DÜNYADA OLUP BİTENLER Maskeler aşağı! Geçen Kasımda yapılan Bulgar Ko- münist Partisi kongresinde parti lideri Çivkof ile Sovyet delegesi Sus- lof "Ayırıcı Arnavutlar"a şiddetle hücum ettiler. Bütün delegeler onla- rı ayakta alkışlarken Çin temsilcin ellerini göğsünün üzerinde kavuştur- muş, hiç sesini çıkarmadan oturuyor* 4u. SÖK sırası kendisine gelince ar- navutları savundu, Titoya hücum et- ti ve Sovyetlerin Kübadaki politikası- nı tavizcilik olarak gösterdi. Kasım sonunda yapılan Macar Komünist Partisi Kongresinde de ay- nı mücadele devam etti. Sovyetler ezidyum üyesi Otto Kuusinen'i, Çinliler Merkez Komitesi üyesi Wu Hshı-chuan'ı Budapeşteye gönder- mişlerdi. Parti Başkanı Janos Ka- dar gayet tabii olarak Sovyetlerin ta- rafım tuttu. Otto Kuusinen, "Arna- vutlar, Sovyetler Birliğine Küba buh- ranında uzlaşmayı kabul ettiği için hücum etmek hakkını haiz olanların en sonunda gelirler" dedi. Bu ultra- sol tenkidciler, emperyalizmi sadece lâf yığınıyla tehdit ederler. Haki- katte bunlar Kübaya en ufak bir yardım yapmak imkanından mah- rumdurlar. Bu arnavut gevezeleri- nin Marxı ve Lenini inceleyip ince- lemediklerini sadece Allah bilir." Çin delegesi dikkati çekmek isterce- sine, bu sözleri alkışlayanlara katıl- madı. Kendi konuşmasında da "Yu- goslav haımi"ne “emperyalizmin * uşa- ğı" diye çattı, arnavutları savundu — açıkça Moskovayı kastederek dünyadaki hiçbir komünist partisi- nin kendi görüşlerini diğer bir ko- münist partiye zorla kabul ettirmek hakkını taşımadığını söyledi. Kon- grelerin "kardeş partiler"e hücum vesilesi olarak kullanılmasını da ten- kid etti. Aralık ayında toplanan İtalyan Komünist Partisi Kongresi Sovyet» Çin ihtilâfının daha keskin çizgiler- le belirtilmesine yardım etti. Parti Başkanı Togliatti, zaten daha 1956- da -o zaman Moskovanın muhalefe- tiyle karşılanan- polycentrism teori- sini ortaya atmıştı. Buna göre her ülke, komünizme kendi şartlarına göre gidebilirdi. Bu bakımdan Tog- liatti'nin Sovyet Rusyanın yanında yer alması sürpriz olmadı. Sovyet delegesi Frol Koslof kongrede çok açık bir lisan seçti. Barış içinde bir- likte yaşamanın karşılıklı tavizle" verilmeden yürütülemiyeceğini ifade etti. Arnavut liderleri hakkında çok ağır bir lisan kullandı. Kongrede bulunan Yugoslav delegesine çok bü- yük bir tezahürat yapıldı. Titoya hü- cum etmek isteyen Çin delegeleri de gürültüler arasında susturuldu. İlk defa olarak bu kongrede Arnavutlu- ğa yapılan hücumların asıl hedefinin Çin olduğu açıkça ifade edildi. İtal- yan Komünist Partisi Merkez İcra Komitesi üyesi Pajetta "Çini kastet- mek için Arnavutluktan bahsetme- mize sebep yok" diyerek durumu a- çıkladı. Çekoslovak parti kongresinde de Başbakan Siroky doğrudan doğruya Çine hücum etmeyi tercih etti. "Öy- le görünüyor ki çinliler de arnavut- ların zararlı ayırıcı ve tehlikeli gö- rüşlerini aynen benimsemektedirler" dedi. Gazeteler kapışıyor —— taraftan çinliler kendi basın- arı ve sözcüleri kanalıyla Krut- çete ateş