SPOR Maç öncesi Dirya Şampiyonluğu tahtına çık- tığında Floyd Petterson, kiloca, gelmiş geçmiş boksörlerin en hafifi idi Maçlarda iyi ve ustaca dövüşüyor, kilo düşüyor, kalkıyor, kilo farkına rağmen maçı hiç umulmadık ânında kazanmasını biliyordu. Seyircinin ve organizatörün onu tutması bundandı. İsveçli koca Johanson'a titrini kap- tırdıktan sonra da öyle olmuştu. Bi- rinci maçta yenilmiş, sonra, kimse- nin kendisine ümit bağlamadığı ikin- ci maçı bal gibi kazanmıştı- Maçtan sonra Kuzeyli insan azmam Johnson: Ne oldu, anlayamadım ki? Pellorsan kafama galiba odunla vur- du" demişti. Petterson'un tekniği, kuvvetli yum- ruğu biliniyordu ama, gene de düşü- nüleni, bir boks maçının neticesi de- ğildi. Merak edilen, bir oyumrukta mandaları ve duvarları yıktığı söy- lenen Liston ile, sürprizler vâdeden Petterson'un vahşi kavgasının nasıl olacağı idi. Fakat nereye varacağın- da şüpheler azdı. u maç için "boks talihinin du- raklarından biridir" odemek müm- kün olamıyacaktı. Bunu ne boksörle- rin geçmişteki şöhreti, ne boks sana- tındaki ustalıkları, ne seyirci sayısı, ne de hasılat haklı gösteriyordu. Me- selâ Temmuz 1921 de Jersey City'de yapılan dramatik Cârpentier — Dem- csey maçı 90 bin seyirci toplamış ve 1 milyon 8 yüzbin dolar hasılat yap- mıştı- Tunney — Dempscy karşılaş- ması ise daha da ileri gitmiş, — Ey- lül 1962— Philadelphia'da 120 bin Seyirci toplamış ve 2 milyon 650 bin dolar hasılat yapmıştı. Bu maçın seyircisi ise sadece 8000 kişiden iba- retti. Hasılata gelince, o televizyon hakkı bedeli dahil, bir buçuk milyonu bulmuyordu Kapı hasılatı 286 bin 180 dolardı. Öfkeli zenci aha tartıda mağlüp olan Petterson —88 kilo 816 ya karşı 97 kilo 470 ve 1.80 boya karşı 185—, Liston- 'dan sadece iki yaş daha gençti. Ma- çın sadece hazırlıkları zaman aldı: , halka takdim, geleneksel ih- tarlar v. s-.. Devler vuruşmağa baş- ladılar, Liston vurdu, vurdu, vurdu ve 2 dakika 10 saniyede Petterson'u sedyelik etti. Bu kısa süre içinde hal- kın görebildiği, Petterson'un bir defa düşüp, hakem 8 sayıncaya kadar yerde kaldığı ve kalkar kalkmaz sal- dırdığı, bir defa boynunu bulan bir soldan sonra tekrar 8 sayı için yeri boyladığı ve nihayet çenesine yediği son ve öldürücü yumruktan sonra kurşunla vurulmuş gibi yarım daire çizip düştüğü, kıvrandığı, kalkmağa davranıp tekrar sırtüstü uzandığı- dır... Maç için ne düşündüğünü soran- lara Liston her şeyi açıklayan şu cevabı verdi : — Maçı bir an önce bitirip, yuha- lan susturmak!" Liston sadece maçı o kazanmıştı, halkı değil! Şimdi onu tanı kendi ku- maşından bir şımarık dev çocuk bek- liyordu : Clay... Atletizm Başarıya yakın eçen hafta Cumartesi ve Pazar ünleri yapılan Türkiye Atletizm Birincilikleri, bu memleket için hayır umanları derin düşündürecek olaylarla (geçti. Bu müsabakalar için dikkat ve itina ile hazırlanmış olan 19 Mayıs Stad- yumunda biriken birkaç bin seyirci beğendi, heyecanlandı, ümitlendi, se- vindi