.H. P. nin dışında yeni bir koalisyo nun hayali içindedirler. T. T. P. den Nihat Diler, Necmettin Küçüker, Hü- samettin Alabeyli, Nurettin Aynus- ka, . P. den ise Şevki Güler, İsmail Hakkı Yılanlıoğlu, İrfan Ba- ran, Zühtü Pehlivanlı A. P. ye olan yakınlıkları ötedenberi bilinen şahıs- lardır. Her iki grubun da hedefleri birdir: Koalisyonu yıpratmak ve C.H. P. yi saf dışı etmek! Bu arada ba- zı çevrelerin "Çekinmeyin, Ordu si- zinle beraber!" mealindeki tatlı söz- leri, bu yeni koalisyon fikrini körük- lemektedir, Öte yandan, hemen her Y.T. P. kongresinde partililer A. P ye şiddetle" hücum etmekteyseler de bu, daha ziyade, aynı mahalledeki İki bakkalın birbirine düşmanlığını ha- Derviş ve sa Başbakan ve ee, H. P. Genel Başka m İsmet İnönü ise olayları şimdi- lik sabırla, soğukkanlılıkla izlemek- tedir ve doğrusu aranırsa pek önem de vermemektedir. C. H. P. üst ka- demelerinde hâkim olan fikir "Ciddi bir ihtilâf olmadığı ve oKoalisyonun tabiatında ileri gelen ufak tefek ak- samaların müşterek anlayışla kolay- ca halledilebileceğidir". Ancak genç- lerin ve bilhassa genç milletvekilleri- Grubunda Başkanlığa yirmi imzan bir önerge verilerek Ulaştırma Baka- nı Rıfat Öçtenin Eskişehir Kongre- sinde yaptığı konuşma hakkında bir açıklama istendi. Grup, Koalisyona dahil bir Bakanın Hükümet ve Koa lisyon aleyhinde konuşmasının o ne- denlerini öğrenmek istiyordu. Ayrıca Alicanm konuşmalarının birdenbire sertleşmiş olması da haklı olarak bir huzursuzluk yaratmıştı. Hüküme içinde ciddi bir ihtilâf olup olmadığ öğrenilmek isteniyordu. İnönü so gukkanlılığın elden bırakılmaması ge rektiğini belirterek oAlicanla bu ko nuyu görüşeceğini bildirdi. Ama Ali* can, o arada bir adım daha attı: U- mumi siyasi af konusunda A. P. nin eski Demokratların gözüne Y. T. den daha fazla girdiği endişesiyle < da kervana katıldı! Durum ancak Başbakanın oKoa- lisyon ortağının başıyla görüşmesin- den sonra tam olarak aydınlanabile- cektir. Fakat Alicanın bu konuda söyliyeceği oOpek fazla sözü yoktur. P. Başkanının, gerek Rıfat öçtenin konuşmaları tamamen. A. P. ile olan siyasi rekabetten doğ- maktadır. Altona göre "Siyasi ha- yatı çığrından çıkaracak mahiyette İsmet İnönü Sabır taşı olmamak ve Koalisyonu zedelememek şartıyla oKoalisyona dahil her parti diğer partilerle rekabete devam e- debilir". Ancak Y. T. P. nin farket- mediği, son haftalarda bu rekabetin ve "Koalisyonu zedeleyecek" mahiyet dığıdır. Petrol Vurdum duymazlık rekora Geçen hafta içinde, o Türikiyemizin petrol kaynaklarının ciddi bir teh like karşısında (o bulunduğu gerçeği umumi efkârın ve bilhassa aydın çev- relerin alâkadar oldukları meseleler 'en birini teşkil etti. Bu arada beli en bir yeni nokta, durumun vehame- si konusunda aklı başında ve yüreği memleketsever duygularla dolu olan- ların gözünü biraz daha açtı. Türkiye- ye Petrolleri, ilk defa olarak, 1933 senesine elinde stokla girmiştir! Ger- çi satılamamış bu stok, miktar iti- bariyle öyle büyük endişe verecek gibi değildir. . Ama, anlaşılmaz bv cömert liberalizm"le yabancı ham petrole kapılarımız açık tutulduğu ve biz de kendi satış teşkilatımızı bir düzene sokmadığımız takdirde petrol kaynaklarımızı ilerde nenin beklemekte olduğunu bu stok gös- terdi. Bütün Türkiyede, vahim tehlike karşısında kayıtsız kalan tek adam bu kaynakları korumakla görevli ve bundan sorumlu adam oldu. Fethi Çelikbaş kendi tâyin ettiği hakemin YURTTA OLUP BİTENLER -Petrol Komiseri- Eylül ayında ver- diği karar hakkında hangi muame- leyi yapacağım, Ocak ayının dördün- cü haftasında da bildirmedi. Bilindir ği gibi Petrol Komiseri, bakanlık- lararası komitenin "1962 nin sonun- dan evvel" toplanmasında zaruret görmüştür. Çelikbaş, ne zaman s0- rumluluğunun gerektirdiği işi yapa- cağı bu hafta içinde, kendisine sorul- duğunda "Gelecek hafta haber ala- caksınız" dedi. Bu haberin, kendisi' meşgul olduğu takdirde müsteşarın- dan öğrenilip öğrenilemeyeceği osu- alini ise, küçük dağların kendisi ta' rafından yaratıldığından katiyetle e- min bir tarzda ve Napolyonu hatırla- tan bir tavırla: — Yoo! Fetva benden çıkacak.." diye cevaplandırdı. Fakat hadisenin Mecliste ve bil- hassa C. H. P. Grubunun gençlik ka- nadında sebep olduğu tepkiler Sana- yi Bakanını, görünmek istediğinden çok daha fazla huzursuz bıraktı. Çe- likbaş bu hususta çok kimseye "Yoo, beyler! Bu iş o kadar basit değil.." diye başlayan ve içinde çok "Ame- rika" lâfı geçen suni izahlarda bulun- mak zorunluğunu duydu. Gerçek şudur ki, Amerika ame- rikan şirketleri olmadığı gibi Türki- yenin petrol kaynakları konusununda bu şirketlerin gayretleri de göz ka- maştırıcı olmaktan ziyade şaşırtıcı- dır. Türkiye kendi imkânlarıyla ve kendi mühendisleri, o teknisyenleriy- le şimdiye kadar yedi petrol bölgesi bulmuştur. Bunlardan Raman ve Garzan M.T. A. tarafından, Germik, Mağrip, Batı Raman, Kurtalan ve Bada Türkiye Petrolleri T. A. Ş. ta- rafından bulunmuştur. Bunlardan se- nede 3,5 milyon varil ham petrol is- tihsal olunmaktadır. Şirketin yaptı- ğı sondaj 204 bin metredir. Buna mukabil, petrol sondajı için müsaade alan devasa şirketlerin to- pu 200 bin metrenin altında sondaj yapmışlardır. (Bunlar sadece dört yerde petrol bulmuşlardır. o Overseas Kâhtada, Mobil Bulgurdağda, Shell Kayaköyde, gene Mobil bizim kendi bulduğumuz sahanın kuş uçuşu 15 kilometre uzağında kendisine inanıl- maz hafiflikle verilmiş. Silvanka sa- hasında petrol oçıkarmışlardır., oYa- bancıların çıkardıkları türk ham pet- rolü senede 700 bin varilden ibaret- tir! Bu, bir memlekette petrolü o memleketin çocuklarının obaşkası- nın pek, ama pek güç bulduğu yolun- daki yaygın inancın yeni bir örneği- dir. AKİS/15