YURTTA OLUP BİTENLER Istanbul İş başına! Evvelki hafta, Perşembe gecesi, Te pebaşında, halen opera temsille- rinde kullanılan salaş Dram Tiyatro- sunu dolduran smokinli, tuvaletli da- vetlilerin gözleri, davetin sahibi, İs- tanbulun yeni Belediye Başkanı Nec- det Uğuru boşuna aradı. Zira Necdet Uğur, Yarasa Operetinin galasına gelmemişti. Belediyenin protokola dahil zevatı tiyatroda kendisini ara- dığı sırada o, siyah paltosuna bürün- müş, İstanbulun kar altında kalan yollarını temizlemeye uğraşan Bele- diye ekiplerine nezaret ediyordu. O gün saat 11 sularında İstan- bulu ikinci defa dehşetli bir kış bas- tırıp da yollar karla kapanmağa baş- layınca İstanbullularla yürekleri kor- kuyla hopladı. İlk karın İstanbullu- ya çektirdikleri henüz hafızalardan silinmemişti. Bazı semtler günlerce elektriksiz, susuz kalmış, vesait ta- mamen durmuştu. İstanbullular, git tikçe artan karı endişeyle seyreder- yenin gerçekten zevkli dekore miş Başkanlık odasında toplanmış, İstanbulluları kardan nasıl kurtara- caklarını plânlıyorlardı. Necdet Uğur, belediyenin bütün elemanlarını seferber etti. Başkan yardımcıları. Fen İşleri (müdürleri, Temizlik İşleri müdürleri ve diğer ilgililer toplandılar ve ekipler teşkil ettiler. Şehir, çalışma bölgelerine ayrıldı. Teşkil edilen ekiplerin baş- larma mühendisler getirildi. Ayrıca, aynı zamanda Belediye Şube Müdür- leri görevini haiz olan kaymakam- ların, kendi mahalli kadro ve vası- talarıyla bu ekiplerin çalışmalarına katılmaları temin edildi. İstanbulda o gece, sabaha kadar süren humma- lı bir faaliyet başladı. Bir yandan da Radyodan, ihtiyaçtan fazla ek- mek alınmaması halka duyuruluyor, bu konuda her türlü tedbirin alındı- ğı ilân ediliyordu. Vasıtaların zincir takmadan sefere çıkmamaları lüzu- mu da gene Radyo ile belirtildi. Nec- det Uğur, Belediye vasıtalarının yet- miyeceği düşüncesiyle Ordu, Kara- yolları ve Bayındırlık Müdürlüğü va- sıtalarının da Belediye ekiplerine yar- dım etmelerini sağladı. uma gecesi kar daha da arttı. Etiler, Boğaz yolu, Yeşilköy Hava alanı yolu kısa zamanda dan trafiğe kapandı. Ağır vasıtalar, ka- palı yolları açmak için görevlendi- rildi. Hemen o gece, Hava alanı yo- lu trafiğe açıldı. Necdet Uğur, o ge- ve saat 4'e kadar yatağa girmedi, istanbulun muhtelif yerlerinde çalı- şan Belediye ekiplerinin çalışmala- rını kontrol etti, direktifler verdi Zincirsiz sefere çıkıp da yolda kala- rak, yolun kapanmasına sebep olan şoförleri ikaz etti. Belediye Sarayı yardımcıları da Başkan gibi, Beledi- ye ekipleriyle beraber sabaha kadar çalıştılar. Bu çalışmaların neticesi- dir ki, Cuma sabahı İstanbullular endişe içinde sokağa çıktıkları za- man yolların kardan temizlenmiş, karların kaldırım kenarlarına küme- lenmiş olduğunu gördüler. Başarılı ilk İmtihan O gece saat 4'de evine giden Nec- det Uğur, sabah saat 8'de gene dışarıya fırladı ve bir gece evvel bi- raktığı çalışmaların durmadan de- vam etmesini sağladı. Yolların açıl- ması, karların temizlenmesi faaliye- ti