ve bol bol alkışladı- Beğenme- di, üzüldü, kızdı ve sadece başını iki yana sallayıp dertli dertli (söylendi. Gene de söylemek lâzımdır ki, bu iki günün blânçosu atletler ve onları ye- tiştirenler, için başarıyla kapandı. Bir bayram havası içinde, hiç du- raklamadan akıp gitmesi gereken bu yarışmaların organizasyonu- için, bu bakımdan "büyük bir başarı" demek kolay değildir. Yarışlar, her ne hik- metse, bir türlü zamanında başlatı- lamadı, müsabaka araları seyircinin — aslında pek de büyük olmıyan — ilgisini yitirecek kadar uzatıldı, genç- lerin sahada sezinmelerine ve tribün- ler için şirinlik yumuldu. gösterilerine Oo göz "Efendim, başka türlü olur mu? Çocuklar ısınıyorlar" mazereti ise kimseyi tatmin etmedi. Durum atletik sporların' gelişmesi için kala- balıkların ilgisine ve teşvikine (o her şeyin üstünde ihtiyaç olduğuna ina- nanları ayrıca üzdü. Seyirciler arasında eski ogünlerin değerli bir sprinteri vardı- Şimdi bir diplomat olan bu emekli atletin şikâ- yeti de müsabaka spikerindendiI o ve yerden göğe haklıydı. Bir yarış için çıkış işareti verilirken veya bir atla- mada, atlayıcı için son derece ehem- miyetli olan konsantrasyon —ken- dini toplama— ânında hoparlörlerin stadın dört bucağında "filân müsaba- kanın galipleri, lütfen şeref kürsüsü- ne! Dereceleri bildiriyorum!" diye avaz avaz bağırması sadece gaftı. Heyecanlı sahneler Bircok yarışlarda birincilik alan şöhretleri yakından takip eden- lerin elde ettikleri dereceler, işten anlayan seyircileri ne kadar sevindir- di ise, bir yarışın mücadelesine karış- ması tabii olan bir başka şöhretin alâkasız bir branşta kendini deneme- ye kalkması, sonra orada da yan çiz- mesi o kadar üzdü. Aydın Onurun 100 metre "10.8" i, Gürkan Çevikin 480 metrede net 49'u; Şahinerin 110 en- gellide "14.7" si, Dalkılıçın 1500 de- recesi kadar göz doldurucuydu. Va- rışlarda rakipsiz koşan asla? birinci gelirken halk yürekten alkışlıyor, fa- kat, "Atletizmde hakiki rakibin dere- ce olduğunu ve atletin önce kendisi- ni geçmesi gerektiğini bizim çocuklar öğreneımiyecekler mi?" diye düşünü- yordu- Bunda da haksız sayılamazdı. Günün heyecanlı olaylarının en ö- nemlisini Fıratlı — Önuçar çiftinin verdiği örnek teşkil etti. Ökkeş ön- uçar— Yıldızlarda iki defa men —Gülle rekordmeni İbrahim Ön- uçarın— unutulmaz Ateş İbrahim— yüksek atlayıcı Halil Fiyatlı da, Ateş İbrahimin Milli Takım arkadaşı yük- sek atlayıcı Jerfi Fıratlı —Atle- tizm Federasyonu Başkanı— ran oğ- ludur. Baba ve amca Fıratlının ço- cuklara madalyalarım vermesi, Baba ve amca Ateşin çocukları kucaklama- sı çok haklı alkışlara sebep oldu. Ço- cuk yaştaki rekordmenlerin derecele- ri yarın için ümit kaynağıdır. 400 metrede Zonguldaktan Yılmaz Gülen- soy 53.8 ; 1500 metrede İstanbuldan V. Modakis 4,27 ve Ateşin oğlu Kı- vılcım Ökkeş Önuçar Güllede 15.95, diskte de 48 metre 46 yaptılar. Kut- larda anne Gül Çırayı (Akbaş) herkes çok aradı.