Sahi,şim di neredeler Şefik Göğen Galata Yolcu Salonu, her. hafta cu- ma günlerinde olduğu gibi, 1960 yılının 23 Mayısında da gene telâş i- çindeydi. Rıhtıma yanaşmış bembe- yaz boyalı, pırıl pırıl Ankara vaku- runda hareket için son hazırlıklar yapılıyor, güverteyi dolduran yolcu- lar, uğurlayıcılarına el sallıyorlardı. Vapurun hareketine 15 dakika kalın- ca, içerdeki uğurlayıcıların karaya çıkması için hoparlörlerden ihtarlar başladı. Bu sırada, Yolcu Salonunun hemen yanındaki acentelik binasının önünde, bir kenarda, uzunca boylu, ince yapılı, hafif kır saçlı bir adam, Ankara vapurunun sefere hazırlanı- şını garip bir heyecanla seyrediyor- du. Ankara rıhtımdan ayrılıp Mar- maraya çıkmak üzere Sarayburnuna doğru seyretmeye başlayınca, acen- telik binasının önündeki adam, göz- lerine biriken yaşların akmasına mâ- ni olamadı ve ellerini açarak, Anka- ra vapurunun seferlerinin Oo kazasız belâsız geçmesi için duaya başladı. Bu adam, tam onbir yıl Ankara vapurunda süvarilik yapmış (olan Şefik Kaptan idi. Denizcilik Banka- sından kendi isteğiyle ayrıldığı için Ankara vapuru ii defa fik Kaptansız yola çıkıyordu. nın sefere çıkısını seyreden Kaptan ise, evlâdını yolcu eder gibi tarifsiz acılar içindeydi. Şefik Kaptan, gelmiş geçmiş Yyall- cu gemilerimizin kaptanları içinde en şöhretlisi ve muhakkak ki en ha- sarlıdır. - Tam onbir yıl Şefik Kap- tan denilince akla Ankara vapuru, Ankara vapuru denilince de Şefik Kaptan gelmiştir. Bırakın türk yol- cuları, avrupalı yolcular dahi hatlerini, Şefik Kaptanın süvari ol- duğu Ankara vapuruyla yapmak için can atmışlardır. Şefik Kaptan, bü- yük mesleki bilgisi ve kaabiliyeti ya- nında, bir yolcu gemisi süvarisi i- çin gerekli bütün evsafı haiz bir in- sandı, Ankara vapuru yolcuları Şe- (Şefik Kaptan) fik Kaptanın misafirperverliğinden büyük haz duyarlardı. Ankara vapu- runda her şey mükemmel giderdi. li- manlardan tam saatinde kalkılır, li- manlara tam saatinde varılırdı. "Av rupa limanlarında Ankara Vapuruy- la saat ayarlanır" sözü Şefik Kap- tan için söylenmiştir. Şefik Kaptan bu hususta âzami dikkati sarf eder- di. Bir keresinde, eşi dahil, birçok yolcuyu geç kaldıkları için vapura almamıştır. 1948 yılında, bir elçiyi uğurlamak üzere vapura gelen zZa- manın Valisi merhum Lütfi Kırdar, Şefik Kaptana on dakika geç kalk- ması için haber yolladı. Fakat pren- sip sahibi- süvari bunu dinlemedi ve Vali Kırdar gemide kaldı. Ahırkapı- da yetiştirilen motorla karaya çıkan Valinin vapurtte kalması o günlerde günün konusunu teşkil etmişti.. Şefik Göğen Denizlere selâm Şefik Kaptan kuvvetli şahsiyetiy- le bütün yolcuların kalbini fetheder- di. O zamanlar Ankara vapurunun diğer bir hususiyeti de, yemeklerinin son derece mükemmel ve bol oluşuy- du. Denizyollarının en şöhretli süvarisi Şefik Kaptan asker bir aileye mensuptur. 1905 yılında, aslen Kaf- kasyalı olan babası İshak Fethi Pa- şa Mardinde iken dünyaya geldi. Ge- miyi ilk gördüğünde üç yaşında var yoktu. Erzurumda, evlerinin karşısın da tuğladan büyük bir gemi maketi yapmışlardı. Küçük Şefik bu gemi- nin başından bir türlü ayrılamaz ve denizde yüzdüğünü söyledikleri bu taş yığınının suyun üstünde nasıl kaldığına akıl erdirmeye (o çalışırdı Denizi ilk olarak 1909 senesinde Trabzonda gördü ve o tarihten itiba- ren de denizle arasında sarsılmaz ve yıkılmaz bir arkadaşlık başladı. Şefik ilk (o tahsilini (o İstanbulda, Frerler Mektebinde yaptıktan sonra İstanbul Sultanisine girdi. Oniki ya- şındayken Bahriye Mektebine girmek istedi. Fakat annesi, oğlunun deniz- istemiyordu. iş korkardı. Bu sebeple, akrabası olan ' Bahriye Nâzırı Mahmut Paşa vasıtasıyla Şe- fiğin bu arzusuna mâni olundu, 1918 yılında ise ailesi, denizden tamamen uzaklaşması için Şefiği Macaristana ziraat tahsilime gönderdi. Şefik, Ma- caristanda ziraat tahsil etmesine rağmen denizi bir türlü unutamıyor, koca koca gemilere hükmedeceği gün lerin hayali ile yaşıyordu. Nihayet 1920 yılında İstanbula döndü ve ai- lesinin muhalefetine rağmen, O sı- ralarda yeni açılmış bulunan Tica- ret Bahriyesi Mektebine girdi. 1923 yılında mezun olunca, Mülâzım Kap- tan olarak, zamanın meşhur gemisi Gülnihale verildi. Ondan sonra Gül- cemale geçti ve tam dört yıl Mülâzım Kaptan olarak stajını yaptı. 1926 yılında, modernleşen Türkiyeyi ve