Ss P O R Boks Devler dövüştü o Temmuz gecesi Las Vegas'- da, Convention Center'de yapı- lan dünya ağır siklet boks şampiyon- luğu maçından önce, ünlü Sony Lis- tem, kendine çok güvenen bir insan tavrı ile gazetecilere şöyle diyordu: "— Bu maçı önceki maçtan daha çabuk bittireceğim. Benim âdetim böyledir. Rakiplerimi bir (o evvelkin- den daha kısa bir süre içinde sermişimdir. Petterson bu sefer de soyunma odasına taşınarak götürüle- cektir. Bunları söyleyen Liston, Dünya Şampiyonluğu titri için 25 Eylül 1962 gecesi yaptığı maçı birinci raund'un sonuna doğru devlere yaraşan bir sağ yumrukla 2 dakika 6 saniyede bitirmiş, böylece boka talihinde, bu ayarda bir maçı en kısa samanda bitiren boksör şöhretini kazanmıştı. Şimdi daha da iddialıydı. Demek bu sefer maç, daha seyirciler (e yerlerini ısıtmağa vakit bulamadan o çoktan bitmiş olacaktı. Bu konuşmayı yaparken, aslında 100 kiloyu rahat aşan ağırlığı ve ko- ca boyu ile bu siyah dev sevimsiz, hat- tâ korkunçtu. Orada bulunan gaze- teciler, tıpkı otoriterler ve boksla ilgi- li bütün meraklılar gibi, maçı Petter- son'un kazanmasını ve bu büyük laf eden sevimsiz adama layık olduğu dersi vermesini temenni o ediyorlar, fakat ona hiç bir şans tanıyamıyor- lardı. Yapılan tahminler bire karşı dört, hatta beş Liston'un lehine idi. Bu havayı Liston'un sade fizik ya- pısı ve geride bıraktığı karyeri değil, biraz da üst perdeden konuşmaları yaratıyordu. Meselâ, ringin tanınmış kritiklerinden biri olan Normun Mai- ler : n gene de iddia ediyorum ki, Petterson her şeye rağmen sizi yene- bilir ve bu büsbütün de olmıyacak bir şey değildir" deyince, ömrünün uzun- ca bir süresini hapishanelerde geçi- ren emekli gangster yamağı, hiç ya- dırganmayan bir rahatlık içinde , su cevabı verdi: Delikanlı, sen sakın sarhoş ve ya aklını oynatmış olmıyasın! " Liston kimdir ? Lo ilk çağları büyük yoksul- luküçinde geçen güçlü kuvvetli, haşin, hırçın, geçimsiz, kavgacı bir zenci çocuğu idi. Aile kalabalık ve fakirdi, İki anadan dünyaya gelen çocukların sayısı ondan fazlaydı. Genç Liston okulu sevmedi ve git- medi. Aslında onu buna teşvik eden. zorlayan da yoktu. Komşu çocukların- dan çok önce palazlanmış, aklını fik- rini spora vermişti- Ancak o, sporu asil ve disiplinli mücadelesi için değil, kendisine sağladığı dövüşme ve bo- guşma imkânı için seviyordu. Liston kaderine ve hakkına razı olacak bir yaratılışta değildi. Kavga- ların, dövüşlerin, kimseler görmeden birşeyleri (o alıvermelerin Oo arkasında hem ailenin mâruz bulunduğu yok- Liston ve ve e Petterson ringte Demir o yumruklar sullukı hem de bu ferman bilmeyen vahşi karakter vardı. Mahalle kara- kolundan itibaren her kademede em- niyet mensuplarıyla onu ahbap eden hadiseler daha Liston örtücünü ta- mamlamadan başlamıştı. Nitekim, bu davranışları ve kolay kazanca ' olan düşkünlüğü, onu, çevresinin kabada- yıları ve gangsterleriyle dost etti ve onsekiz yaşındayken de demir par- maklıkların arkasına aitti. İçerde du- varları ve kum torbalarını yumruk- luyor, çıkınca dövüüyor, —yani boks yapıyor— ve gene bir marifet karış- tırıp içeri dönüyordu. Bu hayat tarzı Laston'un sade yumruklarını değil, ru- mu taç olduğu parayı seviyordu. Seneler- dir ringden daima muzaffer ayrılan bu adamı —1953 'den itibaren 38 maç yapmış, birinde yenilmiş ve son 29 'un hepsini nakavtla kazanmıştır.— halk alkışlıyor, fakat Maçlarını heyecanla bekliyor, içinde "ah bir yenilse!" temennisiyle takib ediyordu. Bunun böyle olduğu- nu da herkesten iyi Liston bilirdi. O- nun için Liston'un, ringe çıkınca bok- sun, Sanatın inceliklerine, ustalıkları- na kulak astığı yoktu. O vuruyor, vu- ruyor, vuruyor ve adam deviriyordu. Ne Bir Carpentier, ne bir Tunney, ne bir Schmeling ve ne de bir Joe Louis olmak niyetinde idi. Onun için, döv- menin ve öldüresiye vurmanın ehem- miyeti vardı.