püskürmekteydiler. Krut- çefin Küba buhranı sırasında takip ettiği yumuşak politikayı şiddetle tenkid ediyorlar, onu bir "kâğıttan kaplan"dan korkmakla itham ediyor- Ayı, Ejder ve Kartal Amerikanın müttefiki ve Rusyanın komşusu olan Türkiye, dünya diplomasisindeki bir olayı dikkatle İZ Olay, Rusya ile , bu iki büyük komünist devletin birbir- lerine karşı aldıkları vaziyettir. Fa- kat dünyanın pek çok memleketi gi- bi Türkiye için de olay kadar önemli husus, bu durumun Amerika - Rus- ya münasebetlerine yapacağı tesir- dir. Türk dış politikasında, Menderes- ten bu yana, bilhassa memleket ka- derini İnönünün ele alışından sonra dikkate lâyık bir değişiklik olmuş- tur. İnönünün D. P. nin dış politika- sına esaslı itirazı bu politikanın pren- sibinde, esasında belirmemiştir. Za- ten P. dış politikasının prensibi- ni, esasını C. H. P. den devralmış- tır ve bunun üzerinde bir değişiklik yapmamıştır. Fakat tatbikatta Men- deres, dünyadaki konjonktürü hiç düşünmeksizin kraldan fazla (kral taraftarı olmuş, zaman zaman başa belâ açacak bir dost durumuna düşüp endişe vermiş, Rusyaya karşı Ame- rikanın ilerisinde vaziyetler almıştır. AKİS/20 Amerika ile Rusya arasında bir ba- har havasının belirdiği sırada, ziya- rette bulunduğu Amerikanın b. şehirlerinde (Rusyaya yaptığı cumlar Atlantiğin ötesinde soğuk duş tesiri yaratmıştır. Buna muka- bil Menderesin, devrilmesi günlerin* de 180 derecelik bir dönüşe hazırlan- makta olduğu söylenmiştir. Her hal- de, dış politikanın tatbikatı ciddi bir temele istinat ettirilmemiş, çok sev gibi anın ve bir şahsın hislerine, si- nirlerine, iç durum hesaplarına bağlı bırakılmıştır. hü- İnönü, dış politikada Türkiyeyi Amerikanın en güvenilir bir mütte- fiki olarak muhafaza etmiştir. Bu, Küba krizinde açık şekliyle ortaya çıkmıştır. Amerika ile Rusya ka- pışacaklar, bir dünya harbi patlak verecek, Türkiye bunun dışında ka- lacak... Böyle bir ihtimal, Ankara Hükümeti için bahis konusu değil- dir. Ankara Hükümeti için, Rusya füzeye sahipken bizim savunmamı- zın Batı Savunma Sisteminden çıka- ması ve füze esasından mahram bırakılması da düşünülmeyen bir hu- sustur. Ama Türkiyenin, dış politi- ka ve savunma sahalarında Rusyaya karşı tutumu hiç bir zaman aynı sa- halardaki amerikan tutumundan iler- de olmayacaktır. Nitekim hiç kimse bir tek gün İsmet İnönünün ağzın- dan Sovyetler Birliği hakkında bir tek söz işitmiş değildir ve İsmet İnö- nü bu ağırbaşlılığı Sovyetler Birli- ğinin en celalli devrelerinde bile mu- hafaza etmiştir. Türkiye Rusyanın tahrikçi bir komşusu değil. Ameraka- nın samimi bir müttefikidir ve Tür- kiye ile Rusya arasındaki çok mese- lenin Türkiye ile Rusya arasında de- gil, Batı Bloku ile Komünist Blok a- rasındaki münasebetlere göre ayar- lanmanı zarureti vardır. Ameriki tarafından asla terkedilmeyeceğimize dair gü- bulduğunu sanmadığımızın işareti- dir. Böyle bir dış politika Ayı, Ejder ve Kartal arasındaki münasebetlerin Ankarada alâkayla takip edilmesinin sebebini ortaya koymaktadır.