Putlar ve Liderler İsmet Paşa bir put mudur, bir lider- mi? İsmet Paşanın kendisi, bu so- -uya bir kati cevap vermiş bulunu- yor. İsmet Paşa, kendisini illâ bir diktatör yapmak isteyenlere de aynı katiyetteki cevabını vermiştir: Ha- yır! Gözden kaçmayan, gözden kaç- maması gereken nokta bugün İsmet Paşanın en amansız hasımlarının kendisini bir put, bir diktatör gör- mek istemiş, fakat onu bu yola so- kamamış kimseler olduklarıdır. Hep- si, şu anda, putlaştırmak, diktatör yapmak istediklerinde göklere çıkar- dıkları İsmet Paşayı yerin dibine ba- trmaya çalışmakla meşguldürler. Çünkü İsmet Paşa, bir lider olarak görev görmeyi tercih etmiştir. İşin daha da garibi, bunların İsmet Pa- layı demokratik prensipleri Oo tatbik etmemekle, Milli Şeflikle, hasımları- na hayat hakkı tanımamakla suçla- makta oluşlarıdır! Ne yapmış İsmet Paşa Kurultay- da? Demiş ki: "Ortada, bir politika- nın tayini meselemi var. Ya benim po- litikam, ya onların politikası! Benim politikamın doğruluğuna kaniyseniz, bırakın bunu takip edeyim. Yok, ö- teki politikayı doğru buluyorsanız, o zaman bir başka takım seçer, bunu ona yürüttürürsünüz". Sekreterlikte o "ipka"ı güç olmadı. Bu mevkie getirilebileceklerden İs- mail Rüştü Aksal, kati olarak maze- ret beyan etmişti. Toplantıya , za- manında gelenlerden Aksal, saat 17'yi geçip de toplantıya başlanma- dığından Genel Merkezde dolaştı, o kapıyı, bu kapıyı açtı. Açtığı her kulis yapmakta Zarif politika- cı hafifçe kızararak gülümsedi: "— Hangi odaya baksanız, birile- rini buluyorsunuz-" dedi. Bir genç partili dayanamadı: "— Kabahat sizin efendim.. Ge- nel Sekreterlik için a en ko- yun, bütün bunlar ' dedi. Aksal biraz ali ço selâ- meti kıyıda bir yere çekilmekte bul- du. Öteki "Genel Sekreter olabilir- lerden Turhan Feyzioğlu, daha par- tiye gelirken resmini çekmek iste- yen gazetecilere "Gidin, Satırın res- mini çekin. O seçilecektir” dedi. Baş- bakan Yardımcısı, daha önce Meclis- te Genel Sekreterlik konusunda parçalanmalara gitmek doğru ol- İsmet Paşa, karşı tarafın delege- lerini Kurultay listelerinden silmiş değil. İsmet Paşa, karşı politikanın taraftarı delegeleri polis zoruyla Ku- rultay salonuna girmekten de men et- miş değil, İsmet Paşa, kendisi olmaz- sa da işlerin pek âlâ yürüyeceğini, memlekette hiç bir hâdise vuku bul- mayacağını, bütün öteki lâfların pa- lavradan ibaret olduğunu günün 24 saatinde propaganda edenleri, yazan- ları, çizenleri tevkif ettirtmiyor, mah- kemelere vermiyor, ağızlarını kapat- mıyor. Tüzük hükümlerine göre yet- kili organlardan ceza alanlar Kurul- tay komisyonları önüne çıkıyorlar, savunmalarını yapıyorlar. C. H. içinde kalan taraftarları, ideal arka- daşları, ortakları haklarını savuna* yor. Bütün gazete rütunları herkese açık. Dörtler diye bilinenlerden üçü arzuladıkları her demeci veriyor, her sözü söylüyor, her ithamı yapıyor, her suçlamada bulunuyor. Dördün cüsü Kurultay kürsüsünde konuşuyor, mi ku koyuyor.