fini hazırlamak üzere bir komisyon kurulmasına da karar verilerek bu komisyona Rafet Sezgin, Kemal Bağ- cıoğlu, Necmettin Akkan, Bahri Cö" mert, Erol Akçal ve Reşat Öğarda AF işi kulise geldiğinde, . P. o komisyonun teklifini kendi görüşü olarak açık oya sunduracak, böylece aklarla karalar belli olacak- tır. Bu arada Gümüşpalaya af ko- nusunda tam yetki verilmesi ve Ge- nel Başkanın bir muhtıra hazırlaya- rak Hükümete tevdii istendi. Ancak bu muhtıranın verilebilmesi için Parti Genel İdare Kurulunun da ka- rar alması gerekiyordu. Bu konuda pek güçlük çekilmedi. sabah 10'da toplanan Genel hiç münakaşasız Grupun kararına katıldı ve öğleden sonra yayınladığı bir tebliğle bu kararını açıkladı. Toplantının en enteresan olayı bü- tün kararlar verildikten sonra kür- süye gelen Şükrü Akkanın "Bu ka- rarımız gayri kabili rücudur. o Değil mi arkadaşlar?" diye bağırması ol- du. Heyecanlı milletvekilinin bu söz- leri uzun gülüşmelere sebep oldu. Otobüse yetişeyim derken Aslında, pek çok çevre için, A. P. nin tebliği de hamamda şarkı söy- lemenin ilerisinde bir ciddiyet taşı- madı. Ama tebliğ, bir tek kimsenin sinirleri ve mantığı üzerinde tahrip- kâr tesir yaptı: Ekrem Alican Çarşamba günü Başkentin basın âlemi, Alicanın yazılı olarak dağıttı- ğı bir demeçle çalkandı. Y.T. P. Ge- nel Başkanı, kendisine "Gel aslanım, mademki bu kadar heveslisisin, sen çıkar!" denilmezi ihtimalini dahi dü- şünemeyecek bir halde memleketin bütün kaderini, çıkmasına imkân da- hi bulunmayan Siyasi Affa bağladı. Gerçi Başbakan Yardımcısı demecin- de bâr acık kapı bırakmıyor değildi. Bu acık kapıdan başını uzatarak A. P. yi de tenkidi unutmuyordu. Efen- dim, Siyasi Af memleketin en önemli konusuydu. Tamam. Bu saçmada, Ali- can ötekilerle beraberdi. Ama, Alican bunu şiddetle ve buhranlara yol aça- rak değil, anlaşma ve müzakere yo- luyla halledecekti. Üstelik Alican bir müddet de koymuyordu. Nasıl halle- decekti? Her halde, Koalisyonun de- vamı için yani şartlar koşup Siyasi Affin tamamı konusunda Koalisyon ortaklarını yemin etmeye zorlayacak- tı! Ama daha işin başında bırakınız Koalisyon ortaklarını, kendi partisi- nin aklı başında mensuplarını iknaa imkân bulamadı. Ayda yaşamayan *Y. T. P. liler talihsiz Alicana karsı şiddetle cephe aldılar. Bir tanesi "E- ger Alican memleketi af yüzünden karışıklığa atmaya kalkarsa, Y. T. P. onu bertaraf edip yoluna devam ede- cektir" dedi. Perşembe sabahı toplanan C. P. Grupu ise Alicanın ayak hayal olduğunu kolaylıkla ortaya çı- kardı. Ekimden Ocağa Uç ay geçmiş- ti. Her üç aydabirafl C. H. P. bunu memlekete kabul ettirmek kudretini kendisinde göremediğini bildirdi. Kim bu kudreti kendinde görüyorsa so- rumluluk mevkii pik. Sevinerek "Buyrun!" diyecekt Ciddi kriz, inanın ortasında böy- le zirvesine erişti. Hükümet Çatır, çutur.. Bu haftanın başında bir haber, "ina- nılmaz bir haber" olarak başken- te geldi. Bugünkü (Hükümetin bir Bakanı, Ulaştırma Bakanı Rifat öç- ten Eskişehirde, Y. T. P. nin kongre- sinde, partisinin Genel Başkanı ve hükümetinin Başbakan Yardımcısı Ekrem Alicanın önünde demişti ki. "Parlâmentoda, milletin yüzde 32 si- ni temsil eden C. H. P. nin karşısın- da milletin yüzde 68 ini temsil eden bir ekseriyet var. Hükümeti o koalis- yon kurmalıdır. X Koalisyon ancak, milleti temsil ed Pa ortasınNla Rifat öçten, bu mecmuanın kendisini gören bir temsilcisine. "inanılmaz haber"in ga- Rıfat Öçten "İstiskal o çıkacak!" YURTTA OLUP BİTENLER yet doğru olduğunu bildirdi ve fikri- ni şöyle tekrarladı: "— Koalisyon, çeşitli (o partilerin birleşmesinden doğar. Şimdiye kadar iki çeşidini denedik. Birde, C. H. P. nin dışında yeni bir koalisyon kurul- malıdır." Eskişehirde Rifat Öçten, tarafta- rı olduğu bu koalisyonun başına ge- tirilecek zatı da buldu ve söyledi: Ekrem Alican! Ama Ekrem Alican, Ulaştırma Bakanının bu mecmuanın temsilcisine verdiği demeç kendisine nakledilip de fikri sorulduğunda şu mukabelede bulundu; .'< "— Bu, Rifat beyin şahsi temen- nisi olabilir. Ancak Y. T. P. olarak şimdilik Koalisyondan ve üstünlük iddiası olmadığı müddetçe C. H. P.den den memnunuz. Ayrılmamız için hiç birciddi sebep yoktur Nitekim bu hafta Meclise, mahal- li seçimlerle ilgili A. P. takrirleri gel- diğinde Y. T. P. liler oylarını ikior- taklarının, C. H. P. ve C. K.M.P. lilerin oylarına kattılar, bu suretle A. P nin tekliflerinin reddini Sağla- dılar. Ama bu, Koalisyondan gelen ça- tırdının bir "Rifat Öçten Meselesi"- nden doğduğunun delili değildir (e ve temelde çok daha vahim çatlaklar vardır. Öçtenin derdi Rifat öçtene, asıl koalisyonun C. H. P. dışındaki partilerin koalisyonu olduğunu söylediğinde hu mecmuanın temsilcisi tarafından şu sual soruldu: "— Peki ama, o takdirde sizin bu Hükümette ne işiniz var?" , Ulaştırma Bakanının cevabı şöy- u: "— Şahsi kararlarımla hareket et- mem doğru olmaz. Zira aynı zaman- da Grupuma ve Genel Başkanıma karşı da sorumluyum Tabii bu cevabın, en basit kimse- yi dahi tatmin etmesi imkânı yoktur, Çünkü temayülü bu olan bir kimseye bir iş nasıl yaptırılabilir, ondan ne fayda umulur, inanmadığı dâvayı bu kimse hangi gönülle yapar? Bundan dolayıdır ki her yerde böyle kimse- ler istifa ederler ve mensup oldukla- rı siyasi teşekkülleri doğru bildikleri istikamete götürmek için eli kolu ser- best çalışırlar. Ama Rifat Öçtenin durumundaki anormallik bundan da ibaret değildir. Başbakan, Ulaştırma Bakanı diye bir kimseyi tanımamaktadır! Ona söz söylememektedir, onunla (ogörüşme- mektedir, onunla bir münasebeti yok- tur. Bu, Ekrem Alicanın "koalisyon anlayışı"nın bir neticesidir. Hüküme- AKİS/13