Hayatla da şanı denemekteydi Yeni sinemacı kuşağı- nın en genç temsilcisi- olan Robert Enrico, Maile ve Resnais gibi belge filmciliğinin deneme çarkından geçe- rek uzun metrajlı ve konulu filme gel- mişti. Otuzikl yaşındaydı ve "La Ri- viere du Hibou" adlı kısa metrajlı fil- ml 1962 Cannes Festivalinde (o Altın Palmiyeyi kazanmıştı. "Hiroşima'ya çok ben- Senaryosunu da (Robert Enrico' nun yazdığı (“La Belle Vie- GÜZEL Hayat", askerliğini bitirip Cezayirden dönen genç bir adamın (Frederic de Pasguale) birdenbire günlük yaşayışın hızı içinde başdöndürücü şaşkınlığını hikâye etmektedir. Frederic bir 14 Temmuz gecesi Parise gelir. Bir ba- loda eskiden beri sevdiği Sylvie (Jo- see Steiner) ile karşılaşır ve onunla evlenir. Frederic'in gerçek mesleği fo- toğrafçılıktır. Ama normal sivil haya- ta uymakta güçlük çeker. Bir zaman sonra da şansı döner ve iş bulur. Ar- tik hayatına bir çekidüzen verebile- cektirç Öyle de yapar... Kansıyla bir "Ulu Deniz" Umutusuz rejisörün oyuncular SİNEMA apartman katına taşınırlar. Bir ço- cuktan olur. Herşey mutlu, bir düzen içinde giderken, günlerden birgün Frederic'i askere çağırırlar. Düzen ve mutluluk da böylece yıkılıverir. Rejisör Enrico'nun başarısı, bu bi- raz da kuru hikâyeyi bütün gücünü kullanarak (o renklendirmesinden ileri geliyordu. Enrico için, eski aşklar da, evlenmeler de birer "süs" ten öte un- surlar değillerdi. Onun üzerinde dur- duğu, Frederic'in askerlik dönüşü nor- mal hayata olan uygunsuzluğuydu. Savaş ve askerlik Frederic'i değiştir- miş, eski, bilinen hayatı ile olan neyi var neyi yoksa hepsini koparıp atmış- t. Gerçi, bu tür işleniş, William Wylerin "The Best Years of Our Li- ves - Hayatımızın En Güzel Yıllarına- daki savaş ve askerlikten dönen kah- ramanlarının normal hayata uygun- suzluklarım işleyişine çok benziyordu ama, Enrico, etkinin dışında filmine içe kişiliğinin damgasını vurarış- İngiltere, doğrusu istenilirse, Fran- sa ile birlikte festivalin en göz doldu- ran ve en umutlu ülkesiydi. Amerikan asılı Joseph Losey'in son filmi "The Servant - Uşak", ingiliz (sinemasına yenibaştan bir çekidüzen verme ha- reketinin öncülerinden Tony Richard- son'ın "Tom J p 1962 Berlin ye gözleri üzerine toplayan Kind of Loving- Aşkın Bir Çeşi- kala rejisörü oOJohn Schlesingerin "Billy Liar- Yalancı Billy"si XXIV. Venedik Festivalinde İngiltereyi tem- sil ediyorlardı. Joseph Losey'in filmi "The Ser- vant - Uşak", yazar Robin Maug- ham'ın bir romanından alınmış ve Pinter tarafından uygulanmıştır. Hi- kâye, günümüzde ve Londranın çok ki- bar bir kesimi olan Chelsea'da geç- mektedir. Genç, yakışıklı ve zengin Tony (James Fox) kendine yeni bir ev satın alır. Bu kibar kesimin gele- neklerine uygun olarak da yanına bir uşak gereklidir. İlân verir, ve böylece Hugo (Dirk Bogarde) yeni eve uşak i Başlangıçta i nişanlısı Susan (Wendy Craig) Hu- go'dan kuşkulanıp, sezinlediği muh- temel bir takım tehlikeleri önlem ve çalışırsa da üstesinden gelemez. Gide- rek, evin bakımıyla tek başına uğra- şamadığını söyleyen Hugo, o Tony'yi yardımcı olarak (kızkardeşi (o Vera'yı (Sarah Miles) almaya ikna eder. Ze- ra genç, güzel ve üstelik ahlâk-dışı bir kadındır. Tony'yi çarçabuk kendi- ne âşık ederek metresi olur. Fakat bir süre sonra, Tony, genç kadını evde AKİS/31