YURTTA OLUP BİTENLER — Şimdiden hiç bir şey söyleye- mez misiniz " Alican sert konuştu: "— Hayır, söyleyemem" Sonra te- lefon kapandı. Henüz muhtırada ne- ler olacağını Alican da bilmiyordu! Eskiler alırım... A Jiçanın açıklamaktan çekindiği, YTP Genel Merkezinin ise malü- mat sahibi olmadığı muhtıra YIP hin gergin sinirlerinin bir tezahürün- den başka bir şey değildir. Talat A- vE YTP 'den gürültüyle ayrılma- , Grupta Öçten meselesinin güçlük- Ni fakat mefharetle savuşturulması, AP nin mahalli oseçimlerde daha şanslı gözükmesi, bu parti üzerinde aksi tesir yaptı. Zaten son Grup top- lantısından sonra — 9 Temmuz 1963 de başlayan ve 17 Temmuz 1964 de biten toplantı- yayınlanan tebliğ de Koalisyon münasebetlerinin odüzen- lenmesi konusunda bazı temaslar ya- pılacağıma dair bir fasıl da vardı. İş- te sıcakların birden bastırması, Talat Asalın ise AP nin organı Adalet ga- zetesinde Alicana ateş püskürmesi, AP nin de YTP teşkilatı içimde bunu istismar etmeye başlaması ( Alicanı Başbakan İsmet İnönüye bir muhtı- ra vermeğe Zorladı. YTP Genel Başkanı haftanın or- tasında hazırladığı bu muhtırasında başlıca şu noktalar üzerinde durdu: I — Alican, Başbakan Yardımcı- sıdır. Fakat diğer CHP li Başba- kan Yardımcısı Feyzioğlu her vesile ile ona tekaddüm etmektedir. I nu- maralı Başbakan yardımcısının Ali- can olması gerekmektedir! 2 — Başbakan İnönü Koalisyon Başkanı olarak faaliyetini ve karar- larım diğer ortaklarına sormadan yürütmektedir. Bunun önüne geçil- melidir- 3 — İçişleri Bakanı Bekata, Koa- lisyon protokolünün ruhuna (uygun hareket etmemekte ve keyfi tayin- ler yapmaktadır. 4 — CHP Meclis çalışmalarında daima YIP den şikayetçi olmakta- dır. Oysa bu, CHP li Parlâmento ü- yelerinin YTP li Parlâmento üyele- rinin kendileri gibi hareket etmesini istemelerinden ileri gelmektedir. Bu- sun önü alınmalıdır. Bütün bunların dışında CHP ken- disini tek parti devri alışkanlıkların- dan kurtarmalıdır Alcanın diline Delesenk ettiği bu İstanbulda dinlenmekte bulunan Baş- bakan İsmet İnönüye gönderildi. AKİS/12 Ömer Faruk Sanaç Dert çok, hemdert yok Muhtıranın postaya verildiği oçar- şamiba günü öğleden sonra gene bir AKİS mensubu Alicanı aradı ve ara- larında şu konuşma geçti : — Beyefendi, muhtırayı ile gönderdiğiniz söyleniyor. mu?" posta Doğru Ekrem Alican Yahudi o züğürtleyince... "— Evet, " doğru. Postaladım". — Acaba muhtevası (o hakkında bir şeyler söyleyebilir misiniz?" - Maalesef söyleyemem" AKİS muhabirinin muzipliği o üs- tündeydi. Alicanın AKİS'e derin sev- gisi meçhulü (olmadığından ısrar eder göründü : "— Ama efendim, biz baskıya gi- receğiz. Zaten muhtıra İsmet Paşaya gidince bütün Basın bunu öğrenecek, hiç, değilse atlamamış olalım". — Her şeyin bir zamanı var" Muhabir bir parça daha iranda fayda umdu ve : — Acaba bir kaç nokta hakkın- da bir kaç şey söyleseniz de atlama- sak!" Alican birden kızdı ve : — Biz hattı harekâtımızı sizin dergiye göre mi ayarlayacağız?" dedi. Alican bu! Der ya. Seçimler Bazıları serin sever, Şen günlerde Ankarada (yolları CHP, YTP, CKMP veya AP ya düşenler, çokçası sahipsiz, masalar, boş odalarla karşılaşmakta ve dert- lerini kapıcılara, odacılara veya bu- lurlarsa kâtiplere anlattıkları zaman hep aynı cevabı almaktadırlar : "— Mahalli seçimler BEİ se- çim bölgelerine dağıldılar Oysa meselenin aslı ok daha baş- kadır ve sadece tek bir cümleyle izah edilmektedir : "Parası olan denize, olmıyan da seçim bölgesine gitmiş- tir!" Gerçekten siyasilerden bir (o kısmı İstanbulda Adanın, Boğazın, Florya- nın tadını çıkarır, Erdekte, Akçakoca veya Amasranın serin sularında din- lenirken, seçim borçlarım henüz ö- deyememiş olan diğer bir kısım si- yasiler de "Paramın yetmediği yerde isim başlar" diyerek seçim bölgeleri- ne dağılmışlardır. Gezilerin (o sebebi ne mahalli seçimler ve ne de seçim bölgelerimin dertlerini o dinlemektir. Sebep hava değişikliğinden ibarettir. CHP den Hürrem Müftügil, YTP den Ömer Faruk Sanaç ve CKMP den de Mehmet Altınsoy Koalisyon Hükümetini teşkil eden partilerin üç çilekeş milletvekilidir. Bunlar hemen her gün hiç değilse bir kaç saat par- tilerine uğramakta o fakat kısa al- manda Başkentin boğucu sıcağında bunalarak soluğu serin bir yerde al- maktadırlar. oOysa Parlamentonun bir aylık tatilinden faydalanarak pek yakında yapılacak olan mahalli