İsmet Pa- “Hükü indir" diyor. Her me- deni önle her medeni parti- sinde cari medeni usul! Kim oya a- lırsa, o idare eder. Buna karşı bağırıyorlar: "Paşa, şahsiyetini ortaya koyma!" Neden ? maz" cevabını vermişti. Herkes Fey- zioğlunun nefesinin mücadele için kâ- fi pal olduğunu anlamakta ge- ci . Parti Meclisinin havasının, kendisine pek dost olmadığını farket- mişe benziyordu ve bu havayı değiş- tirecek gücü kendinde hissetmiyor- du. Nitekim Satır, Genel Sekreterliğe zahmetsiz seçildi. Üzerine aldığı yü- kün ağırlığını hisseder bir hali var- dı. Zira bahis konusu olan belki par- tinin de siyasi istikbaliydi ama, ken- di istikbali olduğunda zerrece şüphe yoktu. Buraya kadar olanlar, daha son- ra partililer tarafından duyulduğun- da pek sevinç vermedi. Parti Meclisi, arkadan 10 kişilik Merkez İdare Kurul in si iki ayda bir toplanmaktadır ve a- sıl idare 10'ların elindedir. Merkez İdare Kurulu için kulis daha önceden yapılmıştı. Eski Ge- nel Merkezin hiç kimseyi tatmin et- mediğinde herkes müttefikti. Genel Sekreter kalıyordu. O halde. Merkez İdare Kurluna taptaze bir hava vermek lâzımdı. Bu yapıldı ve Bu adam pat mu, lider mi? Eğer bu memleket, bu parti ona, geçmişteki hizmetlerinden dolayı başında tutu- yorsa derhal bundan vazgeçmeli, ken- disini görevden almalı, hak ettiği bütün şan ve şerefleri vermeli, hey- kellerini dikmeli, teşekkür etmelidir. Amme hayatında, vefanın icabı bu- ur. Ama Kurultay göstermiştir ki bu memleket, bu parti onu, şimdiki hiz- metlerine ihtiyacı bulunduğu için li- der bilmektedir. Bu ihtiyaç daha ne kadar zaman duyulur? Bir ay, bir sene, beş <ene, on sene.. Kim bilebi- lir? Bilinen, ihtiyaç ortadan kalktı- P. gı gün oyların liderden esirgenece- ğidir. Demokrasi budur. "Sen başımızda kal!" Eee? "Takip edeceğin politikayı ben senin eline vereyim." Eee? "Sen onu yürüt." Daha başka? "Şahsiyetini de ortaya koyma!" "Put ol! Diktatör ol!" diye bağı- ranlara karşı var gücüyle direten -ve Konuna kadar da diretecek olan-, bunu kabul etmediği için aynı kim- selerin "Vay, sen kendini put mu sa- nıyorsun, diktatör müsün?" diye hü- cumuna uğrayan bir başka devlet a- damını tarihte bulup çıkarmak pek kolay olmasa gerek! bütün C. H. P. teşkilâtında ümid u- yandırdı. Hele bir gün sonra bu ku- rul kendi arasında görev taksimi ya- pınca herkes öylesine "kendine uy- un yer"e oturdu ki ümitler büsbü- tün kuvwvetlendi. Kemal Satır, kendisine iki yar- dımcı olarak, idari işler için konuş- kan Emin Paksütü, propaganda iş- leri için taze kuvvet Hürrem Müftü- gili aldı. Saymanlık Orhan Eyüboğ- luna verildi. Yeni altı üye, kilit mev- kilerine getirildiler. Bundan böyle Teşkilât işlerini Hüdai Oral, Kadın Kollarını Zarife Koçak, Gençlik Kol- larını Muammer Erten. Seçim ko- nularını Süreyya Koç, Hukuk ve Di- lek işlerini -Teşkilâtın bugünkü ha- vası karşısında en fazla yük onun sırtındadır- genç Zeki (Baltacıoğlu Araştırma işlerini (o Cahit Zamangil idare edecektir. Zamangil in organi- zatörlüğü ve eserleri, hiç kimse şüp- he etmemelidir, C. H. P. nin aydın çevrelerdeki "iade-i itibar'ının baş- lıca faktörü olacaktır. lerden bu yana, C. H faydalı, uzvu, Araştırma Bürosu bir basit gazete arşivi haline gelmiştir. Zamangil, kolları hemen sıvadı. Mer- AKİS/11