BİR ADAM TANITIYORUZ Ahmet Bin Balla Kısa bir müddet önce Bağımsızlık Savaşını kapatan Cezayir, zaferin sevincini üzerinden atmak ırsatını bulamadan yeni ve çetin meselelerle karşılattı. unlar, şimdiye kadar karşılaştıklarından farklı omeseleler- di. Cezayiri terkedip Fraısaya giden kolonlar iş hayatını tamamen dur- durmuştu. Kolonlarla birlikte serma- ye ve teknik bilgi de yurt dışına çı- kıyordu. Meydanlarda toplanan halk yığınları "Ekmek İsteriz! İş İsteriz!" diye bağırıyorlardı. Bir yanda mil- yonlarca işsiz vardı, öbür yanda ye- tişmiş insan sıkıntısı çekiliyordu. Bunlar huzursuz Cezayirin yeni güçlükleridir. Bu güçlükleri Kurtuluş Savaşını yapan kadro çözmek zorundadır. İhtilâlcilerden ve askerlerden İbaret olan bu kadronun iktisadi meseleleri çözmekteki başarı derecesi merakla beklenmeğe değer. Başbakan Ahmet Bin Bellanın, bu güçlükler karşısında, ana hatları itibariyle belirmiş bir politikası vardır. Bu, Ameri- kayı kızdıran, fakat Rusyayı sevindirmeyen bir sosyalist politikadır. Bin Bella bazı devletleştirmelere girişmiş, Kübaya ve Castro'ya sempatileri- ni bildirmiş, aynı zamanda Cezayirdeki komünist partisini de kapatmıştır. Bunlar, bağımsızlığına yeni kavuşmuş bir ülkenin, kapitalist ve komünist modeller dışında kalkınma yolunu arama gayretleridir. Bin Bellanın başa- rısı bir bakıma da "üçüncü yol'un başarısı olacaktır. Ahmet Bin Bella küçük toprak sahibi bir çiftçinin oğludur. 1919 yılın- da Fas sınırında Marnla kasabasında doğdu. Hayatı devamlı surette sa- vaşmakla geçti. Önce Fas taburlarında Fransaya karşı gönüllü olarak sa- vaştı. İkinci Dünya Savaşında fransız çavuşu olarak İtalya ve Fransa cep- helerinde döğüştü. Savaş bittikten sonra Cezayirdeki gizli teşkilâtın kuru- cuları arasına katıldı. Bu arada teşkilâta para bulmak için Orandaki pos- tabaneyi bastı ve bütün paralar, toplayarak kaçtı. Fakat 1950 de Polis tarafından yakalandı. Bu olaylarla birlikte ismi de etrafta duyulmaya baş- lamıştı. İki yıl kadar hapis yattı. Sonra da gardiyanların yardımıyla ha- pishaneden kaçtı. Bir müddet kalmak üzere hemen Fransaya gitti, fakat ok kalmadı. Doğruca Mısıra, Nasırın yanına geçti. Böylece hem Cezayir- deki teşkilâtla daha yakından ilgilenebilecek, hem de Nasırla temas kura- bilecekti. Bunların İkisi de gerçekleşti. Cezayir ihtilâli için Mısırdan epey- ce vardım sağladı. Bu sırada Nasırdan da oldukça etkilendi. Sonraları o devre hakkında şunları söyledi: «Bize ilk günden beri yardım eden tek Ki e Nasırdır: Bana İkinci Nasır diyorlar, bundan daha büyük iltifat ola Bin Bella, 1956 Ekiminde, bindiği uçak durdurularak, dört arkadaşıyla birlikte tevkif edildi. 1962 yılında ateş-kes anlaşması imzalanıncaya ka- dar da hapiste kaldı. Hapisten çıktığı zaman Cezayir Geçici Hükümeti Başkan Yardımcısı oldu. Daha sonra da askerlere dayanarak İktidarı ta- mamen eline geçirdi. Bunlar Bin Bellanın geçmişidir. Geleceğini memleketinin karşılaştığı güçlükler tâyin edecektir. Bin Bellanın bu güçlükleri yenmesi ihtimali ise bu güçlüklerin Bin Bellayı yenmesi ihtimalinden hiç de az değildir. AKİS/24 meseleleri Amerikan dış politikasın- daki son değişmenin ışığı altında yo- rumlamak lâzımdır. Küba buhranı- nı takiben Sovyet Rusya tarafından tatbik edilen "Amerikaya Açılma" politikası, öyle görünüyor ki, Ameri- ka tarafından cevapsız bırakılmamış- tır. o Şimdi İngilterenin karşılaştığı sıkıntılar, aslında bu temel değiş- me ile ilgilidir. Merak edilen husus, İngilterenin, bu yeni durum karşısındaki davranı- şının ne olacağıdır. Sol Blok Çatışmalar Uzun müddetten beri devam eden komünist bloktaki bölünme ve kutuplaşma hareketi, ayni istika- metteki gelişmesine bu hafta da de- vam etti. Başkan Titonun Moskova- ya yaptığı seyahat, bu konuda yeni belirtilerin ortaya çıkmasını kolay- laştırdı. - Başbakan Krutçefin bu vesile ile yaptığı konuşmalarda dik- kati çeken, Kızıl Çin ile Sovyetler arasındaki görüş ayrılığına, şimdiye kadar kullanılmamış kesinlikte (o bir ifade (kullanılarak işaret edildi. Krutçef, hattâ bir ara Çini, komünist sözlükteki en ağır küfürle, troçkici- likle suçladı. Komünizmi bir dünya savaşı ile yaymak fikrini de her konuşmasında reddetti. Sovyet Rusya ile Çin arasındaki bu ihtilâf, geçen haftalarda, Avru- padaki komünist partilerin kongrele- rine de intikal etti. Fakat Arnavut- luk hariç, hiç bir ülkeden Çini des- tekleyen bir ses çıkmadı. İtalyan komünist partisi tarafından da Çin katiyetle takbih edildi. o Togliaiti- nin partisi zaten büyük ölçüde bur- juva düzenine tâvizler vermişti. Me- selâ İtalyan komünist partisi Ortak Pazara karşı değildir. Çünkü Ortak Pazara girilmesi halinde işçilerin hayat seviyelerinin yükseleceğini id- dia etmektedir. Aslında Togliatti, Krutçeften çok önce, sosyalizme gi- den farklı yollar (bulunduğu fikrini "polycentrism" ismini verdiği teori- si ile öne sürmüştür. Sovyet politikasının Avrupadaki ve Demirperde gerisindeki komünist partilerce de benimsendiği çıkmıştır. ortaya Krutçef, önümüzdeki gün- lerde, davranışlarını, kendisine gü- veni artmış olarak tanzim fırsatını bulacaktır.