bütün bir Cuma günü ve gecesi devam etti. O gün Ktiler yolu da a- çıldı ve İstanbulda tek kapalı yol kalmadı. Cumartesi günü, yolların kenarına kümelendirilen karların te- mizlenmesi faaliyeti başladı ve kısa zamanda bu iş de bitirildi. (Pazar günü, İstanbul karlardan tamamen temizlenmiş haldeydi. Bundan önce- ki karın acısını günlerce çeken İs- Arjantinde bir Arjantin, tehlikeli günlere yakla- şiyor. Seçimlerin 28 Haziranda yapılacağı ilan edilmiştir. Bu se- çimlerde Peroncu kuvvetlerin oy- nayacakları rol ve alacakları ne- tice çok kimseyi endişelendirmek- tedir. Zira Peroncu kuvvetler, bel- ki Peron devrinde olduğundan da canlı şekilde ayaktadırlar ve yurt dışında bulunan eski diktatör tara- fından idare edilmektedirler. Bun- lar, bir ekseriyet değildir. rn, Zor kullanmak suretiyle mem- leket kaderine el koymaları ve 1955 İhtilalinin neticelerini tersine çe virmeleri de bahis konusu olmak- tan uzaktır. Zira o İhtilâli yapan kuvvetler, güçlerini muhafaza et- mektedirler ve Peronun dönmesi- ne asla müsaade etmeyeceklerdir. Ama Peroncu kuvvetlerin seçimde önemli rol oynamalarına bu mani olmamaktadır. 1955'ten bu yana sekiz sene geç- miştir. Peronun "ahlâksız bir şe- -ih” olduğu, devletin O hazinesiyle kendi cebini ziyadesiyle kanştırdı- AKİS/14 ğı, etrafında bir nüfuz tacirleri hal- kası teşkil ettiği bilinmektedir. Ar- jantin ekonomisini mahvetmiş bu- lunduğu ve memleketin bütün kay- naklarını hovardaca heba ettiği ise ilmen tesbit edilmiş bir gerçektir. Buna rağmen, bu diktatörün hâlâ geniş kütleleri kendisine tarafta olarak (muhafaza (o edebilmesinin hikmeti nedir? Peronu, Güney Amerikanın Ba ista veva Trujillo yahut Orta Do- Şunun Nuri E-sait veya Kasım gi- bi bir mi diktatörü sayma- mak lâzımdır. Peron ayrı sınıfta bir diktatördür. Milletin, o iş başı- na gelinceye kadar ihmal edilen veya ihmal edildiklerini sanan bi- zümresini fethetmiş, onu, zahiren dahi olsa kalkındırmış, hepsinden mühimi ona (varlığının şuurunu vermiştir. Bu yüzden geniş saylar kütleleri ona (o bağlanmışdır. Mı- sırda Nasrın durmu budur. Bizden bir misal aramak lâzım ge- lirce karakterindeki ve hususi ha- yataındaki çizgilerin de Peron yaklaştırdığı Adnan Menderes söy- lenmelidir. Peron, "Gömleksizler" diye bilinen işçi sınıfı üzerinde göz kamaştırıcı tesirini yapmıştır. O- nu, çoğu propaganda, daha azı -a- ma eskiye nazaran gene ihmal e- dilmeyecek ölçüde nimetle kendi* sine bağlamış, ona "adam olduğu" güvenini. inancını kazandırmıştır. Bu, Peronun seçtiği hükümet etme yolunun bir icabı olmuştur. İşin de- rinine inildğinde, uzun vadede ve esasta. milletin bütün zümreleri- ne olduğu gibi "Gömleksizler"e de çok fenalık etmiş, zarar vermiştir. Ama maddi kayıplar unutulmuş, yahut hiç farkedilmemiş, manevi unutmamaktadırlar. Türkiyede "Kasketliler"de. da Menderesin sayesinde değil, 1945'te seçtiğimiz hayat tarzının bir icabı olarak kazandıkları "var- lık şuuru'nu zira Menderes bunu istismar eden ve defarmasyonuna yol açan adamdır hep duyacaklar-