TÜLİ'den "Dame de Sion" mezunu, kırk yaşlarında, oesmer güzeli kadın bir müddet sessiz sedasız Teşvikiye- deki apartmanında oturur, soma "bomba" gibi bir haberle gazetele- rin konusu haline geliverir. İşte son bombam: Hayat hikâyesini bizzat yazarak, öteden beri tanıdığı fransız dostları sayesinde Roger Vadim'e yollamış... Tek şartı, filmdeki başrolü oynamak ve hayatındaki erkekleri canlandıra- mafih, e makyajları için yok, yok Herkesin "otuzunda vardır" diye iddia ettiği kumral güzeli, evlen- yaşında olduğunu söyleyince, takileri bir merak aldı. Nikâhta iki şahitten başka kimse yoktu ama, ei günkü gazeteler olayı .erir- , "Gazeteci Ali Oraloğlu, oğlu ya- bir kızla evlendi" diye yaza- Suzan Sözen üzüntülü günlerinde İnsan âlemde hayal ettiği nisbette yaşar cak olan aktörleri bizzat seçmek- Ağır eşyalarla döşenmiş sakin a- partmanının kapısını uzun zamandır kimselere açmayan Suzan Sözen, bu hafta kapıyı gazetecilere hafifçe a- ralıyarak, erkek aktörlerden Antho- ny Ouinn'i veya Yul Bryner'i istedi- ğini söyledi... Suzan Sözenin haya- tındaki erkekleri şöyle bir düşünen- ler, bu isimlerle onlar arasında fizi- ki hiç bir benzerlik bulamadılar. Ala- AKİS/24 caklardı. Zira Ali Oraloğlunun, ilk karısından yirmibir yaşında bir oğ- lu vardır. Bir gazetenin, "Lâle Oraloğlu ile sıyla içerleyen, oldukça sinirli ve hırçın mizaçlı Lâle: — Benim yaşımda bir kadının gizmilir yaşında oğlu olur mu? Oğ- lan, Alinin benden evvelki karısın- dan" diyor. Haberler İşbirliği devam ettiği için "Oral- oğlu" soyadını da kullanmakta de- vam eden sanatkâr, sık sık vuku bu- lan "aile geçimsizlikleri"nden de böy- lece sıyrılmış olacak. "Butik Canan'ın sahibesi Semal Güçlü ise, kırküç yaşlarındaki kocası ile "aşk izdivacı' yaptıklarını ve kocasının, eski eşi ile -yani Lâle ile- iş ortaklığına devamında hiçbir mah- zur görmediğini söylüyor. Paris Büyük Elçilik erkânı, geçen haftayı tam bir düğün haftası o- larak geçirdi. Çünkü Büyük Elçinin kızı, bir amerikalı ile oevleniyordu. Peşpeşe verilen okokteyller, nikâh, düğün ve resepsiyondan sonra Bü- yük Elçi ve karısı, biraz da yaşlı gözlerle, güzel kızlarını Amerikaya teşyi ettiler. O hengâmede Parisli kara ceketliler de, . sanki hınçlarını türklerden almak Istiyorlarmışçası- na, cici konsolos hanımımızın, Elçi- lik Müsteşarının arabalarını tahrip e- dip ay-yıldızlarını kopardılar. Ceza- yirin öcünü başka bir müslüman dev- letten almağa kalkan, Paris polisinin dahi baş edemediği kara ceketliler çetesi için protokol, Elçiliğe sadece pardon" demekle yetindi. Tabii bi- zimkiler de, memlekete yeni ay-yıldız ısmarlamak üzere harekete geçtiler!. Göksuda herkesin tanıdığı, sevdiği Hasan Usta, geçenlerde, bitişik evdeki sobadan çıkan yangınla obü- yük bir felâket atlattı. Atölyesinde yeni bir sergi için kar demeden, kış demeden devamlı çalışan seramikçi Nermin Babanın 40 eseri kül oldu. Hasan Usta kendi zararından çok, genç sanatçının hesabına üzülüyordu. Mamafih, kötü haberi büyük bir ol- gunlukla karşılıyan Nermin Baba: "— Zararı yok... Hepsini yeniden yaparım" dedi. Bu yüzden, Alman Galerisinden aldığı sergi gününü kaybeden sera- mikçi, şimdi Gen-Arla anlaşmaya Ça- lışıyor.